..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Paranýz varsa toprak alýn. Artýk üretmiyorlar. -Mark Twain
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Deneme > Toplum > Canip Doðutürk




18 Haziran 2012
'Kürtaj' ve Yaþam Hakký Üzerine  
Canip Doðutürk
Ýnsanýn kendi bedeni, kendisinde saklý ve özeldir. Kendisinden baþka hiç kimseye, hele devlete ait olamaz. Eðer ki devlet insan bedenine, insanýn ruhuna ve bedenine ait bir karara böylesine bir müdahale yapýyorsa ve bunu kamusal alana taþýyarak yaptýrým gücünü artýrmaya çalýþýyorsa bunun adý doðrudan faþizmdir.


:AHCA:



''Þunun þurasýnda bir ömrü, halkýmýzýn ve insanlýðýn mutluluðu için bile bile, kahrolarak verdik gitti... Alnýmýz ak, yüreðimiz pýrýl pýrýl...''
Ahmed Arif

Yazýma nereden baþlayacaðýmý bilemiyorum. Her yan dopdolu acý, sýzý, ölüm, yoksulluk ve yalan! Ahmed Arif’in Rýfat Ilgaz’a yazdýðý mektuptaki sözü iliþti gözüme ve yazdým sayfanýn en baþýna. Dýþarýda bulutlu yarý açýk bir hava var. Sessizliðe anlam katýyor kargalarýn ötüþü. Televizyonda birileri konuþuyor gibi… Sesleri yok, yüzleri boþ… Anlýyorum ki yaþam hakkýndan söz ediliyor.

Yaþam hakký ve kürtaj meselesi… Ben bu yazýmda kürtaja, insan haklarý ve toplumsal yaþam koþullarý açýsýndan bakmak istiyorum. Büyük insanlýðýn, bilimin ve sanatýn karþýsýnda son derece güçlü, nicel çokluðu olan profesyonel bir politika var: Bu politikacýlar, yaþamsal olan sorunlarýn çözümü sýrasýnda bilinçli olarak gündemi saptýrýp yapay gündem yaratýyorlar. Seçilmiþ adamlar, her þeyi bilen adamlar deðildir. Ýnsan her konuda bilgi sahibi olabilir ama hüküm vermek zordur. Her konuda hüküm veren kiþi cehaletin en tepesinde gezinen kiþidir. Yönetim erki bir kadrodan oluþur, her alan kendi uzman kadrosuyla çalýþýr. Yani bir doktorun iþini bir marangoz yapamaz. Ama görünen manzara þu ki; insanlýk bilimsel yolda ileri giderken; bazý toplumlar kapitalist iliþkiler aðýna takýlmýþ, oltada can çekiþiyor. Ýnsanlýðýn ve doðanýn düþmaný sömürücüler, var olan kaynaklarý elinde tutarak, insanlýðýn daha az beslenip, daha az düþünmesini saðlamýþ durumda... Dünyanýn çeþitli yerlerinde insanlar açlýkla, susuzlukla can çekiþerek yaþama savaþý veriyor. Özellikle dinsel egemenliðin yaþandýðý toplumlarda; milyonlarca insan, savaþýn ve terörün kurbaný olmuþ. Yetim çocuklar, dul kadýnlar, sakat insanlar çaresizlik içinde yaþamýný sürdürmeye çalýþýyor.

Televizyon ekranýndaki boþ yüzler ve cýlýz sesler anlattýkça anlatýyor; bütün yetkili ve etkili erk, Suriye’deki dikta rejimin acýmasýzlýðýndan söz ediyor. Bu adamlarýn, kendi ülkelerinde olanlardan haberleri yok mu? Boykot ve grev yapanýn tutuklanýp içeri atýldýðýndan! Açým diyerek yürüyenin yerlerde sürüklendiðinden! Dövülüp sakat býrakýldýðýndan! Ýnsanlarýn üzerine zehir sýkýlýp öldürüldüðünden, kadýn, çocuk denmeden coplandýðýndan! Her sokaðýn bir savaþ alanýna çevrildiðinden!...
Sonra da baþka ülkelerde demokrasi yok denmesi çok tuhaf, büyük yalan. Evet, bizdeki yapýlanlarýn adý demokrasi ise, o zulüm demokrasisi diðer ülkelerde yoktur! Bu doðru.

Kürtajýn gündeme geliþinin arkasýnda yatan gerçekse þu; bir takým insanlýk ve doða düþmaný þirketlerin çýkarlarý için, bir takým kararlarý yasallaþtýrmalarý kürtaj yasaklamasýyla gölgelendi. Ýstanbul'a yapýlacak üçüncü köprünün ihale kararýnýn verilmesi, kentsel dönüþüm yasasýnýn onaylanmasý, binlerce THY personelinin grev hakkýnýn ellerinden alýnmasý, cemaat öðrencileri için katsayý kýyaðýnýn yapýlmasý, 12 Eylül faþist katliamcýlarý için af yolunun açýlmasý, üç kuruþluk memur ve iþçi zamlarýný baskýlamak için bu kürtaj yasaðý ile birlikte sezaryen gündeme getirildi.

Kürtaj yasaðý çok önceden de vardý. Ama kimse bunun önüne geçip engel koyamadý! Kürtaj yasa dýþý olarak merdiven altlarýnda bu iþi bilen veya bilmeyen kiþilerce yapýlýyordu zaten. Binlerce kadýn bu yüzden öldü, sakat kaldý. Ve bu kiþilerin elinden kurtulanlar yine yasal hastanelere baþvurup tedavilerini orada sürdürdü. Kürtajýn yasal olarak yapýlmasý, bazý mafya çevrelerine zarar verse de; akýlcý düþünen kiþilerce yasal hale getirildi ve istenmeyen gebelikler daha saðlýklý koþullar altýnda sonlandýrýlmýþ oldu. Eðer yeniden yasaklanýrsa, kýrsalda ya da varoþlarda kendi içinde kapalý yaþayan insanlar, kendi sorunlarýný kendileri çözmeye çalýþarak, ilkel yöntemlerle, çivi, þiþ, çýra, kaz tüyü, düþme, vurma, vurulma, dövülme, çeþitli hurafecilerin yöntemleri ve daha ötesi bir suçluluk duygusuyla öz kýyýma devam etmeyecekler mi? Bu bilimsel çaðda toplumun dinsel ya da geleneksel deðerlerini savunup, kullanarak; daha önce yaþanýlan saðlýksýz yöntemlere dönmek, insan haklarýna ve bilimsel geliþmelere yüz çevirmek deðil midir? Toplumun kiþilik haklarýna saldýrarak saðlýksýz nüfusun artýþýný saðlamak, ‘’ölen ölür kalan saðlar bizimdir ‘’anlayýþý ile dinsel deðerleri savunarak yasadýþý insanlarý bu olayýn içine çekmek, hiçbir insani anlayýþa sýðmaz.

Kürtaj yasaðý gündeme gelirse binlerce kiþi yine yasa dýþý bu iþi yapacak; doktorlar, doktor olmayanlar, hurafeciler, insaný kýyan,
çevresini ve kadýný kendi çaresizliði ile baþ baþa býrakan bir kara düzen gelecek. Bu olumsuz gidiþten yine bu kurumlar kazançlý çýkacaktýr. Daha çok kadýn ölecek, sakat kalacak, daha çok ilaç satýlacak, nüfus nicel olarak belki daha çok artacak. Ama!

Ýlgili bir adam diyor ki “tecavüze uðrayan doðursun devlet ona da bakar.” Bu söz tepki çekince dönüp baþka bir yanlýþla destek vererek gelin hep beraber tecavüz eden adamýn cezasýný artýralým diyor! Bu sözler ne kadar etik? Sosyal devlet bu mu?

Sosyal devlet insanýn yaþamsal koþullarýný iyileþtirir. Saðlýklý toplum olmayý hedefler; günlük kazanç gütmez. Sosyal devlet, toplum için günlük çözümler üretmez; gelecek kuþaklar için planlar yapar. Bir avuç varsýlýn keyfi için doðaya, insana ve geleceðe kýymaz. Sosyal devlet uzaðý görendir. Devlet kendini var eden toplumunu, yaþamsal yönden bilimsel olarak beslemek ve eðitmekle yükümlüdür. Toplumu doðru biçimde yaþama davet eder. Onlarýn sevgilerine saygý duyar. Onlara bilimsel gerçekleri gösterir. Saðlýklý, bilimsel cinsellik, evlilik ve ana babalýk eðitimi verir. Anne adaylarýný maddi ve manevi kontrol altýnda tutar, destekler. Çünkü doðacak çocuk anne ve babanýn ötesinde öncelikle içinde yaþadýðý topluma aittir. O çocuk geleceðin sahibidir. Bunun için en bilimsel biçimde beslenmeli ve eðitilmelidir. Unutulmamalý ki, toplumun hasta bireyi de ailesinden önce toplumu ilgilendirir.

Ýnsanýn bedeni kendine aittir. Onu hiç kimse kendinden önce koruyamaz. Onun bedeni üzerinden politika üretilemez. Onu korumanýn bilimsel yolu, onun yaþam koþullarýný iyileþtirmekten geçer. Sosyo-ekonomik koþullarý iyi olan bir toplumun bireyleri de saðlýklý olur. Varsýllýðýn ve yoksulluðun uç noktada yaþanýldýðý toplumlarda, hiçbir þey saðlýklý olmaz. Ve en güçlü yasa ve yasaklar bile bu olumsuz gidiþin önünü kesemez. Ama varsýllarýn, toplumlarý köleleþtiren anlayýþýnýn: kendilerini tanrýlaþtýrýp, görünmez kýlarak; çelik zýrhla kaplý yüksek güvenlikli yaþam adalarýnda ve çelik ofislerinde yoksullar için kararlar almak olduðunu görüyoruz artýk... Toplumu geleneksel deðerlerin ve bilimin çeliþkili çýkmazý içinde býrakýp savaþ, terör, gelenek, töre, din baðnazlýðý içinde debelenmesini saðlamak; kendi açlýðý, yoksulluðu içinde çýrpýnarak yaþamasý için kanunlar koymak insanca deðildir.

"Her kürtaj bir Uludere'dir”… Uludere’de 34 kiþi öldürülmüþ… Bir fetüs nasýl olur da 34 kiþiye denk tutulur? Bu ölenler, bin bir zorlukla büyümüþ, zorlu bir yaþam savaþý verirken öldürülmüþlerdir. Bu söylem, halký ve yaþayan insanlarý aþaðýlamaktan baþka ne olabilir? Yaþayan insanlarý býrakýp, ölüleriyle övünüp, fetüslerine aðlayan bir toplum yaratmanýn bilimsel tarafý var mý?

Doðum kontrol yöntemleri kullanýlsýn ya da kullanýlmasýn; çiftlerin birlikteliði sonucu istem dýþý gebe kalýnabilir. Birliktelik eyleminde gebe kalma, cinsel devrimini yapamayan toplumlarda daha çok yaþanmaktadýr. Gebeliðin anlaþýlmasý sonucu anne-baba ve doðacak çocuðun saðlýklý olup olmadýðýna karar veren týp üçgeninde karar kýlýnýr. Öncelikle doðacak çocuðun saðlýklý olup olmayacaðý ön kontrolleri yapýlýr, yani önce týp sonra annenin kararý önemlidir. Eðer bunlardan biri istemiyorsa ‘kürtaj’ eylemi gerçekleþir. Kürtaj kadýna yapýlan riskli cerrahi bir operasyondur, buna kadýnýn kendisi onay verir. Duyduðu acýyý baþkasý duymaz, duyamaz. Doðumun gerçekleþmesi ne kadar önemli ise, kadýnýn kürtaja vereceði karar da bir o kadar önemlidir. Bu olumsuz, hüzün verici kürtaj eylemi hiçbir kadýnýn isteði deðildir! Ýþte bundan dolayý kürtaj kararý veren kadýna saygý duyulur. Bu onun acýsýný paylaþmaktýr.

Baþka bir sorun daha var. Diyelim ki kadýn istemediði halde hamile kaldý, kürtaj yaptýramadýðý için doðurmak zorunda kalacak, kadýnýn ruh hali belli, peki çocuðun ruhsal hali nasýl olacak? Devletin görevi, bu eylemi daha saðlýklý nasýl gerçekleþtirebilirim bu cerrahi giriþimi risksiz nasýl iyileþtirebilirim olmalýdýr. Sosyal devlet öncelikle, elle tutulan gözle görülen vatandaþlarýný koruyup kollamalý.

Ýnsanýn içinde bulunduðu kapitalist düzen, daha çocuk doðmadan önce iþe koyulur, onu þekillendirir, onun ýrkýný, dinini belirler. Onu doðduktan sonra da geleneklere, göreneklere, törelere ve tabulara sadýk bir köle olarak eðitir. Karakterinden öte genlerine varýncaya kadar ne ki olumsuzluk varsa programlar. O dünyaya bedeldir, erkektir, bütün kýzlar onundur. Kýzlar senin malýndýr diye eðitirken oðlunu; kýzýný da sen kocanýn malýsýn diye þartlayan erkek bir toplum. Bu toplumdan ne beklenir? Memleketin yetkili kiþisi “tecavüze uðrayan doðursun gerekirse devlet bakar’’ der! Neden gereksin ki? Ýnsanlarý imkânsýzlýk içinde yaþamaya mahkum et, onlara insanca yaþamasý için hiçbir þey verme, onlarý ticari bir meta olarak kullan, onlarý canavarlaþtýr, barbarlaþtýr, magandalaþtýr, sapýklaþtýr, tecavüzcü yap, cinsel eðitim vereceðine ona daha çocukluðundan beri cinselliði tabulaþtýrarak öðret, tecavüz zeminini hazýrla; sonra da kalk de ki ‘’gelin hep beraber bir yasa çýkaralým tecavüzcüye daha aðýr ceza verelim, müebbet cezasý olsun!’’… Ne demeli buna? Bu cezanýn aðýrlýðý yapýlan insanlýk dýþý eylemi yok eder mi?

“Nasýl da anlamsýz kurallara düþürülmüþüz!
Biz, doðanýn deðil eðitimin aptallarý
Aklýn tüm geliþmelerinden alýkonulmuþ;
Sýkýcý, bildik ve tasarlanmýþ;
Biri öbürlerinin arasýndan sivrilse
Daha canlý bir düþ gücü ve hýrsýn etkisinde,
Öylesine güçlü gelir ki karþý güçler
Baþarý umudu asla korkularý dengeleyemez.
Yazýk! Kalemini deneyen bir kadýn
Ne kadar kibirli bir yaratýk sayýlýr,
Bu hatayý hiçbir erdem gidermez
Kendi cinsimize ve doðamýza karþý geldiðimiz söylenir
Ýyi terbiye, moda, dans, giyim, oyun
Baþarmayý arzulayacaðýmýz þeylerdir.
Yazmak, okumak, düþünmek, araþtýrmak
Güzelliðimizi gölgeler, zamanýmýzý tüketir
Olgunluðumuzun zaferlerini yarýda keser
Hizmet isteyen bir evin sýkýcý idaresidir
Kimilerinde en büyük sanatýmýz ve yararýmýz.
Birkaç dosta ve acýlarýna söyle þarkýný,
Çünkü defne koruluklarý için yaratýlmadýn
Gölgelerin karanlýk olsun ve orada hoþnut ol.” [1]

Ýþte 17. Yüzyýl’da tüm soylu yaþamýna raðmen kalemiyle baþkaldýrmayý seçen Ýngiliz kadýn þair Lady Winchilsea’nýn sesleniþi bizi haklý çýkarýyor!

Tecavüz geri býraktýrýlmýþlýðýn bir sonucudur. Sýnýfsal uçurumun yaþandýðý, ekonomik dengesizliðin olduðu toplumlarda anormal bir düzenin yarattýðý, normal olmayan insanlarýn eylemidir. Bu eylemi gerçekleþtiren insanýn idamý bile tecavüze uðrayanýn ruhsal durumunu iyileþtirmez. Yaþanan acýmasýzlýðýn bedelini hiçbir ceza karþýlayamaz. Öncelikle insanýný sapýk ve tecavüzcü yapan sistem sorgulanmalý! Var olan bu düzen insaný deli eder, canavarlaþtýrýr, katil eder, birbirine düþman eder, güçlü güçsüze hükmeder, insaný hasta eder. ‘’Bozuk düzende saðlam çark olmaz’’.[2] Ekonomik dengesizliðin olduðu toplumlarda herkes potansiyel suçludur. Haklýdýr, haksýzdýr. Herkes bir uçtur. Sömürendir sömürülendir. Ama yine de her þeye daha insanca, daha bilimsel, daha sanatsal, daha doðasal bakarak ve bir paylaþým düzeni içinde yeniden baþlamalý hayata…

Irkçýlýðýn, yoksulluðun, her türlü baðnazlýðýn, savaþlarýn yaþandýðý yer ve zamanda cenin haklarýndan söz etmek çok fazla iyimserlik olsa gerek.

Kürtajýn yasaklanmasý insan haklarýna aykýrý olmasýnýn ötesinde bilimsel deðil. Böyle bir yasanýn varlýðý demek bu alanda yeni bir mafyanýn varlýðýný kabul etmek demektir. Bu mafyanýn neler yapacaðýný bir düþünün! Bilimsel geliþmelerin sonucunda uçaða binip, uzaðý yakýn eden; kameralý telefonuyla, uzaktakini görüp, sesini duyan; teknolojiyi kullanan, en geliþmiþ savaþ uçaklarýyla emekçisini vuran bu insanlar; insanlarýn insanca yaþamasý için bilimin var ettiði tekniklere karþý çaðdýþý deðerleri neden kullanmakta ýsrar ediyor. Bir düþünün… Bu kürtaj yasaðý asýlda halk içindir. Düzenin sahibi ve düzenin koruyucularý bu yasak kapsamýnda deðillerdir. Onlarýn kürtajýna mutlaka bir yasal zemin hazýrlanýr ya da dünyanýn her yeri onlarýn memleketidir. Dilediklerini, istedikleri yer ve zamanda yaptýrabilirler. Bu yasaðý 3 kuruþa talim eden, yoksulluðun pençesinde kývranan, iþinden evine gidip-gelen, az beslenip az düþünmeye mahkûm edilen ‘halk’ düþünsün! Hiçbir kanun halkýn çýkarý için koyulmaz; çünkü kanunlarý yapanlar, halkýn kendisi deðil; yüksek maaþla görevlendirilmiþ, ödüllendirilmiþ, çok çalýþan(!) ve iki yýlda emekli sayýlan ‘vekillerdir’…

‘’Kadýnýn doðallýðý, doðal yaþam döngüsü ona dayatýlan zorlu bir göreve dönüþtürülüyor! Kadýn; doðurganlýðýndan dolayý yavrusunu emzirme ve yaþatma iç duygusu sebebiyle yuvanýn bekçisi ve sahibidir. Onun hamileliði ve sonraki evresi kadýný evine doðal olarak baðýmlý hale getirmiþtir. Kadýn, yaratýcý, hayatýn kaynaðý, bir anlamda hayatýn özü ve ortaðýdýr. Çocuðunun biyolojik olarak gerçek sahibidir. O olmasa çocuk doðmaz ve büyümez. Kadýnýn bu en önemli gücü ve yaratýcýlýðý, kalýcýlýðý; erkek gücünün zalimliði ile karþý karþýya kalmýþtýr. Geri kalmýþlýðýn her mahallesinde eþi ve gücü olmayan tek baþýna yaþamak isteyen kadýna karþý, toplum kötü bakarak, ötekileþtirmiþtir. Cinsel eðitim almamýþ bu yavan toplumun kiþileri, bencil bir davranýþ takýnarak, kendine iyi davranan kadýna iyi kadýn, demiþ; kendine yüz çevirene, kötü kadýn yaftasýný gecikmeden yapýþtýrarak, onu yargýlamýþtýr. Ya sev beni, ya da yok ol anlayýþýyla, o’nu yok saymýþtýr... [3]

Ýnsanýn kendi bedeni, kendisinde saklý ve özeldir. Kendisinden baþka hiç kimseye, hele devlete ait olamaz. Eðer ki devlet insan bedenine, insanýn ruhuna ve bedenine ait bir karara böylesine bir müdahale yapýyorsa ve bunu kamusal alana taþýyarak yaptýrým gücünü artýrmaya çalýþýyorsa bunun adý doðrudan faþizmdir.

Bu modernist çaðda, iþ hayatýna giren, üretimin içinde yerini alýp daha sosyal, daha baðýmsýz olan kadýn, geç evlenip geç çocuk sahibi oluyor. Peki, bu en az üç çocuk istemi ve kürtaj yasaðý kadýný daha çok evine baðýmlý hale getirerek; sosyal hayattaki görevlerini devre dýþý býraktýrarak; kadýný sosyal çalýþmalardan iþ yaþamýna, üretimden sanata her alandan soyutlayarak erkeklere, kurallara ve baskýnýn her çeþidine yeniden baðýmlý hale getirmeyi amaçlýyor olabilir mi? ‘Kadýnýn sýrtýndan sopayý, karnýndan sýpayý eksik etmeyeceksin’ düsturuna geri mi dönüyoruz!
‘Çünkü kadýn gerçeði söylemeye baþlarsa erkeðin aynadaki görüntüsü küçülmeye baþlar; yaþam karþýsýndaki uyumluluðu yok olur.’ demiþ Virginia Woolf…

Yazýmý Clara Zetkin’in bir sözüyle bitirmek istiyorum: ‘’Kadýnýn özgürlüðü, tüm insanoðlunun özgürlüðü gibi, yalnýzca emeðin, sermayenin boyunduruðundan kurtulmasýyla olacaktýr.’’

Gelecek günlerin daha güzel olmasý umuduyla.

Canip DOÐUTÜRK

Kaynaklar:
[1]. Virginia Woolf, Kendine Ait Bir Oda, Çev. Suðra Öncü, Ýletiþim Yay.2003 Ýstanbul.
[2]. Pir Sultan Abdal
[3].‘’ Kadýnlar üzerine” Canip Doðutürk
http://blog.milliyet.com.tr/kadinlar-uzerine/Blog/?BlogNo=358858
[4]. Wikipedia ilgili maddeler.
Resim: Filiz Berk Doðutürk ‘Danae’, Kraft üzerine tükenmez kalem, 15x8 cm.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn toplum kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Kadýnlar Üzerine
Düþünen Adam’ý Kim Delirtti?
Kamu Alanlarý ve Ýnsanýn Tutsaðý: ‘insan’ Üzerine
Nâzým Hikmet Ran Üzerine
'Arabesk Yavþaklýðýndan Utanýyorum’’üzerine

Yazarýn deneme ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Terör, Kaddafi, Van Depremi ve Ardýndaki Vahþet Üzerine
Terör Üzerine
Sivas Vahþeti Üzerine
Duvarlar Üzerine
Yaþama Davet Üzerine
Yýlmaz Güney, Castro, Stalin, Kýzlarý ve Halk Üzerine
Server Tanilli ve O’nun Aydýnlýðý Üzerine
Eðitimin Çýkmazý Üzerine
Obezite Üzerine
Düzen Üzerine

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Döner Faþizmin Kurþunu [Þiir]
Ýnsanlýk Anýtý Üzerine [Eleþtiri]


Canip Doðutürk kimdir?

Güzel sanatlarla uðraþan bir eðitimci ve heykel sanatçýsýyým. Ayrýca, deneme, makale, þiir yazarak duygu ve düþüncelerimi paylaþmaya çalýþýyorum.

Etkilendiði Yazarlar:
Karl Marx,Freud, Nietzsche, Adorno, Dostoyevski, Mayakovski, Anton Çehov,Marquez,Emile Zola, Bertolt Brecth, Kafka, Aragon, Neruda, Lorca, Ahmet Arif, Nâzým Hikmet, Orhan Kemal ...


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Canip Doðutürk, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.