Yaþamdan korkmayýn çocuklar. Ýyi, doðru bir þey yaptýnýz mý yaþam öyle güzel ki. - Dostoyevski |
|
||||||||||
|
Geçen yýl, Malatya’da katýldýðý bir program da ayný þeyleri konuþmuþtu. Bahsettiðim programda konuþmasýnýn ilk cümlesinde; “sempozyum” kelimesini eleþtirmiþti. Sempozyumun; Latince kökünden geldiðini ve ‘içki içmek’ anlamýna geldiðini falan söylemiþti. Bu nedenle “Sempozyum” kelimesinin yerine; kelimenin Türkçe karþýlýðý olan (bilgi þölen) ifadelerini kullanmak gerektiðini söylemiþti. Ben o gün, Kenan Iþýk’ý dinlerken gözlemlerimi þu paragrafla ifade etmiþtim/aynýsý bir kez daha veriyorum: Salonda ‘çýt’ çýkmadý, izleyiciler onu nefes nefese dinlediler. O da, kendisine tanýnan zamanýný en iyi þekilde kullandý. Belli ki konuya hazýrlýklý deðildi ama konuþmasýna hâkimdi. Doðaçlama konuþuyordu ama önemli konulara deðiniyordu. Konuþtuklarý tamamen sanat ve kültür kokuyordu. Bir sanatçý olarak yozlaþan kültürümüze hayýflanýyordu, deðiþen, asimile olan gelenek ve göreneklerimize adeta aðýt yakýyordu. Sanatçý olmasý hesabýyla ses tonlarý, mimikleri ve verdikleri anekdotlarla; dinleyiciyi en az “Kim 500 milyar ister” programý kadar duygudan duyguya, heyecandan heyecana sürüklüyordu. Hâsýlý Kenan Bey, Malatya kültürünü, sanatýný bizden çok daha iyi biliyor ve anlatýyordu… Üç gün önce de, Malatya Tabipler Odasý’nýn konuðu olarak Malatya Ýl Özel Ýdare Toplantý Salonu’nda “Sanat Üzerine Söyleþi” programda da ‘çýt’ çýkmadý, izleyiciler onu nefes nefese dinlediler. Ben de pürdikkat dinledim. Düne kadar; “Kim 500 milyar ister” programý hariç, ilgi alanýma girmeyen Kenan Iþýk’a gayri ihtiyari ilgi duymaya baþladým. Oysa þimdiye kadar, ‘komünisttir’, falandýr, filandýr, diyerek art niyetle bakmýþtým… Daha doðrusu; “akýllý biri olsaydý önce Allah’ý gereði gibi tanýr ve itaat ederdi” þeklinde düþünmüþtüm. Malatya Tabipler Odasý Baþkaný Dr Ali Yalçýn, Kenan Iþýk’ýn konuþmacý olarak katýlacaðý programa beni davet ettiðinde; kendisiyle bir kez daha yakýndan görüþüp sanatla ilgili görüþ ve düþüncelerini daha açýk ve net öðrenirim, düþüncesiyle çok sevindim. Öyle de oldu… Kendisini tam bir saat dinledim. Acil bir telefonun azizliðine uðrayarak final konuþmasýný dinleyemedim ama -sanýrým anlatmak istediklerinin hepsini dinleyebildim… Bir yýl öncesi dinlediklerimin aynýsýydý konuþulanlar ama o tatlý üslup, o sesteki renk ve ahenk dinletiyordu kendini. Anlayacaðýnýz Kenan Bey sanatçý kimliðiyle konuþuyordu… Ama fantazi yapýyordu… Hem Anadolu kültürünün saf, temiz ve inanç iþi olduðunu söylüyor hem de; program öncesi; “Kenan bey, Malatya’mýza hoþ geldiniz” diyen birine, örf adetlerimizde saygýsýzlýk olarak algýlanan bir tavýrla, yüzüne bakmadan, sýrtý dönük cevap veriyordu. Hem Anadolu kültürüne baðlý olduðunu bir þeref sayýyor, hem de Anadolu kültürüyle baðdaþmayan bir tavýrla; güneþ gözlüðünü alnýn ortasýna kaldýrarak sanatseverlerin/ekranlarýn karþýsýna geçip öyle konuþma yapýyordu. Amerikan filmlerini eleþtirirken bile; -belki de farkýndan olmadan- reklâmýný yapýyor, sevimli cazibeli gösteriyordu. Bir taraftan tasavvufu yanlýþ gösteren “Aþk-Meþk roman” yazarlarýný eleþtiriyor diðer taraftan Yaþar Kemal ve Aziz Nesin’i Anadolu kültürüne örnek gösteriyordu. (Haydi, Yaþar Kemal’i anladýk da Nesin’in nesi Anadolu kültürü oluyor?) Amerikan filmleriyle yozlaþan kültürümüzü anlatýrken; -isim vererek- “Amerikan filmlerini, en çok Samanyolu ve Kanal7 televizyonlarý yayýnlar” diyerek muhafazakâr bilinen televizyonlara da çakmadan edemiyordu hemþerimiz Kenan Iþýk… Her þeye raðmen, hemþerimiz “sanat üzerinde söyleyiþi” sohbetinde biz dinleyicilere hoþça vakit geçirdi. Kendine göre sanat tarifini yaparken: hayvanlar âleminde bile, zýplayýp oynamalarla çýkan ses ritimlerinin bir sanat olduðu, ahenk içresinde çýkan her türlü ses ve ritimlerin sanat olduðunu, þeklinde konuþurken Kenan bey, bana Kuran-ý Kerimin þu ayetlerini çaðrýþtýrdý… “Bu dünya hayatý sadece bir oyun ve oyalanmadan ibarettir. Ahiret yurduna gelince, iþte asýl hayat odur. Keþke bilmiþ olsalardý. (ANKEBUT/64)” “Biliniz ki dünya hayatý bir oyun, bir eðlence, bir süs ve kendi aranýzda övünme, mal ve evlat çoðaltma yarýþýndan ibarettir. Bu, týpký bir yaðmura benzer ki; bitirdiði ot, ekincilerin hoþuna gider, sonra kurur, onu sapsarý görürsün, sonra çerçöp olur. Ahirette ise çetin bir azab; Allah'tan maðfiret ve rýza vardýr. Dünya hayatý, aldatýcý bir zevkten baþka bir þey deðildir. (HADÝD/20)” Evet, sizce de dünya hayatý bir oyun, bir eðlence, bir süs ve kendi aranýzda övünme, mal ve evlat çoðaltma yarýþýndan ibaret deðil mi? Ve en büyük sanatçý; sanatýn âla küllü sahibini tanýmak ve ona teslim olmak deðil mi?...
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Þevket Baþýbüyük, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |