..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Güzel birþeyin fazlasý harika olabilir -Mae West
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Deneme > Yaþam > Canip Doðutürk




27 Mart 2012
Yýlmaz Güney, Castro, Stalin, Kýzlarý ve Halk Üzerine  
Canip Doðutürk
Ýnsan düþünür ve eninde sonunda þöyle der: Böylesi sýnýflý bir toplumda, böylesine haksýz iþleyen sistemlerde ailenin kendi içinde bölünmesinden; çocuðun babasýna, annenin oðluna vb. küskünlüðünden, kýzgýnlýðýndan daha doðal ne olabilir. Bu küreselden toplumsala, toplumsaldan bireysele kadar her geçtiði yeri talan eden bir bozuk makinedir aslýnda: majörden minöre sýçrayan, sirayet eden yalandýr.


:AIBG:



Yazýma nereden baþlayacaðýmý düþünürken; insanlýk için yaþamlarýný veren düþün ve sanat adamlarý bir bir aklýmdan geçti. Hepsi birbirinden önemli; üstün kiþilikli. Yazýma; insanlýk savaþýmýnýn en büyük kahramanlarýndan biriyle; Ahmed Arif ile baþlamak istedim. Onun ‘Ay Karanlýk’ þiirinin o can alýcý dizeleriyle…

AY KARANLIK

(…)

Dört yaným puþt zulasý
Dost yüzlü
Dost gülücüklü
Cigaramdan yanar.
Alným öperler
Suskun, hayýn, çýyansý.
Dört yaným puþt zulasý
Dönerim dönerim çýkmaz.
En leylim gecede ölesim tutmuþ
Etme gel
Ay karanlýk...

Ahmed ARÝF

Toplumlar yüzyýllardan beri kendi iradeleri dýþýnda, kendi içlerinde üstünlük kuranlarýn anlayýþýna göre þekillendi ve çoðunlukla onlarýn hukukuna, onlarýn sistemlerine yani onlarýn insafýna tabii yönetildi. Yönetim deðiþikliklerinde ise; halkýn büyük çoðunluðu varsýllara ve erk olanlara taraf oldu. Neden? Çünkü halklar tarihin her döneminde korku ve çaresizliði neredeyse bir yaþam biçimi olarak benimsemiþ; güçlü ve haksýz olanýn düþüncelerine biat ettirilmiþtir. Bu zalim egemenlik doðadan, insandan ve sanattan yana olana zulüm ederek; kendi ilkel statik dünya görüþünü dayatýyor ve zaman içinde bu yaþam biçimi gelenek ve töreye dönüþerek, deðiþim ve dönüþüme karþý bir hal alarak, kendinden farklý düþünene, kendini ileri taþýyacak olana karþý düþmanlýk kavramýný besliyor! Peki sonra?

Tarihsel akýþa göz attýðýmýzda her zaman umutlu bekleyiþleriyle halklarý görüyoruz ve bu halklarýn, erklerin gücünden korkarak; her zaman kendine verilenle yetindiðini, ona dayatýlan ýrkçý politikalara ve baðnazlýkla þekillendirilmiþ dinsel inançlara hapsedildiklerini ve kaderci yaþamlarýna razý olarak daimi bir beklenti içinde tükendiklerini de görmekteyiz…

Öyleyse aydýn, düþün ve sanat insanlarý bu tükeniþin içinde on bin kat daha tükenmeyi göze almýþ olmuyorlar mý? Çünkü “tükeniþ” i anlatmak ve savaþ vermek bu zorlu yolu baþtan yüce bir bilinçle seçmek; yani bir anlamda ‘tüm dünya halklarýnýn acýsýný yüklenmek’ tir. Ama yaþamýmýz boyunca gördük ki; büyük insan yýðýnlarý, iyilik ve güzelliklerin yaþanacaðý bir dünya özlemiyle; yaþamýný toplumsal sýnýflarýn eþitliði düþüncesine adayan insanlara; erkin isteði doðrultusunda hor bakmýþtýr. Ýçinde yaþadýklarý cehennemi yaratanlara karþý haklarýný savunmak yerine, sanat ve düþün kahramanlarýna karþý soðuk bakarak, onlarý yalnýz býrakmýþtýr…

Halkýn kaderini deðiþtirecek düþün ve sanat adamlarýný, içinde yaþadýðýmýz dünyanýn zalimleri ve onun uþaklarý düþman olarak göstermiþ ve onlara karþý akla gelebilecek her türlü olumsuzluðu kullanmaktan geri kalmamýþlardýr. Kendi zalimliðine baþkaldýran ozanlarýný, yazarlarýný, ressamlarýný ve halkýndan yana olan kiþileri etkisiz kýlmanýn yollarýný aramýþ; onun adýný anmak isteyenleri bile hapishanelere týkmýþ, iþkenceden geçirmiþ, anlamsýz yasaklar koymuþ, yakmýþ, eþini, dostunu, akrabasýný, tehdit etmiþ ve daha ötesi kýyýmýný emretmiþtir. Onun gölgesinden dahi korkar olduðundan, onu hep karalamýþ, kötülemiþ hain olarak göstermiþtir. Þeyh Bedreddin’in adýný 600 yýl boyunca yasaklayan zihniyet, bugün yeni Bedreddin’lere de ayný baðnazlýkla yaklaþýyor. O günden bu güne ne deðiþmiþ? Hiç bir þey! Sömürü düzeni, zulüm ve kýyým sürüyor. Bu körlük, saðýrlýk ve dilsizlik… Ancak tüm olumsuzluklara karþýn halkýn aydýn kesimi; her tür zulme karþý kendinden yana olan kahramanýný korumayý bilmiþtir.

Teknolojik geliþmelerin bugünkü geldiði noktada, artýk dünyanýn neresinde olursa olsun, insanlýðýn açlýk ve yoksulluðu gizlenemiyor. Herkes gizli olan yaþamlarý görebiliyor. Bu durum, yoksullarý örgütlerken, egemen güçleri de küresel düþünmeye yöneltiyor ve onlar da giderek ‘mobil yaþama’ geçiyor. Görünmez bir biçimde kölelerini mobil-organize ederek, halklarýn üzerine salýp, gerekirse kendisinden yana olmayan liderleri bile kendi halklarýna linç ettirerek kurban ettirebiliyor! Libya’da olduðu gibi… Bütün iletiþim kaynaklarýný elinde tutan ve büyük insan yýðýnlarýna ulaþan bu yalan imparatorlarý Adolf Hitler’in sözlerini haklý çýkarýyor adeta! '’Yalan ne kadar büyükse inanan o kadar çok olur.’’

Ama asýl can alýcý olan; görünmez sömürü düzeninin, demokrasi adý altýnda “sende düþünceni ortaya koy, sende varsýn” diyerek; herkesi bir çeþit düþünce özgürlüðü yanýlmasýyla kandýrarak; asýl ‘düþünce üreten bilim ve sanat adamlarýný’ saf dýþý býrakarak; saygýsýz bir toplum yaratmýþ olmasýdýr. Arada kalan kendi halinde olanlar ise, sistemin kötü emellerine katýlýp; halk aydýnlarýnýn kýzlarý ve oðullarýný örgütleyip onlarý satýn alarak, korkutarak, babalarýnýn hatalarýný yazdýrýp, gösterip taraf olmaya zorlamaktadýr! Bunu Slavoj Zizek’in sözü ne güzel ifade ediyor: “Demokrasi ile kapitalizm arasýndaki evlilik bitti”. Lakin hiçbir zaman da gerçekleþmemiþti. Hintli yazar ve küreselleþme karþýtý Arundhati Roy ile DieZeit gazetesinde Georg Blume tarafýndan yapýlan röportajda; Roy’un öngörüsü bunu destekliyor: “Ya tamamen bir çöküþ olacak ya da zenginlerin sadece silahlý koruma altýnda yaþayabildiði; silahlýdan barýþçýla, militandan teröristliðe kadar her türlü direniþin savuþturulduðu militarist bölgeler oluþacak. Bu tür savaþ Hindistan’da þimdiden yaþanýyor.” [1]

Bu uzun giriþten sonra yazýmý son zamanlarda þaþkýnlýkla okuduðum bir haber üzerine; Yýlmaz Güney’in kýzýnýn babasý ile ilgili açýklamalarýyla ilgili düþüncelerimle sürdürmek istiyorum.

Yýlmaz Güney, çok yönlü bir sanatçý: oyuncu, yönetmen, þair, yazar, senarist ve bir anarþist. Sanatçý olarak toplumsal çeliþkileri görebilmiþ olmanýn ötesinde, sanatýný sistemin haksýzlýklarýna karþý yok edici bir güç olarak kullanmayý seçmiþ. Çeþitli ekonomik ve elbette siyasi zorluklarla var ettiði sinema eserlerinde kendi halkýnýn acý gerçeklerini dünya halklarýnýn izlenimine sunarak, tüm dünyaya ‘acý’ nýn paylaþýlabilir olduðunu ve çözümün ortak olduðunu göstermiþtir. Dile getirme biçimiyle ödüllendirilerek; bu coðrafyanýn sanat anlayýþýný dünya sanatlarý arasýna koymuþtur. Tüm dünya halklarýnýn aydýnlarý, Yýlmaz Güney’i takdir ederek yaptýðý filmleri dünya sinema tarihinde hak ettiði yere yerleþtirmiþ ve onu ödüllendirmiþtir.

‘Her insanýn bir bedeli vardýr’. Kapitalizm mantýðý budur. Kapitalizm, kendisine biat etmeyeni kendine köle etmek için, her yolu mubah sayar. Bu eðreti davranýþý anlamayanlar babalarýný suçlayarak; þöyle diyebiliyor; “Yýlmaz Güney’in kýzý olmak hayatýmý mahvetti’’. O zamana kadar babam, evdeki ‘sert bakýþlý ve tüfekli büyük fotoðraf’. “Baban bu!” diyorlar. ‘‘Belki de bugün babama karþý bu kadar sert olmamýn nedeni, bunlarýn hiçbirini babamla konuþamamýþ olmam. Belki babam hayatta olsaydý, böyle bir kitap yazmazdým. Çünkü onunla çatýr çatýr kavga ederdim.’’ “Baba, sen davanýn bedelini bize ödettin!” derdim. “Sanatýnýn bedelini biz ödedik. Hayatýmýz kaydý.’’

Çok tuhaf… “Baba, sen davanýn bedelini bize ödettin!” diyor.. Oysa dava yalnýzca Yýlmaz Güney’in deðildi; dava tüm insanlýðýn davasýydý. Kapitalist sistemde herkes, herkesin ve her þeyin düþmanýdýr. Kýzý, eþi, babasý, annesi fark etmez. Buradaki söyleme baktýðýmýzda, bu sözlerin hiçbiri bir insana yakýþmayacak türden sözler. Bugün böyle suçlamalarda bulunan insanlarýn; çocuklarýn ve kadýnlarýn ne halde olduðunu bilmek istemediði ve düþünmediði kesin…

Burada Nazým Hikmetin þiiri akla geliyor. ‘Anlamak’ üzerine.
BEÞ SATIRLA

Annelerin ninnilerinden
spikerin okuduðu habere kadar,
yürekte, kitapta ve sokakta yenebilmek yalaný,
anlamak, sevgilim, o, bir müthiþ bahtiyarlýk,
anlamak gideni ve gelmekte olaný.


1946
Nâzým Hikmet Ran

Peki Yýlmaz Güney’in kýzý Yýlmaz Güney’i ‘anlýyor mu?’ Yýlmaz Güney’in ‘dava’sýnýn büyüklüðünü ve bu umudun tüm insanlýðýn kavgasýný kapsayýþýný..ve bu büyük resimde aslýnda kendisinin de kimsesiz, aç, tecavüze uðrayan, savaþa maruz kalan genç kýzlardan bir farký olmadýðýný.. Ve aslýnda Yýlmaz Güney’in, babasýnýn ayný zamanda onun için de savaþtýðýný..Yýlmaz Güney’in bakýþ açýsýnýn bireyci deðil ‘toplumsal’ olduðunu ve bunun ne demek olduðunu..

Zorluðu, dýþlanmýþlýðý anlýyor belli ki kendinden yola çýkarak ancak kaçýrdýðý nokta zorluk ve dýþlanmýþlýk, yalnýzca Yýlmaz Güney’in kýzý demek deðildi… Babasýzlýk sadece onun baþýna gelmedi. Bu anlamda Yýlmaz Güney’in kýzý hiçbir zaman yalnýz deðildi; belki yalnýzlýðý babasýnýn davasýna katýlabilme þansýný yakalamamýþ olmasýndan ötürü, belki Güney’in kýzýný korumak istemesi ve kendinden uzak tutmasýndandý! Þöyle der Güney: “Ülkemden ayrýlýþým, özgür olmak, yaþamak istediðimden ötürü deðil, özgürlük ve demokrasi kavgasýna daha etkin ve aktif bir biçimde katýlabilmek içindir.”

Diðer bir örnek de Fidel Castro’nun kýz kardeþidir. Onu suçlar ve terk ederek Amerika’ya yerleþir. Ýnsanlar; piyasa kanallarýnýn haberleri aracýlýðýyla Fidel Castro’nun ne için, kimler için savaþtýðýný, kimin için nasýl bir düzen kurduðunu ve bugün her türlü ambargoya karþýn, iç ve dýþ düþmana karþý bütün gücüyle dimdik durduðunu ve bir mutluluk adasý var ettiðini, bilmez! Ama kýz kardeþi Juanita Castro’nun ABD’ye ‘sýðýndýðýný’, kardeþlerine karþý muhaliflerle birlikte Küba’daki düzene karþý olduðunu bilir ve sistem aile üyelerini kendi tarafýna çeker; ‘aile’ tüm dünya için hassas bir konu deðil midir! Ýþte sistem bunu kullanýr. Kitaplar yazdýrýlýr; röportajlar yapýlýr, beyanatlar kaydedilir.

Ama ‘insan’... “(…) gocuklu celep kaldýrýnca sopasýný” bir koyun gibi salhaneye koþan insan; Fidel Castro’nun topraklarýný devrim sonrasý topraksýz köylülere paylaþtýrdýðýný bilmez. Aradan 50 yýldan fazla zaman geçmesine karþýn hala o Batista diktatörlüðü zamanýnýn özlemiyle, mafya çetelerini; Küba’yý yeniden ‘fuhuþ, kumarhane ve zývanadan çýkýþ adasý’ haline getirmek isteyen o insan ve doða düþmanlarýný düþünemez! Buna inananlar, ya gerçeði anlayacak kadar okuryazar deðil ya da düþmanýn yalanlarýyla týka basa beslenenlerdir.

Fidel Castro’nun kýz kardeþi Juanita Castro ya da Castro karþýtlarý, ancak kendi ‘bencil’ düþüncelerinden dolayý haklý olabilirler. Castro ailesi Küba zenginlerindendi. Þöyle yapsaydý: Küba’nýn zenginliklerini kendi mal varlýðýna katsaydý, daha çok toprak, daha büyük kumarhane, daha çok köle ile çete ailesi olsaydý, daha mý iyi olurdu? Bu yüz karasý tablonun Küba halkýna ve insanlýða ne faydasý olacaktý? Böyle çýlgýn yerler, çýlgýn sömürü ve zývanadan çýkan çýlgýn insan yýðýnlarý hala var. Bu insanlýðý sömürüp zývanadan çýkan insanlarýn insanlýða ve bize ne faydasý var?

Ve Josef Stalin'in kýzý Svetlana, 1966 yýlýnda ABD büyükelçiliðine giderek, babasýný eleþtiren sözler söylemiþ, babasýna diktatör demiþ, kýnamýþ, pasaportunu yýrtmýþ ve siyasi sýðýnma hakký istemiþti. Svetlana, ABD’de öldü. O zamanlara gidip, zamanýn sentezi ve analizini yaptýðýmýzda: Stalin’i diktatör yapan güçler neydi, Stalin diktatördü de karþýtlarý nasýl bir diktatördü acaba? diye sormamýz gerekir. ABD’de CIA ajanlarýnýn aklýna eseni komünist olarak damgalatýp yok ettiði unutuldu mu? Stalin’in kýzý o zamanki soðuk savaþ yýllarýnda nasýl ikna edildi? Zor kullanýlmýþ olabilir mi? Bir ödül verilmiþ olabilir mi?

Ya da bu kutuplu, sýcak ve soðuk savaþýn yaþandýðý zamanda, kendisi orada yaþamak istemiþ de olabilir ve onun bu isteði, Stalin karþýtlarýnýn dillerine pelesenk olanýn tersine; sosyalist toplum yaþamýnýn iyi ya da kötü oluþunu gösteren bir ölçü olamaz!

Ýnsan düþünür ve eninde sonunda þöyle der: Böylesi sýnýflý bir toplumda, böylesine haksýz iþleyen sistemlerde ailenin kendi içinde bölünmesinden; çocuðun babasýna, annenin oðluna vb. küskünlüðünden, kýzgýnlýðýndan daha doðal ne olabilir. Bu küreselden toplumsala, toplumsaldan bireysele kadar her geçtiði yeri talan eden bir bozuk makinedir aslýnda: majörden minöre sýçrayan, sirayet eden yalandýr. Asýl düþünülmesi, sorgulanmasý gereken kapitalist sistemin kendisi olmalý. Ve þu bilinmeli ki sömürü düzeninin sürmesi için: düzeni kuran ve sürdürenler her yolu mubah saymýþlardýr. Sömürü düzeninin varlýðý için ‘insanlar ve doða’ acýmadan kirletilmiþ, katledilmiþtir ve ediliyor… Ýþte aydýn, düþün ve sanat insanlarýnýn anlatmak istediði budur. Ahmed Arif’in satýrlarýnda olduðu gibi…

HASRETÝNDEN
PRANGALAR ESKÝTTÝM

Seni, anlatabilmek seni
Ýyi çocuklara, kahramanlara.
Seni anlatabilmek seni
Namussuza, halden bilmeze
Kahpe yalana.
(…)

Ahmed Arif

Ey halk, artýk sana yýllarca söylenen yalaný tersine çevirip düþünme, sorgulama zamanýn gelmedi mi? Kapitalistlerin acýmasýzlýðý, insanýn en yakýn sýrlarýný bilen çocuklarýna, kardeþlerine ya da eþlerine bile insaný vurdurtur. Onun felsefesinde insanýn önemi yoktur.

Kapitalizm: iktidardýr, köleliktir, vicdansýzlýktýr, açlýktýr, yoksulluktur, göçtür, depremdir, ilkelliktir, töredir, gelenektir, fuhuþtur, uygar olmamaktýr, cehalettir, kandýr, kan davasýdýr, katildir, hýrsýzlýktýr, gasptýr, tacirliktir, simsarlýktýr, kârdýr, yalandýr, dolandýrýcýlýktýr, düþmanlýktýr, çoraklýktýr, GDO’dur, kanserdir, ayrýlýktýr, gurbettir, ölümdür. Ýþkencedir, zulümdür, esarettir, sevgisizliktir, mahpusluktur. Hiçliktir, dilenciliktir, tinerciliktir, vandalisttir, terördür, savaþtýr, ihanettir! Tecavüzdür. Erkektir, magandadýr, obezitedir, uzayda villa almaktýr, tatminsizliktir, varoþlardýr, kullan attýr, deliliktir… Daha ne kaldý; kalanýný siz tamamlayýn sevgili okurlar…

Yazýmý Yýlmaz Güney’in bir sözüyle bitirmek istiyorum.
“Arkadaþlar! Dýþarý da bir þeyler oluyor farkýnda mýsýnýz? Uykuda olanlarý sarsýn, uyandýrýn. Herkese söyleyin, yakýnda ýþýklar kesilebilir. Karanlýkta ne yapacaksýnýz?”…


Canip DOÐUTÜRK

Kaynak:
[1]. Selami ÝNCE, Sadece Marx deðil Lenin de haklýymýþ, 10 Ocak 2012 tarihli Birgün Gazetesi




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn yaþam kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Yaþama Davet Üzerine
Obezite Üzerine
Düzen Üzerine

Yazarýn deneme ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Terör, Kaddafi, Van Depremi ve Ardýndaki Vahþet Üzerine
Terör Üzerine
Düþünen Adam’ý Kim Delirtti?
Kadýnlar Üzerine
Sivas Vahþeti Üzerine
Duvarlar Üzerine
Kamu Alanlarý ve Ýnsanýn Tutsaðý: ‘insan’ Üzerine
Server Tanilli ve O’nun Aydýnlýðý Üzerine
Nâzým Hikmet Ran Üzerine
Eðitimin Çýkmazý Üzerine

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Döner Faþizmin Kurþunu [Þiir]
Ýnsanlýk Anýtý Üzerine [Eleþtiri]


Canip Doðutürk kimdir?

Güzel sanatlarla uðraþan bir eðitimci ve heykel sanatçýsýyým. Ayrýca, deneme, makale, þiir yazarak duygu ve düþüncelerimi paylaþmaya çalýþýyorum.

Etkilendiði Yazarlar:
Karl Marx,Freud, Nietzsche, Adorno, Dostoyevski, Mayakovski, Anton Çehov,Marquez,Emile Zola, Bertolt Brecth, Kafka, Aragon, Neruda, Lorca, Ahmet Arif, Nâzým Hikmet, Orhan Kemal ...


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Canip Doðutürk, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.