Müzik söylenemeyeni, ama sessiz de kalýnamayaný anlatýyor. -Victor Hugo |
|
||||||||||
|
12 Eylül Faþizmini, çýkardýðý (tüm deðiþikliklere raðmen) kendi anayasasýyla yargýlamaya çalýþmak nasýl bir sonuç verebilir? Yeni Anayasa’yý çýkarmak an meselesiyken, onlarý, alelacele mevcut yasalarla yargýlamak ne derece güven verici olabilecektir? Darbe maðdurlarý, bu yargýlama sürecinden memnun kalabilecekler midir? Otuz iki yýl bekleyenler, bir yýl daha da bekleyebilirlerdi; eðer Kenan Evren ölmeden, onun yargýlanmasý erkene alýnmak istenmiþse, bilinmelidir ki, darbeci þahsýn, onun maðdurlarý yanýnda zerre kadar bir anlamý ve önemi yoktur. Önemli olan, onun temsil ettiði ve halka silah zoruyla dayattýðý faþist sisteminin yýkýlmasýdýr. Onun sistemini yýkmak ise, öncelikle onun anayasasýný çöpe atacak “Yeni Anayasa”nýn bir an önce yapýlmasýyla olabilir ancak. Peki neden 5-10 yýl önce deðil de, darbeciler, þimdi yargýlanýyorlar veya neden sivil, demokratik bir “Yeni Anayasa” çýkarýldýktan sonra deðil de, onlarý þimdi yargýlýyorlar? 12 Eylül Faþizmini yargýlamak, salt Kenan Evren ve Tahsin Þahinkaya gibi iki darbeci generalin yargýlanmasýyla sýnýrlanamayacak kadar önemlidir. Yargýlanmasý gerekenler, darbede görev almýþ tüm generallerin yaný sýra, albaylar, yarbaylar, daha nice küçük subaylar, sivil bürokratlar, gazeteciler, politikacýlar, eðitimcilere kadar uzanacak, geniþ yelpazeli bir sistemi kapsamalýdýr. Garibime giden þey; sözüm ona, sisteme yönelmiþ (Ergenekon, Balyoz, Sarýkýz, Ayýþýðý, Yakamoz, vb.) hiçbir yargýlanma sonuçlanamadýðý gibi, onlarý yargýlama biçimi gittikçe sulandýrýlýyor. Yenilik adýna, “açýlým” bahanesiyle atýlan hiçbir adým da, ne yazýk ki tam olarak gerçekleþemedi. Sistemin derinindeki görece muhalif güçler, danýþýklý dövüþ sahnelerini sürdürürlerken, yüzeydeki sözüm ona, egemen güçler (hükümetler) de, hiçbir adýmlarýnda ciddi ve istikrarlý duramamýþlardýr. Kenan Evren ve tayfasýnýn yargýlanmasý elbette çok önemlidir. Ancak zamanlanmasýnda bir kasýt yok mudur acaba, diye kuþkulanmamak elde deðildir. Kürt sorununa çözüm sürecinin yavaþlatýldýðý, demokratik açýlýmýn, neredeyse bilerek týkatýldýðý ve bölge ülkelerinde, özellikle komþu Suriye’de kan gövdeyi götürüyorken ya da oraya bir askeri müdahale gündemdeyken; bunlarýn yerine, Kenan Evren’in yargýlanmasý, zamana ayarlý bir suni gündemi çaðrýþtýrýyor gibi duruyor. Sanki birileri gündemi kasten ve bilerek saptýrmak istiyormuþ gibidir.. Bu yapmacýk yargýlamayla, birçok þey, gözümüzden kaçýrýlmak mý isteniyor acaba? Öncelikle gündem, “Yeni” bir Anayasa olmalýydý ve bölgenin temel sorunu, “Kürt Sorunu”nun çözümü de bu “Yeni Anayasa” yla birlikte konuþulmalýydý veya bu sorun’un o anayasada nasýl yer edebileceði olmalýydý. Yani, bölge ülkelerine ve komþu ülkelere örnek bir referans olabilmek için, öncelikle, adalet, hukuk, insan haklarý, barýþ, demokrasi vb. güzel hasletlerle kendimizi daha ileri düzeye götürmek gerekiyordu, diye düþünüyorum. Suriye ile ilgili Türkiye’nin tarafsýz bir komþuluk pozisyonu ya da objektif bir duruþu yoktur. Orayla ilgili bir kaygýsý varsa, sanki oradaki Kürtlerin de bir statü kazanmasý endiþesindendir. Bölgede Kürtlerin kazanýmlarý söz konusu olurken, Türkiye’nin panik atak bir politika sergilemesi; gösterdiði telaþ ve heyecan, öfkesini ve kaygýsýný iyot gibi açýða çýkarýyor ve üzülerek söyleyeyim, adeta sýrýtýyor. Oysa, Kürt sorunu, baþkalarýnýn da kaygýsýdýr; ABD, kendi genel çýkar programýna göre, zamaný geldiðinde el atmak üzere bekletiyor bu sorunu. Peki Türkiye hükümeti, neden kendi iç sorunu olan bir yaþamsal meseleyi böyle bekletebiliyor veya sorumsuzca erteleyebiliyor?! Görülen odur ki; hükümet, kendi ülkesinin baþat sorunu olan Kürt sorununa yeterince duyarlý olamýyor ve aciliyet arzeden demokratik bir çözümü de sanki ciddiye alamýyor; bunun yerine, ABD’nin öncelikli çýkarýna uygun gelen Suriye sorununu gündemine almayý daha uygun görüyor veya ona mahkûm olmuþ gibi görünüyor. Bilinmelidir ki, Suriye’ye karþý bir iþgal, (tampon bölge vb. türden de olsa), oradaki sorunlarý kendi iç sorunu haline getirmekten öte Türkiye’ye bir artýsý olmayacaktýr. Yani, kendi iradesiyle demokratik yoldan Kürt sorununu çözmek yerine, ABD’nin çýkarýna uyan (ancak belki çok daha kanlý olabilecek bir)süreçte partner olmayý önüne koymuþ gibidir. Olasý ABD planýna uygun görece çözüm yoluyla; Irak’tan sonra, Suriye ve ardýndan Ýran halkasý hedefleneceði öngörülüyor. Tabii ki, bu ülkelerin “Kürdistan” parçalarý, birer Federal yapýda mý olacaktýr; yoksa baðýmsýz bir devlet biçiminde mi þekillendirilecektir, bunu þimdiden kestirmek güçtür. Ancak, bunlar olduktan sonra, sýra Türkiye “Kürdistan”ýna da gelecektir. “Kürdistan”ýn dört parçasýnýn birleþtirilerek Türkiye ile federasyon yapma düþüncesi þimdilik, (T.Özal döneminde ortaya çýkan ABD planýnýn tezahürü olarak) olasý bir tahmin ise de, olasý geliþmeler; etki-tepki reaksiyonlarý sonuncunda vaziyetler, bir “Baðýmsýz ve Birleþik Kürdistan” devletini ortaya çýkarabilir de.. Her þey, o zamanki dünya güç dengelerine ve büyük devletlerin çýkarýna tekabül edecek verili duruma baðlý olacaktýr. Doðru olan, Kürtlerle sorunu olan devletlerin, sorunu, kendi iç sorunlarý olarak görerek, en uç sýnýr bir ihtimalle, birer “federasyon” biçiminde de olsa, barýþçýl ve demokratik yoldan yapýlanarak; çözümü, dýþ güçlerin insafýna býrakmadan ve kana- katliama gerek olmadan en uygun çözüm yoluna gitmeleridir. Halklarýn kardeþliði ve karþýlýklý güvene dayalý eþit ve özgür olarak birlikte yaþamak, her halkýn kendine olan özgüvenini artýracak, daha üretken ve daha mutlu olmalarýný saðlayacaktýr. Demokrasilerde çareler tükenmez; yeter ki, barýþçýl ve demokratik yolda ýsrarcý olalým ve niyetlerimizde ciddi olalým. Bu yoldaki diyaloglar geliþtikçe, zaten doðallýkla arif olan halklar, uyum gösterebilecek ortak bir akýlla, birlikte yaþamanýn yollarýný yakalayabileceklerdir. Tüm çabalar, eþit, özgür ve demokratik bir birliktelik için olmasý dileklerimle. Selam ve sevgiyle kalýn. M.Nazým Güler info@mnazim.guler http://www.mnazim.com/konu-%E2%80%9Cnetekim%E2%80%9D-i-simdi-yargilamak-1116.html
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © M.Nazým Güler, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |