Milli egemenlik öyle bir nurdur ki, onun karþýsýnda zincirler erir, taç ve tahtlar batar, mahvolur. -Atatürk |
|
||||||||||
|
Hep korkularýmýzý söyleyip durduk; Kürt sorunu mutlaka makul bir çözüme kavuþmasý gerekir, diye. Kürt sorunu sadece bir Türkiye sorunu deðildi ve þimdi bu belirleme, daha bir gerçeklik kazanmýþtýr. Sayýn Baþbakan, yabancý parmaklardan söz ediyordu; peki bunu yeni mi keþfetmiþtir? Hayýr. Bu lafý Cumhuriyet tarihi boyunca söylemeyen bir tek “Türkçü” lider veya siyasetçi yoktur. Artýk bu hikâyeleri terk edelim. Çözüm için adýmlarýnýzý hýzlandýrmazsanýz; bu iþe koþanlarýn arkasýndan emeklersiniz. Barýþ ve çözüm sürecine çomak sokanlar, her bir olumlu adým atýldýðýnda ortaya çýkýp bir tezgâh sergiliyorlar ve sizler de, sanki bu fýrsatý bekliyormuþçasýna frene basýyorsunuz. Oyuna gelmenin adý budur iþte. Çözüm reçetenizi terk ederseniz; baþkasýnýn reçetesinde bir hap olacaksýnýz. Böyle olunca da hýrçýnlaþýp durursunuz; neden iþler ters gidiyor, diye, dert yanarsýnýz. Herkes doðru yönde koþmuyor ne yazýk ki; çözüm iþinde ters yaklaþýmlar veya gereksizce süreci yavaþlatmalar, sorunu, ters-yüz edebiliyor. Bölgeye dadanmak isteyen büyük güçler, bir þekilde, kendi çýkarlarýna uygun tarzda, soruna çözüm üreteceklerdir; ama sana da düðüm atacaklardýr. Bu da, çözüm iþinde gereksiz yere kendini týkatmanýn, iþi savsaklamak için kasýtlý bahanelere sarýlmanýn bedeli olacaktýr... Yani, ortada kesinlik kazanmýþ bir sorun var ve sen, bu alanda açýk kapý býrakýrsan, giren çok olur. Sen, ortada parmak koyulacak sorun býrakýrsan, tüm parmakçýlarý ona cezp etmiþ olacaksýn. Pratiklerinle yabancýlara bu sofrayý sunarsan, sofraya buyur etmelerinden þikâyet etme hakkýn ortadan kalkar. Her yönüyle zengin bir sofra kurulduysa dadanan da çok olacaktýr; hele bu sofra, kurtlar sofrasýysa!.. Tedbir almayan her sofra sahibi, kendi sofrasýnda bile, kendine bir yer bulamayabilir. Unutmayalým, yavaþlamak, gecikmektir; yani geç kalmaktýr. Geç kalan, treni kaçýrýr. Burasý Ortadoðu; yerel oyuncularýyla sýnýrlý kalmayan, bütün yabancý oyuncularý cezbeden kocaman bir oyun alanýdýr burasý. Günümüzde dengeleri alt-üst edecek domino taþlarý, tarihsel Kürdistan coðrafyasýnýn parçalarýdýr. Bu net olarak görülüyor. Orta doðu’da kaç ulus varsa, hepsi de, bir þekilde, bu Kürdistan coðrafyasýnýn iplerinden baðlanmýþtýr ve olasý deðiþikliklerden etkilenmeleri kaçýnýlmazdýr. Bu coðrafyanýn bütün maddi-manevi deðerleri, tüm yönleriyle masaya yatýrýlmaktadýr; yaþanan süreç budur. Mevcut egemen uluslarýn egemen güçlerinin, iþtahlarý yerine ayranlarý kabarýyor nedense; sorunlarýný barýþçýl ve demokratik yollarla çözmekten yana olamýyorlar. Ýsteksiz davranýyorlar ve çözüm yollarýný, bölgeden olmayan aç kurtlarýn insafýna býrakýyorlar. Elbette, bu zengin sofraya gelmeyecek kurtlarýn iþtahýndan þüphe ederim. Gelmeliler de; çünkü bu sofra çok zengin ve bu sofranýn parçalarýný ellerinde tutanlar, bu sofrayý hak etmiyorlar sanki. Sofraya hoyratça bakýyorlar ve nimetlerine çok haþin davranýyorlar; çatal yerine balta kullanýyorlar; kaþýk yerine dinamit kullanýyorlar. Ýnkârcý ve imhacý; yaðmacý ve talancý zihniyetlerinden bir türlü kurtulamýyorlar. Kendilerini, derin konsorsiyumlarýn aðýndan, onlara piyon olmaktan bir türlü kurtaramýyorlar. Böyle geldi, böyle gidecek sanýyorlar. Ýþte, tam da burada çok yanýlýyorlar, kendilerini aldatýyorlar. Yeryüzünde hiçbir þey olduðu gibi duramýyor ve doða, hiçbir zaman kendi içinde boþluk kabul etmiyor. Leyla Zana, yeni ve çok doðru bir söylem attý ortaya. Bence, yabana atýlmayacak denli ciddi bir yaklaþýmdýr bu; anlayana... Bu fýrsatý, Baþbakan da, hükümet de, PKK de, Türk ve Kürt aydýnlarý da ve tüm kanaat önderleri de geliþmeyi deðerlendirmelidirler. Herkes, hem elini taþýn altýna koymalýdýr ve hem elini çabuk tutmalýdýr ve asla hiçbir provokasyoncu giriþim karþýsýnda frene basmamalý ve çözüm yolunda hýzlarýný kesmemelidir. Çünkü bu yönde, ne zaman ciddi bir adým atýlmak istendiðinde bir yerlerde mutlaka bir þeyler oluyor; bombalarýn pimi çekiliyor, kan akýtýlýyor. Bunlar tesadüfen ve boþuna olmuyor elbette; herkes bunun bilincinde olarak davranmalýdýr. Oyunlara gelmeden çözüm sürecine hýz vermeliyiz. Sorunun muhatabý olan taraflar, eðer bu provokasyonlarý bahane ederlerse veya bu provokasyonlarýn arkasýna sýðýnýp çözüm sürecine takoz koyarlarsa, bilinmelidir ki, onlar da bu provokasyonun bir parçasý olarak, iþin içinde sayýlacaklardýr. Ortada bir danýþýklý dövüþ varsayýlýr ve töhmet altýnda kalýrlar. Onun için, tüm provokasyonlarý boþa çýkarmanýn yegâne çaresi, bu tür oyunlar sergilendikçe, taraflar, barýþa ve umuda daha bir hýz vermelidirler. Oyun ve tezgâhlarýn beyhûde bir çaba olduðunu, bizzat oyuncu ve tezgâhçýlarýn kendileri de artýk hissedebilmelidir. Her olumlu geliþmelerde ve hayýrlý bir adým atýlmak istendiðinde olageldiði gibi; Oslo görüþmeleri üzerine, geliþmelere raðmen Silvan provokasyonu; Leyla Zana açýlýmý ve M. Karayýlan açýklamalarýna raðmen Daðlýca provokasyonundan büyük bir anlam çýkarmak ve ders almak gereklidir. BDP Eþbaþkaný Demirtaþ’ ýn, "PKK her türlü silahlý faaliyetlerine son versin, hükümet de operasyonlarýný durdursun. Siyasi çözüme þans tanýsýnlar" çaðrýsý da yerinde olmuþ ve doðrudur. Çözüm sürecini, öngörülü yaklaþýmlarla karþýlýklý olarak desteklemeliyiz; barýþ ve çözüm sürecini asla yavaþlatmamalýyýz. Artýk elimizi taþýn altýna koymaktan korkmayalým; halklarýmýzýn huzur ve selameti için bu gerekli ve þart olmuþtur. PKK’ya raðmen, onlarýn adýna eylem koyanlar olabilir ve PKK, parçalanma endiþesiyle bu gerçeði itiraf edip dýþa vurmak istemeyebilir. Ordu içinde de derin birimlerden aktif olanlar kalmýþ olabilir. Ordu yetkilileri de, kendilerine raðmen, böyle olasý geliþmeleri itiraf etmeyi gururlarýna yedirmeyebilirler. Yani uluslar arasý rant çeteleri ve þer güçleri devreye girmiþ olabilirler. Her ne þekilde oluyorsa olsun, yapýlan baskýnlar ve çatýþmalar, barýþa ve çözüme hizmet etmiyor, aksine süreci baltalýyor. Çatýþmalar ve olaylar, ne Türk halkýnýn ve ne Kürt halkýnýn yararýna deðildir. Sonuçta, her iki halkýn da canýný yakýyor. Çözümün muhataplarý bütün bunlarý öngörüp, inadýna çözüme güç vermelidirler ve barýþçýl adýmlarýný hýzlandýrmalýdýrlar. Kurban edilen gencecik deðerlerimizin ruhlarý ancak böyle þâd olabilir. Barýþ ve çözüm isteyen herkes, ama herkes, taþýn altýna elini koyabilmelidir. Bilinsin ki; “Terör”ü fýrsat bilip köpürenler, savaþ naralarý atanlar, bu tür malzemelerin arayýþýnda olup, barýþ ve çözüm karþýtý olanlar olabilirler ancak. Bilerek veya bilmeyerek, oyunbozanlarýn ekmeðine yað sürmüþ oluyorlar. Onlarýn da amaçlarý, zaten tahrik ederek süreci baltalamak deðil midir? Oyunu hep birlikte bozmak varken, niye oyuna gelelim ki?!. Her þey, özgür, eþit ve karþýlýklý güvene dayalý gönüllü birlikteliði muþtulayacak bir barýþý ve huzuru tesis etmek için olsun. Hepimiz, halklarýn kardeþliði uðruna, sabýrla, kararlý davranarak ve inadýna bir çaba içinde olarak, barýþ ve çözüm sürecine güç katacaklardan olalým. Selam ve sevgiyle kalýn. M.Nazým Güler -20.06.2012 info@mnazim.com
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © M.Nazým Güler, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |