..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Iþýk verirseniz, karanlýk kendiliðinden yitecektir. -Erasmus
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Roman > Karakterler Üzerine > pýnar




5 Temmuz 2012
Kýzýmý Ben Oðlumu Sen Öldürdün - 2. Bölüm  
molarya yýllarý ve portakal bahçeleri

pýnar


ailenin ilk nesili karakterlerini ortaya koymaya baþlamýþ, gelecek yýllar için ekime baþlamýþlardýr. herkes ektiðini biçeceðinden habersizdir.


:BFCH:
-MOLARYA YILLARI ve PORTAKAL BAHÇELERÝ- (2.bölüm)


1923 Yýlý her iki aile için de, mutsuzluklar ve yýkýmlardan, yeni dersler çýkarmalarýný saðlayacaktý. Gereksiz öfkenin kontrolsüzlüðü, sabýrlarý zorlayýnca, yýkýmlar kaçýnýlmazdýr. Ama önemli olan, her yýkýmýn, tekrar ayaða kalkmak için, yeni bahanesini doðurmasýdýr. Bazen de, çabaladýkça, ailelerin, temelden yarattýðý izdüþümleri dibe vurup, çaresizlikleri yaný baþýmýzda bitiriverir. Hüsraný beraberinde getirir.

1919-1923 Yýllarý arasýnda yapýlan Kurtuluþ Savaþý, hayat þartlarýný dibe indirmiþti. Bir savaþ kazanýlýyordu ama nice zorluklarla ve gözyaþlarý içinde. 29 Ekim 1923 Tarihinde, Cumhuriyetin ilaný ile gözyaþlarýnýn bedeli, en güzel þekilde halka veriliyordu.

Bir devir kapanýp, yeni devir açýlýrken, savaþlar, sýtma hastalýðýný da beraberinde getirmiþti. Bütün dünya sýtma ile boðuþmaya baþlamýþtý. 1924 yýlýnda sýtma hastalýðý, tavan yapmýþtý.

Sýtma, en büyük belirtilerini, Antalya ve çevresinde göstermeye baþlamýþ, bu çevrede pirinç tarlalarýnýn olmasý, sýtma hastalýðýný yaygýnlaþtýrmýþtý. Tarla sahipleri, bir çok kýz iþçisini kaybetme korkusu ile kaþý karþýyaydý. Güçlü ve Sapan beyinin tarlalarýnda, çalýþan iþçilerin arasýnda hastalýðýn belirtilerinin göstergesi kayýplardý. Ýki ailenin beyi, daha fazla kayýp vermemek adýna, derhal çare bulmalarý gerektiðini biliyorlardý.

Küçük Ýnci bir yaþýný sürerken, annesi de travmayý atlatmýþ gözüküyordu. En azýndan, eskisi kadar olmasa da, gülmeye baþlamýþ, belirli kiþilerle iletiþime geçebiliyor, odasýndan dýþarý çýkýyordu. Küçük Ýnci, ablasý Saadet ve küçük Rýdvan dýþýnda fazla kimseden ilgi görmüyordu. Küçük Ýnci ilk adýmlarýný, dahi küçük Rýdvan’ýn elinden tutarak atmýþtý.

Yaz mevsimi geldiðinde, sýcaklar, nem ile birlikte Finike’yi, nefes alýnmaz yer haline getiriyordu. Bu yüzden, iki ailede verandanýn en serin yeri olan, palmiye aðaçlarýnýn gölgesinde nefes alýyorlardý. Özellikle, iki beyin hanýmý ve çocuklar için palmiye aðaçlarý günün vazgeçilmezi arasýnda yer alýyordu. Ýki kadýnýn, beþ çocukla uðraþmasý, ev iþleri derken zor koþullar saðlayacaðý için, iki ailenin de yardýmcýlarý olmasý, ev iþleri için avantajdý. Finike’nin, en büyük pirinç tarlalarýna sahip, aný, þaný olan aileye de böylesi yakýþýrdý.

Sapan ailesinin, verandasýnýn az ilerisinde ki palmiye aðacýnýn, altýna kurulan masada, bir kuþ sütü eksikti. Güçlü ailesini çaya bekliyorlardý. Küçük Rýdvan oyuncaklarýný, itinayla, Küçük Ýnci için çoktan sýralamýþtý. Küçük Rýdvan üç yaþýný doldurmuþ, zeki ve paylaþýmý seven çocuktu. Artýk, derdini anlatacak kadar konuþabiliyor, daha o yaþta, anlayýþlý tavýrlarýný, ablalarýnýn kendisine karþý hasetliðine, kýskançlýðýna karþý gizli direnç gösterebiliyordu. Kýzlar da bahçenin diðer köþesinde, yeni öðrendikleri, körebe oyununu oynuyorlardý.

Küçük Ýnci, Saadet’in kucaðýnda, anneleri yanlarýnda bahçeye girdikleri gibi ilk fark eden küçük Rýdvan olmuþtu. Küçük Ýnci, ablasýnýn kucaðýndan, inip, vakit kaybetmeden kendilerini karþýlayan oðlan çocuðunun elini tutup, oyuncaklarýn yanýna gittiler.

“Ýki lanetli birbirini buldu.”dedi, Güçlü ailesinin gelini, diþlerini sýkarak ve çocuklarýn arkasýndan bakarak.

Saadet, “Anne kardeþime bunu demeye hakkýn yok.” deyip, annesinin sert bakýþlarýný umursamadan, kýzlara doðru hýzlý adýmlarla yürüdü.

Saadet, altý yaþýnda olmasýna raðmen, annelik modelini özümsemesi, yaþýndan büyük davranýþlara ve konuþmalara itiyordu. Yaþýtlarýna göre kýsa kalmýþ boyu, beyaz teni, özellikle burnunun üstünde belirginleþen çilleri, buðday rengi saçlarý, gömük siyah gözlerine, ruhunun aydýnlýðý yansýyordu. Saadet isminin anlamý gibi, zayýf suratýndan düþmeyen gülümsemesi ile her koþulda saadet ve huzur veren bir çocuktu.

Sapan ailesinin gelini mutfakta çayý demlemekte ve bir þeyler hazýrlamakla meþguldü. Palmiye aðacýnýn, serinlettiði, gölgelik yere gelindiðinde, Güçlü ailesinin gelini laf sokmakta geri kalmadý.

“Sizin kalfaya ne oldu? Üç çocukla uðraþmaktan yorulup kaçtý mý? Eee tabi þekerim ev iþleri, bir yandan tarlaya yardýmcý oluyor. Haklý kaçmakta tabi ki de.”derken, bütün laflarý nefes almadan arka arkaya sýralayýp, ardýndan çocuklarý bile tedirgin edecek kahkaha attý.

“ Yoo kaçmadý. Çocuklarla hele Rýdvan ile ilgilenmek en büyük zevki. Tarlada kýz kardeþi çalýþýyor, arada ona, kendi isteði ile yardýma gidiyor. Biraz ateþlenmiþ kusuyor, terliyor, ateþten arada titreme nöbetleri tuttu bugün. Sanýrsam üþüttü. Akþam aðabeyin gelirken, doktor getirecek.” dedi, Sapan ailesinin gelini sakinliðini koruyarak.

Güçlü ailesinin gelini, arkadaþýnýn, bu kadar sakinlikle aðzýnýn payýný vermesine daha da sinirlenerek, “Geçmiþ olsun. Sende çok yaklaþma. Maazallah, üþüttüyse, sana da geçirir. Küçük oðlunla kim ilgilenir?”dedi.

Sapan ailesinin gelini, arkadaþýný çocukluðundan beri iyi tanýyordu. Abisinin, yengesine olan aþkýnýn sonucu, evlenmeleri ile birlikte yengesinin içindeki önlenemez doyumsuzluðu, istekleri, fesatlýðýna ek olarak artan bir ivme kazandýrmýþ, hele ki Rýdvan doðduðunda, ruhunda, önlenemez kin baþ göstermeye baþlamýþtý.

Küçük Rýdvan, Küçük Ýnci ile oynarken, kýzlarda körebeden sýkýlýp, kendi aralarýnda evcilik oynuyorlardý. Saadet, oyun oynarken bir yandan da kardeþinin genel ihtiyaçlarý için, oyununu yarýda kesmek zorunda kalýyordu. Büyükler çaylarýný yudumlarken, lafa ilk giren Sapan beyin karýsý oldu.

“Saadet, kardeþi ile ne güzel ilgileniyor. Benim kýzlarda nerdeyse Rýdvan’ýn gözünü oyacak.” dedi, tüm samimiyetiyle.

“Þekerim ailenin beyinden yegane erkeðini doðurdun. Gözler senin ve Rýdvan’ýn üstünde. Normal deðil mi kýskanmalarý? Pabuçlarý dama atýldý.” derken, Güçlü ailesinin gelini kinayeli bir þekilde kinini kusmaktan geri kalmamýþtý.

“Aslýnda, kýzlara bu durumu yansýtmamaya çalýþýyoruz. Ýleride, büyüdükçe bu durum deðiþir diye düþünüyoruz.” dedi, Sapan ailesinin gelini, her zamanki zarafetini, anlayýþlý tavrýný ve sabrýný korurken.

“Umarým.”deyip, Güçlü ailesinin gelini, sinsice gülüþünü dudaðýna yerleþtirdi. Akþama doðru, iki kadýnda, akþam yemeðini Sapan ailesinde, yemeðe karar verdiler. Kýzlarý, babalarýna haber vermeleri için tarlaya yolladýlar.

Ýki ailenin beyi ise, tarlanýn yakýnýnda, kurduklarý; derme çatma, ahþap, evden bozma ofiste, Demir bey ile kafa kafaya verip, sýtma hastalýðýndan dolayý, pirinç tarlalarýnýn geleceðini tartýþýyorlardý. Demir bey, her iki bey gibi Finike’de hatýrý sayýlýr bir aileden geliyordu. Araþtýrmacý olma özellikleri ile nam salmýþlardý. O dönem içinde, tarlalarýn geliþimi için, en küçük kardeþi, sürekli Avrupa’ya seyahatlerde bulunup, yeni fikirler sunardý. Demir beyin, araþtýrma yapmasý için küçük kardeþini seçmesinde ki en büyük sebep, kardeþinin uçarý, ele avucu sýðmaz yapýsýydý. Demir bey týknaz, tombul gövdesine yakýþýr ses tonu ile konuyu fazla uzatmak niyetinde olmadýðýndan, direkt giriþ yaptý.

“Beyler sabahtan beri memleket meselelerine daldýk. Evet zor dönemden geçiyoruz ama bu zorluklarýn altýndan, sonuç itibari ile Paþa’nýn gözü pekliði ve keskin zekasý, ülkenin Cumhuriyet dönemine giriþ yapmasýný saðladý. Bizim de pirinç tarlalarýmýzýn dönemini kapatma vakti geldiði fikri içindeyim. Sýtma hastalýðý yayýlýyor. Gücümüzü kaybediyoruz.”dedi, masada karþýsýnda oturan iki beye gözlerini döndürerek.

“ Her þey güzelde. Pirinç dýþýnda bu tarlalar ile ne yapabiliriz ki. Hem de sil baþtan, yeni bir baþlangýçtan bahsediyorsunuz.”dedi, Sapan ailesinin beyi.

Güçlü ailesinin beyi konuþmalara katýlmýyordu. Önünde bulunan kaðýda, alakasý olmayan þekiller çiziyordu. Konuþmalara katýlmamasýnýn sebebi, fazla açýk olmamasýndan, ticarete yönelik kendini geliþtirmemesinden ve en iyi bildiði þeyin topraðý iþlemek olmasýndan kaynaklanýyordu. Her þeye raðmen yýllardýr ortaklýklarýnda, ustalýkla birbirlerinin eksikliklerini tamamlamayý baþarmýþlardý.

“Benim ufak kardeþim Portekiz’den yeni geldi. Tüm kasabanýn ve sizin de bildiðiniz gibi yurt dýþýnda ki geliþmeleri takip eder ve bize de yön verir. Portekiz de portakal adýnda yeni meyve ithalatý baþlamýþ. Örnek teþkil etmesi için meyvenin kendisini de getirdi.” derken, Güçlü ailesinin beyinin uzaklarda olduðunu fark edip, Sapan ailesinin beyine yönelik konuþuyordu.

“Pirim, iyi güzel söylüyorsunuz da, biz ne anlarýz portakal iþinden. Hadi anladýk diyelim, pirinç tarlalarýnýn yerine portakal eksek tutacak mý ki? Bu konu hakkýnda fazla bilgimiz yok. Risk almak iyi hoþta, amma ve lakin hiç bilmediðimiz bir alan.” dedi, Sapan ailesinin beyi.

“Haklýsýnýz babalardan kalma iþleri geniþlettik, yürütüyoruz. Bu durumda, risk almamak adýna, tarlalarýn bir kýsmýnda portakal yetiþtirip, pirinç tarlalarýnýn büyük bir kýsmý ile devam edeceðiz. Portakal yetiþtirmeyi becerirsek, diðer kýsýmlara da portakal fidanlarýný ekeceðiz. Ben bunu denemeye kararlýyým. Kafamýzdaki bütün sorularýn cevaplarýný kardeþimden alabiliriz. Bu konu için aylardýr Portekiz’de çalýþmalarýný sürdürüyor. Çalýþan kýzlardan birisi evden çaðýrýrsa, hemen sorularýnýz cevaplanmýþ olur.” dedi, Demir bey tebessüm ederek.

Sapan ailesinin beyi, “Olur tamam. Çýkýþ yolunuz mantýklý geldi. Kardeþinizde, bazý soru iþaretlerini cevaplarsa. Sizin gittiðiniz yoldan gitmek kaçýnýlmaz gözüküyor.”dedi, tebessüme tebessümle karþýlýk vererek.

Üç bey karanlýðýn çökmek üzere olan sessizliðinde, semaver üstünde kaynayan çaydan demlenirken, kýsa bir süre sonra, Demir beyin küçük kardeþi büroya geldi. Abisi ile aralarýnda fazlasý ile fark vardý. Özellikle fiziksel görüntüleri taban tabana zýttý. Giyim tarzý ile tam bir Avrupalý idi. Hatta geriye taradýðý, uzun koyu kestane saçlarý, ela gözleri, uzun ince yapýsý ve gençliði ile bu civarda pek çok genç kýzýn canýný yaktýðýný doðrular durumdaydý. Herkesle tokalaþýp, selamlaþtýktan sonra, Sapan ailesinin beyinin karþýsýna, abisinin yanýna oturdu. Semaverden kaynayan çaydan ikram edilip, günlük hoþ sohbetten sonra, ilk söze giren Sapan ailesinin beyi oldu.

“Portakal iklim þartlarý açýsýndan, Finike’ye ne kadar uygun ?”diye sorarken, güvensiz gözleri tam karþýsýnda oturan muhatabýna yönelmiþti.

“Portakal, iklim açýsýndan Finike’ye çok uygun.-2 derecenin altýnda zarar görüyor. Tabiî ki, 45 derecelik bir sýcakta portakal için maksimum zarar görme deðeri. Rüzgar, portakal yetiþmesinde önemli etken. Bunun içinde, portakal bahçelerinin güney yamaca bakmasý gerekiyor. Bizim topraklarýmýz içinde, sizin topraklarýnýz içinde uygun bölge.” dedi. Demir beyin küçük kardeþi, dersine iyi çalýþmýþ öðrenci tavrýndaydý.

Sapan ailesinin beyi sözünü bölerek, “Topraklar güneye bakmasýna raðmen, her þeye hazýrlýklý olunmasý gerek. Tedbiri elden býrakmamak gerek.”dedi.

“Doðru söylüyorsunuz. Portakal fidanlarýnýn en büyük düþmaný, rüzgar. Portakal bahçesini, yayvan, dikine selviler ile çevrelememiz yeterli.” dedi. Demir beyin kardeþi, geldiðinden beri, Güçlü ailesinin beyinin, merhaba dýþýnda sesini duymamýþ veya bakýþlarý ile karþýlýklý gelememiþti. Bu yüzden muhatabý olarak Sapan ailesinin beyinin, gözlerinin içine sadece bakýyordu.

Sapan ailesinin beyi, “Az kalsýn en önemli soruyu unutuyordum. Pirinç tarlalarýndan, portakal bahçesine geçiþ dönemi nasýl olacak?” dedi, ikna olmak üzere olan bakýþlarla.

“Drenaj yapmalýyýz. Çünkü taban suyu yüksek olan pirinç tarlalarýnýn su seviyesini indirmek gerek. Siz sormadan, bir þeye daha açýklýk getirmem gerek. Finike’nin sýcaðý ile baþ etmek için de yazýn sulama iþlemi çok önemli. Ýþte burada da pirinç tarlalarýmýz da kullanýlan tava usulü, portakal bahçelerimiz içinde geçerli olacaktýr.”

Saatlerdir, aðzýný býçak açmayan, sadece onay ifade eden tavýrlar içinde ve suskun olan, Güçlü ailesinin beyi soru sorma gereði duyup,“Peki hasat ne zaman?”dedi, önünde karaladýðý kaðýttan gözlerini ayýrmadan.

Demir beyin kardeþi, ciddiyetini koruyarak kendisine bakmayan Güçlü beyin suratýna bakarak,“Ocak ve Kasým aylarý uygun. Öncelikle de etek dallarýnda ki portakallar toplanmalý. Toplanmýþ olanlar, kasalarýna yerleþtirilip, bir gece bekletilmeli.”dedi.

Sapan ailesinin beyi sýcaðý sýcaðýna lafa girip,“Bu fidanlarý nasýl getirebiliriz?” dedi.

“Yeni ticaret yolu olan Ümit burnunu kullanacaðýz. Diðer tüccarlar gibi. Öncelikle ben gidip, birkaç firma ile satýn alma prosedürlerini konuþacaðým. Uygun olanla anlaþmayý imzaladýðým gibi, fidanlarý gemiye koyup, döneceðim. Tahminlerime göre önümüzdeki ilkbahar ekmiþ oluruz.”

Sapan ailesinin beyi çenesini okþadý, Güçlü ailesinin beyine baktýðýnda, kafasý önüne eðik, önünde ki kaðýtla oynuyordu. Sapan ailesinin beyi bu kararda yalnýz olacaðýný anlamýþtý.

Sapan ailesinin beyi, Demir beyi muhatap alarak, “Biraz düþünelim ve bu bilgiler doðrultusunda, aramýzda tartýþýp en yakýn zamanda size uðrar, kararýmýzý bildiririz.”deyip, Sapan beyi ayaða kalktý.

Sapan beyin ayaða kalkmasý ile tüm beyler kalkýp, bir dahaki buluþmaya kadar iyi dileklerini, belirtip, tokalaþýrlarken, Demir beyin küçük kardeþi cebinden küçük bir portakal çýkarýp masaya koydu. “Bu sizde kalsýn. Verdiðim meyveyi, öyle bir koklayýp içinize çekin ki, kokusu sizi alýp götürsün. Öyle kararýnýzý verin.” dedi, Sapan ailesinin beyinin gözlerinin içine anlamlý bakarak.

Misafirler gittikten hemen sonra, konuþma esnasýnda düþündüklerinin sonucunda, kendi içindeki hesaplaþmasý; Portekiz yolculuðunda, ya kendisinin ya da Güçlü ailesinin beyinin, Demir beyin kardeþinin yanýnda gitmesi gerektiðini düþündürttü. Sapan ailesinin beyi, ortaðýnýn gitmesini uygun görse de, bu kararýný akþam yemeðinden sonra, tartýþýp, kýsýrdöngü içinden kurtulup, vakit kaybetmeden geleceði planlamalarý gerekecekti.

Sapan ailesinin beyi kendi düþüncelerine dalmýþken, Güçlü ailesinin beyinin aklý karýsýnda idi. Kapý hýzlý þekilde vuruldu. Kapý aralýðýndan ilk gözüken, tarlada iþçi kýzlarýn baþýnda duran kahya idi.

“Doktoru getirdim beyim.” derken, gözlerini önce Sapan ailesinin beyini sonra Güçlü ailesinin beyinin üzerine çevirdi. Güçlü ailesinin beyi sinirlenerek, “Ne duruyorsun aval aval be adam!!!!!Doktoru içeri alsana.” dedi.

Sapan ailesinin beyi, Güçlü ailesinin beyini tanýyamaz hale gelmiþti çünkü kendisi fevri hareketleri sayesinde nam salmýþken, Güçlü ailesinin beyi sakin tavýrlarý ile anýlýrdý. Güçlü ailesinin beyinde baþ gösteren ters geliþmeler, ürkütücüydü. Doktor, çay içimliði kadar soluklanýrken, iki beyin büyük kýzlarý kapýda göründüðü gibi, akþam yemeði yaklaþýrken, doktoru alýp, Sapan bey’in evine gidildi.

Akþam yemeði, veranda da bulunan, çardakta hazýr edilmiþken, Evin hanýmlarý, bahçenin serinliðinin verdiði rahatlama ile el iþi yapýyorlardý. Küçük Rýdvan ile küçük Ýnci, birbirlerine sarýlýp, uykuya dalmýþlardý.

Sapan ailesinin kahyasý, akþama doðru git gide kötüleþmiþti. Titreme nöbetleri ve ateþi artmýþtý. Arada kusuyordu. Ýki beyin eþliðinde, eve gelen doktor, vakit kaybetmeden, kahyanýn odasýna çýktý. Doktor kontrollerini yaparken, herkes kapýnýn dýþýnda haber bekliyordu. Doktor, odadan dýþarý çýktýðýnda, baþý önüne eðikti. Sadece gözlerini tek tek beylerin ve eþlerinin üstünde gezdirdi.

“Küçük haným ile kim ilgileniyordu?” dedi, soðukkanlýlýkla.

“Ben ilgileniyordum, doktor bey.” diyerek, Sapan beyin karýsý atýldý.

Doktor, gözlerini Sapan beyin karýsýndan ayýrmadan, “Hastalýk ilerlemiþe benziyor. Bazý ilaçlar hazýrlayacaðým. Vakit geç olduðundan, yarýna kaldý. Otlarý, gündüz vakti bulmam lazým. Baþka çaresi yok.” dedi.

Doktorun cümlesi, dördününde kulaklarýnda bir kere daha çýnladý. Doktorun hastalýk demesiyle, kahyanýn sýtmaya yakalandýðý anlaþýlýyordu. Doktor sessizliðin hakimiyetini, yeniden ele geçirip, Sapan ailesinin gelinine doðru bakarak, “Hanýmefendi, hazýrladýðým ilaçlardan sizde kullanmalýsýnýz.” dedi.

Sapan ailesinin beyi telaþlý gözlerle, “Doktor bey eþimin de, sýtma hastalýðýna yakalanma riskimi var.”dedi.

“Evet olabilir. Biz önlemimizi almalýyýz. Hasta ile en yakýn iliþkide olan eþiniz.”

“Aman Allahým!!!!!”Güçlü ailesinin gelininin, tiz sesi koridorda çýnladý. Aralarýnda, en telaþsýz, soðuk kanlýlýðýný koruyan Sapan ailesinin gelini idi.

“Doktor bey buyurun yemeðe geçelim. Çocuklarda acýkmýþtýr. Daha sonra yataðýnýzý yaparým. Ýyice dinlenin. Yarýn önümüzde uzun bir gün olacaða benzer.”dediðinde, doktor baþý ile Sapan ailesinin gelinini onaylamakla yetindi.

Hepsi birden, yeniden baþ gösteren sessizliðin hakimiyeti ile aþaðý kata, verandaya indiler. Akþam yemeði ve sonrasýnda hastalýðýn evreleri konuþuldu. Çocuklar, yemekten sonra, aþaðý kattaki salonda, karþýlýklý kanepelerde gece uykularýna dalmýþlardý.

Sapan ailesinin beyi bir ara, izin isteyip, Güçlü ailesinin beyi ile çalýþma odasýna geçti. Çalýþma odasýna geçerken, salonda uyuyan oðlunun yanaðýna okþayýp, alnýna öpücük kondurdu. Sapan ailesinin beyi , kýzlarla mesafesini korur, paylaþýmlarýný sýnýrlý tutardý. Ama erkek evlatta, fazla þýmartýlmaya gelmezdi. Bu yüzden oðlunu, uyurken severdi.

Sapan ailesinin beyi ve Güçlü ailesinin beyi baþ baþa, karþýlýklý oturuyorlardý. Lafý dolandýrmadan, Sapan ailesinin beyi direkt söze girdi.

“ Bugün Demir bey ve kardeþi ile konuþtuðumuz portakal bahçeleri hakkýnda ne düþünüyorsun?”

“ Benim için fark etmez. Sen karar verdikten sonra bana uygulamasý düþer.” dedi, Güçlü ailesinin beyi, baþý önüne eðik.

“Ama fikrin önemli benim için. Toplandýðýmýzda hiç konuþmadýn, kafana takýlan soru varsa, paylaþalým.”

“Hayýr yok. Ama denemeliyiz. Sýtma ailenin içine kadar girdi.” Sapan ailesinin beyi sýtma lafýný duyunca, karýsý aklýna geldi. “Ya karýmda sýtma olduysa. Ya onu kaybedersem.”diye içinden telaþlandý.

“Evet haklýsýn denemeliyiz. Ama Demir beyin kardeþine güvenmiyorum. Havai bir yapýsý var.”

Güçlü ailesinin beyi önüne eðik baþýný kaldýrýp, gözlerini, Sapan ailesinin beyinin gözlerine dikerek, “Sonuçta güvenmezsek, baþka çözüm yolu var mý? Portekiz ile baðlantý kuracak olan adam kendisi.” dedi.

Sapan ailesinin beyi kafasýndakileri aktarmanýn zamaný geldiðini görüp, kararlý tavrý ile “Var!!! Sen onun ile gitmeye ne dersin?”dedi.

Güçlü ailesinin beyinin gözleri fal taþý gibi açýlarak,“Karým daha yeni kendini toparladý. Gidemem. Bunu benden isteme ne olur.”dedi.

Sapan ailesinin beyi, Güçlü ailesinin beyinin tepkisini, hassasiyetinden kaynaklandýðýný düþünüp, anlayýþla gülümseyerek, “Tamam. Ýþ Portekiz’e gitmeye, kaldýðýnda, yeniden konuþuruz.” dediði gibi, birbirlerine gülümseyerek odadan çýktýlar.

Ertesi gün doktor iþe koyuldu. Finike’de yabani otlarýn bulunduðu bölgeye, Güçlü ailesinin ev iþlerine bakan kahyasý ile gittiler. Doktor ve kahya bolca, doðadan söðüt yapraðý topladýlar. Eve geldiklerinde, doktor vakit kaybetmeden, hazýrlýklara baþladý. Bir litre kaynatýlmýþ suyun içine, ufaladýðý söðüt yapraklarýný koyup, hem evin hanýmýna hem de Sapan ailesinin ev iþlerine bakan kahyaya içirdi. Doktor bu karýþýmýn evin haným için hastalýðý engelleyebileceðini düþündü.

Bir hafta sonra, portakal bahçeleri için, hem Demir bey ve kardeþi, hem de Sapan ve Güçlü aileleri kollarý sývayacaktý. Önce iþe, tarlalarýn portakal dikimi için, kullanýlacak kýsmýný seçme iþlemi ile baþlayacaklardý. Ýki tarafýnda, bilmedikleri bir iþe giriþmesi, kasaba halký için delilikti. Ýki aile, yeni baþlangýcýn verdiði merak ve umudun sevincini taþýmaktaydýlar.

Sýtma, evin içini çok derinden vurdu. Önce kahya, ardýndan Sapan ailesinin gelini hayatýný kaybetti. Sapan ailesinin beyi, eþi vefat ettiðinden beri, ne yerde ne gökte idi. Eþinin vefatý portakal bahçesine olan inancýný güçlendirmeye yetmiþti. Sýðýnacaðý tek liman portakal oldu. Demir beyin kardeþinin ilk gece verdiði küçük portakalý koklamak hayata olan inancýný güçlendiriyordu. Karýsýna olan baðlýlýðýný çocuklarýna yönlendirmek yerine portakala tüm ilgisini, yaþamýný vermeyi tercih etti.

Güçlü ailesinin beyine teklif ettiði, Portekiz’e gitme iþini, kendi için yoðun biçimde düþünmeye baþladý. Babalarýnýn, yeni eþ ile evlenmelerini kabul edemeyecekleri için, kýzlar, yeni kahya ile birlikte evin iþini götürmeye çalýþýyorlardý. Küçük Rýdvan’ý kýskanmak yerine anne görevi ile sahiplenmeye baþladýlar. Sapan ailesinin beyi aylardýr, fazla bir þey yememekten dolayý, kilo kaybýndaydý. Sabah kuþluk vaktinde, evden çýkýyor, akþam geç saatte geliyordu.

Bir erkeðin, giden kadýn yerine, baþka kadýn koymasý, bazý durumlarda imkansýzlaþýr. Kadýn zerafeti ile erkeðini sahiplenmesini ve erkeðine karþý durmasý gereken yerde, yumuþaklýkla baþkaldýrýsýný birleþtirdiðinde, erkeðini elinde tutmaya baþaran türdür. Zekasýný, erkeðini ezmek için deðil, her koþulda yanýnda durmak için, kullanacaðýný, erkeðine hissettirmesi ise mucizevi duruþtur. Sapan ailesinin beyi, karýsýnýn yerine kimseyi koyamazdý. Onun eþi benzeri yoktu. Çünkü karýsý bir mucizeydi…..

Güçlü ailesinin gelini ise, çocuklara ne yakýn mesafede, ne de uzak mesafede duruyordu. Kendi çocuklarý ile birlikte, Sapan ailesinin çocuklarýnýn yükünü kaldýramayacaðýný düþünüyordu. Bunu akþam yemeklerinde, sýk sýk dile getirmekten çekinmiyor, “Aðabeyimin karýsý öleli, iki ay oluyor. Ne olacak böyle? Erkek kýsmý, kadýnsýz duramaz. Yaradýlýþýna ters. Kýzlarda, küçük anne modeli ile daha ne kadar idare edecekler?”diyordu.

Güçlü ailesinin beyi karýsýndan her fýrsatta iþittiði bu cümlenin ardýndan, yýlmadan, “Çocuklarýn yanýnda bu konularý konuþmak istemiyorum. Akþam yemekleri dahil her günümüzü huzurla, tartýþmasýz geçirmek istiyorum.” diyordu, sinirle. Sonuçta ölen kendi kýz kardeþi idi. Karýsýný alttan almaktan bunalmýþ, olmadýk saldýrýlarýný, gün geçtikçe kaldýramamaya baþlamýþtý.

Güçlü beyin eþi, “Sonuçta ters bir þey söylemiyorum. Bu çocuklara birisinin sahip çýkmasý gerek. Ayrýca, yalnýz kalanda benim aðabeyim.”diyerek, tartýþmalarýn üstüne gidiyordu. Güçlü beyin eþi, dik baþlý, tehdit boyutuna varan tavrýný koruyordu. Kendince, kocasýnýn vazgeçilmeziydi.

“Yeterrrrrr!!!! Anladýn mý yeter!!! Sus be kadýn. Ölen kýz kardeþimdi. Gerekirse sen analýk edeceksin.” diyerek, Güçlü ailesinin beyi son noktayý koymaya çalýþsa da, karýsýnýn içindeki kibirini susturmaya yetmiyor, saldýrýlarýn ardý arkasý kesilmiyordu.

Günlerden bir gün, Güçlü ailesinin beyinin sabrýný gene taþýrdýðýnda, “ He, yok ben analýk yapmam diyorsan ki, kendi çocuklarýna bile zor yapýyorsun. Kendin bilirisin. Ahanda kapý, ahanda sapý. Herkesin yeri doldurulur. Sevgim seni iyice þýmarttý. Sen bulunmaz hint kumaþý deðilsin, yeni analýk bulmak zor deðil.” deyip, kapýyý çarptýðý gibi evden kýsa süreliðine gitmiþti. Birkaç gün eve uðramamasý, karýsýný telaþa düþürse de, Güçlü ailesinin beyi geri dönünce, karýsýnda sadece ufak deðiþimler olmuþtu. Köklü bir deðiþim beklenemezdi.

Zaman her þeyi örtüyor mu, geçiþtiriyor mu, yoksa özlemleri daha çok mu arttýrýyor bilinmez. Zaman geçtikçe, Sapan ailesinin beyi yaralarýný daha çok kanattý. Demir beyin küçük kardeþi ile Eylül ayýnýn ortasýnda, Portekiz’e gitmeye karar verdi. Uzun süreçte, kalacaklarý kesindi. Çünkü iþi kavramalarý ve Finike için baðlantý kurmalarý, kendi planlarý içinde, en az altý veya yedi ayý alýrdý.

Daha önce planlandýðý gibi; Bu süreç içinde, pirinç tarlalarýnýn bir kýsmý, portakal bahçesine uygun kývama getirilip, selviler dikilecekti. Bütün bu iþlemleri Güçlü ailesinin beyi halledecekti.

Herkes için zor bir süreç baþlýyordu. Bu gidiþten, en çok Güçlü ailesinin beyi ve çocuklarýn hepsi etkilenecekti. Bu etkiyi yaratan; evde ki huzursuzluklarýn bitmek tükenmeyen acýsýnýn, öfkenin, gizli dostu, Güçlü ailesinin gelini olacaktý.





Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn karakterler üzerine kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Kýzýmý Ben Oðlumu Sen Öldürdün - 3. Bölüm

Yazarýn roman ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Kýzýmý Ben Oðlumu Sen Öldürdün

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Caným Kocama [Öykü]
Yalnýzlýða Doymuþ Çocukluk [Öykü]
Sessiz Çýðlýk [Öykü]
Bisiklet [Öykü]
Ne Dün, Ne Yarýn, Sadece Bugün [Öykü]


pýnar kimdir?

en büyük silahým kalemim ve kalemimin ucundaki özgürlük. ve bu özgürlüðün çözümü ancak beni ifade edebiliyor. Biliyorum ki ben bir gün kaðýdýmýn ve kalemimin ucunda son nefesimi vericem. Son nefesimde bir gülümseme olacak insanlarý aydýnlattýðým için.

Etkilendiði Yazarlar:
duygu asena, inci aral, elif þafak, orhan pamuk,hýfzý topuz, reþat nuri güntekin,


yazardan son gelenler

yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © pýnar, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.