Ýnsanlýðýn hangi filizi köreltilmek istenmiþse, tersine o filiz daha gür büyümüþtür. -Freud |
|
||||||||||
|
O, bir 28 Þubat maðduru… 28 Þubat’ta alýnan, ‘post-modern darbe’ kararlarý. Malatya’da ilk O’nunla baþlatýlmýþtý. Ayný aþiret ve ayný muhitin insaný olmamýza raðmen, onunla canciðer tanýþmamýza 28 Þubat’ýn iþgüzarlarý vesile olmuþtu… O sýralarda, mahalli bir gazetenin (Hakka’a Özlem Gazetesi) Yazý Ýþleri Müdürü olarak çalýþmaktaydým. O da; Malatya - Akpýnar, Medine Mescidi’nde irat ettiði bir hutbesi , ‘suç’ gerekçesi gösterildiði için Malatya E- Tipi Cezaevi’ne atýlmýþtý. Böylece, 28 Þubat kararlarýnýn Malatya’da ilk uygulamasý, O’nun demir parmaklýklar arkasýna atýlmasýyla, -malum süreç- fiilen baþlatýlmýþ oldu. 1997’de yattýðý cezaevinde kendisini ziyaret etmek istedim. ‘Kimlik bilgileri tutmuyor’ bahanesiyle görüþtürmediler bizi. Bu muamele çok aðrýma gitmiþ olacak ki; o günkü köþemde; “Akpýnar’ýn Gür Sesi” baþlýklý bir yazý ile bu halet-i ruhiyemi kaleme almýþtým. O’nunla canciðer arkadaþlýk ve dostluðumuzun ilk temelini de galiba bu yazý ile ilan etmiþtim… Bu girizgâhtan sonra; sanýrým kimden bahsettiðimi anladýnýz. Tahmin ettiðiniz gibi, Malatya’nýn yetiþtirdiði ilim ve irfan adamý, Malatya Merkez Akpýnar’da, Medine Mescidi’nde verdiði hutbelerle tanýnan, ‘Akpýnar’ýn Gür Sesi’ , Ýmam-Hatip Ramazan Keskin Hoca’dan bahsediyorum… Ramazan Keskin Hoca, kalp krizi geçirdi. Bu haberi aldýðýmda, - il dýþýna çýkmak üzereyken- nefesimi Hoca’nýn kaldýrýldýðý hastanede almýþtým. Maalesef yoðun bakýmda olduðu için görüþemeden ayrýldým. Bu vesileyle, dün (22 Kasým 2012 Perþembe günü) Hoca’yý -taburcu olduðu bir iki gün sonra- evinde ziyaret ettim. Kimseye haber vermeden, yalnýz baþýma -baþ baþa görüþürüz düþüncesiyle- Malatya Merkez’e birkaç kilometre uzaklýktaki Hançukur Mahallesi’nde ki evine gitmek üzere yola koyuldum. Yolda kendi kendime söz verdim… Hoca’yý; hasta yataðýnda rahatsýz edecek bir hareket ve duygusallýkta bulunmayacaktým. Geçirdiði kalp krizi nedeniyle, bir hafta yoðun bakýmda kaldýktan sonra yeni taburcu edilmiþ Ramazan Keskin Hoca’yý görür görmez -sýrf üzülmesin diye- aðlamayacaktým. Ama kesinlikle aðlamayacaktým… Bu düþüncelerle kapýnýn ziline -titrek parmaklarla- bastým, kapýyý yedi- sekiz yaþlarýndaki torunu Ahmet Yasin açtý. “Hangi tarafa” soruma karþýn, iþaret ettiði kapýya yöneldim. Hoca’nýn misafir odasýydý burasý... Dört duvarý kitap dolu raflarla çevrili olup, bir kütüphaneyi andýran bu odanýn yabancýsý deðildim. Hem bu oda, yalnýz beni deðil, benim gibi binlerce misafiri aðýrlamýþtý. Binlerce, misafir aðýrlamýþ, yüz binlerce öðrencinin yetiþmesine katký saðlayan dersler yapýlmýþtý bu odada… Bu oda; bir nevi Dar’ül Erkam’ýn eviydi… Bu Dar’ül Erkam’da; Yesrip þehrini Medine’ye dönüþtüren Dar’ül Erkam’a asla ters düþmeyen bir eðitim anlayýþýyla, vahiyle inþa edilmiþ ve Allah’ýn boyasýyla boyanmýþ bir insan portresinden baþka bir hedef gözetmeden dersler vermiþti Hoca… Her seferinde bir iç dinginliðiyle girdiðim bu odaya bu kez hüzünlü girmiþtim. Yesrip’teki Dar’ül Erkam anlayýþýyla, fikri düþüncemin ilk mayasýnýn atýldýðý bu odaya girer girmez, geçmiþim bir film þeridi gibi gözlerimin önünden aktý geçti… Oysa yolda gelirken söz vermiþtim… Söz vermiþ, Hoca’yý hasta yataðýnda gördüðümde aðlamayacaktým… Ellerine sarýldým, öptüm… O ki, Hoca, -bu güne kadar- elini kimselere öptürtmemiþtir. Ama bu kez mani olacak güçte deðildi… Boynuna sarýldým… Dudaklarým, akli balið olmayan bir çocuðun dudaklarý gibi gerildi gerildi… Ama kendi kendime söz verdiðim için aðlamamaya gayret ettim… Aðlamamak için dudaklarýmý diþledim, ýsýrdým… Ve gözlerimin önünde koca bir geçmiþ, film þeridi gibi akmaya devam etti… Aðlamayacaktým ama Hoca’nýn hasta yataðýndaki o halini görünce… Ýçten içe kaynayýp durdum… Sonra… Sonra kaynayýp kaynayýp köpürerek taþan bir süt kazaný gibi gözyaþlarýmý tutamadým. Aðlamamak için kendi kendime söz vermiþtim ama… Ama… Hoca’ma Allah’tan acil þifalar dileyerek, daha çok hizmet sunmasý için Allah’tan hayýrlý uzun ömür temenni ederek; O’na “bizleri býrakýp gitme be hocam” diyorum.
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Þevket Baþýbüyük, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |