Ýnsanlýðýn hangi filizi köreltilmek istenmiþse, tersine o filiz daha gür büyümüþtür. -Freud |
|
||||||||||
|
Yýl boyu fakirliðin gözü kör olsun dedirten bir yokluk. Vitrinlerdeki renk, renk þekerleri çocuklar sümüklerini çeke çeke seyredecekler. O çocuklarýn yazgýsý mý bu? Suçlarý o vitrindeki þekerleri alamayacak kadar fakir bir ailenin çocuklarý olmalarý mý? O çocuklarý bu denli yokluða mahkum eden kötü yöneticiler, hortumcular, yýl boyu varlýk içinde yüzüyorlar. Hani nerede ilahi adalet? Onun da mý gözü kör olmuþ? Yýllar önce bir matbaada çalýþan on beþ yaþýnda bir çocukla tanýþtým. Çocuk orta ikide okuyordu. Ailesi çok fakir olduðu için köyünü terk edip ile gelmiþ. Matbaada yatýp kalkýyor ve karýn tokluðuna çalýþýyordu. Varlýklý bir insan olmamama raðmen o çocuðu geçici olarak himayeme aldým. Zira matbaadaki kurþun oksit çocuðun yüzünde kan býrakmamýþtý. Kireç gibi olmuþtu yüzü. Ona bir lokanta gösterdim. Yatmasý ve rahat ders çalýþmasý için dükkaným geçici olarak meskeni olmuþtu. Öðretmen arkadaþlarýmdan birinin amatör fotoðraf çalýþmalarý yaptýðý iki odalý küçük bir evi vardý. Bir odasý boþtu. Odaya bir odun sobasý kurup yeteri kadar odun aldýktan sonra çocuðu o eve yerleþtirdik. Çocuk hayatýndan memnundu. Zaman içinde evimi dayayýp döþedikten sonra kendi elimle piþirdiðim yemeklere onu da ortak ettim. Çok sakardý. Okumaktan baþka hiçbir becerisi yoktu. Ýnsan sakar olur ama, baþka birinin onun kadar sakar olabileceðini sanmýyorum. Bir gün onu yoðurt ve yumurta almak üzere bakkala gönderdim. Bakkalýn verdiði yumurtalarý ceketinin ceplerine yerleþtirmiþ. Eve geldiðinde elindeki yoðurt tabaðýný buz dolabýnýn kapýsý üzerine koyuyor. Cebindeki yumurtalara el attýðýnda tüm yumurtalarýn kýrýlmýþ olduðunu fark ediyor. Öfkeyle buz dolabýnýn kapýsýný açmasýyla yoðurt tabaðýndaki yoðurdun tamamý üstüne dökülüyor. Tepki göstereceðimden korkmuþ olacak ki, yüzüme baktý. O ana kadar gülmemek için olabildiðine zorlanýyordum. Daha fazla kendimi tutamayýp kahkahayý patlattým. Gülme krizine tutulmuþtum. Gülme krizinden kurtulmamý bekledi. Sakinleþtiðimde, Aðabey be dedi. Sen bana sakar dediðinde kýzýyordum. Meðer ben sakar deðil, sakar oðlu sakarmýþým. Ýþ yerimde çalýþýyordum. Telefon çaldý. Açtým. Karþýmdaki kiþi, Ben Kýzýlay baþkanýyým. Sizin bir öðrenciyi himayenize aldýðýnýzý öðrendik. Bu konuda size takdirlerimizi ve teþekkürlerimizi iletmek istedik. Ayrýca bizim de bu çocuðun geçimine ufak bir katkýmýz olsun diye ona fitre zarflarýný daðýttýrmak istiyoruz. Bu çocuða kefil olur musunuz?dedi. Elbette dedim. Gerekli evraklarý gönderin imzalayayým. Ýmzanýza gerek yok. Sizin sözünüz yeterli. Çocuk okul dönüþü mutlaka bana uðrardý. Geldiðinde hemen Kýzýlay baþkanlýðýna gitmesini söyledim. Biraz sonra kucaðýnda kocaman bir paketle döndü. Çok sevinçliydi. Belki de hayatýnda ilk defa para kazanabileceði bir iþi olacaktý. Kendisine dikkatli olmasýný ve yapacaðý iþin aðýr sorumluluðu olduðunu söyledim. Zarflarý daðýtým iþi bittikten sonra, sýra toplamaya geldi. Yaklaþýk iki saat sonra geri döndü. Gözlerinden oluk gibi yaþ akýyordu. Ýlk anda korktuðum baþýma geldi diye düþündüm. Kendi deyimiyle sakar oðlu sakardý ya. Sordum, Ne oldu? Neden aðlýyorsun? Bir eve gittim. Kapýyý çaldým. Ýçeriden cýlýz bir ses gel dedi. Girdim. Tek odalý bir ev. Evin duvarlarý bile sefaleti haykýrýyordu. Yerde bir yatak. Yataðýn içinde yaþlýca bir kadýn. Oðlum, masanýn üzerinde bir lira var. O parayý bana zekat olarak biri vermiþti. Benim de lisede okuyan bir oðlum var. Onu ev iþlerine giderek okutuyorum. Hasta olduðum için bu günlerde çalýþamýyorum. Seni boþ çevirdiðimi öðrenirse çok üzülür. O parayý al ve zarfa koy. Kalkamadýðým için kusura bakma dedi. Ceplerimi yokladým. Sadece yirmi beþ kuruþum vardý. Yirmi beþ kuruþu bir liranýn yanýna koyup zarfý boþ olarak aldým. Moralim çok bozulduðundan zarf toplama iþini yarýna býraktým. Dükkanýmýn bir köþesinde babamýn gönderdiði boþ keleterler vardý. Ýki tanesini aldým ve gel benimle dedim. Sürekli alýþ veriþ yaptýðým toptancýya yöneldik. Toptancýdan onar kilo toz þeker, fasulye, pirinç, bulgur, sývý yað, margarin, on paket çay ve küp þeker aldýktan sonra caddeye çýktýk. Köylünün biri üç katýr ve bir eþek yükü odun satýyordu. Kaça diye sordum. Hepsimi? Evet hepsi Seksen panganot dedi. Pazarlýða baþladýk. Vur aþaðý derken elli beþe anlaþtýk. Keleterleri gösterdim. Bunlarý da katýra yükler miyiz? Dedim. Tamam dedi. Çocuða, Evi bulur musun? diye sordum. Bulurum dedi. Oduncunun elli beþ lirasýný verdikten sonra çocuða da elli lira verdim. Bu parayý da o kadýna verirsin dedim. Ertesi gün çocuða dükkanda oturmasýný söyleyerek doðruca valiye gittim. Vali makamýnda her zamanki gibi kestiriyordu. Hasta kadýný ve okuyan çocuðunu anlattým. O kadýna ve çocuða yardým edilmesi gerektiðini söyledim. Hafifçe gözlerini araladý. Olur dedi. Ne bir not aldý, ne de bir soru sordu. Çok af edersiniz dedim. Kendimi tanýtmayý unuttum. Ben Ulus ve Demokrat Ýzmir gazetelerinin il temsilcisiyim Neeee dedi. Lütfen oturur musunuz? Rahatsýz etmeyeyim. Yok efendim memnun olurum. Oturdum. Düðmeye basýp kahve söyledi. Kahvelerimizi içerken tekrar düðmeye bastý. Görevliye Milli Eðitim Müdürünü çaðýrmasýný söyledi. Az sonra gelen müdüre vali beye anlattýklarýmý yineledim. Müdür, Þu Vakýf Yurdunu halletseydik bu sözünü tamamlayamadý. Vali kaþ göz iþaretiyle müdürü susturdu. Müdür gerekli notu aldýktan sonra beraberce kalktýk. Ýzin istedik. Vali müdür beye kal diye iþaret etti. Dükkana gittiðimde çocuða, Milli Eðitim Müdürü bir vakýf yurdundan söz etmek istedi ama vali izin vermedi. Ne iþtir bu? diye sordum. Abi sen bilmiyor musun? Neyi? Vakýf yurdunu. Ne bileyim ben. Daha ne oldu bu kente taþýnalý. Söyle de öðreneyim. Lisenin bahçesine halktan toplanan dört milyon lira ile Vakýf Yurdu olarak kullanýlmak üzere bir bina yapýldý. Lise müdürü bu binayý iþgal ettiði için bir türlü yurt açýlamýyor. Tamam anlaþýldý dedim. Hadi bakalým sen zarflarý toplamaya devam et. O gece yazdýðým bir yazýyý Devrim gazetesine verdim. Bu yurt açýldýðýnda, vali beyin baþarýsý en az yüz ailenin þükran duygularýyla süslenecektir dedim. Ertesi gün yazým yayýnlandý. Vali bey telefonla arayýp yurdun en geç ayýn birinde açýlacaðýný söyledi. Birine yetiþtiremediklerinden ayýn beþinde açýldý. O iki çocuk da yurda alýnacaklarda liste baþý oldular. O iki çocuk belki de çocukluklarýnda çukulatayý tatmamýþlardý. Doyasýya þeker de yememiþlerdi. R.T hukuku bitirip avukat oldu. A.K. yi hiç tanýmadým. Bildiðim tek þey Vakýflar tarafýndan okutulduðu ve üniversiteden mezun olduðu. O yýllarda doyasýya çukulata ve þeker yiyemeyen çocuklar vardý. Þimdilerde doyasýya çukulata ve þeker yiyebilen çocuklar var. Yiyemeyenlerin yanýnda devede kulak. O günden bu yana otuz beþ yýl geçti. Çocuklar ellerinde naylon torbalar kapý kapý dolaþýp bayramlaþýyorlar. Amaç biraz þeker toplamak, bayramlaþmak bahane. Zira ancak bu þekilde þeker ve çukulata yeme þansýný yakalayabiliyorlar. Yazýk, hem de çok yazýk. Özcan Nevres
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Özcan Nevres, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |