"Bir kitabýn kaderi okuyanýn zekasýna baðlýdýr." -Latin Atasözü |
|
||||||||||
|
“Hoþ geldin, kanka!” “Hoþ bulduk, kanka!” Oturdular. “Hangi rüzgar attý seni buraya?” Halil, evden çýkarken ki sinirliliði ile Erol’a çattý : “Asýl sen hesap ver bakalým! Neden sözünde durmadýn? O kýzla yalnýz baþýma neden býraktýn beni?” Erol, karþý odanýn açýk býrakýlmýþ kapýsýndan görünen Makbule’ye bakarak, “Sakin ol,” dedi. “Biz, senin gibi tatilde deðiliz herhalde! Ýþler yüzünden gelemedim… Seni arayýp izah edecektim zaten.” “Ýyi ya iþte! Ýzah et diye ayaðýna geldim…” Erol Soylu düþünerek, “Doðruyu mu söyleyeyim?” dedi. “Yok, yalan söyle istersen!” “Yalan söylersem, hoþ görüne sýðýnma þansým olur. Doðruyu söylersem, beni fýrçalayabilirsin… Ama, her halükarda þunu iyi bil ki, üzgünüm!” Halil Kaya, “Çok belli oluyor caným!” diyerek çekiþmeyi sürdürdü. O’nun kapýdan dýþarý doðru çevrilmiþ bakýþlarýný yakalayarak, baþýný çevirip baktý, Makbule’yi gördü. Duyulmasýn diye sesini alçaltarak, “Ne iþ?” diye sordu. “Onun kapýsý açýk, senin kapýn açýk, karþýlýklý bakýþmalar…” “Yavaþ! Sus…Yavaþ! Yengen olur. Sana gelemememin nedeni de o idi!” “Atma! Ümmühan’ýn þantajý nedeniyle gelmediðini biliyorum…” “Tamam iþte be oðlum! Ýkinizi yalnýz býrakmazsam, onunla iliþkimi annemlere söylemekle tehdit etti.” “Yemin et!” “Kuran çarpsýn!” “O da böyle söylemiþti. Yalan deðilmiþ demek ki… Ee, güzel bir bayan. Söylerse ne olmuþ yani…” “Kadýn benden on yaþ büyük ve dul… Düþünsene, annemle babamýn tavrýný.” “Yahu bu kancýk, seni de beni de parmaðýnda oynatýyor… Elbirliði ile bir þeyler yapamazsak, þebeðe çevirecek bizi, haberin olsun!” “Yapabilecek bir þey yok þimdilik. En azýndan, kusuruma bakma ama, ben aranýza giremem… Tehlike büyük. Ýçerdekini bir duyurursa, annemle babam kalp krizinden giderler…” diye fýsýldayan Erol, ayaða kalkýp, sesini yükselterek, “Gel, seni sekreter hanýmla tanýþtýrayým, Halil’ ciðim!” dedi. Halil de ayaða kalktý. Birlikte sekreter odasýna geçtiler. Makbule, onlarý ayakta karþýladý. Erol, “Makbule haným, bak, seni kan kardeþim Halil ile tanýþtýrayým!” diyerek girdi odaya. “Halil’ciðim, bu hanýmefendi, buranýn her þeyi olan sekreter Makbule haným.” Halil ile kadýn nezaketle toklaþtýlar. “Memnun oldum!” “Ben de! Buyurun, oturun!” Halil de, Erol da oturdular. Erol, “Birer çay içelim!” dedi. Makbule, müdahale ederek, “Boþ ver çayý! Soðuk bir þeyler söyle! Ben, bir maden suyu içerim…” dedi. Erol, Halil’e bakýnca, O da baþýný salladý. “Tamam!” Bürodaki hizmetliye seslendi. ”Muharrem efendi, bize üç maden suyu kap da gel!” Muharrem Efendi, “Baþüstüne, Avukat Bey!” diyerek maden sularýný almaya çýktý. Halil Kaya, dostuyla gurur duyarak, “Oo, þimdiden avukat bey havalarý tamam!” dedi. “Ne sanýyordun ya?” Gülüþtüler. Makbule, “Hakký Bey, icra takip iþlerinin tamamýný, Erol beye devretti; yani, avukat olarak…” diyerek izah etti. Erol, “Evet,” diye gülümsedi, “Kazancýn da yüzde ellisini alýkoyarak! Onun tamamýný devretmiyor…” Makbule, þakayla karýþýk, “Aç gözlü olmayýn avukat bey! Hakký beyin namýyla gelen iþler, onlar. Kendi büronuzu açýnca, o iþlerin on da birini bulabilir misiniz?” diye çekiþti. Halil, merak ederek, “Getirisi yeterli oluyor mu bari o iþlerin?” diye sordu. Erol, þakacýktan, “Ne yapacaksýn? Vergi müfettiþi misin sen?” diye azarladý arkadaþýný. Makbule, kasýtlý olarak, “Onbin civarýnda…” dedi. Halil, þaþýrarak, “Yýlda onbin ha, müthiþ!” diye söylendi; “Benim asistanlýktayken aldýðým bir yýllýk maaþ toplamýmýn iki katýna yakýn neredeyse!” Makbule, soðuk, “Ayda,” dedi…”Erol beyin payý beþbin…” Erol, bozularak, “Size ne yahu benim maaþýmdan?” diye çýkýþtý. ”Kadýnlara yaþý, avukatlara maaþý sorulmazmýþ.” Makbule’ye hitaben, “Ben sana yaþýný soruyor muyum? “ dedi. Kadýn, bu son cümleye çok bozuldu ise de, belli etmemeye çalýþtý. Erol, pot kýrdýðýný fark ederek, “Senin yirmi yaþýnda olduðunu bildiðim için, sormama da gerek yok zaten,” diye bir espri yaparak kadýný rahatlamak istedi, ama bu espri de, bir çuval inciri bok etmekten baþka bir iþe yaramadý. Bu salaklýðýnýn cezasýný kadýnla baþ baþa kaldýklarýnda on misli çekmek üzere, mevzuu deðiþtirerek konuþmaya baþladý : “Hakký bey, iktidar partisinin ilçe baþkaný da olduðu için daha çok siyasete zaman ayýrmak zorunda kalýyor. Onun için hukuk iþlerinde beni ortak etti kendine. Genelde, O, sadece duruþmalara çýkýyor, ben de ayak iþlerine koþturuyorum iþte… Ama, benim için onun yanýnda yetiþmiþ olmak, inan ki, Halil’ciðim para ile ölçülemeyecek kadar önemli…” Halil, “Desene, gelecekte milletvekili bir kan kardeþim olabilir…” dedi. Erol, kasýlarak, “Þimdi yirmibeþ yaþýndayým. Çetele tut; kýrk yaþýna girdiðim yýl milletvekili olarak çýkacaðým karþýna,” diye gülümsedi. Halil, onu kýskandýðýný hissederek, “Ýnþallah!” dedi. Erol, ” Akþama, bir ziyafetle doktoraný tamamlayýþýný kutlayalým!” dedi. Halil, “Masraflarý çekersen, neden olmasýn?” dedikten sonra, Erol, bir an düþünerek, akþamý Malbule ile geçireceðini hatýrlayýp, “Bu akþam olmasýn, þu kutlama!” diye düzeltti. “Önümüzdeki hafta sonunda yapalým.” Parmaklarýyla sayarak, “Çarþamba, Perþembe, Cuma…Cumartesi günü olsun mu? Hem, sarhoþ yatarsak da, ertesi günü kalkma mecburiyeti olmaz.” Halil, “Tamam,” deyince Makbule, “Bensiz ziyafet mi olurmuþ?” diye sordu. Erol, ona gülümseyerek, “Kambersiz düðün mü olurmuþ!” dedi. Muharrem efendi, bardaklara koyduðu maden sularýný, tepsi içinde getirerek önlerine býrakýrken sustular. Halil Kaya, bardaðýný baþýna dikip maden suyunun yarýsýný bitirdi. Erol’a, “Aman ha, onun bu ziyafetten sakýn haberi olmasýn!…” dedi. Erol, “O”’nun kimi kastettiðini hemen anlamýþtý. “Deli misin? Ziyafet çekeceðiz kendimize, eziyet deðil!” diyerek kahkaha attý. Makbule, onlarýn bu þifreli konuþmasýndan, üzerine bir þey alýnýp alýnmamayý düþünerek sustu. Halil, oradan ayrýlýrken, “Yarýn akþam bir iþin yoksa bize gel de, oturalým!” deyince, Erol, Makbule’ ye, þifreli, “Yarýn akþam bir randevum var mý, sekreter haným?” diye sordu. Makbule, “Yok…” dedi imalý. “yarýn akþam serbestsiniz!” Erol, “Serbestmiþim…” diye tekrarladý. Halil, “O halde, yarýn akþam görüþürüz,” diyerek onlarla tokalaþtý, “Allaha ýsmarladýk!” Erol, tokalaþtýðý arkadaþýnýn elini býrakmadý. “Geçireyim seni… Sen de çarþýya çýktýkça uðra buraya,” Birlikte kapýya gittiler. * Halil, merdivenlerin baþýnda, “sen iþine dön, ben giderim artýk,” dedi. Erol, kolu onun omzunda, “dýþarýya kadar geçireyim,” diyerek onunla birlikte merdivenlerden inmeye baþladý. Halil, “Ee, anlat þu metres muhabbetini bi! Ne iþ?” diyerek hemen sýkýþtýrmaya baþladý. Erol da anlatmaya : “Bu, kocasýyla evlenmeden önce, Mali Müþavirlik yapan kocasýnýn bürosunda sekretermiþ abiciðim. Herif, evlendikleri zaman çekmiþ, almýþ iþten, evde oturtmaya baþlamýþ. Evde oturmaktan sýkýlmaya baþlayýnca da, ben çalýþmak istiyorum diye tutturmuþ, kocasý da demiþ olmaz. Meðer kocasý baþka kadýnlarla rahatça gezip tozabilmek için bunu eve kapatýyormuþ. Kocasýný, kendisinin yerine aldýðý sekreterle mi yakalamýþ, ne, vermiþ boþanmaya. Bizim Hakký dayý da, boþanma davalarýna bakmaz ama, bu kadýnýnkine bakmýþ. Boþatmýþ kocasýndan. Sonra da, büro iþlerinden anladýðýný filan öðrenince bu iþi vermiþ ona. Ama, hakikaten anlýyor kadýn. Hakký dayýnýn sað kolu gibi…” Halil, “Bana, kadýnýn hayat hikayesini anlat demedim, oðlum!… Seninle iliþkisi ne, diye sordum!” diyerek sözünü kesti onun. Erol, lafýna devam etti: “Dur, sýra oraya geldi… Ben staja baþladýðým zamanlar, bir iki yemeðe çýktýk. Hani, öyle sýradan öðle arasý yemekleri… Kafaya, beni tav etmeyi takmýþ meðersem! Bir iki de akþam yemeði, derken, bir gün iyice kafayý bulmuþum… Haydi, bunun evine! Sabah gözlerimi bir açtým abicim, ben, bunun yataðýndayým! O gün, bu gündür devam. Kadýn çýlgýn, kuran çarpsýn… ” Halil, lafýn gidiþatýndan hoþlanmadý, “Tamam, kafi…” diyerek susturdu arkadaþýný. “Biraz daha anlatmayý sürdürürsen, porno kaseti seyrediyormuþ gibi hissetmeye baþlayacaðým. Kendini kaptýrýp, Ýzzet amcalarý üzme de!” Erol, babasýnýn lafý geçince, az hüzünlendi. “Babam henüz bir þey bilmiyor, ama annem öðrenmiþ az biraz bir þeyler… Geçen gün annem, senden on yaþ büyük kadýnla olur muymuþ, diyerek söylendi biraz…” “Yapma, yaa!… “ “Anneme, genç olduðumu, bu tip ihtiyaçlarýmý gidermek için geneleve gidersem daha mý hoþuna gideceðini, filan söyledim de, sakinleþtirdim. Babama bir þey söylememesi için rica ettim. Þimdilik sesi çýkmýyor bakalým…” “Aman dikkatli ol abiciðim, gözünü seveyim.” Erol, onu teskin etmek için, “ hiç merak etme, dikkatliyim. Hiçbir ciddi duygum yok kadýna…” dedi. “Kadýnýn derdi
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Kemal Yavuz Paracýkoðlu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |