..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
"Moda denilen þey o kadar çirkindir ki onu her altý ayda bir deðiþtirirler." -Oscar Wilde
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Aný > Hýdýr Murat Doðan




25 Kasým 2012
Korkuyorum Lan, Baþka Biþey Yapamaz Mýyýz?  
Hýdýr Murat Doðan
Nenemle Ursula K. Le Guin arasýndaki tek farkýn, onun gibi bir fantastik köy hikayeleri müellifinin ölüm döþeðinde -muhtemelen yine bir þeyler anlatýrken- birdenbire çenesinin kilitlenip, tavana asýlý kalan gözleriyle birlikte, dört yýl önce ölmüþ olmasýydý ve bu durum bir hayli acýydý.


:ABBD:
“Biz nene diyoruz; nine, anneanne durmuyor abicim aðzýmýzda…”
Nenemle Ursula K. Le Guin arasýndaki tek fark, onun gibi bir fantastik köy hikayeleri müellifinin ölüm döþeðinde -muhtemelen yine bir þeyler anlatýrken- birdenbire çenesinin kilitlenip, tavana asýlý kalan gözleriyle birlikte, dört yýl önce ölmüþ olmasýydý ve bu durum bir hayli acýydý.
Sünnetim, anaokulum, ilkokulum, ortaokulum, lise hayatým, üniversiteyi kazanmak için bekleyiþime dair “o günü görüp öleyim!” temennilerini sýralamaya baþlayalý tamý tamýna yirmi üç yýl olmuþtu. Sanýrým, ben o gün büyümüþtüm, ve nenem yüz yaþýný birkaç yýl geçme azmini göstererek, yaðmurlu bir köy sabahýnda hikayeyi sonuç bölümüne baðlamýþtý.
Çok sonradan, onun takma diþlerini eski valizlerden birinde bulduðumda hatýrladým; üniversiteden mezun olmuþtum, ve nenemin insan yaþamýnýn sonsuzluðuna dair teorisini çürütmüþ olmanýn utancýný yaþýyordum.
Sonradan sonraya, beton evler henüz icad edilmemiþ ve dedemden kalma iki odalý-büyük balkonlu kerpiç ev henüz terk edilmemiþken, dolunaya bulanmýþ bir gece hatýrladým.
Rüzgarsýz ama yýldýz dolu bir Aðustos’tu sanýrým. Kapýnýn önündeki çeþme henüz kurumamýþtý; -zira nenemin uyuduðu, gök gürültüsünden kaçýp altýna saklandýðým divanýnýn tam karþýsýndaki bir diðer divanda- balkonda, gökteki tüm yýldýz takýmlarýnýn aðaçlarýn arasýndan seçildiði, su sesli, bol yapraklý epeyce çok yaz gecesi hatýrlýyordum.
O gece, köyde maliðini bilmediðim yada en azýndan þu anda hatýrlayamadýðým bir düðün, sabaha kadar sürmüþtü. Uzaktan davul ve klarnet sesleri gayet iyi duyuluyor, muhtemeldir ki klarnetçi yine aðzýyla boþaltým organlarýnýn yerini karýþtýrmýþ; tüm gece, nefesi kesilmeden Hozat havasý üflüyordu.
Bizim evdeyse herkes, tozlu bir düðün gecesinin ardýndan, “bizim mahallenin düðünü deðil nasýlsa…” diyerek erkenden kendi mahalline çekilmiþ, -ki zaten TRT’den baþka kanal çekmediði için, üzerine dantelden bereket tanrýsý heykeli yapýlmýþ- televizyonun bulunduðu odadan hýrýltýlarýn yükseldiði o gece, týpký bir önceki gibi erken uykularla geçiþtiriliyordu.
Nenem bana ýssýz hikayeler anlatýrdý öyle gecelerde hep… En küçük torunu olmamdan mütevellit, “en sevdiði torunu” olduðumu zannettiðim dönemlerdi. Zira, bana karþýsýndaki divaný bahþetmiþti. Geceleri, evin dýþýndaki tuvalete gitmek için kendinden el feneri isteyen diðer torunlarýna kendi þivesiyle “Vermerim!” diyerek kovduðunu düþünürsek; bu olay, neresinden baksan aykýrý bir masal olmalýydý, ve ben o masalýn baþ kahramanýydým.
Dayým gýrtlak kanserinden öldükten sonra yataða düþen direniþçi nenem, o gece klarnet seslerinin tüm yankýsýnýn arasýnda, battaniyenin arasýna kývrýlmýþ yine anlatýyordu. Ki zaten artýk yetim büyüyen nenemin, “Fýrat, o gün kan akýyordu, vallahi böyle kýpkýrmýzý…” cümlesini zihnimde bir karabasan gibi sýkýþtýrmýþ, ve ancak bilim kurgu romanlarýnda eþi ve benzerine rastlanan mistik insanlarý aileden birileriymiþ gibi uyku öncesi sayýklamalarýma yerleþtirmiþken, yine o gece muhtemelen Büyük Ayý’ya karþý, battaniyemin altýnda nenemi dinliyordum. Ki zaten bütün astronomik bilgim ve uzay melankolim o gecelere dayanýr.
Klarnet sesinin verdiði huzurla, “En azýndan her yer böyle sessiz ve korkunç deðil, bir yerlerde hâla halay çekenler var…” diyerek, korkmadan dinliyordum, nenem durmadan anlatýyordu kendi Yerdeniz Büyücüsü’nü, ve nenemin dili insaný hayran býrakmaktan öte allak bullak ediyordu. Çocuktum lan ne bileyim. Nenemin kurduðu dünya, düzen, iliþkiler, tabiat, güç sistemi, bilgi sistemi, insanlar ve diðer varlýklar bir anlamda bildiðimizden çok farklý, bir anlamda da felsefenin yarattýðý ideal dünyalara benziyordu.
Nenemin büyücüsü de, annesinin doðumda ölmesiyle yetim kalýyordu. Basit bir köylü olan teyzesi ondaki büyücülük gücünü fark ediyor ve ona bildiði basit büyüleri öðretiyordu. Bu bilgileri düþmana karþý kullanarak köyünü savunan bizim annesiz kýz, ilk ustasý sayýlabilecek Hesen tarafýndan keþfediliyor ve isimlendiriliyordu. Gücünü yitirmemesi için ismini saklamak zorunda olan Cemile, Hesen’in köyünde , onun yanýnda çýraklýk günlerine baþlýyordu. Adýný korumalýydý. Çünkü; bir varlýða büyü yapmak isteniyorsa onun adý mutlaka bilinmeliydi. Ve doðadaki her þeyin gerçek bir adý vardý. Kayalarýn, daðlarýn, insanlarýn, hayvanlarýn, aðaçlarýn, yapraklarýn, rüzgarlarýn… Bu adlar bilindiðinde onlara yapýlan büyüler daha kuvvetli oluyordu. Ve bir þeyin adýný bilmiyorsanýz onunla konuþmanýz, onu ikna etmeniz de zordu.
Hesen’in köyünde Ýsmihan’ýn fesat kýzý tarafýndan dolduruluþa geliyor, yanlýþlýkla kötüler diyarýndan bir varlýðý çaðýrýyordu. Cemile’nin baþý ilk gençliði boyunca, gururuyla her zaman dertte olacaktý. Bu varlýk Cemile’ye musallat oluyor, ona yakalanmak korkusuyla yaþamaya baþlýyordu. Hesen, yaptýðýnýn ne denli kötü olduðunu ona gösteriyor, ayrýca ona iki seçenek sunuyordu: Ya kendisiyle kalarak sessizlik içinde aðýr akan zamanla bir þeyleri kendisi hissederek ve duyarak öðrenecekti, ya da o köyün en büyük büyücüsü Eþe’ye gidecekti. Monotonluktan sýkýlan Cemile, Eþe’yi tercih ediyor, Eþe’nin köyünde baþ büyücü de dahil olmak üzere herkes onun büyük yeteneðinin farkýna varýyordu. Cemile gururu yüzünden Ehmed ile yarýþa giriyor, öte dünyadan bir varlýðý çaðýrmaya kalkýyor, isimsiz yaratýk bu kez yine Cemile’ye saldýrýyordu. Baþ büyücü kendi hayatý pahasýna Cemile’yi kurtarýyor, bu olaydan sonra olgunlaþmaya baþlayan Cemile, artýk daha mütevazý bir hayat istiyordu. Ancak yaratýk onun peþini býrakmýyor, ondaki gücü kendi gücüyle birleþtirerek karanlýk dünyadan aydýnlýða hükmetmek istiyordu. Önce ondan sürekli kaçmaya çalýþýyordu Cemile. Ustasý Hesen, böyle korku içinde yaþamaktansa kendisinin avcý konumuna geçmesini öneriyordu ona. Böylece roller deðiþiyor, Cemile ustasýna bir not býrakarak ayrýlýyordu oradan:
“Hesen, ben baþka köye gidiyorum.”
Ne bileyim, bu veya buna benzer bir þeylerdi iþte; evinden uzaða giden biri, geri döndüðünde ýssýzlýk buluyordu.
Dedim ya, nenem ýssýz hikayeler anlatýyordu iþte…
"Sýr diye bir þey yok yavrum. Varolan bütün güçler, kaynaðýnda ve sonunda tektir. Yýllar ve uzaklýklar, yýldýzlar ve mumlar, su ve rüzgar, insanoðlunun elindeki yetenek ve aðacýn kökündeki bilgelik: hepsi bir bütün olarak yükselir. Benim adým, seninki ve güneþin gerçek adý veya bir su kaynaðýnýn ya da doðmamýþ bir çocuðunki; bunlarýn hepsi yýldýzlar tarafýndan, yavaþ yavaþ söylenen, muazzam bir sözcüðün heceleridir. Bundan baþka güç yoktur. Baþka isim de yoktur. Bir sözün söylenebilmesi için sessizlik olmasý gerekir. Önce ve sonra. Söz sessizlikte, ýþýk karanlýkta, yaþam olurken, bomboþ gökyüzünde uçarken parlar atmaca…"
Ya da, bunun gibi bir þey diyordu iþte nenem aþaðý yukarý.
Nenem, hep hikayelerinde, iyilikle kötülüðün savaþý, insanýn içindeki karanlýk temalarýný yaratýcý zekasýyla bana sunuyordu, her klarnetli Aðustos gecesi.
Nenem, bu dünyalarý yaratmadýðýný, anlattýkça keþfettiðini söylüyordu bir nevi. Ne güzel bir keþif. Nenem, bu anlatýlarýn büyümek hakkýnda olduðunu söylüyordu. Bir büyücünün ustalaþtýðýný, bir çocuðun büyüyüp olgunlaþtýðýný zevkle dinliyordum ve nenem ölüyordu iþte...
Sonra bir gün, yani geçen yýl bir Aðustos gecesi, birkaç günlüðüne köye gittiðimde bir gece, yine bir yerlerden klarnet sesleri yankýlanýrken, yirmi altý yaþýmýn son birkaç ayýnda, büyücülerden veya kötülerden ötürü mü bilemem ama; -ve halen karanlýkta hikayesiz uyuyamadýðýmý anlatmak içindir belki ama- Meltem, Barýþ abi ve Ben, elimden kenara býraktýðým su dolu bidonun yanýna çömelip, ayýþýðýna karþý, nenemin mezarýnýn baþýnda sigaramýzý yudumluyorduk.
Bizim mahallenin düðünü deðildi, ve düðünde çok fazla kalmamýza gerek yoktu. Bu da, mistik hikayeler anlatýlan tepelere karþý tüketilen nikotin için önemli bir ayrýntýydý.
Bir memur ailesinin, kaybedilme korkusuyla büyütülmüþ, ve asýl hep kaybetme korkusuyla yaþayarak kendi kendine kaybetmiþ tek çocuðu olarak, yine bir izin tatili için oradaydým iþte, orada, yani nenemin yanýnda… Bizim Hatun diye bildiðimiz, Yetim kalýnca dayýsýnýn yanýnda büyümüþ, yüz yaþýný devirmesine raðmen, hala kaybettiði çocukluðunu, köyünden uzakta, kayýp bir kýz olarak yaþayan, Adýna Cemile denmiþ, kýna saçlý nenemdi o… Oradaydý iþte… O balkon artýk yok ama, nenem oradaydý biliyorum…
Belki ben duydum, diðerleri farkýnda deðildi ama; tüm kaybediþlerimin üzerine hâla nenem bir yerlerden anlatýyordu bence:
“Cemile neredeyse boyun eðmiþti, ama tam olarak deðil. Teslim olmamýþtý. Kötülerin teslim olmamýþ ruhlarý ele geçirmesi çok zordur.”



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn aný kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Mesai Saatleri Ýçerisinde Kamyon Çarpsýn Ýsteði

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Freud, Beethoven ve Haydar
Sophie Döndüðünde...
Umut...
Ölü Evi Fotoðrafçýsý
Bu Rüya Feyk Ulan!
Evveliyatýný Bilmediðim Tuhaf Acýlardan Geçtim.
Hiç Bir Aþk Manipule Kabul Etmez
Ölürsem Beni Herhangi Soðuk Bir Kaldýrýma Gömün.
Ekinoks
Naçizane Fikrim, Kalmandý Ama

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Ýçimdeki Çocuðun Enteresan Þekilde Býngýldaðýnýn Kapanmayýþý [Deneme]
Kimliði Kaybetmek, Kiþiliði Kaybetmekten Zordur Vesselam. [Deneme]
Çocukluðumun Sonsuz Sayýlý Günleri veya Geç Kalýnmýþ Zamanlara Soneler. [Deneme]
Che Süper Bir Ýnsandý, Ben O Kadar Deðilim. [Deneme]
Bir Nazi'nin Notlarý [Deneme]
Ya da Sen Sevdayý Bir de Yerküreye Sor. [Deneme]
Yitik Sefer Sayýsý [Deneme]
Tanrým; Çok Saçma Ama, Bir Mucize Bölmeli Geceyi [Deneme]
Dandik Düþler Zamaný [Deneme]
Düþ Evreninde Travma Tespiti [Deneme]


Hýdýr Murat Doðan kimdir?

Yazýn-Çizin iþlerine meraklý bir yazýcý / ama yazar deðil.

Etkilendiði Yazarlar:
Beckett.


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Hýdýr Murat Doðan, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.