Roman yazmanýn üç kuralý vardýr. Ne yazýk kimse bu kurallarýn neler olduðunu bilmiyor. -Somerset Maugham |
|
||||||||||
|
Düþ kýrýklýklarý, gecenin sessizliðini aðýrdan beslerken, ben yine ayný yerdeyim. Demir kapýlý, taþ mimarinin hakim olduðu evler arasýnda, sislerin içinde kaybolmuþ sokakta, üstümde uzun, bembeyaz elbise ile koþuyorum. Nereye? Kime? Neden? Amaç? Hepsi bilinmezlik…..Hava ayaz….Ayaklarým çýplak…. Boncuk bocuk terler içindeyim. Ya sonra? Bilmem, bilmiyorum yada sonunu bilmek istemediðim hikayenin parçasý olmak uðruna ölüme koþuyorum. Serseri kurþun misali koþarken, yapabildiðim tek þey demir kapýlarý telaþla çalmak…. Kan ter içinde kalmýþken, ayazdan ayaklarýmýn altýna batan dikenlerin sebebiyet verdiði ýlýk kaný hissetmezken, sislerin ardýndan çalmadýðým tek demir kapý ardýna kadar açýlýveriyor. Demir kapýya yaklaþtýkça, kapýnýn üstünde on üç numarayý görüyorum….Arkamdan gizli bir ses ki, ben o sesin derinliðinden ürküp, ardýma bakamadan dinliyorum, diyor ki; günlerden Cuma, ayýn on üçü…..Ardýna kadar açýlan demir kapýnýn ötesinde, evin avlusunda; kafasýnýn iki yanýnda kýrçýllaþmýþ saçlarý, koca göbeðini belirginleþtiren beyaz gömleði, beyaz gömleðinin üstüne giyindiði siyah iç yeleði, þalvar pantolonunun üstüne giyindiði binici deri çizmeleri, çiçek bozuðu olmuþ delik deþik cildi, çipil içe gömük zeytin karasý gözlerine yaraþýr sinsi gülümsemesiyle bir adam bana bakýyordu. Aðzýnýn kenarlarýndan salyasý akan hayvan misali bana kollarýný açmýþ gel diyordu. Evin içine girmek istemedikçe, geri adým attýkça, görünmez birçok el, beni adama doðru itekliyordu. Tam çýðlýk atacaðým, birçok görünmez el aðzýmý hoyratça kapatýyordu. Dilim lal oluyordu…..Belki gözyaþlarým kurtarýr ümidiyle, son çýrpýnýþla aðlamaya çalýþýyorum ama nafile….. Anlýyorum ki, gözyaþlarýmda bana küsmüþ. Tam ümidi kesmiþken, polis arabasýnýn siren seslerini uzaktan duyuyorum. Sisler içinden, polis arabasýndan iki polis iniyor, yaklaþýyorlar aðýr adýmlarla ve içimden tamam diyorum kurtuluþum yakýn. Tam bu sýrada, iki polis kollarýmdan tutup, mýhlandýðým yerden, nerdeyse havalandýrýp, beni adamýn önüne attýklarý an artýk her þey çaresiz kalýyor. Sesimin içine gömüldüðü hýçkýrýklarla, yataðýmdan dehþetle, kan ter içinde doðrulduðumda, yanýmda horlayan adama baktýðým an, rutin tekrarlanan rüyanýn her uyanýþýndan sonra olduðu gibi yeniden gerçekle ayýlýyorum. Her þey gerçekmiþ, canlý kanlý, dünya umurunda olmadan uyuyan adam, rüyadakinin ta kendisi olup, nikahlý kocamdý. Baþkasýnýn günahýnýn bedelini öderken, yataðýmýn içinde, büzüþüp çocuk gibi aðlamak istiyorum ama nafile, rüyamda bana küsen gözyaþlarýmda gerçeðin taaaa kendisiydi. Boðulacak gibi oluyorum, daralýyorum, sanki ciðerlerimdeki son nefesi vermek üzere olan biriydim ve son isteðim ayaz havada titreyene kadar dýþarýda temiz hava almak. Yok yetmiyor, dizlerimin baðý çözülmüþ, ellerim titriyor, aðzýmda bir kuruluk, ayný hýzla mutfaða iniyorum. Bir elimle, mutfak masasýna tutunarak otururken, diðer elimde su bardaðým, alelacele suyumdan yudum alýrken, o geceyi unutmamýn nafile olduðunu biliyorum. Abimin bir hafta boyunca kaybolmasýnýn ardýndan gerçeðin ortaya çýktýðý hayatýmýn mor kokan gecesi……Titreyen parmaklarýmýn arasýnda, buz gibi soðuk su olduðunu nihayetinde farkýna varýp, bardaðý masaya býraktýðým gibi, mutfaktaki lavaboda yüzüme su çarparken bile, geçmiþin kelimeleri kulaðýma bir þeyler fýsýldarken, beyin dalgalarýmýn içindeki kareler beni rahat býrakmýyordu. Abim kaybolalý tam bir hafta olmuþtu. Gerçi her yeni iþe girdikten, on beþ günün sonunda iþ yerlerinden kovulup, eve nedeni bilinmez, bir hafta uðramayýþlarýna alýþmýþtýk. Bu yüzden hayat bize göre normal akýþýnda geçmekteydi. Annemin zamansýz göçü, ablamýn erken evliliðine ve iki çocuk yapýp, bizim evi su yolu yapmasýna, abimin serseri, sorumsuz hayata geçiþini saðlarken, bende ise erken olgunlaþýp, derslerime dört elle sarýlmama sebep olmuþtu. Ben aslýnda, erken olgunlaþmak zorunda kalmýþtým çünkü ablamýn yaðmurdan kaçarken doluya tutulmasý sonucu iki erkeðin sorumluluðuna ek olarak evin ve derslerimin sorumluluðunu almak hem anne hem küçük kadýn olmayý öðretmiþti. En büyük hedefim, tarih öðretmeni olup ailemden uzak, þehir dýþýnda bir okula tayinimi isteyip çalýþmak ve bu aileye geri gelmemekti. Bazen dýþ sebepler, kendimiz için yaptýðýmýz planlara parmak atýp bozduðunu ailem sayesinde ilerde öðrenecektim. Abimin, bu son kayboluþundan bir ay önce, üniversite sýnavýný kazandýðým belli olmuþ, abimin kaybolduðu hafta kaydýmý yaptýrmýþtým. Eniþtemin ablamý tartaklamasý sonucu, ablamýn çocuklarla bize sýðýnmasý, abimin kaybolmasý kadar olaðan hal almýþtý. Ayýn on üçü günlerden Cuma, ablam, babam, yeðenlerim sofradan henüz kalkmýþtýk ki, kapý çalmýþtý. Peþi sýra, ördek yavrularý gibi, babam önde, ablam, ben ve yeðenlerim, babamýn arkasýnda kapýyý açmýþtýk. Ýki polis ve iki polisin ortasýnda, pala býyýklý, kafasýnýn iki yanýnda saç yerine tüy bitmiþ, göbekli, babam yaþýnda adam karþýmýza dikilivermiþti. Babam, davetsiz misafirleri salona davet ettiðinde, bana çoktan kahve yapma emri verilmiþti. Mutfaktayken, kulaklarým salona doðru dikilmiþ, konuþulanlarý duyma hevesi içine girmiþtim. Polislerle gelen yaþlý adam, abimin patronuymuþ, abim kardeþini býçaklamýþ ve adamýn kardeþi yoðun bakýmdaymýþ. Abim fabrikada depo sorumlusu olarak girdiði günden beri, adamýn kardeþi ile bitmek tükenmez dalaþmalarýný býrakmamýþ ve sonunda adamýn kardeþini herkesin þahitliði huzurunda býçaklayýp, kaçmýþ. Hiçbir yerde bulunamadýðýndan, eve haber vermek için gelmiþler, eðer adamýn kardeþi yoðun bakýmdan çýkarsa, abim az ceza alacak, yoðun bakýmdan çýkmazsa müebbet hapis cezasý almasý kaçýnýlmaz olacaðýný duymuþtum. Kahveleri salona getirdiðimde, ablam küçük oðluna sarýlmýþ aðlarken, babam sinirden titremeye baþlamýþtý. Benim þu anda yaprak misali titrediðim gibi…. Suyumdan yeniden koca bir yudum alýp, salona geçtiðimde, köþe lambasýný yakýp, amaçsýz, hedefsiz, yönünü þaþýrmýþ yaralý hayvan misali, çöktüðüm kanepede, seyre daldýðýmda, arkamdaki gölgeyle irkildim. Arkamý dönüp baktýðýmda, kocamýn Amerika’dan yeni gelen küçük oðlu ile göz gözeydik. Küçük üvey oðlum, herkesle koruduðu mesafeden ödün vermeden, gözleri ile selamýný esirgemeyip, odasýna sessiz gemiler gibi süzüldü. Aramýzdaki az olan yaþ farkýna raðmen benle bile iletiþimi yok denilecek kadar azdý. Evde tiksinmediðim, bana eðriti durmayan iki kiþi vardý biri ailenin emektarý Gül haným diðeri küçük üvey oðlum. Allahtan büyük iki üvey oðlum evliydi ve ayný evde deðildik. Bir zamanlar, mahallenin incisi, edeplisi, çalýþkaný, komþularýn oðlu için ideal eþ örneði olacak Ruþen….Herkesin kýzý alenen her þeyi yaþarken, mahalle kurallarýna uymazsa abisi ve babasý tarafýndan okula gönderilmemekle tehdit edilen, dayaðý nereye yiyeceðini bilmeyen Ruþen…..Mahallenin kýzlar ergenliðini yaþarken, çaðýnýn genç kýzý olamayan Ruþen…Ablasýnýn eskilerini ters düz yapýp, Tarih öðretmeni olmaya kendini adamýþ, okulun baþarýlý öðrencisi Ruþen…. Diðer genç kýzlar gibi süslenmek yerine, evin hanýmý, kýzý olmayý baþarmýþ Ruþen… Þimdilerin genç, güzel alýmlý, gençliðini feda etmiþ, fabrikatörün eþi Ruþen…. Bana ödetecekleri bedelden habersiz, kurtuluþum olacak okul yollarýný aþýndýrmaya baþlamýþtým bile. Abim için, tek çözüm yol vardý, yoðun bakýmdan çýkan adamýn þikayetini geri almasý þartý. Babam bunun için abimin patronuyla anlaþmaya vardýðýnýn günün gecesi akþam yemeðinde, kendisine sunulan teklifi en doðal tavýrla açýklamýþtý. Abimin patronu bize geldiði ilk geceden beri aklý bende kalmýþtý ve kendisine verilmem koþuluyla, þikayeti geri alacaktý. Duyduðum an, hayallerimin sonu olduðunu anlamýþ, son ana kadar çýrpýnmýþ, abimin özgürlüðüne karþý babam yaþýndaki adama satýlmamak için, ablama dahi yalvarmýþtým. Nafileydi…. Düðün geceme hatta zifaf anýna kadar, kurtarýcýmýn gelip kurtarmasýný beklemiþ olsam da, kocamýn akan salyalarý arasýnda, sabaha kadar bilmem kaçýncý bedenime çullanmasýyla, baygýn þekilde, sabaha karþý filmin sonuna gelmiþtim. Hayallerimle, umutlarýmýn arasýna sýkýþan ben, artýk sýkýþmadan belirsiz bir hayata sürüklenmeye baþlamýþtým. Ýlk sessiz çýðlýðý, zifaf gecemde öðrenmiþtim. Çocukluðumuzdan beri anlatýlan, kül kedisi hikayesinin, prenses olacaðýmýza dair hikayelerin gerçek dýþý olduðunu bu evlilikle birlikte anlamam zor olmamýþtý. Kocamýn üçüncü karýsý olmuþ olmam, ne de küçük oðluyla ayný yaþýt olmam, ne de büyük oðullarý tarafýndan ilk günden beri horlanmam kimsenin umurunda olmamýþtý. Herkes kendi bencilliðinin doðurduðu isteklerini gerçekleþtirmiþti. Ben kimdim ki? Ben ne diye bilirdim ki? Arada sesimi çýkarýp bir þeyler demeye çalýþsam da, ailemin gözünde, dünyanýn en nankör küçük prensesi olmuþtum. Fabrikatörün karýsýydým, bir elim yaðda bir elim baldaydý. Boðaza karþý oturmaya baþlamýþtým, hizmetçilerim vardý, istediðimi yiyip, içip giyinebiliyordum hatta ablamýn yaþantýsýna bakýp þükretmem bile öðretilmiþti. Bugün günlerden Cuma, ayýn on üçü ve ben gece yarsýnýn geçip, ayýn on dördü olana kadar, sessiz çýðlýðýmda, uykusuzluðumun hapsindeyim. Gözüm, boðazda duran gemilerden, yoldan geçen arabalara takýldý. Kim bilir kaç kiþi, arabasýndan evimize doðru baktýðýnda, yerimde olmak istediðini düþünüyorum. Ne gariptir, hep bilmediðimiz ama özendiðimiz hayatlarý yaþmak isteriz. Sessiz çýðlýklarýmýn arasýnda, can yoldaþý olmasý için, sevmediðim hatta tiksindiðim adamdan bir çocuðum olmasýný bile istemiþtim. Ýlk karþý çýkan büyük üvey oðullarýmdan bir tanesi olmuþtu. “Zaten babasýnýn kocaman iki çocuðu bir torunu vardý. Kendimi garanti altýna almak için çocuðu istediðimi.” vurgulayýp durmuþtu. Kocam, özellikle büyük oðlunun, asla dediklerine karþý çýkamamýþtý altý yýl boyunca. Bana en baþýndan beri neden karþý çýkmadýklarýný da asla çözememiþtim. Tek ihtimal vardý, babasýna yeni alýnan oyuncak gibi beni gördükleri…… Sessiz çýðlýklarýmýn arasýnda, kendime bile söylemekten korktuðum fýsýldayan kelimelerimin eþliðinde, gözlerim kapanmýþtý. Kapanan göz kapaklarýmýn hiç açýlmamasý ve öylece koltukta ölüp kalmayý düþlerken, ne kadar zaman geçti bilmiyorum ama birisinin omzumu dürtmesiyle, gözlerimi zoraki açýp, yana doðru baktýðýmda, evin emektarý Gül Haným’ýn baþýma dikildiðini fark ettim. Yataðýma, gönderme çabasýndayken, tek sorduðum gece yarýsýný geçip geçmediði idi ve gece yarýsýný geçtiðini öðrenince, sonunda ayýn on dördü olduðunu anlamýþtým. Sessiz çýðlýðýmýn eþliðinde, gönül rahatlýðýyla yataðýma gidip, sabahý karþýlamak için, kocamýn horultusunu duymamazlýktan gelip, uykuya esir düþtüm. Az uyku veya çok uyku ne fark edecekti ki, her günüm bir sonraki günümün aynýsý olmayacak mýydý? Her günümü sessiz çýðlýðýmla karþýlamayacak mýydým? Ben hem çoðul kiþiydim hem tekil kiþi….. Gül haným’ýn hazýrladýðý mükellef sofraya, sabah kahvaltýsý için oturduðumda, sessiz çýðlýðýma eþlik edecek tek kiþi vardý. Küçük üvey oðlum…. Küçük üvey oðlum tam karþýmda oturmuþ, sessiz çýðlýðýma kahvaltýsýyla eþlik ederken, çayýmý yudumluyorum. Hayallerim sað omzumdan bana gülümsüyordu. Gözlerimi kýsýp, çayýmdan küçük bir yudum alýyorum. Kahvaltý tabaðýndan, baþýný kaldýrýp, bana baktýðýnda, davetkar gülümsüyor. Artýk birbirimizi bulma, anlama, çözerken kördüðüm olma vakti gelmiþti. Evde ki Gül haným umurumuzda olmadan, yanýma gelip, beni kucaklýyor. Yasaklar bizi birbirimize daha çekici kýlýyor. Þehvetle, öpüþürken, kendimizi O’nun yataðýnda buluyoruz. Bugüne kadar kocamla yaþayamadýðým en uç fantezileri, zevkin tavan yaptýðý yeni bir gün yaþýyoruz. Yatak, bizim aþkýmýza deðil, sadece vücut dilimize þahit oluyor. Yasak ve þehvet iki deli kanda birleþince ne güzel bir kurgu oluþturduðunu düþünürken, seviþmemiz bitiyor. Yavaþça yataktan kalkýyor, bizi çekmesi için ayarladýðý video kameranýn stop düðmesine basýyor. Aylardýr, fantezilerimizin çekimini yapýyorduk. Amaç açýktý, kocama bu görüntüleri yolladýðýmýzda, el elle verip çok uzaklara ve farklý yönlere kaçmak. Kocam bu kasetleri izledikten sonra, iki kere geçirdiði kalp krizinden bu sefer kurtulamayýp, hastanede can verecekti. Gül haným’ýn, “Ruþen haným bir çay daha alýr mýsýnýz?” demesiyle irkiliyorum. Baþýmla evet diyorum ve üvey oðlum afiyet olsun dileklerini dediði gibi sofradan, hayallerimi de alýp kalkýyor. Bende çayýmý alýp odama çýkýyorum, gazetelerle birlikte. Gazetelere dalmýþken, çayýmýn sonuna geliyorum. Sessiz çýðlýðým, beni ayaklandýrýyor, aynanýn önüne dikiliyorum. Teker teker soyunuyorum. Anadan doðma öyle vücuduma dokunurken, aynada kendimi seyrediyorum. Ergenliðimde, kýzlar fingirdeþirken, ciðerci kedisi gibi onda bunda aklým kaldý diye düþünüyorum. Çýplak bedenimle, camýn önünde kurulduðum sandalyede, bacak bacak üstüne atýp, evdeki diz üstü bilgisayarýmý açýyorum. En çok kullanýlan sitelerden birine üye oluyorum. En seksi, fettan, baþtan çýkarýcý resimlerimi, rumuz ismimle sayfama koyuyorum. Bir, iki saat içinde bir sürü erkekten, takma ismimin kisvesinde arkadaþlýk teklifi alýyorum. Bunu günlerce uyguluyorum. Uygularken, bilgisayar baþýnda çýplak olmaya dikkat ediyorum ki, konsantrem bozulmasýn. Aralarýndan bir kaçýný seçip, konuþmaya baþladýktan sonra emin olduðum yerlerde, canýmýn istedikleri ile yaþayamadýðým her türlü fanteziyi yaþýyorum. Caným sýkýlýnca baþýmdan def ediyorum…. Sessiz çýðlýðým, yeniden devreye girdiðinde, titreyerek aðlamaya baþlayýp, kendi bedenimi kollarýmla sarýyorum. Yere bir çýrpýda attýðým kýyafetlerimi, çocukluðumdan kalma utangaçlýðýmla giyiniyorum….
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © pýnar, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |