..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Kendinden daha uyanýk insanlarý iþe aldýðýn zaman, senin onlardan daha uyanýk olduðunu kanýtlamýþ oluyorsun. -R. H. Grant
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Aþk ve Romantizm > Kemal Yavuz Paracýkoðlu




29 Aðustos 2012
Azap Yolu - 3  
Kemal Yavuz Paracýkoðlu
Açtým, arayan sesi tanýdým. Sebil’di. Annem arayanýn o olduðunu anlar anlamaz çýkýp gitti


:ACHH:
Çýkýlan yeni Azap Yolunda, yolculuðu Sebil’in avukat babasýnýn yanýnda, onun ayak iþlerini yaparak sürdürdüm. Okul devam mecburiyeti olmayan bir okul vaktimin daha çoðunu ofiste geçirmeyi tercih ediyordum. Sebil ise benim tam tersime, bulduðu her fýrsatta ofisten uzak kalmayý baþarýyordu. Bu yüzden umduðum gibi birlikte çokça vakit geçiremiyorduk. Buna raðmen samimiyetimizi çok daha ileriye taþýyabilmiþtik.
Okulda beþ yýl göz açýp kapayýncaya kadar geçip gitmiþti. Akademik kariyerimi baþlatacak sýnavlara girip çýkýyordum. Bu arada ofisin iþlerinde çalýþan bir eleman deðil, bir stajyer avukattým artýk.
Deðerli hocalarýmýn iyi niyetli deðerlendirmeleri sonucunda, mezun olduðum okulun bir öðretim görevlisi olmayý baþardým. Böylece, Azap Yolu’ndaki yolculuðumu tamamlamýþtým.
Meslek ve kariyer sahibi olarak yurt köþelerindeki konukluðumu sonlandýrýp güzel bir ev tutmuþ ve anneciðimi de yanýma taþýmýþtým. Garip anam Eskiþehir’deki evini aceleyle satmýþ, eline geçen cüzi parayla da bana bir yerli araba ve evimize ilave birkaç eþya almýþtý. Yanýma yerleþti,kten sonra ise, deðiþen hayatýma paralel olarak, adeta karakter deðiþimine uðramaya baþlamýþtý. Tam bir kokana olup çýkmýþtý. Hele kat kat süründüðü boyalar onu adeta bir palyaçoya dönüþtürmekteydi. Ondaki bu hallerden dolayý çok üzülmekteydim.
Anneme Sebil ile evlenmek isteðini belli etmeye baþladýðýmdan itibaren, bu arzumun önüne akýl almayacak engeller koyarak, her seferinde sadece kendisine ait olmamý saðlamaya çalýþýyordu.
Aþýk olduðum kýzla, annemin türlü mazeretlerine raðmen evlenmekte ýsrarcý davrandým. Tabii ki, bunun için önce Sebil’i ikna etmem gerekecekti.
Ofise uðramaz olmuþtu. Sabýrla gelmesini beklemekteydim. Gelir gelmez bir kenara çekecek, kendisiyle evlenmek istediðimi söyleyecektim.
En nihayet, o da babasýnýn baskýlarýna direnemeyerek beþ, altý gün sonra ofisten içeri girdi. Yanýnda ise, kafeteryada çalýþtýðým günlerde bana bahþiþ verdirtmek için getirdiði tiplerden birisi vardý. Oðlaný tanýyordum tabii ki, zengin züppenin tekiydi. Bana soðuk bir selam verdikten sonra oðlanla doðruca babasýnýn bürosuna girdiler. Fazla oturmadýlar içeride, babasý onlarý bürosunun kapýsýndan uðurlarken, onlar benim yanýma da uðrayarak bir merhaba demek istediler.
Tokalaþmak için bana uzattýðý elinde, yüzük parmaðýnda tek taþ bir yüzük takýlýydý. Oðlanýnkinde ise kalýn bir alyans… Sorgulayarak baktýðýmý görünce açýklama yapmak zorunluðunu hissetti. “Þey, biz, kendi aramýzda söz kestik. Yani iki aile arasýnda... Çok ani oldu, sana haber veremedim. Kusura bakma emi!”
Kusura bakýlacak bir þey yoktu ki!
Bir ay sonra niþan merasimi için gün belirlemiþlerdi. Bu defa annemle birlikte ben de davetliydim. Söylemedim anneme, zira gitmeyecektim.
Evde, çalýþma odamda öðrencilere anlatacaðým derslerle ilgili bir ön hazýrlýk yapmakla meþguldüm. Annem kapýyý týklatarak açtý. Elinde telsiz telefon vardý. “Müstakbel karýn!” diyerek telefonu bana uzattý. Öyle ya, kadýncaðýzýn hiçbir þeyden haberi yoktu, hala onunla evleneceðimi sanarak sinir krizleri geçirmekle meþguldü o…
Sebil, telefonla beni çaðýrýyordu. “Ali, beni gel, al ne olur!”
“Neredeysen söyle, hemen gelip alayým.”
Adresini verdiði yer Sakarya caddesinde bir gece kulübüydü. Bulunduðum yerden en az yirmi kilometre ötede bir yerdi. Oraya gidiþim çabuklaþtýrmak için arabamý nasýl kullandýðýmý anlatamam.
Vardýðýmda ise onu, beni beklerken buldum. “Özür dilerim, seni rahatsýz etmek istemezdim; ama, bir dosta ihtiyacým vardý, onun için…”
Susturdum onu. “Ben buradayým,” dedim. “Bir dostun olarak.”
Aðlamaya baþladý. Hem aðlýyor, hem de, “ben hata yaptým,” diyerek bir þeyler anlatmaya çalýþýyordu.
Aðlaya aðlaya anlattýðý pek çok þeyden çýkan sonuç basit iki cümleden ibaretti: Zengin züppeyi kapris yaparak yanýndan kovmuþ, o da parmaðýndaki yüzüðü masaya atýp çekip gitmiþ. Bu kadar çok kahrolduðu konu bundan ibaretti.
Sevinmiþtim, ama sevincimi belli etmeden kutlamak istiyordum bunu. “Ben bir þey içeceðim,” dedim.
“Affedersin, ne içersin diye sormayý unuttum sana, deðil mi?”
“Mühim deðil. Sen ne içiyordun?”
“Ben… cin…”
“Tamam… Garson bey! Bize iki kadeh cin ve tonik getirir misin, biraz da çerez!”
Gece kulübünden sonra doðrudan evlerine götürdüm, kapýdan girdiði ana kadar da refakat ettim. Eve dönüþ yolculuðumda arabamdaki kasetçalara bulabildiðim en hareketli kaseti taktým, adeta yaya hýzýnda aðýr aðýr giderken oturduðum yerde müziðe uyarak hoplayýp zýplamaya baþladým.
Eve ulaþtýðýmda park ettiðim araçtan inerken, onun çantasýný arabada unuttuðunu fark ettim. “Yarýn teslim ederim,” diyerek aldým, odama götürdüm. Annem görünmüyordu, yatmýþ olmalýydý. Çantayý masamýn üstüne býrakarak yataðýma huzur içinde uzandým. Yataðýn içinde çeþitli hülyalar içersinde saatlerce döndüm durdum. Huyum kurusun, baþkalarý gibi üzüntülüyken deðil, sevinçli olduðum geceleri hep böyle uyuyamazdým. Böyle dönüp dururken Sebil’in çantasýndaki telefonu çalmaya baþladý.
Öyle acý acý çalýyordu ki, sonunda kapýmý týklatarak annem girdi. “Oðlum, kimin telefonu bu, yarým saattir deli deli çalýp duruyor. Apartman ayaða kalkacak!” diye söylendi.
Ona, “yapabileceðim bir þey yok! Telefon çantasýnda,” dedim.
“Çantasýndaysa al, bak!”
“Baþkasýnýn çantasýna bakmak olmaz!”
Telefon ýsrarla çalmayý sürdürüyordu. Daha çok kýzdý. “Ýnsanlarý rahatsýz etmek de olmaz!” diye söylenerek açtý çantayý, telefonu çýkartýp bana uzattý. “Bak bakayým, kimmiþ!”
Açtým, arayan sesi tanýdým. Sebil’di. Annem arayanýn o olduðunu anlar anlamaz çýkýp gitti.
“Özür dilerim Sebil, ýsrarla çalýnca annem çantaný açýp telefonu almak zorunda kaldý. Özür dilerim!” Onun, çantasýný karýþtýrdýðýmý sanmasýndan çok korkuyordum.
Sebil ise, “senin elinde olduðunu bilsem aramazdým bile; gece kulübünde kaldýðýný sandým da, telefonu açana, yarýna kadar muhafaza ediverin, diyecektim. Madem ki sende, haydi iyi geceler,” diyerek telefonu suratýma kapattý. Ayýk kafayla yapacaðý bir þey deðildi bu, sarhoþtu.,
Telefonu yaný baþýmdaki sehpaya koyup yeniden uzanacaktým ki, bu defa da mesaj sinyali çaldý. Aldým elime, baktým; yollayan, “Oðuz,” yazýyordu. Þu zengin züppe! Yüzüðü atýp gittikten sonra hala ne istiyordu ki, acaba? Merakýma yenilerek okudum yolladýðý mesajý: “O ateþli gecelerden sonra nasýl ayrýlacaðýz? Aramayacak mýsýn o zevki…” Aynen buydu yazan! Büyük bir þok geçirerek bakakalmýþtým yazýya ve adeta beynime kazýrcasýna tekrar tekrar okuyordum. Delicesine aþýk olduðum kýzýn bir fahiþe gibi erkeklerin koynuna giriyor olmasý acý bir gerçek gibi incitiyordu beni. Telefonu tamamen kapattým, kalktým, çantasýna býraktým. Bu defa da gözüme iliþen deri kaplý bir defter oldu. Tanýyordum o defteri, sýk sýk önemli bulduðu þeyleri yazdýðý bir günlüktü. Telefonda Oðuz’un düþüncesini anlamýþtým, ama Sebil’in onun hakkýnda ne düþündüðünü de öðrenmeliydim, onun için de günlüðünü karýþtýrmalýydým. Bu defa hiç de sýkýlmadan çantadan aldým defteri baþladým içinde yazýlanlarý karýþtýrmaya. Evet, ne yazýk ki, o da Oðuz’la yaþadýðý aþký defalarca yazmýþtý. Benim ki, tam bir hayal kýrýklýðýydý. Benden bahsetmiþ olabileceði satýrlar aramaya baþladým. Eski yazýlanlarda aradýðýmý buldum da…
Aynen þöyle yazmýþtý: “O benim platonik aþkým!” Bu notun benim için yazýlmýþ olup olmadýðýný iyice kontrol ettim. Açýklamalarý beni gösteriyordu: “Umudum tükendi ondan. Hiçbir adým atmaya niyeti yok. Biliyorum ki, ben söylemiþ olsam sevdiðimi, beni sadece bir arkadaþ olarak benimsediðini söyleyerek reddedecektir. Bu olursa onu iyice kaybederim. Dayanamam onu tamamen kaybetmeðe!”
Bir baþka yazýsýnda ise, “umut var mý acaba?” diye soruyordu.
Bu cümle ile öyle bir sarsýldým ki… Ayný karamsarlýklarý ikimiz de yaþayarak bir birimizi görememiþtik. Gözlerim dolu dolu olmuþtu. Sonunda göz kapaklarýmýn yaþlarý zapt edemediði bir halde hýçkýrarak aðlamaya baþladým.
Ertesi günü büroya geldiðinde yanýna gidip çantasýný önüne býraktým. Teþekkür etti.
Taþýdýðým hüznü hissetti, “niye üzgünsün böyle?” diye sordu. Bir þey diyemedim. Bir çantasýna baktý, bir bana; çantasýný açýp telefonunu aldý eline, mesajlarý okudu. Bana, “mesajlarý okudun, deðil mi?” diye sordu.
Mesajlardaki fahiþe imajý yerine günlükteki aþýk imajý yaratmak istedim onun için; “yok, onlarý okumadým,” dedim. “Ben, günlüðünü okudum.”
Ondan hoþlandýðýmý anlamýþ olmasýnýn isyanýyla, “Ýkimiz de beceremedik söylemeyi… Sevdiðini söyleyemeyene aptal, denilir. Ýkimiz de aptalmýþýz,” dedi.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Muhittin Amca...
Hempa...
Krallarýn Kraliçesi
Hanýmeli...
Siktiriboktan…
Basgitar...
Balkonlu Ev...
Bizim Köyün Ayýlarý... 2.
Nerede O Eski Öðretmenler…
Nil Kraliçesi.

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Part - Time Seviþmeler [Þiir]
Bir "Hiçbir Þey" Olmak [Þiir]
Deliler Bayramý [Þiir]
Nazlý Nazlý Karýlar... [Þiir]
Gülbahar'ým; Can Çiçeðim! [Þiir]
Ýkimiz Ýçin [Þiir]
Hayatým [Þiir]
Halepçe [Þiir]
Senden Önce, Sensiz [Þiir]
Çapkýn Kýz... [Þiir]


Kemal Yavuz Paracýkoðlu kimdir?

Okur yazar, okuduðunu anlar, yazdýðý okunur, emekli büro memurluðundan devþirerek, kendi kendine oldu yazar. . .

Etkilendiði Yazarlar:
Hiç kimseden etkilenmemiþtir, kendine özgü bir yazý dili kullanýr...


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Kemal Yavuz Paracýkoðlu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.