..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Bir gün karþýma biri çýkacak ve bana: "Herþey olmasý gerektiði gibi olmaktadýr, efendim" diyecektir. -A. Aðaoðlu, Yazsonu
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Roman > Karakterler Üzerine > pýnar




16 Aðustos 2012
Kýzýmý Ben Oðlumu Sen Öldürdün - 3. Bölüm  
her son bir baþlangýç

pýnar


artýk þu andayýz ya da deðiliz...geçmiþ peþimizde....


:AFDC:
- HER SON BÝR BAÞLANGIÇ-(3. bölüm)


Geçmiþte yaþanan acý hatýralar, istemediðin ot burnunda biter misali, hatýralar geçidi içinde yaný baþýmýzda her an bitmesinden korkarýz. Çünkü acýnýn bitiþinde, ruhlarda korku ile son yazýlýdýr. Halbuki acýlar bitiþ sahnesinin ardýndan yeni bir oyuna perdelerini açmasýndan ibarettir. Gelecek, bilinmeyen ýþýðýn süzmesinde, acýlarýn yýllar sonra gülümseyerek bakýlan hatýrasýdýr. Þaþýrtýr……

Hatýrlanamayan acý geçmiþ ise, yeni baþlangýçlara meydan okuyordur. Fark etmeden her son baþlangýçtýr…


Dün akþamki davetten dolayý, geç yatmýþtý. Ödül töreninden sonra, verilen partiden epey geç eve dönmüþlerdi. Ödül töreni, bir sürü þak þakçý ile doluydu. Kendisi için ise ödül törenleri, boy göstermekten, öte deðildi. Hayatýn akýþý üzerinden, iz sürerken, elinden geldiðince yapýlan her yardým, amaç gütmeliydi. Onun için, onun gibiler sadece araçtý. Her zaman ki gibi, ödül töreninde, birbirinden þýk kadýnlarýn kendi egolarý çerçevesinde hava yaptýðý, takýlarýn yarýþtýðý, boþ sohbetlerin döndüðü, yaþlý adamlarýn eþleri yanýnda olmasýna raðmen kýzlarý yaþýndakilere, ufak çaplý yaptýklarý kurlar, içini bulandýrmýþtý. Kendisinin taký anlayýþý, törene katýlan kadýnlara nazaran oldukça sadeydi. Alyansý ve büyük teyzesinden kalma tek taþ pýrlanta küpeler vazgeçilmez takýlarýydý. Her törende veya yemekli toplantýlarda, siyah diz üstü elbisesi gibi. Gündelik hayatýnda da, sadeliðinden asla ödün vermez, kýyafetlerinde, toprak ve siyah renkler hakim, saçlarýný ise ensesinde sýmsýký toplardý. Kocasý böyle törenlerde en mükemmel psikolog eþ havalarýnda, koruyucu tavrýný sürdürmeyi baþarýyordu. Kendisi ise sessiz kalýp, çevreye gülümseme rolünü iyi benimsemiþti veya benimsetilmiþti.

Üç yýl içinde, dernek çatýsý altýnda, iki yurt kurmuþlardý. Üsküdar ve Ada da bulunan evleri, bu þekilde deðerlendirmek kocasýnýn fikriydi. Kocasý, her zaman ikisi adýna, o güne kadar güzel iþler yaptýðýndan itirazsýz kabul etmiþti. Kocasý psikolog, kendisi avukat olunca, iþ kolaylaþmýþtý. Bir sürü prosedürden geçilse de, karý koca el elle verip baþarmýþlardý. Kocasýnýn, tatlý ve gizli baskýlarý ile verasetin neticesi olarak, elinde olanlarý deðerlendirmiþlerdi. Derneðin amacý; çocuk esirgemede, on yedi yaþýný doldurup, baþýnýn çaresine bakýlmasý için, hayata býrakýlan gençlerin umudu olmaktý. Eðitim masraflarý, barýnma, iþ bulma, psikolojik sorunlarýndan, hukuksal her türlü ihtiyaçlarý, yardým istedikleri sürece, derneðe aitti. Ýþ bulanlar kendi kanatlarýna güvenip, uçmak istediklerinde, ev arkadaþý bulup veya ev arkadaþý bulmadan yurttan ayrýlmalarýnda sakýnca görülmediði gibi, sorunlarý oldu mu, karý-koca ikisinden birine ulaþýrlardý. Merkezi Üsküdar seçtiklerinden, Üsküdar’da bulunan çocuk esirgemeye baðlý olarak dernekleri faaliyet gösteriyordu.

Üsküdar’da, üç katlý müstakil evi, kýzlar için açmýþken, Ada da ki evi de, erkekler için açmayý uygun görmüþlerdi. Ada da bulunan yurdu açalý, altý ay, Üsküdar’da ki yurdu ise bir buçuk yýl önce faaliyete geçirmiþlerdi. Her açýlýþta, özellikle kocasýnýn çaðýrdýðý gazeteciler sayesinde tanýnmalarý uzun sürmediði gibi belirli çevrede saygýnlýk kazanmalarý zor olmamasýnýn altýnda yatan baþlýca sebeplerden biride, kocasýnýn çalýþtýðý hastanede, kimi zaman sahtede olsa sevimliliðini kalburüstü gelen hastalarýna gösterip, baðlamayý baþarmasýydý. Kocasý, babasýndan gördüðü; memur zihniyetinin oluþturduðu dürüstlük sonucu, memur çocuðu olmanýn getirdiði kýt kanaat yaþamýn zorluklarýný bildiðinden, hayata karþý duruþu, geçmiþini aþma çabasýnýn özetiydi.

Bu yükseliþ her ikisine de maddi ve manevi artýlar saðlamýþ, kocasýnýn planlarý bir bir iþlerken, kendisi ise doðru zamaný kolluyordu. Þimdilik, tribünde seyirci konumunda olmak zorundaydý.

Yurtta kalan gençlerin hepsinin ablasýydý, annesiydi, teyzesiydi. Ýletiþim eksikliði içinde olanlarla bile bir þekilde iletiþim kurmayý baþarýrdý. Kendi ruhunu, onlarýn ruhunda, þefkat duygularý ile arýndýrýyordu. Bu arýnmanýn altýnda yatan sebeplerden bir tanesi de, geçmiþte kendi anne babasý yaþarken, aile sevgisinden mahrum kalmýþ olmasýydý.

Gençler, genellikle kendi temizliklerini kendileri yapsalar da, hazýrda bir temizlik yapan, mutfak iþlerine bakan iki yardýmcý bayan bulunuyordu. Sorunlarýna yardýmcý olan müdireleri, sabah dokuz akþam sekiz görevini aksatmadan, her iki yurtta hazýrdý. Kendisi, hukuk bürosundan, kocasýnýn da hastane ve klinikten kalan zamanlarýný (en çok kendisi) gençlere adamýþlardý.

Evin çalýþma odasýna, dinlenmek amacý ile koyulan; bordo, kadife, ince, uzun kanepeye diz üstü bilgisayarý ile boylu boyunca, son incelemeleri yapmak için uzanmýþtý. Yorgundu…. Ertesi güne iki önemli davasý vardý. Ýlk davasý, ortaðý olduðu hukuk bürosuna ait dosya, diðeri ise yurtta yaþayan ve ismini deðiþtirmek için dava açan, genç kýza aitti. Duyan herkese, bu dava çok gülünç gelse de, yetimhanede büyüyen genç kýz için, gayet doðal durumdu.

Doðduðun gibi, herhangi bir yere býrakýlýp, bulunduðunda, en yakýn karakola teslim ediliyorsun ve sana tanýmadýðýn birileri tarafýndan isim konuluyor. “KADER”. Gün gelip, düþünüyorsun. “Aile yadigarý isim olsa bir nebze katlanýlýr ama kadersiz kadere sahip olana Kader ismi konulur mu hiç” diye. Kader için, as olan, yeni hayatýna, yeni isimle devam etmek istemesiydi.

Uzandýðý yerde, sýrtýný dikleþtirdi. Ertesi günkü davalarla ilgili, hazýrladýðý dosyayý incelerken, eksik kaldýðý yerleri araþtýrmak üzere notlarýný alýyordu. Bu yoðunluk içinde çalýþýrken, sonbahar esintisini hissetmek adýna, pencereyi aralýk býrakmýþtý. Kurumuþ, sararmýþ yapraklarýn kokusu, esinti ile odasýna dolarken, kendi umutlarý gibi, yeniden yeþermeyi bekliyordu.

Önünde bulunan çalýþmalara dalmýþken, kocasýnýn odaya, girdiðini fark etmedi. Arkadan sarýldýðýnda, kendi teninde kocasýnýn tensel sýcaðýný hissedene kadar…. Yan gözle bakýp, gülümsemekle yetindi. Kocasý, amaçlarý doðrultusunda, hayatýn içinde kendisine sýmsýký sarýlmýþtý. Her zaman olduðu gibi…..

“Kocasýnýn bir tanesi, bir kahve molasý vermek ister mi?”derken, yanaðý karýsýnýn yanaðýndaydý. Karýsýnýn gözleri ise önünde duran diz üstü bilgisayarýnda ki notlardaydý.

“Aþkým, birazdan içeriz. Son düzeltmelere bakýyorum.” dedi, kocasýna bakmadan.

“Peki aþkým. Ama sonbaharýn final esintisi adamý çarpar. Ýstersen pencereyi kapatayým.” derken, kollarýný, karýsýndan çözüp, pencereye doðru yürüdü.

Üç yýllýk evlilikleri boyunca, kocasýnýn yörüngesinden çýkmak istememiþti çünkü kocasý her zaman kendisine karþý düþünceli tavrý devam ettiði gibi, iltifatlarý, sürprizleri, maskeli balo þenliði içinde, eksik olmazdý. Bu oyundan ikisi de memnun gözüküyordu. Kocasý odadan çýkmadan önce, pencereyi kapattýðý gibi, karýsýnýn dudaðýna minik buse koydu. Ne þimdi nede daha sonra bilinmez sebeplerden dolayý busenin devamý gelmeyecekti. Gelmesi gerekiyor muydu? Emin deðildi. Sorularý çok fazlaydý.

Davalarý incelerken, yaptýðý okumalara, uykusuzluðu eklenince, uzandýðý koltukta, uyuya kaldý. Hastane günlerinden beri, uykusuzluk öteki adý idi. Geçirdiði kazadan sonra, travma, hayatýnýn belirli kesitlerini, hatýrlamak istememe durumuna uygun olarak, bilinçaltýnda depolanýrken, her gördüðü rüyanýn, bilinçaltýnýn oyunu olduðuna emindi ve emin olduklarýnýn gizemi, onun sýrrý haline gelmiþti.

Rüyalarýnda; iki kiþi vardý, biri erkek, diðeri kadýn. Erkeðin esmer, boylu ve kalýplý olduðu, diþinin ise, minyon, erkek kesimi dikleþtirilmiþ sarý saçlarý belirgindi. Ama her ikisinin de suratý karanlýk, gözleri, burunlarý, aðýzlarý oyulmuþ olmasý rüyalarýnýn kabusa dönüþmesine engel deðildi. Gece yarýsý veya sabaha karþý, kabuslarýndan her uyanýþý, titreme ve sýçramalarla son noktayý buluyordu. Rüyalarý bir tek bunla sýnýrlý deðildi. Dedesinden kalma portakal bahçelerinin içinde, pazen elbise ile soluksuz koþan kadýný arkadan görüyordu. Sonra ardýndan kocaman adam yakalýyor ve ikisi birden yere yuvarlanýp, portakal kokusunun eþsizliði ile kan ter içinde uyanýrdý. Ve bunun gibi niceleri bilinçaltýnýn oyunlarý eþliðinde kan ter içinde uyanmasýný saðlýyordu.

Ne kadar uyuya kaldýðýný bilmiyordu. Yeni kabusu ile birlikte, çýkardýðý korkunç haykýrýþla, ayaðýnýn dibinde uyuyan kedisinin (Rüküþ’ün) koltuðun arkasýna kaçmasý ayný anda oldu. Kocasý, telaþla içeri girdiðinde, karýsýnýn saç diplerinden itibaren, yeni duþtan çýkmýþ gibi, sýrýlsýklam olduðunu gördü.

Karýsýna sarýlarak, güç vermeye çalýþýp, sakinleþtirmek adýna, karýsýnýn doðal kýzýl saçlarýný okþuyordu. Karýsýnýn baþýný avuçlarýnýn arasýna aldýðýnda, cam mavisi gözlerinden, akan yaþlarý öpmeye baþladý. Bu öpüþlerin altýnda yatan; vicdanýný rahatlatmak ve bir yandan karýsýnýn kendisine saðladýklarýnýn faturasýydý.

“Yinemi ayný rüya aþkým?”derken, karýsýna iyice sarýldý.

Karýsý da sarýlmaya karþýlýk vererek, kabusunu kovmaya çalýþýyordu. Yaþlý mavi gözlerini kocasýna dikip, evet anlamýnda baþýný sessizce salladý.

Gerçek hýçkýrýklarý dinmeden, timsah gözyaþlarýný önüne katarak, uyuya kaldýðý koltuktan, diz üstü bilgisayarýný yanýnda oturan kocasýnýn kucaðýna þiddetle koyup, yerinden fýrladý. Uyuya kalmadan az önce kocasýnýn kapattýðý, pencereyi açtýðý gibi, sonbaharýn sorgulayan ince sýzý kokusunu, ciðerlerine kadar çekti. Her rüyadan sonra olduðu gibi fevrileþip, deliye döndü. Çalýþma masasýna yönelip, kocasýnýn yýllardýr rüyalarýný yazdýrdýðý defteri çýkarttý. Kocasýna doðru sallayarak “Dediðiniz her þeyi, hastanede ki diðer arkadaþlarýnýn dediði gibi yapýp, yazýyorum. Ne oluyor bir hiç!!! Sonuç sýfýr!!!” derken, söylediklerine kocasýný inandýrýrken, kendisi de inandý.

“Aþkým bir ay hastanede yattýn. Uyandýðýnda, sað tarafýna felç inmiþ, travma geçiriyordun ve hatýrladýðýn anýlarýn, hayatýnýn belirli kýsmý idi. Hatýrlamadýklarýný, anlatmaya çalýþtýðýmýzda, kafan daha çok karýþýp, neden ve niçin sorularýn seni rahat býrakmadý. Daha çok rahatsýz oldun. Tam bir yýl ben ve meslektaþlarým ipuçlarý ile yardým etmeye çalýþtýk, bunun bir çare olamayacaðýný seninde onayýný alarak karar vermiþtik. Ve þu anda sen istesen de, istemesen de, beynin seni zorluyor. O seni zorladýkça, sende zorlanýyorsun. Geçecek bunlar. Rahat ol bebeðim. Yazmaya devam etmek zorundasýn. Geriye dönüp sýkça okumalýsýn ki ipuçlarýný birleþtirip, sorunlar bitmeli.” derken, þimdide söylediklerine ne içindeki ses ne de karýsý inanýyordu. Her ikisi de maskesini takmýþ birbirlerini teselli ederlerken, kendi açýlarýndan zaman kazanýyorlardý.

Kocasý konuþmasýný bitirirken, defteri masaya doðru fýrlattýðý gibi kollarýný göðsünde kavuþturup, pencerenin önünde, kinayeli bakýþlarý tepkisizce kocasýna bakýyordu. Sonbaharýn finalinden kalma, rüzgarýn sert vuruþlarýný sýrtýnda hissetse de, þu anda üþüme hislerine dokunmuyordu. Gözyaþlarýný sildi ve kararlý, ne istediðini bilen, yaralarýný kendi sarmak isteyen kadýn geri geldi. Kocasý bu bakýþlarý çok iyi biliyordu ve en çok korktuðu bakýþlardý çünkü her rüyadan sonra, karýsýnýn içinden tanýmadýðý biri çýkabiliyordu. Gün gelip de, karýsýnýn her þeyi tam manasý ile hatýrlayýp, kendisini suçlu bulup, ki suçluluk payý büyüktü, karýsýnýn onu terk etme korkusu içini kemiriyordu. Bir anda kendini, dipte bulur, maddi, manevi biter, vicdanýnýn karþýlýðýnda, kazandýklarý koþar adým elinden kaçardý.

Karýsýnýn kendisine ihtiyaç duyduðunda, her an yanýnda olacaðýný hatýrlatmak istercesine, karýsýnýn ellerini tuttu ve öpmek istese de karýsý buna izin vermedi. Az önce yere fýrlattýðý evraklarý, uzandýðý yerde açýk duran diz üstü bilgisayarýný ani hareketle toplayýp, odadan çýkarken, arkasýndan kedisi, onu takip etti.

Yatak odasýnda, yataðýnýn ucuna oturdu. Rüyasýnda ki kiþileri kocasýna anlattýðýnda, aldýðý cevaplarý ve kafasýnda ki sorularý gülümseyerek hatýrladý. Zaman içinde geldiði noktaya inanamýyordu.
Entrikalar ile dolu hayatýn sonunda, hayata karþý öfkesini kini ile besleyen, kocasýnýn vicdan azabýný bilirken bilmemezlikten gelip, diðer insanlara benzeyip canavarlaþan ruhu ile kocasýný basamak kullanan, güvensiz küçük kýzdan, olgunlaþmaya çalýþan kadýna nasýl oldu da dönüþmüþtü? Þimdi yataðýnýn ucunda bu dönüþüme þaþýrýyordu. Genetik miras olarak babasýna mý benzemeye baþlamýþtý yoksa? Yoksa hayat onu baþladýðý yere gerimi döndürecekti?

Kocasýný, yatak odasýnýn kapý eþiðinde, kendisini izlerken yakaladý. Ýkisi de, kendi köþelerinde fýrtýnanýn dinmesini beklemiþ, bu dinginlik yeniden birbirlerine gülümseyerek bakmalarýný saðlamýþtý. Her ikisi de maskelerini ýsrarla býrakmýyorlardý.

“Anlayýþlý kocama yine sorun çýkarttým sanýrsam. Her rüyadan sonra, elimde olmadan huysuzlanýyorum dimi?” derken, elini kocasýna doðru uzattý, yanýna oturmasý için. Bu cümleyi kurarken dahi, aklýnda olan tek þey, planlarýnýn aksamamasý idi.

“Sen benim karýmsýn, canýmsýn, her þeyimsin. Beraber atlatacaðýz.” deyip, kocasý, yeniden karýsýna sarýlýrken, içinden bir oh çekti.

Rüküþ, karýsýnýn kucaðýndan, yataðýn öteki ucuna çoktan geçmiþti. Karý- koca uslu, liseli gençler gibi baþlarý önlerine eðik, birkaç dakika sessizce, oturdular.

Kocasý, sessizliði bozup,“ Bu güzel bayan, benimle sahilde, yürüyüþ yapmaya ne der acaba?” dedi.

Karýsý, býyýk altýndan gülümserken, tek kaþýný kaldýrýp düþünüyor gibi yaptý. Fazla geçmemiþti ki, kocasýna þakadan omuz atýp, gülümsedi. “Bence mükemmel olur.”

Üsküdar’da bulunan dede yadigarý evi, yurt haline getirmek için düzenlemeye baþladýklarýnda, Teþvikiye’de oturduklarý evi kiraya vermeye karar vermiþlerdi. Aslýnda, kocasýnýn isteði evi satmaktý. Karýsýna miras kalan portakal bahçelerini satmak istediði gibi. Karýsýnýn geçmiþine ait ne varsa silmek en büyük amacýydý. Karýsý Teþvikiye’de ki evi kiraya ikna olmuþken, sýra portakal bahçelerine geldiðinde, her zaman ki gizli baskýlarýyla, portakal bahçelerinin satýþýný itirazsýz kabul ettirmiþti. Portakalýn keþfiyle, ailesine ait aþk hikayelerinin baþlangýç noktasýný ve çocukluðunun yaz aylarýnýn tek hatýrasýný, satmaya razý olmasýnýn altýnda yatan, baþladýðý yere geri dönmeme isteðiydi. Þimdi oturduklarý evi portakal bahçelerinden kalan paranýn bir kýsmý ile satýn almýþlardý ve bir kýsmý ile karýsýný stajyer olarak baþlattýðý hukuk bürosuna ortak olmasý için kullanmýþlardý. Böylece maskelerinin ardýnda, her ikisinin menfaatleri gerçekleþiyor, daha güçlü kadýn olmanýn keyfi için kendisini, kocasýna emanet ederken, geçmiþin izlerini ört bas edebiliyordu. Kocasý da planlarýnýn tek amacý olan karýsýný kendine mecbur kýlýp, baðlarken, maddiyatýn getirdiði çevreden faydalanýyordu.

Sahile ulaþmalarý için, koru içinden geçmeleri gerekiyordu. Korunun içindeki, merdivenlerden yürürken, sað ve sol taraflarý aðaçlarla, mis kokulu çiçeklerle çevriliydi. Akasya çiçeklerinin, kokusu, tatlý huzur dönüþümü ile ruhlarýna kadar sýzýyordu. Sonbaharýn misafiri, göç eden kuþlarýn sesleri ile el elle sessizlik içinde yürüyorlardý.

Gözleri arada, kocasýna doðru süzülürken, kocasýna her baktýðýnda, kendi ruh yansýmasýný görüyordu. Kocasý, karýsý tarafýndan süzüldüðünün farkýna vardýðý anlarda, oyunu asla bozmazdý. Oyunu bozmadýðý gibi, vicdan muhasebesinin altýnda uyuyan gururunun okþanmasýna izin verirdi.

“Aþkým bakar mýsýn korunun karþý köþesinde ne var?”demesiyle, karýsýnýn kendisini izleyen gözleri, hayranlýkla, korunun köþesinde duran, uçsuz bucaksýz büyüklükte ki seraya takýldýðýný gördü.

Seranýn içinde, bir sürü mevsimsiz açan meyve aðaçlarý vardý. Ama karýsý, pür dikkat, bütün meyve aðaçlarýný, gölgede býrakacak, köklerini hatýrlatan, meyvesini vermiþ olan iki portakal aðacýna gözleri dikildi.

“Ýnanamýyorum aþkým. Ben o seranýn içinde olmak istiyorum. Portakallara dokunup, kokularýný içimde hissetmek istiyorum. Ne olurrrrrr….” dedi, çocuksu istekle.

Kocasý, seraya nasýl girmeye baþaracaðýný, bilemese de, karýsý için baþaracak, gerekirse portakal aðacýný satýn alýp, Üsküdar’da ki yurdun bahçesine dikecekti. Vicdanýný rahatlatmanýn diðer yolu olarak da, karýsý asla üzülmemeliydi…..





Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn karakterler üzerine kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Kýzýmý Ben Oðlumu Sen Öldürdün - 2. Bölüm

Yazarýn roman ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Kýzýmý Ben Oðlumu Sen Öldürdün

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Caným Kocama [Öykü]
Yalnýzlýða Doymuþ Çocukluk [Öykü]
Sessiz Çýðlýk [Öykü]
Bisiklet [Öykü]
Ne Dün, Ne Yarýn, Sadece Bugün [Öykü]


pýnar kimdir?

en büyük silahým kalemim ve kalemimin ucundaki özgürlük. ve bu özgürlüðün çözümü ancak beni ifade edebiliyor. Biliyorum ki ben bir gün kaðýdýmýn ve kalemimin ucunda son nefesimi vericem. Son nefesimde bir gülümseme olacak insanlarý aydýnlattýðým için.

Etkilendiði Yazarlar:
duygu asena, inci aral, elif þafak, orhan pamuk,hýfzý topuz, reþat nuri güntekin,


yazardan son gelenler

yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © pýnar, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.