..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Ýnsandaki gerçek güzelliði ancak yaþlandýkça görebilirsiniz. -Anouk Aimee
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Aný > Kemal Yavuz Paracýkoðlu




8 Haziran 2012
Son Söz...  
Bizim Köyün Ayýlarý...(SON)

Kemal Yavuz Paracýkoðlu


Ýþ saatlerimin dýþýndaki vaktimin tamamýný Nuri ile geçiriyordum. Kendisine bir elektronik solo gitar ile elli ‘watt’lýk bir amfi almýþtý. En büyük hayali bir orkestra kurmaktý. Kambersiz düðün olmayacaðýna göre, orkestrasýnda benim de bir yerim vardý elbette. Ben, orkestranýn bas gitaristi olacaktým. Baþlangýçta, bas gitarýn ne menem bir þey olduðunu bile bilmiyordum. Bir takým bas gitar ritm kalýplarý öðrendikçe, kendimi ‘bas gitarist’ sanmaya da baþlamýþtým.


:AHAH:
*




Seyitgazi’den Eskiþehir’e döndükten az sonra, babamýn kararý doðrultusunda, Nail amcamýn döküm fabrikasýnda çalýþmaya baþladým. Sabahtan akþama kadar ya kum eliyordum, ya da dökülmüþ parçalarýn üzerindeki çapaklarý taþa tutup temizliyordum. Patron, yeðenini öteki iþçilerden farklý bir muameleye tabi tutmuyordu; onlar ne kadar çok çalýþýrsa, ben onlardan daha çok çalýþmak zorunda kalýyordum. Tuðla ocaklarýndan aðýr iþçiliðe alýþýk vücudum için fazla yýpratýcý bir iþ deðildi. Ýþ saatlerimin dýþýndaki vaktimin tamamýný Nuri ile geçiriyordum. Kendisine bir elektronik solo gitar ile elli ‘watt’lýk bir amfi almýþtý. En büyük hayali bir orkestra kurmaktý. Kambersiz düðün olmayacaðýna göre, orkestrasýnda benim de bir yerim vardý elbette. Ben, orkestranýn bas gitaristi olacaktým. Baþlangýçta, bas gitarýn ne menem bir þey olduðunu bile bilmiyordum. Bir takým bas gitar ritm kalýplarý öðrendikçe, kendimi ‘bas gitarist’ sanmaya da baþlamýþtým. Sýra bir baterist ve bir orgçu bulmaya gelmiþti. Onlarý da tamamlar tamamlamaz, Emekli Ýmamýn son günlerde satýn almýþ olduðu düðün salonundaki düðünlerde çalmaya baþlayacaktýk.
Amcama düðün salonlarýnda gitar çalarak para kazanacaðýmý, o nedenle yanýndaki iþten çýkacaðýmý söyleyince, yanýndan ayrýlmam için izin vermiþti.
Ýlk elektro basgitarýmý bir maðazadan taksitle alacaktým. Maðaza sahibi yaþýmýn küçük olmasýný bahane ederek gitarý vermek istemedi, (o günlerde on yediyi tamamlayýp onsekizime girmiþtim) ama amcamýn arkadaþýymýþ; bana, “amcanýz kefil olursa veririm,” deyince, adama, “Mademki amcam arkadaþýnýz, kendisine kefil olup olmayacaðýný sizin sormanýzý rica ediyorum; çünkü ben kefil olmasýný rica ettiðimde, beni ret edebilir; ama sizinle konuþurken buna yüzü tutmayabilir,” demiþtim. Bu kurnazlýðý açýk sözlülükle ifade etmiþ olmam adamýn hoþuna gittiði için, “tamam, senden kefil mefil istemiyorum,” demiþti. Ama bu defa da ben, “amcama telefonla, bana kefil olup olmayacaðýný sormanýzý rica ediyorum,” diyerek ýsrar etmeye baþlamýþtým. Amacým, amcanýn yeðenine itimadýný ölçmekti. Böyle düþündüðüm için amcam beni mahcup etmiþti! Çünkü adama, ne istiyorsam vermesini söylemiþti... Sonradan, orkestra ile Ýnegöl’e çalýþmaða gitmiþtim. Ýþlerin sýkýþýklýðýndan iki ay Eskiþehir’e gelememiþtim. Eskiþehir’deki bir pavyonda iþ ayarlayýp Nuri’nin orkestrasýndan ayrýlarak Eskiþehir’e geldiðimde o maðazaya giderek, borcumu aksatýþ nedenimi açýklayarak özür dilemiþ ve ödeme yapmak istemiþtim. Maðaza sahibi borcun tamamýný amcamýn ödediðini söyleyince, kendimi küfür yemiþ gibi hissetmiþtim. Bir gün gelip amcamýn bu durumu kakýnç yapabileceðinden çekinerek, parayý amcama ödemek istemiþ; ama o, gitarý bana hediye olarak aldýðýný söyleyerek parayý kabul etmemiþti.
Eskiþehir’deki Göksu Gazinosunda (üçüncü sýnýf bir pavyon) davulcu Topal Haydar, akordeoncu Ýlhami ile beraber çalýþmaya baþlamýþtým. Barýn sahibiyle yaþým küçük olduðu için polislerin sýkýþtýrmasý yüzünden (çalýþma karnesi için yirmi bir yaþýný doldurmuþ olmak gerekiyordu) ve ücret konusunda bazý ihtilaflar yaþamaya baþlamýþtýk. Adam, basgitar da neymiþ, bir davul, bir akordeon yeter, çýkartýn basçýyý, ona verdiðiniz parayý kendi ücretlerinize ekleyin deyince, yüzüme seninle çalýþmak istemiyoruz demekten utanan bu can yoldaþlarýmýn(!) aklýna gelen þeytanlýk þöyle olmuþtu: “Patron mademki ücretlerimize zam yapmýyor, býrakalým iþi...” diyerek yanýma gelmiþler, ben de olur demiþtim, býrakalým anasýný satayým! Tesisatlarýmýzý sökerek pavyonu terk ediyorduk. O arada ben kendi tesisatýmý eve nakletmek için bir taksi tutmaya caddeye kadar gidip, beþ dakika içinde bir taksiyle dönmüþtüm. O ne! O beþ dakika içinde, orkestra arkadaþlarým kendi tesisatlarýný barýn sahnesine gerisin geriye taþýmýþlar; benim tesisatlarýmý dýþarýda býrakmýþlardý. Bana da, “biz iþi býrakma kararýmýzdan vaz geçtik. Patrondan özür dileyip tesisatýmýzý içeri taþýdýk. Sen de istiyorsan, patronla bir görüþ,” diyorlardý. Numaralarýný yememiþtim. Onlara, “böyle bir numaraya kalkýþmak yerine adam gibi, biz seninle çalýþmak istemiyoruz deseydiniz, ben gene de ayrýlýrdým. Hiç olmazsa, gözümde böylesine küçülmezdiniz,” diyerek tesisatýmý eve götürmüþtüm.
Çok sonralarý, bir gün Topal Haydar, vicdan azabýndan olsa gerek, o hareketleri nedeniyle benden özür dilemiþ ve tuzaðý patronun talimatýyla kurduklarýný itiraf etmiþti. Bu itirafý yaparken o iþsizdi, ben ise, gece 24:00’ e kadar bir düðün salonunda, 24:00’den sonra da bir pavyonda çalýyordum...
Enstrümanýn ustalarýyla dostluklar kurarak ve bazen dersler alarak basgitar çalmakta epeyi ileri taþýmýþtým kendimi. Fa anahtarýyla bir partizizasyonu rahatlýkla okuyor ve çalabiliyordum. Bu durumum çok daha iyi orkestralarda, daha iyi paralar kazanmamý ve arada bir profesyonel ünlülerin arkasýnda çalmamý da saðlýyordu. Babamýn bir ayda kazandýðý maaþý yevmiye olarak kazanabildiðim günlerdi, ama onun bütçesine tek kuruþluk bir katký da saðlamýyordum. Ýliþkilerimiz gereðinden fazla soðuktu ve tabii ki, eskisi gibi tokatlayabileceði bir evlat da deðildim, tam tersine tam bir ev külhanbeyiydim. Benden uzaklaþabilmek için annemin köyü olan Eðriöz’e taþýnýp yerleþtiklerinde, ben de komþuanne dediðimiz bir kadýnýn evinde pansiyoner olarak barýnmaya baþlamýþtým.
O dönemde Nur ile tanýþýnca, hayatýmdaki deðiþiklikleri de yaþamaya baþlamýþtým. Beni liseyi bitirmeye teþvik eden o oldu. O lise üçüncü sýnýfta öðrenciyken ben de lise birinci sýnýfa baþladým ve o üniversiteyi bitirip öðretmen olduðunda ben de liseyi bitirdim. Liseyi bitirme sýnavlarýna Nur’un baskýsýyla, onlarýn evinde misafir olarak sýký bir çalýþma programýyla girdim ve o hýzla E.Ý.T.Ý.A. Ýktisatý kazandým. Hastalandýðým güne kadar, bir taraftan da düðün salonlarýnda ya da barlarda orkestra müzisyenliði yaparak müzisyenliði sürdürüyordum. Bir gece orkestrayla birlikte sahnedeyken bayýlmýþ, hastaneye kaldýrýlmýþtým.
Teþhis, sulu zatürcemdi. Eskiþehir Devlet Hastanesinde Dahiliye Hekimi Necdet Özsel, hastanesinin bu hastalýðýn tedavisinde yetersiz olduðunu, tedavimin Ýstanbul Siyami Ersek Hastanesinde yapýlmasýnýn iyi olacaðýný söylediðinde o çok sevdiðim babam ve annem bana sahip çýkmamýþtý. (Yokluk bahane, zira ziyaretime bile gelmemiþlerdi) Necdet Özsel, amcam’a ulaþýp, bu çocuk Ýstanbul’a götürülmezse ölecek deyince, amcam tanýdýðý bir muhtardan aldýðý fakir ilmihali ile Ýstanbul’daki Siyami Ersek hastanesine yatýrmýþtý beni. O zamanlar bu hastalýk göðüs boþluðuna dirhemlerle girilerek ve göðüs boþluðundaki cerahat aspiratörlerle dýþarý alýnarak tedavi edilmekte ve çoðunlukla ölümcül sonuçlar oluþmaktaydý. (Þimdi nasýl tedavi edildiðini bilmiyorum ama o zaman ki usulle edilmediðini duymuþtum.) Ayný hastalýktan ayný koðuþta yatarak tedavi gördüðümüz bir hastanýn öldüðünü görmüþtüm. Buna raðmen öleceðimi aklýmýn ucundan bile geçirmiyordum. Ýstanbul Siyami Ersek Göðüs Hastalýklarý Hastanesindeki altý kiþilik koðuþtan cesedi çýkmayan bir tek bendim. Ne tuhaftýr ki, çevremdeki diðer hastalar birer birer ölüp giderken bir an olsun öleceðimi düþünmemiþtim. Nur’a döneceðimi ve onunla çok mutlu bir hayat süreceðimi düþünüyordum. Bu öylesine güçlü bir düþünceydi ki, gerçekleþmemesi imkansýzdý; çünkü Tanrý ile aramdaki inanç birlikteliðimizdi benim düþüncelerim. Ben hiçbir problemi kendi egomla halletmeye kalkýþmazdým. Egomun çok dýþýnda bulunan bilinçaltýma havale ederdim her þeyi. Tanrý bilinçaltýma çözümleri tarif eder, bilinçaltým da, bilincime gereken bilgiyi verirdi… Hastane düzenine ayak uydurabilen birisi deðildim. Hastalýðýn etkileri azaldýðýnda sigara, içki, uyuþturucu hap (aðrýlarým için birisinden afyon sakýzý satýn alýyordum) gibi þeyler kullanmaya baþlamýþtým ve sigara içerken sýk sýk suçüstü yakalanýyordum. Hastaneden kendi isteðimle taburcu olduðumu belgeleyen kovuluþum anýnda,1,85 m. Boyuma karþýn 48 kg. idim. Hastanedeki baskülün yanlýþ tarttýðýna inanmak isteyerek, hastaneden çýkar çýkmaz bir sokak tartýcýsý bularak tartýlmýþ ve vücut aðýrlýðýmý teyit ettirmiþtim.
Akciðer Hastalýðýndan sonraki nekahet dönemimde bana sahip çýkan tek insan kayýn validem olmuþtu. Eskiþehir’e döndüðümde Nur’un ailesi beni evlerinde aðýrlamaya baþlamýþlardý. Sevdiðim kýz ile ayný evde yaþamak ve ailesinden böylesine yüksek deðerli bir destek görmek, çok yüksek bir moral aþýlýyordu. O þartlarda çok kýsa bir süre içersinde inanýlmaz biçimde toparlandým ve tam 72 Kg.a çýktým. Göðsümde dirgenlerle taburcu edilmiþtim. Bunlarla göðüs boþluðumdaki iltihaplar dýþarý çýkýyordu ve iðrenç bir kokularý olduðundan, onlarýn temizlenmesi problemli oluyordu. Pansumanlarým, beslenmem dâhil tüm problemlerimi kayýnvalidem hallediyordu… Tanýdýðým en iyi insandýr kayýn validem. Onun hakkýný hiç ödeyemem. Ona duyduðum saygý ve sevgiyi kendi ebeveynime de duymam...
Her þeye raðmen hastahaneye yatýrýlýþým esnasýndaki iyiliði için “Allah, amcamdan razý olsun!” Bu hayýr duam, onun yaptýðý o iyilik karlýðýnda yeterlidir. Her þeye raðmen sözü niçin? Açýklayayým. Hastaneden taburcu olup, Eskiþehir’e döndükten sonra, devam eden tedavim için kullandýðým ilaçlarýmý, belki param olmadýðý için, belki de paramýn baþka eczacýya gideceðine amcakýzýna gitmesi için, amcakýzým Selma’nýn eczacý dükkanýnda yaptýrmak istemiþtim. Kýz, reçeteye doðru dürüst bakmadan, “bu ilaçlar yok bende,” deyip geri çevirmiþti. “Ýlaç dediðin aðrý kesici ile antibiyotik. Depodan da getirttirebilirsin ama maksadýn benimle alýþ veriþ yapmamaksa, söyle ki, bileyim,” deyince, amcakýzý, “evet, babamýn vasiyeti var. Ergin gelince yüz vermeyin, diye vasiyet etti bize,” demiþti. Amcam, böyle bir þey demediyse, günahý o kýzýn. “Amcam madem böyle bir þey vasiyet etti, selam söyleyin ona, Ergin isminde bir yeðeni olmadýðýna inandýrabilir kendini... Yalnýz, beni Ýstanbul’a götürüp hayatýmý kurtardýktan sonra, niçin böyle bir vasiyette bulunduðunu çok merak ediyorum. Niçin?” demiþtim.
O da, “ sen üçkaðýtçýnýn tekisin de ondan. Babamý, aldýðýn gitara, maðaza sahibi kefil olmasýný istemem dediði halde, maðaza sahibine ýsrarla telefon ettirip, utanmadan babamý kefil ettirmiþsin, sonra da babama ödetmiþsin...” diye bir þeyler açýklayýnca, o olmuþtu. O gitarýn parasýný da (o zaman ki vitrin fiyatýyla) amcamýn Ýþ Bankasý Eskiþehir Merkez Þubesinde ki hesabýna yatýrmýþtým. (Yanýnda çalýþýrken, bir keresinde o hesaba muhasebecisiyle para yollarken duyduðum için, o þubede hesabý olduðunu biliyordum.) Ve, bir daha ne amcamla, ne de çocuklarýyla görüþmemeye karar vermiþtim. Yýllar sonra, amca çocuklarýnýn birinin düðününde görevli orkestrada çalýþýyordum da mecburen tebrik filan laflaþmýþtým; ama 1978’de babam vefat edince, amcama, ben yazmadýðým halde, babam senin yüzünden öldü, filan diye bir küfürlü mektup yazdýðým ortaya atýlýnca, iliþkilerimi tamamen kesmiþtim ve o aileden hiç kimseyle bir daha hiç görüþmemiþtim.
Tam o günlerde kendi doðrularýný dosdoðru ifade eden kadýn, Safinaz abla ölmüþtü… Ankara’dan kaçarak geldiðimde, beni hayal kýrýklýðýna uðratarak anneme teslim eden Safinaz ablayý hayatýmdan ebediyen çýkarmýþtým, ama cenaze töreninde de en çok aðlayan ben oldum.
*











“BÝZÝM KÖYÜN AYILARI”
roman
yazan: Kemal Paracýkoðlu
*
S O N S Ö Z


“Yaþlý adam, neden geldin? Gelmeni istemedim ki ben!”
“Zamanlar paylaþýlmalýdýr. Sen, senin payýna düþeni iyi v eya kötü, yaþadýn. Þimdi, yaþamak sýrasý bende…”

.Eleþtiriler & Yorumlar

:: son söz
Gönderen: Nurten Çildir / /Türkiye
12 Haziran 2012
güzeldi... bittiðine üzüldüm... kitabý çýkýnca haberdar olalým ki, alabilelim... saygýlar




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn aný kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Balkonlu Ev...
Bizim Köyün Ayýlarý... 2.
Babam…
Madam...
Büyük Öðretmen Boykotu…
Çöpçatan...
Tip Tip Tipsizler…
Anneanne...
Safinaz Abla...
Bohçacý...

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Muhittin Amca...
Hempa...
Krallarýn Kraliçesi
Hanýmeli...
Siktiriboktan…
Basgitar...
Nerede O Eski Öðretmenler…
Nil Kraliçesi.
Kur'an Ayetlerinden
Öpücük Tutkusu...

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Part - Time Seviþmeler [Þiir]
Bir "Hiçbir Þey" Olmak [Þiir]
Deliler Bayramý [Þiir]
Nazlý Nazlý Karýlar... [Þiir]
Gülbahar'ým; Can Çiçeðim! [Þiir]
Ýkimiz Ýçin [Þiir]
Hayatým [Þiir]
Halepçe [Þiir]
Senden Önce, Sensiz [Þiir]
Çapkýn Kýz... [Þiir]


Kemal Yavuz Paracýkoðlu kimdir?

Okur yazar, okuduðunu anlar, yazdýðý okunur, emekli büro memurluðundan devþirerek, kendi kendine oldu yazar. . .

Etkilendiði Yazarlar:
Hiç kimseden etkilenmemiþtir, kendine özgü bir yazý dili kullanýr...


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Kemal Yavuz Paracýkoðlu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.