MESUD BARZANÝ’ NÝN TARÝHÎ MÝSYONU

Bölgemizdeki geliþmeler, yeni ve tarihi bir aþamaya gelmiþ görünüyor. Bu geliþmelerin, bölgenin tüm sorunlarýna ve özellikle Kürt sorununa köklü bir çözüm getirmesi, doðru partner olabilecek liderlerin, rollerini en doðru þekilde oynamalarýna baðlýdýr. Bu durum, bölge liderlerine büyük sorumluluklar yüklüyor. Bölgedeki her bir lider, kendi idari bölgelerinde; ya toplumlarýn huzuru için bölge barýþýný saðlayacak demokratik açýlýmlara katký sunup, doðru roller üstelenerek saygýn bir yer edinecekler; ya da önlerine gelen tarihi fýrsatlarý hoyratça tepip, bölgede geliþecek olasý kanlý kötülüklerin müsebbiplerinden biri olarak, tarihte kötü yerlerini alacaklardýr.

Federal Irak’ta kötü geliþmeler oluyor; baþbakanlarý Maliki, Saddam Hüseyin diktatörlüðünün facialarýndan ders almamýþa benziyor ve neredeyse tüm önemli erkleri þahsýnda toplayarak, anayasa gereði iktidarýn kimi erklerini diðer güçlerle paylaþmak yerine, onlarý, tek baþýna üstlenerek, diktatörleþmeðe, giderek Saddam gibi olmaya hevesleniyor!..

Maliki, Kürtlerin anayasal haklarýný yok sayarak, onlarý dýþlayýcý bir yaklaþým gafletine düþüp, adeta ateþle oynuyor. Kerkük, Þengal ve Musul baþta olmak üzere, dýþarýda býrakýlmýþ Kürt bölgelerinin durumuna çözüm üretecek anayasall 140. maddeyi yýllardýr savsaklýyor. Kendi anayasalarýnýn gereklerini bile yerine getirmek istemiyorlar. Bu durum, Federal Kürdistan halklarýnýn sabrýný taþýrmak üzeredir ve adeta baðýmsýz bir “Kürdistan”ýn kurulmasýný farz kýlýyor ki, Kürt liderlerden, bunun sinyali verilmeðe baþlanmýþtýr bile.

Oysa, Federal Irak Baþbakaný Maliki’nin öngöremediði bir durum vardýr ki; Kürtler, baðýmsýzlýklarýný ilan etseler bile geriye kalan Irak’ýn da tek parça olarak kalamayacaðý ve en azýndan ikiye bölüneceði gerçeðidir; Þii ve Sünni olarak!..

Kek Mesud Barzani, bir tarihi misyonu omuzlamýþtýr ve o, bölgedeki hiçbir çözüm, onsuz tam olamayacak kadar, vazgeçilmez bir partnerdir. Irak’ý þu ana kadar tek parça olarak bir arada tutan da bizatihi kendisidir. Arap cephesindeki gerek Sünni ve gerekse Þii tarafý aylarca bir araya gelip uzlaþamýyorlardý ve bir türlü hükümetlerini kuramýyorlardý. Onlarý bir araya getiren ve onlarý uzlaþtýran formülleri üreten bizatihi Kek Mesud Barzani’ydi.

O, bir Kürt lideri olarak, uzlaþamayan Irak Araplarýnýn çeliþkilerinden çýkar ummadan, onlarý birbirine daha fazla düþürmek yerine, onlarý bir araya getirebilmek ve onlarý uzlaþtýrmak için büyük bir efor sarf etti ve aralarýnda adeta mekik dokuyarak çözüm üreten, onlara hükümet kurdurtan büyük bir diplomat, büyük bir devlet adamý olduðunu gösterdi. O, kendisinin, hem Kürdistanî ve hem de Irakî olduðunu ispatladý.

Mesud Barzani, dört parçada yaþayan Kürtlerin ve diyasporadaki tüm Kürtlerin sorunlarýný gözeterek ve düþünerek konuþabilen, çözüm üretmek için tüm demokratik ve diplomatik kanallarý kullanmayý þiar edinebilen; tutumu onurlu, duruþu vakur, ender bir Kürt lideri olduðunu ispatlamýþtýr. O, yalnýz Kürtlerin çýkarýný tek düþünmüyor, Kürtlere olan komþu diðer halklarýn tümünün çýkar ve onurunu gözeterek davranýyor. Onun için dört parçadaki Kürtler, Mesud Barazani’ yi sevip sayarlar ve onun bu özgün duruþunu önemsiyorlar. Çünkü o, savaþ dilini deðil, barýþ dilini; o kargaþa ve kavgayý deðil, çözüm ve barýþý savunuyor. O, bölgede gittikçe güven verici bir saygýnlýk kazanýyor. Sözlerinde duran ve doðru çizgisinde istikrarlý yürüyen bir liderdir o.

Büyük Ortadoðu Projesinde, vazgeçilmez bir partner olmayý baþaran Mesud Barzani, Federal Irak’ýn varlýðýnýn ve bütünlüðünün de bir garantisidir ve o, Kürt sorununun, dört parçada barýþçýl ve demokratik yollarla çözülebilmesi yolunda aðýrlýðý olan çok önemli bir misyona sahiptir.
Mesud Barzani, Suriye’ deki Kürtlerin sorunlarýna da lakayt kalmadý ve onlara açýk desteðini deklare etti.

ABD Baþkaný Obama, onun bu durumunu öngördüðü için onu Washington’ a davet etti ve onun devlet adamý çapýný ve aðýrlýðýný iyi bildikleri için onu bir devlet baþkaný gibi aðýrladýlar ve ona göre deðer verdiler ona.

Onun için Türkiye Hükümeti ve PKK, bu tarihi fýrsatý ve önemli misyonu kendileri için de bir nimet gibi görmeliler; çözüm yolunda, mutlaka Kek Mesud Barzani’nin bu misyonundan yararlanmalýdýrlar.

Türkiye Hükümeti, artýk onun bu misyon gücünün fakýna varmýþ olmalýdýr ki, týpký ABD‘de olduðu gibi, onu, en üst seviyede aðýrladýlar ve onunla en kritik sorunlar üzerinde istiþare edip, çözüm yolunda belli bir seviyeye ulaþtýlar. Görüþme sonrasýndaki demeçleri de çok önemli ve umut verici olmuþtur.

Mesud Barzani’yi anlamak istemeyenler de vardýr elbette. Bunu onlarýn demeçlerinden anlamak mümkündür. Örneðin;

Irak Baþbakaný Nuri Maliki, onu dinlemiyor ve Federal Irak’ta diktatör olmak istiyor; ama unutuyor ki, o, Mesud Barzani’ inin aylarca süren diplomasi trafiði sayesinde Baþbakan olabilmiþtir ve o olmasaydý, kendisi baþbakan da olamazdý ve belki bir iç savaþta öldürülmüþtü bile.

Nuri Maliki’nin bir talihsiz demeci de, Mesud Barzani’nin diplomatik misyonundan korkarak ve onun üzerinden Türkiye Hükümetini de suçlamasýdýr. Nuri Maliki’ in "Sayýn Erdoðan'ýn son açýklamalarý Irak'ýn içiþlerine müdahale etme yönündeki eðilimine yeni bir dönüþtür.” demesi ve Türkiye’yi düþman yolunda olmakla suçlamasý, bir öngörüsüzlüktür.

Maliki, unutmasýn ki, bölgedeki her sorunun bir iç ve bir dýþ cephesi vardýr. Tek baþýna, iç mesele olamayacak kadar önemli sorunlar vardýr bölgede; örneðin, Kürt sorunu, insan haklarý, demokrasi ve çevre sorunlarý, vb. gibi… Maliki için, ABD’ in Irak’taki varlýðý veya Irak’a müdahalesi de bir iç sorun sayýlýyor muydu?

Diktatörlükler ve halk katliamlarý da ülke içi bir sorun olmaktan çýkmýþ ve bir dünya sorunu haline gelmiþtir; yani ayný zamanda bu bir dýþ sorundur. Arap baharý ve Suriye katliamlarý da bir iç sorun sayýlamaz. Bir insanlýk suçu olan, Suriye’ deki vahþete karþýn, onlarýn iç sorunudur, diyerek, hiçbir demokratik ülke veya insanî kuruluþ, olanlara lakayt kalabilir mi? Orada Kürt halkýnýn haklarý ayaklar altýndadýr. Statüleri olmadýðý gibi, önemli bir kýsmýnýn kimlikleri bile yoktur. Çoðunlukta olan Sünniler de, sadece Esed ailesi diktatörlüðünün vesayeti altýnda kendilerini yönetmekten mahrum býrakýlmýþtýr.

Murat Karayýlan’nin, Mesud Barzani’ye, “PKK tasfiyesi sürecine katký verme” diye seslenmesi de manidardýr. Onlar, bir zamanlar PKK’ yi tasfiye etmediler mi; niye yeniden kurdular acaba? Ya da demokratik çözümde uzlaþýlýrsa, kendileri yeniden PKK’ yi tasfiye etmeyecekler midir? Oysa Mesud Barzani, çaðrýlarýnda hep makul davranýyor; hiç kimsenin onurunu rencide etmeden gayet diplomatik konuþuyor. O, çok önemli bir politikacý ve çok etkili bir diplomattýr artýk.

Keza BDP Eþbaþkaný Demirtaþ’ ýn demeçlerine de bir anlam veremedim; Barzani’nin, Türkiye ve ABD tarafýndan “Kürtlerin ortak lideri” haline getirilmeye çalýþýldýðýný ve “Onun üzerinden bütün Kürtler ile iliþki kurmak istiyorlar, demiþti. Bu bir kýskançlýk sendromu mudur? Ya da, bu kötü bir þey midir? Neden endiþe ediliyor ki? Hem, hiçbir demeç veya tavrýnda M. Barzani, kendini tüm Kürtlerin “ortak lideri” olarak sunmadý ve hiç böyle bir imâda da bulunmadý. Ama o, sürekli doðru olan bir þey yapýyor; bütün Kürtlerin derdini kendisine dert ediniyor ki, bu da bir Kürt liderinin yapmasý gereken en doðal ve en doðru duruþtur. Bu demeçlerinden sonra Demirtaþ’ ýn, yine de gidip Mesud Barzani ile görüþmesi bir çeliþki olsa da, önemli ve gerekliydi.

PKK de, BDP de, Mesud Barzani’yi ve onun, çözüm yolunda oynadýðý ve oynayabileceði bu tarihi rolü doðru okumalý ve gerçekten onu önemsemelidirler. Onun yaptýðý diplomasi sonucunda, Baþbakan Erdoðan’ýn Katar’da; “PKK silah býrakýrsa operasyonlar durur” demesini de doðru okumalý ve önemsenmelidir. Çünkü bu söylem, çok yenidir ve çok ileri seviyede bir geliþmedir. Bu baðlamda PKK, Kek Mesud Barzani’ nin bu çaðrýsýný fýrsat görüp, olumlu bir mantýk içinde doðru deðerlendirebilmelidir.

Sonuç olarak, bölgede aðýrlýðý olan her lider, konuþma ve demeçlerine gayet dikkat etmelidir ve bölgenin nazik sorunlarý karþýsýnda sorumlu davranmalýdýr. Savaþ dilini terk edip, yerine daha diplomatik ve barýþçýl bir dil kullanmalýdýr. Silahlar susup, operasyonlar durmalýdýr. Þimdi barýþ ve kardeþlik yolunda barýþçýl bir çözüm zamanýdýr; bunun için bütün diplomatik yollar denenip, demokratik kanallar sonuna kadar açýlmalýdýr.

Halklarý özgür býrakýrsanýz, onlar, diyaloglarýn en güzelini de yaparlar ve çözümün en doðrusunu uygulamasýný da bilirler. Halklar kardeþtir; onlar, eþit, özgür ve huzur içinde bir arada yaþamasýný da bilirler. Her þey insan odaklý ve insanlýk için olmalýdýr.

Selam ve sevgiyle kalýn.

M.Nazým Güler
info@mnazim.com