Medya haberlerine göre 3 Aðustos 2012 günü Atatürk’ün manevi kýzýnýn cenazesinde “imam skandalý” yaþanmýþ, cami imamý hýzlý þekilde namazý kýldýrdýktan sonra cumhuriyetin kurucularý, þehitler ve Atatürk’e dua ve Fatiha okutmadan helallik alýp namazý bitirmiþtir.

Baþta muhalefet lideri, çok sayýda milletvekili, askeri erkan ve kalabalýðýn bulunduðu törende imam cenazenin kaldýrýlabileceði yönünde iþaret verince herkes þaþkýn bir biçimde bakakalmýþ, bir kadýnýn " Atatürk ve silah arkadaþlarýna, þehitlerimize bir Fatiha’yý bile çok mu görüyorsun, yazýklar olsun!.. " diye baðýrmasý üzerine Teþvikiye camisindeki insanlar imamý yuhalamýþ, bunun üzerine imam hýzlý bir biçimde Fatiha okutup camiden ayrýlmýþ…

Ýyi de ben bu olayý bir “skandal” olarak göremiyorum nedense. Olmasý gereken olmuþtur. Yanlýþ anlaþýlmasýn: Ýmama destek veriyorum veya cemaatin tepkisine katýlýyorum demiyorum. Gerçek olan þu ki imam özgürce inandýðý þeyi yapmýþ, cemaat de özgürce tepki göstermiþtir.

Ýmdi, iþin aslýna bakarsak, aslýnda ölmüþ olan biri için Fatiha okunmasýna gerek yoktur. Çünkü Fatiha suresi içeriði itibarile bir dua olup, ölülerle deðil yaþayanlarla ilgilidir. Kuran’ýn baþýnda yer alan ve 7 ayetten oluþan surede insanlarýn doðru yola iletilmesi için dilekte bulunulur.

“Hamd, alemlerin rabbi Allah'a: Rahmandýr, rahîmdir, din gününün sahibidir. Ancak sana ibadet ederiz ve ancak senden yardým dileriz. Bize doðru yolu göster, nimetlendirdiðin kiþilerin yolunu; gazaba uðramýþlarýn da deðil, sapýklarýn da.” (Fatiha 1-7, çev: A. Gölpýnarlý)

Görüldüðü gibi duada “bize doðru yolu göster” denmektedir. Bu durumda ölmüþ olan biri zaten doðru ya da eðri yolu çoktan bulmuþ ve hayatýný ona göre yaþamýþ, tamamlamýþ durumdadýr. O halde, Fatiha ölülerin arkasýndan okunmasý gereken bir dua, aðýt veya mersiye olamaz. Bu nedenle cenazede okunmasýna gerek yoktur.

Her halükarda, öyle veya böyle cenazelerde Fatiha okumak bir gelenek olarak sürmekte ve günümüzde bu tür benzer olaylar sýkça yaþanmakta ve gerginliðe yol açmaktadýr. Bu gelecekte de sürecek gibi görünmektedir.

Aslýna bakarsak cenazeler illa camiden kalkacak diye bir kural yoktur. Ülkemizde cem evleri, kiliseler, sinagoglar ve çok çeþitli tapýnma yerleri vardýr. Her isteyen yurttaþ herhangi bir dine veya din adamýna danýþmaya mecbur kalmadan cenazesini istediði þekilde, kendi inanýþýna veya ölmüþ olan kiþinin vasiyetine göre özgürce kaldýrabilmelidir.

Bu nedenle cenazelerde dini ve camiyi referans almaktan vazgeçmekte fayda vardýr. Bunun yerine laik statü taþýyan ve her tür inanca hizmet verecek olan “cenaze hizmet evleri” kurulabilir. Böyle bir uygulama dinin bu konudaki tekelini de kaldýracak, insanlar kendini daha özgür hissedecek ve gereksiz gerginlikler önlenmiþ olacaktýr.