Kendi görüþlerim var -saðlam görüþler-, yine de her zaman onlara katýlmýyorum. -G. Bush |
|
||||||||||
|
Kapýya çýktým, yola baktým, geri içeri girdim. Tekrar çýktým. Çömeldim, volta attým, hayal kurdum, geldiðinde þöyle sarýlacaðým böyle öpeceðim falan dedim kendi kendime, sonra yeniden içeri girdim. Çok sert bir kahve hazýrlayýp tekrar dýþarý çýktým, kolumdaki saate baktým. Ýçeri girip duvar saatine ve masa saatine de baktým. Aralarýnda çok fark yoktu. En geri olana ikna oldum. En ileri olan kol saatimle en geri olan masa saatinin aralarýnda iki dakika vardý. Kol saatimi beþ dakika geri aldým. Sokaktan bir Allah'ýn kulu geçmiyorken, Allah'ýn bir kulu olarak bekliyor olmak... Allah'ýn bir kulu ile bir Allah'ýn kulunun tanýþmasý ilginç olabilir miydi? Olamazdý sanýrým. En azýndan o sokakta. Planlanmýþ çok ilginç bir eylemin varlýðýný hatýrlamýyorum. Buluþmamýzsa tamamen plan dahilinde gerçekleþecek. Benim planým. O geçerken ben pusuda olacaðým. Eylemden ziyade planlamanýn kendisi zaman zaman ilginç bir hal alabilir. Gelgelelim þaþýrma becerisini öfke duygusuyla takas etmiþ birisi olarak benim bekliyor olmamdan ziyade onun gecikiyor olmasý, beni çok öfkelendiriyordu. Acaba gerçekten geç mi kalýyordu yoksa ben mi onun geç kaldýðýný iddia ediyordum? Geldiðinde ona, "buradan hep bu saatte geçiyorsunuz; acaba geç mi kalýyorsunuz, yoksa geçiþ zamanýnýz bu mu?" diye soracaðým. Öfkeme karþýlýk bir þey yapmayý düþünmüyordum. Olasý gerginlik, bir kavgayý beraberinde getireceðinden ve kavga etmek de sýnýrlý zaman içinde en son isteðim olduðundan konuyu geçiþtirmek en iyisi olacaktý (tabii eðer geç kalýyorsa). Anthony Hopkins, Legends Of The Fall adlý filmin bir sahnesinde tek gözünü kýsarak sigarasýný yakar, söndürmek için dirseðinden kolunu kýrarak kibriti sallar ve atar. Oldukça karizmatik gelmiþtir bu hareket bana. Hatta birkaç paketliðine hareketi çalýþmýþlýðým da vardýr. Vasati kýrk hareket. Onu beklerken bu þekilde sigaramý yaktým ve yol aðzýna çýktým, saða sola baktým. Kahvemden bir yudum aldým, viski içmiþ gibi yüzümü buruþturdum. Gerçekçi oldu. Aðzým çok yandý. Damaðýmýn kavrulduðunu ve oradan iplik iplik etlerimin sallandýðýný farkettim. Dilimle kopartmaya çalýþtým. Bir kuþ ya da böcek sürüsü ya da daha fazlasýnýn aðacýn birinde þiddetle baðýrmaya baþladý. Can acýsý çekiyor ya da bana kýzýyorlarlarmýþ gibi bir hisse kapýldým. Ayný anda hem acýma hem meydan okuma hissi hasýl oldu. Önümdeki onlarca aðacýn hangisinden sesin geldiðini araþtýrmaya baþladým. Belki de baðýran böcek ya da kuþ deðil aðacýn ta kendisiydi. Bunu anlamanýn tek bir yolu vardý ve ben de o yolu bilmiyordum. Bir salak olma ihtimalimi gözden geçirdim. Ya ay kyu testlerinde baþarýlý ama hayattan bir halt anlamayan malýn tekiysem? Mümkündü. Ýçimden, geliyor olduðuna dair hislerim güçlendi. Gözlerimi ufka dikip bekledim. Önce baþýný gördüm. Sol omzuna doðru yaklaþýk yüz elli derecelik bir açýya sahipti. Sonra boynu, memeleri, tiþörtünün eteði ve pantolonu. Kararsýz adýmlarýna duyduðum hayranlýk büyüdü. Yolun sað tarafýndan sol tarafýna geçiþi daha çok teknik bir arýzanýn nedeni gibiydi. Bana doðru gelmemeye çalýþýyor da bedenimdeki bir þey yüzünden bana doðru sürükleniyormuþ gibi. Sahibini görmüþ aç köpek gibi hissettim kendimi. Bir kuyruðum olsaydý kesinlikle sallardým. Ýçimdeki çýlgýnca mutluluðu yüzüme yansýtmadým. Buna gerek yoktu. Ýçimi gördüðüne emindim. Tanýþtýk. Adýný söylemedi. Ýsim gibi detaylarla ilgilenmediðimi farkettim. Uzun ince parmaklarýyla saçlarýnýn uçlarýyla oynadý. Bana bir þeylerden bahsetti. Heyecandan ve mutluluktan dinlemedim onu. Gözlerine baktým sadece. Ellerine. Sesini dinledim. Melodiyi, sözleri deðil... Bir kez güldü. Gülerken utanmadý. Ben de güldüm. Bir süre sonra o gülüþün yüzüme yapýþtýðýný farkettim. Gün sýrasý gelmiþ kadýn gibi sýrýtýyordum. Mutluluðum artýk yüzüme taþýnmýþ, taþýnmamýþ adeta taþýyordu. Gözlerim, dudaklarým, parmaklarým, ayaklarým, kalbim, kulak memelerim her þeyim mutluluktan výcýk výcýktý. Gitmeye karar verdi, adýný sordum giderken; söylemedi. Ben söyledim tekrar. Unutmamasý için. Unutmuþ olabilir beni. Ben unutmadým. O gün herkesi sevdim. Mesela Obama olsaydým Irak'tan özür dilerdim, tanrý olsam Afrika üzerinden prim yapmalarýný önler, tüm çocuklarýn hayatlarýný kurtaracak yaðmurlar, çikolatalar, toplar, profiteroller, bebekler yaðdýrýrdým o gün. Giderken baþý dikti, saða ya da sola çekmiyordu. Bir güç onu benden uzaða hýzla çekiyor, o direnmiyordu.
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © chaotica, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |