..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Bildiðim tek þey, ben bir Marksist deðilim. -Karl Marx
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Gülmece (Mizah) > Mehmet Önder




29 Ekim 2012
Tüyü Bitmedik Yetimin Hakkýný Kim Yedi  
Mehmet Önder
Yüzüne karþý Diyemedim ama, içimden, "Hoppala!" demiþim.


:AJDH:
TÜYÜ BÝTMEDÝK YETÝMÝN HAKKINI KÝM YEDÝ

Bizim kasaba halkýnýn “Ýlle de lise isteriz!” inadýný gösterilere, direniþlere kadar vardýrmasý mý etkili oldu, yoksa hava durumu mu rüzgârý bizden yana estirdi, pek anlaþýlamadý.
Günlerden herhangi bir gündü; yalnýz, saatler öðleyi gösteriyordu. Kasaba meydanýnda, bir anda iki büyük kamyon birden belirdi. Daha kimse ne olduðunu anlayamamýþtý ki, birinin sürücüsü “Lise arsasý nerede?” diye sordu. Kimsenin bir þeyden haberi olmadýðýndan, yüzlerde önce bir hayret, ardýndan da tebessüm gözlendi. Tabi sorunun þaþkýnlýðý geçince,topluca lise arsasý aranmaya baþlandý. Arandý tarandý, soruþturuldu edildi; sonunda, kasabanýn öteki giriþinde böyle bir arsa olduðu ortaya çýktý.
Her iki kamyon da hýncahýnç yapý malzemesi doluydu; lise inþaatý için gerekli demirdir, çimentodur, kiremittir ne isterseniz vardý. Gelenler de hazýrlýklýymýþ hemen bir depo inþa ettiler; malzemeleri de düzenli biçimde içine yerleþtirdiler. Bu arada çevreden gelen “Ýnþaat ne zaman baþlayacak?” sorularýna, “Biz malzemeyi teslim etmekten sorumluyuz, gerisini bilemeyiz.” deyip yanýtsýz býraktýlar. Sonra da ilçe yetkilisine bir yazý imzalatýp gittiler.

Bu olayýn üstünden daha bir hafta geçmeden üç hýrsýzlýk olayý birden yaþanýnca, depoya bir bekçi dikilmesi gerektiði anlaþýldý. Ben de yýllardýr doðru dürüst bir iþ bulamamýþ ama inatla aramayý sürdürmekteyim ya; her yere iþ baþvurusunda bulunmanýn yararýný burada görecekmiþim. Eðitim müdürlüðüne tek dilekçeyi ben vermiþim meðer, hemen çalýþmaya baþladým.
Depo aðzýna kadar yapý gereci dolu. Hepsinden ben sorumluyum. Deponun giriþ kapýsýnýn yanýna tek kiþilik bir küçük kulübe yaptým; sýk sýk deponun çevresini denetleyip boþ zamanlarýmý da kulübemde geçiriyorum. Ýþimin baþýndayým; artýk hýrsýzlar yaklaþamýyor. Ama devlet iþleri, öyle “Buyur çalýþ.” demekle de bitivermiyormuþ. Ýþçi dediðinin biri de bir bini de. O da aylýk alacak, sigortasý ödenecek, aylýk dört aylýk bildirgeleri doldurulup verilecek. Müdürsüz, muhasebecisiz, sekretersiz, hele hele odacýsýz olur mu? Hatta günler geçtikçe anlaþýldý ki, bunlar da yetmezmiþ. Daha ne gereksinimler varmýþ bilmediðimiz.
      …
     Ýlk anda göze çarpan eksiklikler, kasabanýn en yüksek mülki amirince yukarýlara bildirildi. Etkili de oldu; üstünden çok geçmemiþti ki, bir müdür çýkageldi. Gelen müdür öyle sýradan biri de deðil; kýrpýk býyýklý, aðzý dualý, eli elektronik tespihli, lafýnýn üstüne laf konunca ýsýracakmýþ gibi baksa da, efendice bir adam. Ýþyerinin tek çalýþaný ben olduðum için, bu geliþme karþýsýnda sevinmek de üzülmek de bana düþüyordu. Sevindim tabi. Bir kez adam, dindar ve kindar. Ya peki, tinerciden bozma bir þarapçý çýkagelse, deponun dört bir yanýndan her gün þarap þiþesi toplatsa ne yapacaktým!
Yalnýz geliþmeler sorunlarý da birlikte getiriyor; birincisi: Yeni kurumuz, müdür bey bu ilkel koþullarda tespihini nerede çekecek? Ýkincisi: Beþ vakit namazýný nerede eda edecek? Haydi tespihini atari oynar gibi deponun çevresini turlaya turlaya çekti, yüz metre yürüdü namazýný da eda etti: Peki müdür bey nerede oturacak? Koskoca müdüre bir makam odasý gerekmez mi? Tutup da, “Müdürüm, benim kulübenin bir muadilini, hem de þöyle görüþmeler için iki üç kiþiliðini size çakalým.” desem, olmaz þimdi. Malum adam kindar, eli deðmiþken seksen yýlýn öcünü benden çýkarmasýn!
Neyse, oldukça yýpratýlmýþ da olsa yukarýda bir devletimiz var. Ortada kýrtasiye malzemesi filan yoksa da, gittim kaðýttýr, zarftýr birþeyler aldým geldim. Henüz yazý masamýz filan da olmadýðýndan kulübenin önüne, sýrtýma bir tahta koyup masa gibi eðildim. Müdürüm de, kendi deyiþiyle bir güzel istida döþendi. Bana bir postaya atmasý kaldý.
     Yukarýlarda müdürümün, hatýrýný kýramayacak ahbaplarý varmýþ. Bir hafta içinde mektubun ulaþmasý bir yana, iþletmemizin müdüriyet binasýnýn kaba inþaatý bile tamamlandý. Üstelik þöyle böyle de deðil; müdür odasý, muhasebeci odasý, sekreter odalarý, daha ne ararsanýz, tastamam.
     Yönetim binasýnýn ince iþleri de kýsa sürede tamamlandý. Önce müdürüme bir sekreter, ardýndan sekreteriyle birlikte bir muhasebeci, iki odacý ile müdür beye tez elden alýnan makam otomobilinin þoförü iþe baþladýlar. Öðle yemekleri için bir mutfak inþa edilip iki de aþçý alýnýnca deponun çevresi iyiden iyiye renklenmeyle baþladý.
Ama iþletme büyüdükçe sorunlar da artýyor. En baþta müdürüm; saray gibi bir çalýþma odasýna, sekreterdir, odacýdýr, makam þoförüdür her þeye kavuþmuþken, yeni istekler sýralamaya baþladý. Neymiþ? Cami cehennemin kýrýndaymýþ. Zaman kaybýymýþ efendim. Çalýþanlarýn deðerli zamanlarý böyle har vurup harman savrulmamalýymýþ, vakit nakitmiþ. Müessesemize tez mesçit kazandýrýlmalýymýþ. Dediði gibi de oldu, yukarýlara yazý yazýldý, en kýza zamanda mesçidimiz de oldu çok þükür.
     …
     Mesçidin inþasýndan sonra deponun neredeyse üçte ikisi binalarla çevrilmiþ oldu. Tabi ortalýk da iyice þenlendi.
     Ama dedim ya, yeni kurulan bir iþletmenin eksiði mi biter? Bu kez de çalýþanlar arasýnda “Bir ibadethanenin görevlisi olmaz mý? Bir imam bize çok mu görülüyor?” türünden dedikodular yayýlmaya baþlandý. Sað olsun müdürümüz bu serzeniþlere de duyarsýz kalmadý, tez giriþimlere baþladý. Her ne kadar birkaç yazýþmaya “Daha imam doktor, imam hakim ihtiyacýný karþýlayamamýþken, þimdi de imam subay istekleri gelecekmiþ; insaf edin nereden bulacaðýz o kadar imamý?” , “Hem önemli mevkilerde onca sýkýntý varken, bir de mescide imam istemek hangi vicdana sýðar!” gibi yanýtlar gelmeye baþladý. Yani yukarýlarda sorun var. Hele hele, son gelen “Ýmam müdür yolladýk neyinize yetmedi?” biçimindeki yanýt bardaðý taþýran cinstendi. Kendisine de laf dokundurulmasýna içerleyen müdürümüzün, telefona sarýlýp “Tinercilerin anayasasýnda bile angarya yasak. Ýyi düþünün, kendiniz için Þemdinli camilerinde imam eksiði var mýdýr, bir araþtýrýn!” biçimindeki bilimsel konuþmasýna, yukardakiler de katýldý ve hemen bir imam gönderdiler.
     Eksikliklerimiz yavaþ yavaþ tamamlanýyor. Ýmam efendinin geliþi ile iþletmede yine hareketlilikler yaþanmýþtý. Evrak daðýtmaya gidiyorum, deyip ortadan kaybolan ve saatlerce mescitte uyuyanlarýn rahatý kaçmýþtý. Ýmam efendi de ortama alýþýnca uykucular yeniden iþbaþý yaptý. Götürülecek evrak olmamasý zaten kuþkulandýrýyordu ama, herkes halinden memnun olduðu için kimse kimsenin yatýp kalktýðýna bakmýyordu.

     Bu arada imam efendinin bana bir kýzgýnlýðý varmýþ. Efendim, cemaat öðlen, ikindi namazlarýnda iþyerinde oluyormuþ ama, günün kalan saatlerinde evlerine gidiyormuþ; tinerciden bozma bir bekçi varmýþ ki, ille beþ vakti de mescitte kýlacaðým, diye inat edip fitne çýkarýyormuþ.
Tabi karþýlýklý silahlarý çekince, aramýzda en azýndan sözlü atýþmalar da oldu. Ne yaparsýnýz, ben de baþladým yukarýdan uçmaya, “Benim de tepelerde büyükbaþ, tanýdýklarým var. Mescidin köþesine hoparlörsüz bir minare diktirir, sana günde beþ vakit spor yaptýrýrým.” deyince, o da boþ durmadý, “Seninki de bir þey mi, ben de bir müezzin getirtir, yine rahat ederim.” diye karþýlýk verdi. Baktým baþ edemeyeceðim, daha çok üstüne varmadým.
     …
Ama dedim ya, sürekli büyüyen bir iþletmenin sorunlarý da o oranda büyüyor. Bu kez de kreþ derdi çýktý. Çalýþan çoðalýnca kreþ gereksinmesi baþ göstermiþ. En baþta kadýnlar baþladý baðýrýp çaðýrmaya. Neymiþ efendim; koskoca iþletmede verimlilik böyle mi saðlanacakmýþ. Çocuk peþinde mi koþacaklarmýþ, iþlerine mi bakacaklarmýþ. Ellerinde dövizler, baþladýlar deponun çevresinde mitingler, gösteri yürüyüþleri yapmaya. Hatta, “Önce iþi yavaþlatýrýz, o da olmadý greve kadar gideriz.” tehdidi bile savurdulardý, gözle görünür bir iþleri olmadýðýndan bu eylemden vazgeçtiler.
Neyse, sað olsun hatýrlý dostlarý olan müdürümüz sayesinde kreþ iþi de kýsa zamanda kotarýldý. Önce bina inþaatý; ardýndan öðretmenidir, bakýcýsýdýr, temizlikçisidir o da tamamlandý. Hatta kreþ binasýnýn yanýna bir de çocuk parký yapýldý ki görülmeye deðer.
Ýlle kreþ isteriz diye diretenlerin hakkýný da yememek gerek; kreþ ve çocuk parký hizmete girince iþ verimliliði ve kârlýlýk tavan yaptý. Örneðin, müdür beyin sekreteri iki çocuðunu birden iþletmenin kreþine verdikten sonra çok rahatladý. Bakýcý parasýndan kurtulduðu gibi, altý yedi aydýr çantasýnda gezdirdiði, kaynanasýnýn yarým yün ceketini bir çýrpýda bitirdi atýverdi. Muhasebedeki bayan, patiktir, atkýdýr, kazaktýr evin tüm kýþlýk gereksinmesini birkaç günde yarýladý desem, yukarda Allah var, yalan olmaz.
Tabi kreþ dediðiniz az rahatlýk deðil, bu durum doðal olarak çocuk sayýsýný da etkiledi. Müdür bey “Üç çocuk neye yeter!” deyip altýda karar kýldý. Daha çok çocuk yapma yönünde karar alanlar oldu.
Bu arada çalýþanlarýn! sayýsý otuzu buldu. Deponun çevresi de binadýr, üstü örtülü otoparktýr, çocuk parkýdýr, derken çepeçevre hizmet birimleriyle donandý.
Ortam, oldu þimdi dört dörtlük; sanki, çalýþma üretme de yanýnda yat dedirtecek türden. Gerçi, gereði de yapýlmýyor deðildi.
     …
Yine bir gün, hem yapý malzemelerini gözden geçiriyorum, hem de “Yahu, memleket kâðýt üstünde de olsa iþ sahibi oldu, okuldan çok hizmet binasý, þudur budur gideri yapýldý. Bari okulumuz da yapýlsa da bunlara deyse.” diye mýrýldanýrken bir de baktým, bizim çimento torbalarý taþlaþmaya baþlamýþ. Tabi soluðu müdür beyin makam odasýnda aldým. Müdür bey halýlarý beðenmemiþ yenisini döþetiyormuþ. Duracak zaman mý, hemen konuya girdim:
-Müdür bey bir yazý yazsanýz, okulun inþaatý da aradan çýksa, depodaki çimentolar taþlaþmaya baþlamýþ.
Sen misin bunu diyen, adam bir celallendi:
-Kendine gel Mehmet efendi! Sen kimsin ya. Senin gramýn kaç para? Bunca iþin arasýnda beni bir de depodaki malzemeyle uðraþtýrmaya nasýl cüret edersin!
Ben parpýyý yiyince baþka bir þey demedim; kulübeme, taþlaþmaya baþlayan çimentolarýn, bozulmaya yüz tutan yapý gereçlerinin baþýna döndüm.
Üç beþ gün geçti geçmedi, bu kez acil kaydýyla o beni çaðýrttý. Tabi, piþman oldu adam bana yaptýðýna; öyle ya, bunca saltanat ne için? Okul inþaatý için. Depodaki malzemeler? O da öyle. Mehmet neci? Koca iþletmenin iþi olup da tek çalýþaný. Þimdi bu adam yaptýklarýndan ötürü özür dilemesin de ne etsin?
Soluðu, hem de bu kez çaðrýlý olarak müdür beyin huzurunda aldým. Baktým odada her þey yenilenmiþ. Bizim cumhurbaþkanýna yakýþýr bir hâl almýþ. O masasýnda oturuyor. Göz göze gelince, tebessümle, “Buyur, otur.” dedi. Tabi, kabahatini bildiði için þirin davranýyor. Yeni gelen koltuklara þöyle bir baktým, gözalýcý, kýyamaya kýyamaya oturdum.
     Müdür bey söze baþladý:
-Bak Mehmet efendi, þunu iyi bil; devlet iþletmeleri hiç kimsenin arpalýðý deðildir. Yani siyasetçilerin, hatýrlý kiþilerin yakýnlarýna haksýz para ödenmez, ödenmemelidir. Devlet iþletmeleri yan gelip yatma yeri de deðildir.
     Çok haklýsýnýz, diye karþýlýk vermeye kalkýþtým, “Dur dinle!” deyip sürdürdü:
-Malumun, bizim iþletmemizde de halen âtýl kapasite ile çalýþýlmakta.
Þimdi bu söze ne denir? Ortada iþ yok, otuz küsur kiþi yan gelip yatarak aylýk alýyor. Reva mýdýr bu yapýlan millete, memlekete? Hiç deðilse yarýya indirilse, bir o kadar giderden tasarruf edilmiþ olur.
-Evet efendim, çok doðru.
Yine sözünü kesmememi söyleyip sürdürdü:
-Biliyorsun, devlet parasýnýn üstünde tüyü bitmedik yetimin hakký vardýr. Çarçur edilmesi ayný zamanda Hak indinde büyük günahtýr da. Ben böyle konularda çok titizimdir.
Yahu neler söylüyor bu adam. Ben müdürümü hiç tanýmamýþým. Ermiþ midir, gökten mi indi? Aðzýndan bal damlýyor, tövbeler olsun. Eðilip ikellerinden öpmeye yeltendim, kibar adammýþ da, izin vermedi; yine dur,iþareti yapýp konuþmasýný sürdürdü:
-Bu sebeple, düþünüldü taþýnýldý gereksiz olan iþçilerin iþten çýkarýlmasýna karar verildi. Senin de malumundur, bu kadar yapýlanmadan sonra hýrsýzlarýn depoya ulaþýp bir þey çalmalarý çok zor. Ben de, devlete yaptýrýlacak bir kuruþ gereksiz harcamanýn bile sorumluluðuna ortak olamayacaðýmdan iþine derhal son veriyorum.
     Yüzüne karþý diyemedim ama, içimden, “Hoppala!” demiþim.
     Meðer herkes aldýðý parayý hak ediyormuþ, tüyü bitmedik yetim hakký yiyen benden baþkasýna rastlanamamýþ.
     Yine de, hiç kimseye bir sözüm, bir sitemim olmadý biliyor musunuz. Olmadý da, imam efendinin sinsi sinsi gülmesine, yüzüne bakýnca da eliyle yüzünü sývazlayýp kývrýmlarýný düzelttikten sonra vedalaþmasýna bir anlam veremedim.
     …
     Ama durmak yok; tüm iþyerlerine, devlet dairelerine verdiðim dilekçeleri bir bir yeniledim. Artýk kasabanýn giriþinde oturup akþama kadar ardarda takýlmýþ kamyonlar gelmesini bekliyorum. “Bilmem ne binasýnýn inþaat arsasý ne yanda?” sorusunu duyduðum anda benim iþler yeniden yoluna girmiþtir, bilesiniz.
av.mehmetonder@hotmail.com



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.



Mehmet Önder kimdir?

30. 11. 1959'da Ýzmir'in Bayýndýr ilçesine baðlý Furunlu Köyü'nde doðdum. Ýlkokulu köyde, lortaokulu Çýrpý Mustafa Adanýr Ortaokulu'da okudum. Bayýndýr Lisesi'nde bir dönem okuduysam da devam edemedim. Sonra radyo tamirciliði baþta olmak üzere birçok iþte çalýþtým. Ege Týp Fakültesi'nde memur olarak iþe baþladým. Buradaki on bir yýla yakýn çalýþmam süresinde önce Ýzmir Namýk Kemal Akþam Lisesi'ni, ardýndan Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesini bitirdim. Ýlk Beþ yýlýný Ýzmr merkezde, kalanýný Bayýndýr'da olmak üzere yirmi iki yýla yakýn bir süredir serbest avukatlýk yapmaktayým. Evliyim, Alp Deniz adýnda sekizinci sýnýf öðrencisi bir oðlum var.

Etkilendiði Yazarlar:
Aziz Nesin, Rýfat Ilgaz, Muzaffer Ýzgü


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Mehmet Önder, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.