..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Bilim þaþkýnlýkla baþlar. -Aristoteles
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Ýronik > Þenol Durmuþ




11 Mart 2012
Dilenciler Köyü  
Þenol Durmuþ
Yaþlý dilenci inatla, ýsrarla iddia ediyordu. Güya zamanýnda bu yerde tek bir dilenci bile yoktu. Öyle ise eðer eski dönemde küçücük bir köy olan bu koca þehrin bu ilçesinde tüm ahali nasýl dilenci olmuþtu?.. Ýddiasýna göre eski dönemin insanlarý yokluða, sefalete raðmen onurlu insanlardý. Üstelik o onurlu insanlar hayatýnda hiç dilenci görmemiþti. Sadece göçebe çingeneler arada bir köyden geçerken dileniyordu. Onlarý da zaten herkes iyi tanýrdý. Onlar sonsuz yolculuklara çýkmýþ göçer insanlar sýnýfýydý.Geçtikleri köylerden, kasabalardan yardým talep ederlerdi. Ekmek, yumurta, þeker isterdi çingene kadýnlarý. Þartlarýn zorluðundan olacakki hýrsýzlýkta olaðan bir durumdu. Duruma göre katil olmakta, hiç sorun deðildi.


:CJCH:
Yaþlý dilenci inatla, ýsrarla iddia ediyordu. Güya zamanýnda bu yerde tek bir dilenci bile yoktu. Öyle ise eðer eski dönemde küçücük bir köy olan bu koca þehrin bu ilçesinde tüm ahali nasýl dilenci olmuþtu? Ýddiasýna göre eski dönemin insanlarý yokluða, sefalete raðmen onurlu insanlardý. Üstelik bu insanlar hayatýnda hiç dilenci görmemiþti. Sadece göçebe çingeneler arada bir köyden geçerken dileniyordu. Onlarý da zaten herkes iyi tanýrdý. Onlar sonsuz yolculuklara çýkmýþ göçer insanlar sýnýfýydý. Geçtikleri köylerden, kasabalardan yardým talep ederlerdi. Ekmek, yumurta, þeker isterdi çingene kadýnlarý. Þartlarýn zorluðundan olacak ki hýrsýzlýkta olaðan bir durumdu. Duruma göre katil olmakta hiç sorun deðildi. Geçtikleri yollarda evler bazen ahýrlar talan edilirdi. Ýnsanlarýn mallarýný, tavuklarýný hatta çocuklarýný çalýp yerdi bu göçerler. O yüzden olacak ki bu göçerlerin istekleri olabildiðince yerine getirilirdi. Açlýk korkunç bir þeydi. Aç diþler çok acýmasýzdý. Ýnsanoðlu tarihinde gayet iyi bilinen bir gerçekti. Maðara dönemlerinde buzul çaðlarda, uzun kýþ mevsimlerinde insanlar açlýktan ölmemek için birbirlerini yemiþti. Ýlk sýrayý da haliyle yaþlýlar, sakatlar alýyordu. Ýnsanoðlu tarihinin bir bölümünde sürekli olarak birbirini yemiþti.

Yaþlý dilencinin dediðine göre bu göçerlerin davranýþlarýný iþte bu yüzden normal karþýlamak gerekiyordu. Onlarda açtý ve hala maðara dönemi felsefesiyle yaþýyorlardý. Ýlk dilenci oluþumunu kendi bakýþ açýsýyla anlatýyordu yaþlý dilenci.

Ona göre, Tanrý o vahþet çaðýnda sessiz ve tarafsýz kalmayý tercih etmiþ olabilirdi. Ama Tanrý ortaya çýkana kadarda bu fani dünyada hiç dilenci olmamýþtý. Onlarý Tanrý yaratmýþtý. Tanrýnýn ana felsefesinin en önemli yapý taþýnda dilenci vardý. Felsefenin iki ana kuralý vardý. Bir “Haline þükür etmek” iki “Ýhtiyacý olana sadaka vermek” . Ya insanlar birbirine yardým edecekti ya da insanlar geçmiþte olduðu gibi birbirini yiyecekti. Biri dilenecek bir diðeri de verecekti.

Köyün ilk dilencisinin cami hocasý olduðunu hala ýsrarla söylüyordu. Namazdan sonra dýþarý çýkan cemaati hocanýn yardýmcýsý karþýlýyordu. Bir sandýðýn üzerindeki kase insanlara bakýyordu. Verilen mesaj netti. Camiye yardým bir bakýma Tanrýya yardým sayýlýrdý. Sonralarý o sandýðýn kenarýnda bazý faniler belirdi. Sandýðýn hemen yaný baþýnda oturan çingene kadýn çocuðunu emzirirken aðlýyordu. O da “Allah rýzasý için” yardým istiyordu. Onun yanýnda oturan ihtiyar sakat, bastonlu bir adamda yardým diyordu. Yardýmýn büyük çoðunluðu elbette o kutsal kaseye akýyordu. Oradan sýçrayan bozukluklar arada bir de olsa çingene kadýnýn ve sakat ihtiyarýn kucaðýna düþmüþtü. Cami hocasýnýn dikkatini çekene kadarda düþmeye devam etti. Bir gün camiden öfkeye fýrlamýþtý hoca. Asýk sert suratý ve elindeki kalýn sopasý ile onlarý kovaladý. Hocanýn sopasý çok sertti ve ortak istemiyordu. Sopasýyla onlarý avlunun dýþýna kadar sürükledi. Kadýnýn memesini emen o bebeðin gözlerindeki dehþeti görene kadar kovaladý. Bir çift kanlý çocuk gözü tüm nefretiyle hocaya bakmýþtý. Köyün ilk dilencileri olarak bunlar kayýtlara geçiyordu.

Sonra bir gün köye üniformalý adamlar geldi. Bir binaya girip oturdular. Sonra bir tanesi binanýn giriþine bir tabela astý. Tabelada “Karakol” yazýyordu. Ýlk okuyanda hoca oluyordu. Acý çekse de, gözleri yerinden fýrlasa da hocanýn bu gerçeði kabullenmekten baþka bir çaresi yoktu. Kaseye yeni bir ortak gelmiþti. Üstelik bunlar o çingene kadýn ve o ihtiyar gibi aciz, zavallý deðildi. Silahlarý vardý. Binanýn alt katýnda karanlýk bir hücre ve içerisinde de falaka sopalarý vardý. Onlarda yardýmdan pay bekliyordu. Ülke kaynaklarý yetersizdi ve bunlar maaþlarý etkilemiþti. Camiye iþi düþen bir insan o kaseye nasýl saygý gösteriyorsa buraya iþi düþtüðü zamanda ayný saygýyý gösterecekti. Üstelik bunlar insanoðluna o cezayý yaþarken bu dünyada veriyordu. Gece bekçileri bunu hatýrlatmak için düdükleriyle ortalýðý inletiyordu. Bu karakolu buraya yollayan reislerin de yardýma ihtiyacý vardý. Ýnsanlar bundan sonra daha çok çalýþacaktý.

Bu durumun farkýna varan en akýllý insana bir mevki verdiler. O yeni temsilci muhtardý. Karakol, cami, ve ahali arasýnda bu akil adam arabulucu olmuþtu. Ama kaseye bir ortak daha katýlýyordu. Çingene kadýn ile bastonlu ihtiyar dilencinin bu rakipler karþýsýnda bir þansý kalmýyordu. Ýnsanlar daha çok çalýþacaktý. Daha çok vergi ödeyecekti. Çalýþtýlar, daha çok vergi ödediler. Daha çok kurbanlar kesildi. Ama yinede o kutsal kase dolmuyordu. Sanki dipsiz bir kuyuya taþ atýlýyordu. Uzun yýlar sürecekti bu durum. Kara bir delik sürekli yutuyordu. Üniformalý adamlarýn göbekleri de büyüyordu. Hoca, cemaat de büyüyordu. Göbekler büyüdükçe büyüdü. Enseler kat kat deri baðladý. Semiren kýrmýzý suratlar, al yanaklar çoðaldý.

Sonra bir anda hiç olmadýk bazý þeyler hem ahaliyi hem üniformalý adamý hemde hocayý þaþýrttý. Bazý evler dükkanlar soyulmuþtu. Evlerin kapýlarý asýrlardýr açýktý. Ýlk defa hýrsýz denen bir þeyler duyuldu. Hýrsýzlar ortaya çýkmýþtý. Ahaliyi kara düþünceler sarýyordu. Ýlk hýrsýz yakalandýðýnda insanlar daha çok þaþýrdý. Bu hýrsýz çingene kadýnýn emzirdiði o çocuktu. Karakolun hücresinden duyulan çýðlýklar, feryatlar o gece insanlarý sabaha kadar uyutmadý. Üniformalý adamlar bu çocuðu kutsal kitapta olduðu gibi çarmýða germiþti. Amirleri çok öfkeliydi. Ortak istemiyordu. Hoca o cuma günü verdiði vaazda bas bas baðýrýyordu.

“Kimse kimsenin malýný çalmasýn, hýrsýzlýk en büyük günah” diyordu.

Sonraki günler baþka insanlarýn feryatlarý da o hücreden duyuldu. Hoca, amir, muhtar yine þok geçiriyordu. Yakalanan hýrsýzlarýn arasýnda ahali, eþraf çocuklarý da vardý. Zamanýnda az çok bir þeyleri olan bu insanlarýn çocuklarý da aç kalmýþtý. Aylar, yýllarý kovaladý. Bu köyden baþka köylere kaçanlar oldu. Diðer köylerden bu köye gelenler oldu. Ýnsanlar nereye kaçmýþsa, o yerde mutlaka bir hoca, bir muhtar, bir karakol onlarý karþýlýyordu. Köy mahalle oldu sonra bir ilçe. Sonrada þehir. En asil insanlar en sefil oldu. Valilik, kaymakamlýk binalarýnýn önünde insanlar kuyruða giriyordu. Hemen herkes bir þekilde yardým istiyordu. Üniformalý adamlar hoca, muhtar, vali paniðe kapýlýyordu.

Bütün herkes o kutsal kaseye ait belgeyi istiyordu. Sonunda saðduyu galip gelecekti. Ýsteyen herkese daðýtýlýyordu. Bir dilencinin yetki belgesine sahip oldular. Az da olsa rahatladýlar. Onlarýn artýk birer "Yeþil Kartý " olmuþtu.





Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn Ýronik kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Ýdam Ýsteriz
Cafer Kalfanýn Ýsyaný 2
Düttürü Düüüttt
Þairler Çýkmazý Sokaðý
Eski Ýstanbullu 2
M. Ö 1 Yýl
Yýlýn Yalakasý
Bir Yazarýn Izdýrabý 2
Beni Kimse Sevmedi
Kurtarýcý

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Kurtarýn Beni
Hýrsýzlar Kralý
Güzel Ýstanbul
Sarýgöl Roman Mahallesi 2
Pavyon Sokaklarý
Gel Abi...
Emret Baþkaným
Ayþe Aþk Arýyor
Köpekler Sokaðý
Köpeklerin Aþký

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Kurtlar Sürüsü [Þiir]
Ego - [Þiir]
Çingeneler Zamaný [Þiir]
Açým Ben [Þiir]
Olmalý [Þiir]
Zaman Geçsin [Þiir]
Hani [Þiir]
Konstantin Aðlýyor... [Þiir]
Kuyu [Þiir]
Sen Gidersen [Þiir]


Þenol Durmuþ kimdir?



Etkilendiði Yazarlar:
CERVANTES


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Þenol Durmuþ, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.