..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Düþgücü güzelliði, adaleti, mutluluðu yaratýr. -Pascal
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Aný > Kemal Yavuz Paracýkoðlu




16 Mart 2012
Ýlk Aþk  
Bizim Köyün Ayýlarý..

Kemal Yavuz Paracýkoðlu


Aþk denilen o þey yok mu; ah, o aþk! Ona dair birçok þey beynimde cirit atmaya baþlamýþtý. Sýnýfýmdaki kýzlar da bir güzeldi ki!


:AFIH:



Lemi, bitiþiðimizdeki bahçeli evde oturan, sanýrým lisanslý bir boksör irisinin kardeþiydi. Abi kardeþ her gün bahçede idman yaparlar, ben de balkondan onlarý seyrederdim. Ýki kardeþin ellerinde de boks eldiveni, habire bir çuvalý (punchingball) yumruklar dururlardý. Abi, Lemi’ye öðrenebileceði her þeyi öðretiyordu. “Bu direk, bu kroþe… Sað kroþeyi böyle yumulacaksýn…”

Sýnýf öðretmenim beni sýnýf mümessili yapmýþtý. Görevim, öðretmenin sýnýfa gelmesinden az önceki süreçte, gürültü yapan arkadaþlarýmýn numaralarýný kara tahtaya yazmaktý. (Ülkemizdeki muhbir vatandaþ bolluðu okullardaki bu uygulamalardan mý geliyor ki…) Sýnýf öðretmenimiz gaddar bir kadýndý, numarasýný yazdýðým çocuklarýn avuç içlerine cetvelin keskin tarafýyla acýmasýzca vururdu; bu nedenle pek kimseleri yazmak da istemezdim, ama sýnýfa gelirken gürültü duyar da, istediðinde gürültü edenlerin numaralarýný vermezsem, onlarýn yerine beni döverdi. Ben de gürültücülüðü patentli Lemi’yi yazardým bol miktarda.
Neyse! Sýnýfýn haylazlarýný yazarken, elimdeki tebeþir haylaz kýzlarý yazmaya bir türlü yanaþmýyordu. Ýç güdülerim, “Bir gün bu kýzlardan birine aþýk olursan, yazdýðýn kýz sana yüz vermez ha…” diyordu. Ben de inanýyordum.
Gerçi, aþýk olacaðým kýz, numarasýný kara tahtaya yazmadýðým halde yüz vermeyecekti ya!...
Emine’ydi kýzýn adý. O da en az benim kadar çalýþkandý. Kýza bir mektupla ilan-ý aþk ettim. Oysa bu büyük aþktan anlamayan kýz, yazdýðým mektubu anne babasýna teslim etmiþ, anne babasý getirip, adýný þu an hatýrlayamadýðým bayan öðretmenime teslim etmiþ, bayan öðretmenim de Okulun müdürlüðünü yapan babama þikâyette bulunmuþtu... Mektubun içeriðinden bir tek, “senin aþkýn uðruna geceleri donsuz yatýyorum,” cümlesini, uzun bir zaman benimle gýrgýr geçenlerin dillerine dolandýðý için hatýrlýyorum.

On iki yaþýndaki bir çocuðun aptalca aþký öyle abartýlmýþtý ki, þu an, o abartýcýlarýn hangisi çýksa karþýma, vallahi billahi tokatlarým! Hepsi elbirliði edip rezil olmamý saðlamýþlardý. Babam ise, okul müdürü olarak bana bir ceza vermemiþti, kýzýn velisiyle görüþerek iþi tatlýya baðlamýþtý, ama gece gündüz iþini gücünü býrakýp benimle dalga geçmiþti.
“Senin aþkýn uðruna geceleri donsuz yatýyorum… Ha ha ha!...”

Emine’ye yazýlan ilan-ý aþk mektubu beni sýnýf baþkanlýðýndan da etmiþti. Özellikle kýzlar arasýnda oluþan tavýr birlikteliði ile sýnýfýn itilen, kakýlan, dýþlanan öðrencisi haline düþürülmüþtüm. Erkeklerden ise riyakarlýkla yanýma sokulan bir iki kiþi dýþýnda, hepsi, kýzlar takýmýnýn destekleyicisi durumundaydýlar.

Benim yerime sýnýf baþkanlýðýna getirilen Lemi’yi öðretmenimiz nedense çok sevmeye baþlamýþtý, aralarýndan su sýzmýyordu ve oðlan adeta bir yarým öðretmen gibiydi. (Birkaç yýl sonra öðretmenimizin Lemi’nin yengesi olduðunu görünce o sýký fýký yakýnlaþmanýn da nedenini öðrenmiþ oldum) Öðretmenimiz, onun gürültü yaptýlar, diyerek numaralarýný verdiði öðrencileri sorgusuz sualsiz karatahta önüne çekip avuçlarýna, hem de cetvelin keskin kenarýyla acýmasýzca vururdu. Bu otorite sýnýfý benim dönemimden çok farklý bir hale getirmiþti ve öðretmenin gelmesi yaklaþtýðýnda sýnýfta çýt çýkmýyordu.

Lemi, yakýnýma gelip, “niye konuþuyorsun sen?” diye çýkýþtýðýnda, kesinlikle konuþmuyordum.

Ona da, “ne? Ben mi? Ben konuþmuyorum ki…” dedim.
“Sen görürsün…” diyerek gitti, kaðýda numaramý yazdý.
Kaðýdý, öðretmen geldiðinde teslim etti.
“Nedir bu?”
“Yaramazlýk eden öðrenci öðretmenim.”
Öðretmen, “yediyüzonaltý!” diye seslenince ayaða kalktým. “Efendim, öðretmenim?” Korkudan tirtir titriyordum.

“Tahtaya gel sen, bakim!”

Gittim.

“Uzat elini!”

Sað elimi uzattým, hemen müdahale etti.

“Yazý yazmadýðýn elini!”

“Ben solakým öðretmenim.”

“Ha…Öyle ya… Parmaklarýný birleþtir… Birleþtir! Bak þöyle,” diyerek yapmam gereken þekli de gösterdi. Onun gibi yaptýðýmda cetvelin kenarýyla bütün gücünü deniyormuþçasýna öyle bir vurdu ki, parmaklarýmýn ucundan elektriðe tutuldum zannettim. Vururken, “Ahlaksýz! Sýnýfýn yüz karasý!” diye söyleniyordu.
Okul çýkýþýnda, onun iftirasý yüzünden dayak yediðim için Lemi’yi azarlamak istedim, ama niyetim kesinlikle yumruk yumruða kavga etmek deðildi; biraz söylenerek desarj olacaktým. Bunu, Lemi’ye söylemeyi unutmuþum, o yumruklaþacaðýmý sanarak cevabýný sessizce verdi: Bir sað kroþe, bir sol kroþe, bir direkt, nakavt… Doðrusu, iyi bir dayak yemiþtim. O arada bir, iki tane de ben vurabildim mi? I-ýh! Zamaným olmadý ki…

Yýlbaþý yaklaþmýþtý. Sýnýf öðretmenimiz hepimizden para toplamýþ, yýlbaþý için milli piyango biletleri almýþ, bilet numaralarýný kara tahtaya bir liste halinde yazmýþ, biz de onlarý defterlerimize geçirmiþtik.
Alýnan biletlere bir þey çýkmamýþtý tabii ki... Ama o yýlbaþý çekiliþinde en büyük ikramiyeye ait numara, yýlýn hemen ilk günü o kara tahtaya yazýlan numaralarýn sonuna eklenmiþti.
Bu nasýl olmuþtu?

Sýnýfta otuz kadar öðrenci vardý. Teneffüslerde sýnýftaki öðrenciler bahçedeyken, bu öðrencilerin hepsinin çantalarýný karýþtýrarak, kara tahtadan numaralarý yazdýklarý defterleri bulup, yazdýklarý numaralarýn sonuna, büyük ikramiye isabet eden numarayý da, onlarýn yazýlarýný taklit ederek ilave etmiþtim. (Bunun için üç teneffüslük bir mesai yetmiþti)

Akþam eve döndüðümde, babam ikramiye listesinden kendisi için aldýðý bileti kontrol ettikten sonra, onun elinden aldýðým listede sýnýfýn þansýna alýnan biletlerin numaralarýný kontrol ederek, sevinç nidalarýyla en büyük ikramiyenin bizim sýnýfýn numaralarýna isabet ettiðini haykýrmaya baþlamýþtým. Þeytan benimle iþ birliði yapýyordu, çünkü büyük ikramiye isabet eden çeyrek biletlerden birisi Eskiþehir’de satýlmýþtý.
Babamla birlikte beþ-altý veli daha büyük ikramiye isabet eden biletimizin peþine düþtüðünde, beni o aþk mektubunu deþifre ederek rezil eden öðretmenden intikamýmý beni tatmin edecek kadar almýþtým. Çünkü ikramiye mikramiye çýkmadý deyip, kendisine baþvuran velileri tersleyen bu öðretmen hakkýnda, Milli Eðitim Müdürlüðünce soruþturma açýlmýþ, okula müfettiþ gelmiþ, uzun süren soruþturmalar sonucu, beni, meydana çýkarttýðý platonik aþkým yüzünden yýpratmasýnýn misli ile yýpranmýþtý.

Tabii, büyük ikramiyenin isabet ettiði biletin bizim biletlerin alýndýðý Milli Piyango bayiinden alýnmadýðý ve büyük ikramiyenin Eskiþehir’deki talihlisinin ikramiyesini aldýðý anlaþýldýðý için öðretmenin ikramiyeyi iç etmediði kolayca anlaþýlmýþtý.

Bu arada hiç kimse, o büyük ikramiyeye ait numaranýn kara tahtadan çektiðimiz numaralarýn sonuna nasýl ve niçin eklendiðini hiçbir zaman çözümleyememiþti...

Emine trafik kazasý geçirmiþ, hastanede yatýyordu. Öðretmenimiz bütün sýnýfa, “hazýr olun!” dedi; “yarýn Emine arkadaþýnýzý hastaneye, ziyarete gideceðiz.”
Evde, anneme, “ben gitmeyeceðim,” diyerek serzeniþte bulundum. “Nefret ediyorum o kýzdan!”
Annem iþin dalgasýnda! “daha düne kadar onun aþký uðruna donsuz yatýyormuþsun ya ataðýna, ne oldu da vazgeçtin o büyük aþktan? H a! H a! H a!...”
Bakýyor, dalga geçmesinden dolayý bozuluyorum, ciddileþip, “git, git,” diyor;”hasta ziyaretinden kaçýlmaz. Çok ayýp olur.”

Annemden de nefret ediyorum!

Ertesi sabah, sýnýftakilerin hepsi birer küçük hediye paketi hazýrlayýp öyle gelmiþler. Bir hediye götürmek, benim aklýmýn ucundan bile geçmedi.

Okul bahçesinde sýraya girerek bu ziyaret için kiranmýþ otobüse bindik.

Þehrin bir ucundaki okulumuzdan þehrin öbür tarafýndaki hastaneye ulaþtýktan sonra, otobüsten inip gene sýraya geçtik. Sýký sýka yapýlan tembihlerden sonra hastane içindeki yolculuða baþladýk.

Emine’nin yattýðý odanýn bulunduðu koridorda ilerlerken, sýramdan çýkýp öðretmenin yanýna sokuldum. “Öðretmenim, benim çok fena küçük suyum geldi. Þuradaki helaya gidebilir miyim?” diye sordum.

“Git haydi bakalým.” Emine’nin yattýðý odanýn kapýsýný göstererek, “iþini bitirdiðin zaman oraya gelirsin sen de!” diyerek sýnýfý hasta odasýna götürmeye devam etti.
Helâya girdim, ama bir þey yapmak için deðil. Girer girmez,
helânýn aralýk kapýsýndan hasta odasýný gözlemeye baþladým. Sýnýfýn ziyareti tamamlanýncaya kadar en az yarým saat geçti; ben yarým saat, öyle, kapý aralýðýnda bekledim.

Sonra, sýnýf sýraya girmiþ vaziyette helânýn önünden geçerken, hemen çýkýp arkalarýna takýldým. Öðretmenim, sanýrým varlýðýmýn da, yokluðumun da farkýnda deðildi.













Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn aný kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Balkonlu Ev...
Bizim Köyün Ayýlarý... 2.
Babam…
Madam...
Büyük Öðretmen Boykotu…
Çöpçatan...
Tip Tip Tipsizler…
Anneanne...
Safinaz Abla...
Son Söz...

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Muhittin Amca...
Hempa...
Krallarýn Kraliçesi
Hanýmeli...
Siktiriboktan…
Basgitar...
Nerede O Eski Öðretmenler…
Nil Kraliçesi.
Kur'an Ayetlerinden
Öpücük Tutkusu...

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Part - Time Seviþmeler [Þiir]
Bir "Hiçbir Þey" Olmak [Þiir]
Deliler Bayramý [Þiir]
Nazlý Nazlý Karýlar... [Þiir]
Gülbahar'ým; Can Çiçeðim! [Þiir]
Ýkimiz Ýçin [Þiir]
Hayatým [Þiir]
Halepçe [Þiir]
Senden Önce, Sensiz [Þiir]
Çapkýn Kýz... [Þiir]


Kemal Yavuz Paracýkoðlu kimdir?

Okur yazar, okuduðunu anlar, yazdýðý okunur, emekli büro memurluðundan devþirerek, kendi kendine oldu yazar. . .

Etkilendiði Yazarlar:
Hiç kimseden etkilenmemiþtir, kendine özgü bir yazý dili kullanýr...


yazardan son gelenler

bu yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler


 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Kemal Yavuz Paracýkoðlu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.