Aþkýn aldý benden beni. -Yunus Emre |
|
||||||||||
|
Kýrk yýl önce yaþanmýþ bir olayýn öyküsüdür bu: Ortaokula yeni baþladýðým yýldý. Mahallemizin güzel kýzlarýndan Yýldýz abla önüne çýktý, “Al þu parayý bana nive yaðý alýver.” dedi. Öyle bir yað duymadým ama, demek ki varmýþ. Ýyi, dedim. Bir yaným aþýnmaz ya; hem iyilik etmiþ olurum. Ders çýkýþý soluðu çarþýda aldým. O yaðcý senin bu yaðcý benim, dükkan dükkan nive yaðý arýyorum. … Girdiðim ilk yaðcý dükkanýndaki adam, konuþmayý seven biri deðildi. Yalnýzca kaþlarýný kaldýrýp alnýný kýrýþtýrmakla yetindi. Anlaþýldý ki, bu dükkanda nive yaðý yok. Olsun, baþka dükkan mý yok! Hemen yanýnda bir yaðcý dükkaný daha: -Emmi nive yaðý var mý? Aradýðým bu dükkanda da yokmuþ ama, iyi bir esnafmýþ; bu yaðý niçin bulundurmadýklarýný makul ve mantýklý biçimde uzun uzun anlattý: -Bizim buralarda onun alýcýsý çýkmýyor. Biz de mal elimizde kalacaðýna, getirmiyoruz. Bak, kaç yýldýr, senden baþka soran eden olmadý. Dýþ ülkeden geldiði için insanýmýza pahalýya geliyor. Biz onun yerine kuþ yaðý bulunduruyoruz. Sýfýr asit yaðdan daha ince, hem çok þifalýdýr kuþ yaðý. Dükkancýnýn kuþ yaðý dediði de bir tür zeytin yaðý. Aþý yapýlýp ýslah edilmemiþ delice zeytinden elde ediliyor. Büyüklerimiz bundan her sabah bir çay bardaðý içer, þifa bulduklarýný söylerlerdi. Yaðcý bunlarý anlatýrken, bir yandan da çýraðýna, “Dolduruver oðlum müþteriye birkaç litre. Bir denesin.” diye seslendi. Durdurdum tabi, Yýldýz ablanýn istediði yað bu yað mý bakalým? Öyle olsa gider küpten alýr alacaðýný, evde yoksa gider komþudan alýr. Malum Bayýndýr Türkiye’nin en çok zeytin aðacýna sahip ilçesi. Zeytinidir, yaðýdýr her türü bulunur. Niye bana ýsmarlasýn. Hem, süslenip püslenip gezmekten baþka iþi olmayan kýzýn delice zeytin yaðýyla ne iþi olur. … Nive yaðýný ikinci dükkanda da bulamayýnca , üçüncü dükkana daldým: -Emmi nive yaðý arýyorum. Bu yaðcý daha umutsuz konuþtu: -O dediðin yaðdan bizim buralarda bulunmaz. Hem ona nive yaðý deðil nüve yaðý derler. Zeytinin nüvesinden, özünden çýkarýlýr. Edremit dolaylarýnda fabrikalarý vardýr. Þiþelerler, doðrudan Avrupa ülkelerine gider. Almanya, Birmanya, Aruzmanya bu ülkeler hep nüve yaðý yer. Paraysa para tabi, adamlarda. Gerçi, Aruzmanya’yý pek çýkaramadým ama; þiirsel bir çaðrýþým yapan bu ülke, daha gelmediðimiz konularýn içinde herhalde. … Dýþsatým ürünü yaðý da bulundurmamak hiç kusur sayýlmaz. Hem koca yað memleketinde yaðcý dükkaný mý yok. Sýradaki dükkanlardan birine daha girdim. Bu dükkancý daha açýk sözlüymüþ: -Ben öyle nüve yaðý müve yaðý duymadým. Cavýr icadý birþey olmalý. Yaðcýlarda bulamazsýn, git bir bakkallara sor, o da belki, þansýna artýk. Dediðini aynen yaptým. Birinci bakkal: -Koliyi sabah açtým ama, müþterisi çok. Üçer paket beþer paket, anýnda kapýþýldý, dedi. Ne üzüldüm, þurada bir iyilik edeceðiz, sen geç gel, bir paket bile alamadan kapýþýlsýn bitsin! Bilsem dersi kýrar, erken gelirdim, adam yerine koyup bir þey ýsmarlamýþlar; mahçup olmak var. Bakkal, sana yaðý verelim, dedi ama, onun da ben istemedim. Yýldýz ablaya sana yaðý gerekse gider köydeki bakkallardan alýr; niye taa Bayýndýrlara kadar ýsmarlasýn. Demek ki, bu katý yaðlar da iþini görmüyor. … Yaðcýlardan sonra neredeyse sormadýk bakkal da kalmadý. Ayaklarýma karasular indi desem, abartmýþ olmam. Kiminde yeni bitmiþ, kimi pahalý diye getirmiyormuþ, kimi alýcýsý yok; her birinden deðiþik bir bahane. Sonuçta, nive yaðý mýdýr, nüve yaðý mýdýr, hiçbir yerde yok. Arada biri “Bulursan benzincilerde bulursun, onlarda çeþitli yað vardýr.” demiþti. Son umut benzinci: -Emmi nüve yaðý var mý? Benzinci baþýný kaldýrdý; önce þaþkýn þaþkýn baktý, ardýndan ellerinde bulunan yaðlarý sýraladý: -Bizde üç türlü yað var: Motor yaðý, gres yaðý bir de gazyaðý. Hangisi iþini görüyorsa al. Olmazsa getir, geri alýrýz. O dediðin yaðý da hiç duymadým. … Ne yaðmýþ yahu, günümü zehir etti. Bir þey deðil, dönüþte Yýldýz ablaya ne diyeceðim? Yol boyunca düþündüm, söyleyecek hiçbir þey bulamadým. Umarsýz “Nüve yaðý kalmamýþ.” deyip, verdim geriye parasýný. Ama Yýldýz abla da iþin peþini býrakmýyor. Birkaç gün sonra yine önüme çýktý. Elinde bir kutu: -Senin bulamadýðýn Nivea’yý dedem buldu geldi. -Nivea mý? Nüve yaðýnýn adý, kibarlaþýp Nivea mý olmuþ? -Yaa, her eczanede varmýþ üstelik. “Eczaneler yað ticaretine mi baþlamýþ?” diyecektim, vazgeçtim. O da, “Dedemin bile bilebildiðini bilemedin.” demeye çalýþýyor, sözüm ona. Sen þunu baþtan, dedene ýsmarlasana kýzým. av.mehmetonder@hotmail.com
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Mehmet Önder, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |