Kurguyla gerçek arasýndaki ayrým, kurgunun mantýklý olmak zorunda olmasý. -Tom Clancy |
|
||||||||||
|
Seval Deniz Karahaliloðlu Üç sýradan ev kadýný, üç farklý hayat. Bu kadýnlar, bir “seks dükkanýnda” mahsur kalýrsa ne olur? “Kýrmýzý Dükkan”, komedi ve dramý ustalýkla harmanlayan bir oyun. Ýnce dengelerin hakim olduðu oyun, tabular, gelenek görenekler, iki yüzlü ahlak anlayýþý ve bastýrdýklarý cinsel kimlikleri arasýnda sýkýþýp kalan kadýnlarý konu ediyor. Ayný apartmanda yaþayan sýradan üç ev kadýný alýþveriþe çýkarlar. Sokakta bombalar patlayýnca can havliyle kendilerini bir dükkana atarlar. Daha sonra bir “seks dükkanýnda” olduklarýný anlayan bu üç kadýnýn tepkileri hayata karþý duruþlarý hakkýnda fikirler verir. Oyun ilerledikçe maskeler düþer, gizledikleri sýrlar bir bir ortaya dökülür. Bir an kahkahadan kýrýlýrken baþka bir an hüznün dibini buluruz. Oyunu kaleme alan ve sahneye koyan Serdar Saatman çok basit bir sorudan yola çýkmýþ. Gerçek yaþamda hiçbir yere konumlandýramadýklarý ve sürekli bastýrdýklarý cinsel kimlikleriyle sýradan ev kadýnlarý bir seks dükkanýnda mahsur kalýrlarsa, “kadýn kimlikleri” nasýl ortaya çýkar? Böyle bir deneyim, bu kadýnlarý dönüþtürebilir mi? Ya da gerçekten ne kadar deðiþtirip, dönüþtürebilir? Tiyatro Oyun Kutusu, yüzüne tiyatro ya da yüzüne vurumcu tiyatro olarak tanýmlanan “in your face” türünde oyunlar sergileyen bir topluluk. 1990’larýn baþýnda Ýngiltere’de ortaya çýkan þiddet, cinsellik, uyuþturucu ve cinayet gibi öðeler içeren oyunlar yazma eðilimine, akýmýn yazarlarý tarafýndan takýlmýþ bir isim. Ýlk defa “ in-yer-face” olarak Ýngiliz Tiyatro eleþtirmeni ve Boston Üniversitesi öðretim üyelerinden Aleks Sierz tarafýndan kullanýlýr. “in yer face” terimi 2001 yýlýnda piyasaya çýkan “Ýn-Yer-Face Theatre” kitabýyla daha popüler hale gelir. Daha çok genç oyun yazarlarýnýn kullandýðý bu türde yazýlmýþ oyunlarda ön plana çýkan müstehcenlik ve þiddet unsurlarý seyirciyi þok etmeyi amaçlar. “Kýrmýzý Dükkan” çok küçük bir oda tiyatrosunda, 37 kiþilik bir seyirci topluluðuna oynanýyor. Oyunu neredeyse oyuncularla aðýz aðza diyebileceðimiz bir mesafeden izliyoruz. Ýnsanda sanki apartman komþularýmýz misafirliðe gelmiþ de kadýn kadýna dertleþiyormuþuz gibi bir his oluþuyor. Bazen öðrendiðimiz sýrlardan dehþete düþüyoruz. Küçük hayret çýðlýklarý atarken ortamýn gerilimi artýyor. Merakýmýzý körükleyen giz perdesini aralayabilmek ve daha fazla þey öðrenebilmek için öne doðru eðilip kulak kesiliyoruz. Herhalde bundan daha fazlasý olamaz dediðimiz bir anda, oyunun gizli kalmýþ “seks kölesi” ni keþfediyoruz. Artýk bu noktadan sonra iþler çýðýrýndan çýkýyor. “Tiyatro Oyun Kutusu” ekibi gerçekten zoru baþarýyor. Öncelikle bayaðýlýða kaçmadan ölçülü bir üslupla tiyatro yapýyorlar. Ve en önemlisi, her türlü zorluða raðmen ayakta kalmayý baþarýyorlar. Bu noktada Afrodisyas Kültür Merkezi’nin kapýlarýný onlara açan Patoloji uzmaný Prof. Dr. Ali Küpelioðlu’nun katkýsý çok büyük. Genç sanatçýlara, sanata ve tiyatroya inanan bilim adamý Afrodisyas Kültür Merkezi’nde Tiyatro Oyun Kutusu’nun seyirciye ulaþmasýný saðlýyor. Ýzmir, Kýbrýs Þehitleri caddesi, Bornova sokaktaki eski bir Rum evinden içeriyi girdiðinizde sizi Prof Dr. Ali Küpelioðlu’nun dünyanýn dört bir yanýndan topladýðý eski fotoðraf makineleri koleksiyonu karþýlýyor. Giriþ katýnda camekanlarda sergilenen fotoðraf makineleri ve onun karþýsýndaki duvarda oyunla ilgili görsellerin yansýtýldýðý büyük bir barkovizyon gösterisi daha ilk dakikadan itibaren farklý bir yerde olduðumuzu gösteriyor. Oyun saati gelince, evin içine doðru ilerliyoruz. Karþýmýza heykel çalýþmalarýnýn yapýldýðý bir sahanlýk ve daha sonra oyunun sahnelendiði küçük bir oda çýkýyor. Odadan pardon “dükkandan” içeri girdiðimizde, kasanýn yanýnda duran bir adam gayet doðal bir sesle “ne istemiþtiniz” diye soruyor? Ne isteyebiliriz ki? Bakalým dükkanda neler var? Kýmýzý, pembe renkli peluþ atkýlar, kýrbaçlar, þiþme erkek bebekler, çivili deri tasmalar, isimlendirmesi zor ve “en iyisi gidip kendiniz görün” diyeceðimiz bir takým garip objeler ve odanýn solunda seyircilerin oturacaðý sandalyeler. Yerimizi alýyoruz. Derken ýþýklar sönüyor ve oda karanlýða gömülüyor. Büyük bir patlama sesi, garip gürültüler. Bomba mý, deprem mi pek anlaþýlamýyor ama iki kadýn panik içinde ciyak ciyak baðýrýyorlar. Attýklarý keskin çýðlýklardan ne söylediklerini anlayamýyoruz ama sinirli sinirli bir kadýn çantasýný karýþtýrýp içinden cep feneri bulmayý baþarýyorlar. Daha sonra da elektrikler geliyor. Karþýmýzda sinir krizinin eþiðinde iki kadýnla yerde baygýn yatan baþka bir kadýn duruyor. Ve þenlik baþlýyor. 18 yaþ ve üstü seyirciye hitap eden “Kýrmýzý Dükkan” sahnelemesi ve oynamasý çok zor bir oyun. Açýk sayýlabilecek sahneleriyle kolaylýkla bayaðý damgasýný yeme tehlikesine raðmen insani kaygýlarýn, açmazlarýn, zaaflarýn, baþ edilmesi zor travmalarýn altýný çizen üslubu ile sýrat köprüsünü geçmeyi baþarýyor. Erotizmi komediyle yumuþatan oyun, “üç maymunu” oynamak zorunda býrakýlan kadýnlara cinsel kimlikleri üzerinden sorular sorduruyor. Sedar Saatman’ýn sahneye koyduðu oyunun dekor ve kostüm tasarýmýný Iþýnsu Ersan yapýyor. Oyunda, seksi Gülþen karakterini Cana Gedik, temizlik hastasý muhafazakar Nabahat’ý Sevcan Yaman ve dini inançlarýný hayatýnýn merkezine koymuþ Hamiyet’i ise Gonca Altýntaþ canlandýrýyor. Oyunun sürprizi ise yan odada kapalý kalmýþ her daim hizmete hazýr bir seks kölesi. Bu rolü dönüþümlü olarak Mert Arat ve Volkan Avþar oynuyorlar. Müzikler ve danslarla da desteklenen oyunda müzikler Masiva ve Zümrüt Þahin’e ait. Danslarýn koreografisini ise Yarkýn Ünsal tasarlamýþ. Oyuncular genel olarak cesur ve dengeli oyunculuklarýyla göz dolduruyorlar. Oyunun baþýnda kaos ortamý yaratan gereksiz gürültüler konuþmalarýn anlaþýlmasýný engelliyor. Gürültü ve baðýrma seslerinin þiddeti azaltýlýrsa oyuncularýn neler söylendiðini anlayabileceðiz. Oyunun akýþý içinde yer yer abartýlý kaçan oyunculuklarýn yerini daha doðal bir oyunculuk alýrsa sanki daha vurucu bir oyun ortaya çýkabilir. Erotizmin dozu biraz daha düþürülebilirse iyi olur. Ufak tefek aksaklýklarý saymazsak herkes elinden gelenin en iyisini yapmaya çalýþýyor. Kafamýn içinde bir ses “ben bu oyuncularýn yerinde sahnede olsam, bu rolü oynayabilir miyim?” diye fýsýldýyor. Mümkün deðil. Bir çok benim diyen oyuncunun da becerebileceðini sanmam. Ama onlar baþarýyor. Klasik Tiyatro anlayýþýný ciddi biçimde zorlayan topluluk, insana “farklý bir gezegende yaþýyormuþuz” izlenimini veriyor. Klasik Tiyatroya alýþkýnsanýz, oyun çýkýþýnda 2012’de yaþadýðýnýzý ve yeni anlayýþlarýn geçerli olduðu yepyeni bir çaðýn eþiðinde olduðunuzu anlýyorsunuz. Bu oyun, size bu gerçeði net olarak hissettiriyor. Sonuç olarak, tiyatro insaný deðiþtirip dönüþtüremedikten ve sorular sorduramadýktan sonra neye yarar?
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Seval Deniz Karahaliloðlu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |