..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Doðru þeritte olsanýz bile, olduðunuz yerde kalýrsanýz er geç ezilirsiniz. -Will Rogers
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Deneme > Yaþam > irfan yýldýz




4 Aralýk 2002
Tehlikeli Ýliþkiler... (3)  
irfan yýldýz
Yakýn arkadaþlarýma þöyle bir bakýyorum. Hepimizin ortak bir noktasý var...


:BAJB:
1 KASIM 2002
Bir maðazaya girdiðimde, beðendiðim ürüne dokunmadan, onu incelemeden, özelliklerini öðrenmeden, alelacele fiyatýný sormaktan nefret ediyorum.

3 KASIM 2002
Hayatýmda hiçbirþeyi tam olarak bitirmemiþim, yarým yamalak ortada býrakmýþým. Hep kaçak döðüþmüþüm. Geçmiþe gidip tamamlamak da imkansýz. Saygýsýzca bir yaþam benimkisi.

4 KASIM 2002
Gece. Hava soðuk. Yanýndan geçtiðim kahvehaneler dolu. Maç seyrediyorlar. Hareketsizler. Ne olurdu ben de onlar gibi olsaydým. Örneðin bir týr þoförü. Hayatým yollarda geçseydi. Ýçini süslediðim týrým evim olsaydý. Radyoda çalan sanat müziði þarkýlarýna, direksiyona vurarak tempo tutsaydým. Yaþar Özel dedimiydi biraz daha açsaydým sesini. Hanýmý özleseydim, çocuklarý. Küçük kýzýmý en çok. Her eve geliþimde özlemiþliklerini yüzlerinden okusaydým. Þu dünyada derdim en fazla eve ekmek getirmek, malý saðlam ve zamanýnda teslim etmek olsaydý. Olsa.. Ol... Olmaz!.. Ne olurdu þimdi þu kahvehanenin içine bakan deðil de, içeride oturan olsaydým.

5 KASIM 2002
17.15 sýralarý... Güneþ batmýþ, pencere önü, uzaklar tek renk: Lacivert. Etraf ne kadar sessiz. Soðuk, insanlarý eve kapatmýþ. Sonra hafif hafif kaval, hayýr fülüt sesi iþitiyorum. Kimbilir kaçýncý sýnýfta, bir çocuk fülüt çalýyor. Müzik dersi için alýnmýþtýr ama ne öðretmen ne de veli çalmaya yardýmcý olamaz. Notasýz üflenir öyle, sonra da atýlýr bir kenara. Herþey yarým, bölük börçük... Pencereden lacivert ufka bakýyorum. Bir çocuk notasýz fülütünü üflüyor. Kýþ gelmiþ belli.

6 KASIM 2002
Sabaha karþý uyandým. Davul çalýyor biri. Rüya mý, gerçek mi, kýyamet alameti mi nedir bu. Anlaþýldý ramazanýn ilk günü... Siyah–beyaz televizyonlu yýllar. Çocukuz. Oruç ayý. Ýki kiþiler. Biri davul çalýp mani okuyor, diðeri yanýnda. Bütün mahalle ayaklanýyoruz. Bizler, hepimiz davulcunun yanýndayýz. Anneler ablalar pencerede. Bazý evlerden havlu, mendil veriliyor. Seviniyorlar. Hediye veren kiþinin isminin geçtiði daha uzun maniler okunuyor. herkes gülüyor. Eðlencelik bir durum... Þimdikinin yaptýðýna bak. Girdi apartmana, içeride çalýyor. Dediði þu: “Kalkýn Ulen!”

8 KASIM 2002
Ýki gündür aklýmda: Boza. Tutamadým kendimi, geç meç demeden iki adým ötedeki pastaneye seyirttim. Cadde boþ, iri taneli saðnak yaðmur. Büzüldüm koþuyorum. Saçaklar olmayýnca yedim yaðmuru. Yine de koþuyorum. Karþýdan iki kiþi geliyor. Onlara doðruyum. Beni görmüyorlar. Yürüyorlar. Gülüyor ve yürüyorlar. 40 yaþlarýnda bir adam: Yürüyor, gülüyor ve konuþuyor. Kolunda 20 yaþlarýnda bir kadýn: Yürüyor, gülüyor ve dinliyor. Ben onlara doðru koþuyorum. Üç kiþiyiz bu gece sokakta. Üçümüz de sýrýlsýklam. Onlar yürüyor ve gülüyorlar, ben... Artýk koþmuyorum. Zehir oluyor güzelim boza. Gözümün önünde iki kiþilik fotoðraf. Uyutmuyor.

9 KASIM 2002
Burasý küçücük bir kütüphane. Evden bozma bir yer. Bir avuç kitap. Aradýðýný bulmak büyük þans. Sorun deðil. Ben zaten birþey aramaya gelmiyorum. Kimi zaman kendimi dalmýþ gitmiþ buluyorum... Ýlk gençlik yýllarýmda evle kütüphane arasý çok uzaktý. Karamazof Kardeþler’i alýrdým elime, millete göstere göstere o uzun yolu yürür, bir iki saat sonra uykum gelir dönerdim. Farkedilmek için çýrpýndýðýmýz yýllardý o günler... Sadece oturmak amaçlý geldiðim bile oluyor buraya. Sobanýn yaný benim. Birazdan kömür getirir Osman Abi. Çay tazeyse, bir bardak da çay. Çayýn tadý kötüdür ama olsun. Çaylar geldi mi kapý önüne çýkar, sigaramýzý tellendirir, gevezelik yaparýz. Bir sigara içimi nedir ki. O anlatýr, ben dinlerim. Üþüdük mü kaçarýz içeriye. Burada kafam sakin, huzurluyum. Sobanýn yaný herzaman benim.

10 KASIM 2002
Ayaðýmýn altýndan yatay bir çizgi çizsem. Ben de o çizgiye dik insem, açý 90 derece olur. Fakat ben hayata 90 derece duramayan tuhaf bir adamým. Çabuk yoruluyorum. Bu yüzden 40 derece, ama en iyisi yatay vaziyette olmak: 180 derece. Böyle bir anlatým, hayatým boyunca en çok yaptýðýmýn uyumak olduðunun geometrik bir anlatýmý olur muydu?

11 KASIM 2002
Kolejden nihayet aradýlar. Yerine gideceðim öðretmen, istifa etmeyi Hazirana ertelemiþ. Güzel bir hayaldi, yarým kaldý.

12 KASIM 2002
Yakýn arkadaþlarýma þöyle bir bakýyorum. Hepimizin ortak bir noktasý var: Hiçbirimizin babasý yok! Çoðumuzun ki yaþamýyor, bir ikisinin, var ama yok. Gülriz Sururi’nin bir anýsýný hatýrlýyorum: Bir gece, kalabalýk bir köpek grubu görür pencereden. Dikkatli bakýnca, herbirinin bir yerinden sakat olduðunu farkeder.

13 KASIM 2002
Bugün ilk kez içtim. Ýlk kez ben istediðim için içtim: Bir duble raký, bir avuç leblebi. Ýlk yudum geçmiþ 10 Kasým’a. Mustafa Kemal’in ölüm yýldönüme. Ýkinci ve son yudum bana: Doðum günüme.

14 KASIM 2002
Güneþ batmak üzere. Ufuk çizgisini kýzýla boyamýþ. Bir iki tutam gri bulut ve biraz da mavi. Bütün bunlarý bir otobüsün penceresinden izliyorum. Hayret, bütün hayatým neredeyse otobüslerde, bir yerden bir yere gitmekle geçmiþ. Hesaplamaya kalksam bir kaç yýl tutar... Fakülte yýllarýnda, nereye gittiðine bakmaksýzýn, duraða ilk gelen belediye otobüsüne atlar, gezerdim. Bunlardan birinde yanýmda oturan yaþlý bir adamla þöyle bir diyalog geçmiþti aramýzda:
-Evlat, bu otobüs Tepebaþý’ndan geçer mi?
-Bilmiyorum.
-Bu otobüs nereye gidiyor?
-Bilmiyorum.
-Sen nereye gidiyorsun?
-Bilmiyorum.
Güneþ artýk battý. Ufuktaki kýzýl renk az önceki kadar parlak deðil. Karanlýk yayýlýyor.

15 KASIM 2002
Bir mucize oldu. Kolejden aradýlar. Yerine gideceðim hocayla anlaþmazlýk yaþamýþlar ve yollarýný ayýrmýþlar. Kolej beni istiyor. Yeniden görüþüp detaylarý konuþmak istiyorlar. Ey kýsa hayat, desene yeniden baþlýyoruz.

17 KASIM 2002
Yol ayrýmýnda iniyorum. Kolejin binasý uzaktan görünüyor. 2 Km. yürümem gerek. Elimde çanta, sýrtýmda palto, yukarýda güneþ, aklýmda Orhan Veli: “Biz gariplerin kýrk yýlda bir de olsa yüzü güler. Þimdi sýra sende...” yolun iki tarafý tarla. Toprakta traktör izleri. Telgraf direklerinde kargalar. Yorulma belirtileri. Güneþ terletiyor. Mutluluðun resmi yoksa böyle birþey mi Orhan Abi.

18 KASIM 2002
Müdür, müdür yardýmcýlarý, öðretmenlerle tanýþma ve ilk ders. Yeniden baþlýyorum. Bu sahne hep olsun.

23 KASIM 2002
Duvarlar çok ince. Yüzünü bile görmediðim komþumun televizyon sesi ve gürültüleri olduðu gibi içeride. Adam arada bir oðlunu dövüyor. Kesik kesik hýçkýrýklarý geliyor çocuðun. Bu çocuða niye üzülüyorum. Belki adaþým olduðu için. O çocuk dayak yedikçe benim bir taraflarým acýyor.

26 KASIM 2002
Otostop yaptým. Beyaz bir serçe’deyim. Önde iki orta yaþlý adam. Arabanýn içi karmakarýþýk. Teypte kimin olduðunu bilmediðim bir kaset dönüyor. Bir erkek solist, birkaç çocuk ve hayvan efektleriyle “Alibaba’nýn bir çiftliði var” þarkýsýný söylüyor. Aracý kullanan, sesi biraz daha açýnca camdan dýþarýya bakýp gizli gizli gülüyorum.

27 KASIM 2002
Liseli yýllarýmda topuklu ayakkabýlar modaydý. Takur-tukur seslerin çýkmasý yetmiyormuþ gibi gider bir de tabanlarýn ön ve topuklarýna demir ökçeler çaktýrýrdýk. Bir çift ayakkabým olurdu ve her yerde onu giyerdim. Atlar gibi çakur-çukur yürürken okulun koridorlarý çýnlardý. O dönemler içine kapanýk, konuþma özürlü biriydim. Fakat baþka bir yol bulmuþ, içimdeki çýðlýðý demir ökçelerle atýyordum.

30 KASIM 2002
Bugün okulun lojmanýna geçtim. Birkaç öðretmen arkadaþla birlikteyiz. Çay yapýp bana hoþgeldin dediler. Hepimiz erkek, bir odada toplanmýþýz. Bir yere sürgüne mi geldim, kim bunlar? Ýþte yeni bir hayat. Az sonra izin isteyip odama çekiliyorum. Leonard Cohen yeter bana. Cohen’i dinlerken düþünüyorum: Yeni bir iþim var, barýnma ve yemek derdi çözülmüþ. Her þey güzel. Yanýtlayamadýðým tek soru kaldý: “Niçin buradayým.”



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn yaþam kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Ocak 2020
Rüyada Uçmak
Tehlikeli Ýliþkiler... (5)
Tehlikeli Ýliþkiler... (4)
Tehlikeli Ýliþkiler... (1)
Pardon, Saatiniz Kaç?
Tehlikeli Ýliþkiler... (2)
Metin Abi

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Tamamlanmamýþ Sözcükler [Öykü]
Kýrmýzý araba [Öykü]
Hayatýn Gizemi [Öykü]
Bir Ayrýlýk Valsi [Öykü]


irfan yýldýz kimdir?

Kýrmýzý bir ayakkabý görüyorum Sonra pencere önünde uçuþan tül perde Hiç unutmam bir piyanoydu eminim Bir fincan kahve yanýbaþýmda Uzun sürmüyor, çeviriyorum baþýmý

Etkilendiði Yazarlar:
Elbette bir kýsmý...


yazardan son gelenler

bu yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler


 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © irfan yýldýz, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.