Ýnsan bir küçük dünyadýr. (Mibres Kosmos) -Demokritos |
|
||||||||||
|
“Bir þey!” olma kaygýsý, bizi kendimizden uzaklaþtýrýp (o “þey”, her ne ise?), bambaþka kalýplarýn içerisine kýstýrmadan önce ki, düþlerimizi, anýmsamak için, çok mu geç kaldýk? Eþyanýn (ne kadar hýzlý koþarsak koþalým) yetiþemediðimiz “ziyan” geliþiminin kontrolüne girmeden önce, ne isterdik? Duruversek birden!...Hatýrlayamaz mýyýz acaba? Hani, bir sürü, adam gibi adamýn, kýsalý uzunlu hayatlarýný, birkaç hayat deðerinde yaþarken ve hiç tanýmadýklarý insanlar için, kendi bedenlerini, düþlerini, beyinlerini yol kýlarken, betimlediði, “tamam olmuþ” çatýlar vardýr... Hani, sürüldüðümüz zamanda, kendimiz olabildiðimiz, ender anlarda, yüreðimizle yüzleþip, dehþetle fark ettiðimiz ve (genellikle mülkün kazandýðý) iç savaþýmýzýn baþlamasýna neden olan adamlarýn, örnek yurtlarý... Kimliðimizin, züppe yansýmalarýndan, anlýkta olsa, paçasýný kurtarabildiði; vardýðý yerle, yola çýkarken ki amacýný karþýlaþtýrma cesareti gösterip, çevresine bakabildiði zamanlarda “doðrusunu” hatýrlamamýza neden olan insanlarýn evleri... Duruversek aniden!... Ve kristal kül tablasýna dayadýðýmýz sigaramýzýn dumanlarý, alçý sývalý, saten boyalý duvarlarýmýzda, yükselirken; ferforje ve pahalý camlarla dizayn edilmiþ, avizelerin, yetersiz ýþýðýnda, bakýversek “evimiz” dediðimiz yerlere... Koleksiyon parçasý, ithal ve moda(!) renklerle bezenmiþ, rahatsýz koltuðumuzda, arkamýza yaslanýp; masif maun çalýþma masamýzýn, iþe yaramaz büyüklüðünün kalabalýðýndan; devasa ebatlarda ve bir dolu gereksiz materyal ile doldurduðumuz, yine takýmýn parçasý büfenin karýþýklýðýndan kurtarabildiðimiz, bir iki korkak bakýþla, “bizim” zannettiðimiz, bilmem ne stili odayý, kendimizle örtüþtürmeye çabalasak... Herkes dinlediði ve haberdar olmamýþ olmanýn, entelektüel(!) imajýmýzla baðdaþmayacaðýný düþündüðümüz için, kulaklarýmýza ve ruhumuza eziyet, popüler, mekanik seslerin baðýrdýðý; ne iþe yaradýðýný anlamadýðýmýz halde, “olmazsa þýk olmaz” kaygýsý ile edinip, hiç kullanamadýðýmýz onlarca fonksiyonu bulunan, müzik setimizde baþlayabiliriz, mesela. Sonra; iklim koþularýnýn zorlayýcý etkisini azaltmaktan baþka, sadece, üretildiði kaynaðýn coþkusunu, renkleri ve dokusu ile, ruhumuza taþýmak dýþýnda bir amacý olmamasý gereken, ama, makinelerin ruhsuz devinimi ile üretilmiþ ve postmodern stilistlerin öngördüðü, yýlýn modeli, ipek halýlara deðen ayaklarýmýza, soruversek; hurdalýða attýðýmýz, el dokumasý, motifiyle, bir ömrün hikayesini anlatan kilimlerimizin, yumuþacýk ve dostane dokunuþunu hatýrlayacaklardýr mutlaka. Ve dolaþýversek, “bizim!” sandýðýmýz mekanda... Oturmanýn hakkýný vermekten uzak divanlar, anýsýz ve manasýz, aksesuar kalabalýðýna boðulmuþ, göze eziyet eþya kalabalýðý... Örnek mi? Perdelerimiz. Öyle ki; ya gündüzün ve gecenin, göze hoþ, masum ýþýklarýný tamamen örten ya da örtüleme iþi dýþýnda, baþka bir sürü gereksiz, süsleme eylemini yüklenmiþ, bir kumaþ kalabalýðý... Oysa, çocukluðumuzdan, kendi iç evimizde izi kalmýþ; renklerin aslýna uygun yansýmalarý ile perdelenen ýþýklara huzur ve güvenlik ekleyen, neþeli perdelerimiz vardýr, anýmsadýðýmýz. Onlar da, ninelerimizle birlikte yitip gitmiþ olabilirler mi? Peki, annemizin mutfaðý... Hani, o her þeyin elimizin altýnda yer aldýðý, cam kavanozlar içerisinde, mekana, aromasýný ve rengini baðýþlayan, dizi dizi ama mutevazi boyutlarda, el iþi, reçeller, turþular, bakliyatlar... Þu kocaman, cam kapaklý, sýkýþtýrýlmýþ tahtanýn içler acýsý hali yerine, hayal meyal hatýrladýðýmýz “tel dolap”... Az nevalemizi, birlikte ve saðlýklý olabilmenin neþeli coþkusu ile paylaþtýðýmýz, ahþap soframýzýn yerine dayadýðýmýz, minimalist ve yalnýz yemek masamýz... Ýçerisine, hazýr gýdalar ve fabrikasyon abur cuburlarla doldurduðumuz, buzdolabýnýn, kapýsýný bile açmaya gerek yok artýk. Eþyanýn, detaycý, tüketen ve tatminsiz kontrolü, bizi ele geçirmeden önce “kimdik” biz? Daha çok farkýnda olmak ve hayatý tanýmlamak kaygýsý ile edindiðimiz ve sonra da dekorasyonumuza uymadýðý gerekçesi ile (düþlerimizle birlikte) mukavva kutularýn, karanlýk sokaðýna terk ettiðimiz kitaplarýmýz; muhteþem(!) ceviz kitaplýðýmýzda, hain bir tebessümle, bizimle alay ederek bakan, dekoratif, kaðýt ziyanlarý ile ne zaman yer deðiþtirdi?... Mutluca yaþayacaðýmýz mekanlar oluþturma amacý ile, düþe kalka es geçtiðimiz yýllara raðmen, bu ev, þimdi “kimin evi?”... Mütevazi boþluðunu; beslenmiþ, tamamlanmýþ, hoþgörülü ruhumuzla doldurmamýz gereken ve içinde yaþadýðýmýz için bize eklemlenmiþ olmasý ile kimlik kazanacak yuvamýz, bir þekilde, sisteme kaptýrdýðýmýz insanlýðýmýzýn, en zavallý ve en mahkum örneði deðil mi, aslýnda? Eþyanýn egemenliði ve sahip olma istenci, üzerimize biçtiði soðuk elbise ile, sonsuza dek, yanýtlayamayacaðýmýz sorulara kurban etmiþ bizi... Daha çok, daha büyük ve daha pahalý derken, azalmýþýz... azalmýþýz... neredeyse, “Hiç” kalmýþýz! Maddenin, göz boyayan, suni renkleri ile körelen duyarlýlýklarýmýz, çaðdaþlýk(!) masalý ile uyuyup duruyor, hazýr, yaylý yataklarýmýzda. O yataklar ki; “Aþk ve düþ” bile, post modern masallar olmuþ, eþyanýn gürültüsünde...
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Özgür Hatem, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |