Uygarlýk, gereksiz gereksinimlerin, sonsuz sayýda artmasýdýr -Mark Twain |
|
||||||||||
|
Sokrat: Merhaba. Keyifsiz gördüm seni! Meraklý Eþek Arýsý: Merhaba Sokrat! Ýyi ki bugün geldin. Ýçimde tarif edemeyeceðim bir sýkýntý var. Sokrat: Anlatmak ister misin? Meraklý Eþek Arýsý: Ýsterim de, söyledim ya tarif edemiyorum. Sokrat: Rastgele bir yerden baþla. Konuþtukça belki gerçek soruna yaklaþabiliriz. Meraklý Eþek Arýsý: Geçen konuþmamýzda benim yaþam öykümü sormuþtun. Çocukluðumdan baþlayabilirim. Ancak alay etmeyeceðine ve eleþtirmeyeceðine dair bana, söz vermelisin. Sokrat: Benden neden çekindiðini anlýyorum. Çünkü ne ben hayatý ciddiye aldým, ne de hayat beni. O nedenle birbirimizle alay etmekle geçti zamanýmýz. Aptallara verilecek tek bir ceza vardýr: Onlarla alay etmek. Ancak, bu cezanýn bile onlarý yola getireceðini zannetmek de büyük bir aptallýktýr. Eleþtiriye gelince, bu da özgür kafalarýn iþidir. Özgür olmayan insan hem eleþtiremez hem de eleþtiriye tahammül edemez. Eleþtiri kültürüne sahip olmayan toplumlarda, baskýcý rejimlerin çok uzun yýllar hüküm sürmesinin nedeni de budur. Meraklý Eþek Arýsý: Söylediklerini üzerime alýndým. Daha anlatmaya baþlamadan beni aptal yerine koydun. Sokrat: Amacým seni aptal yerine koymak deðildi. Bunu yapmak istersem neden üstü örtülü bir þekilde anlatayým? Açýkça yüzüne söylerim. Bana koyduðun þartlara uymam çok zor olacaða benziyor, ama söz veriyorum gayret edeceðim. Meraklý Eþek Arýsý: Anlaþtýk. Baþlýyorum: Küçük bir köyde dünyaya geldim. Babam köyün en zenginlerindendi. Köylüler ona karþý oldukça saygýlý davranýrlardý ve “Kamil Aða” derlerdi. Babamla olan iliþkimizi bir türlü çözümleyemedim. Çok otoriter bir adamdý. Beni bazen çok þýmartýr, bazen de döverdi. Ondan çekinirdim, onu gördüðüm zaman huzursuz olurdum. Sofraya o oturmadan oturamaz, yemeðe o baþlamadan baþlayamazdýk. Tek çocuktum. Bunun avantajý da dezavantajý da vardý. Avantajý, maddi isteklerimin karþýlanýyor olmasýydý. Dezavantajý ise her þeyin benden beklenmesi ve planlarýn benim üzerime kurulmasýydý. Mesela babam beni korkusuz biri olarak yetiþtirmek istiyordu. Ona göre erkek adam aðlamazdý. O yüzden dövdüðünde bile aðlamama çok sinirlenirdi. Çok küçük yaþta bana silah kullanmayý öðretmeye çalýþmasýndan da bu anlaþýlýyordu. Sokrat: Büyükler, çocuklara doðru zannettikleri o kadar çok yanlýþ öðretiyorlar ki… Meraklý Eþek Arýsý: Babamýn bana öðrettiklerinin doðru mu yanlýþ mý olduðunu o yaþlarda bilecek durumda deðildim. Doðrusunu istersen þimdi de bilmiyorum. Beþ yaþýnda yaþadýðým ve hiç unutmadýðým bir olay var. Bu olay sýk sýk rüyalarýma da giriyor. Bugüne kadar da kimseye anlatmadým. Nedense sana anlatmak istiyorum. Sokrat: Doðrusu merak ettim. Seni dinliyorum. Meraklý Eþek Arýsý: Bu olay ile ilk defa ölüme tanýk oldum. Belki de beni çok etkilemesinin nedeni budur. Benim çok sevdiðim iri bir köpeðimiz vardý. Evimizin bahçesine tek bir yabancýyý bile sokmazken bana en ufak bir zarar vermezdi. Onu kovalamak, peþinden koþmak baþlýca oyunlarýmdan bir tanesiydi. O gün, gene köpeði kovalýyordum. Bahçeden dýþarý çýktý, tarlalara doðru yöneldi. Çok hýzlý olduðu için yetiþemiyordum. Bunun farkýnda olmalý ki, arada bir durup arkasýna bakýyor, biraz bekliyor, tam ona yaklaþtýðýmda tekrar koþmaya baþlýyordu. Uzatmayayým. Bu kovalamaca köpeðimin bir çatak içindeki çalýlýklarýn arasýna girmesiyle sonlandý. Çataða ben de indim. Dili dýþarýda derin derin soluyarak yatýyordu. Baþýný okþadým. Tam o sýrada kavga eden insanlarýn baðýrýþlarýný duydum. Küfür ve hakaretlerin haddi hesabý yoktu. Çataktan yukarýya doðru biraz týrmanýnca iki kiþinin bir adamý dövdüklerini gördüm. Dövülen adam kendini savunmaya çalýþmaktan baþka bir þey yapamýyordu. Zaten bunda da baþarýsýzdý. Derken bu iki kiþi adamý yere yýktýlar, ellerini ve ayaklarýný baðladýlar. Bir tanesi yerdeki adamýn karný üzerine otururken diðeri belinden çýkardýðý bir býçakla adamýn boðazýný kesmeye baþlayýnca feryatlar daha da arttý. Her taraf kan içindeydi. Boðazýný kesmek yetmemiþ olmalý ki vücudunun muhtelif yerlerine de býçaðý defalarca sapladý. Adamýn öldüðünden emin olunca da bu kiþiler arkalarýný dönüp gitmeye baþladýlar. Ama 2-3 adým attýktan sonra elinde býçak olan durdu ve geri dönüp cesedin yanýna geldi. Diðeri de onu izledi. Býçaklý adam cesedin kafasýný kesti, saçlarýndan tutup havaya kaldýrýrken pis pis sýrýttý arkadaþýna. Sonra da kesik baþý havada bir kere döndürüp fýrlattý. Kesik baþ vücuttan 3-4 metre uzaða düþtü. Ýkisi de son bir kez yerdeki cesede bakýp hýzlý adýmlarla oradan uzaklaþtýlar. Sokrat: Tam bir vahþet! O yaþta bir çocuðun buna tanýk olmasý da büyük bir talihsizlik. Meraklý Eþek Arýsý: Evet öyle. Ölüm, demek ki böyle acý veren, kiþiyi acýdan baðýrttýran bir þeymiþ diye düþündüm bir müddet. Sahi, ölüm nedir Sokrat? Sokrat: Bana göre ölüm, bu evrenden baþka bir evrene geçiþtir. Meraklý Eþek Arýsý: Bu yaþadýðýmýz evrenden baþka bir evren mi var ki de ölüm baþka bir evrene geçiþ olsun? O zaman iki taneevren söz konusu demektir. Sokrat: Belki de ikiden de fazla… Hatta sonsuz sayýda bile evren var olabilir. Meraklý Eþek Arýsý: Henüz içinde yaþadýðýmýz evreni bile anlayamamýþken, ikincisini ve belki de sonsuz sayýdakini hiç anlayamam. Yani doðrusu, aklýmý fena karýþtýrdýn. Sokrat: Ölüm, ruh ile bedenin birlikte var olmaktan vazgeçmeleridir. “Ruh, ölümden sonra varlýðýný sürdürecektir. Ruh ve gideceði yer gerçek, beden ise bir yanýlsamadýr. (s)” Meraklý Eþek Arýsý: Yanýlsama da olsa bu hayatýn hoþ taraflarý var. Hayattan yakýnýp, ölümü bile isteyip de tekrar bu dünyaya gelmek istemeyen kaç kiþi var? Ben etrafýmda hiç göremedim de… Sokrat: Ölüm üzerine daha sonra tekrartartýþýrýz. Hazýr anlatmaya baþlamýþken, seni sonuna kadar dinlemek istiyorum. Meraklý Eþek Arýsý: Anlatacaðým, ama bu olay bana, ölümde bir haksýzlýk olduðunu düþündürdü. Sokrat: Hayýr, yanýlýyorsun. Çünkü ölümde eþitlik vardýr; eþitsizlik doðumdan kaynaklanýr. Senin tanýk olduðun olayda da eþitsizliðin nedeni ölüm deðil, doðumdur. Meraklý Eþek Arýsý: Öyle olsun. Bu vahþeti izlerken çok korktum desem, bu ifade hafif kalýr. Adeta þok geçiriyordum. Kalbim yerinden çýkacakmýþ gibi çarpýyordu. Beni görmelerinden endiþe ediyordum. Sanýrým görselerdi, sað býrakmazlardý. Sokrat: Köpeðin tepkisi ne oldu? Çünkü sesleri mutlaka duymuþtur. Huysuzlanmadý mý, ya da havlamadý mý? Meraklý Eþek Arýsý: Doðrusu o sýrada köpeðin tepkilerinin ne olduðunu tam olarak bilemiyorum. Ama adamlar gittikten sonra, köpeði çalýlar arasýnda hiçbir þey olmamýþ gibi yatarken gördüðüme göre demek ki olay sýrasýnda sesini çýkarmamýþ. Adamlar gözden kaybolunca bir müddet daha orada kaldým. Kalmak zorundaydým, çünkü ayaklarýmý hareket ettiremiyordum, sanki felç olmuþtum. Köpeðin yerinden bir ok gibi fýrlayýp cesedin bulunduðu tarafa doðru hamle yaptýðýný görünce üstüne atladým ve onu yakaladým. Anladým ki ayaklarýmdaki o uyuþukluk bitmiþti. Köpek, cesede doðru gitmek için direniyordu. Kan kokusu almýþ olmalýydý. Ben de býrakmamakta kararlýydým. Boynundaki tasmadan tutup sürükleyerek eve götürdüm. Evde de huysuzluðunu sürdürdüðünü görünce zincirini takmak zorunda kaldým. Sokrat: Olayý büyüklerine anlatmýþ olmalýsýn. Meraklý Eþek Arýsý: Hayýr anlatmadým, anlatamadým. Çünkü dilim tutulmuþtu ve iki gün tek kelime bile konuþamadým. Ýþin ilginç yaný, ne ailemden ne de etrafýmdaki diðer insanlardan hiçbiri benim bu suskun halimin farkýna bile varmadý. O günün akþamý köy bu cinayet haberi ile çalkalandý. Öldürülen adam bizim iki ev aþaðýmýzda oturuyormuþ ve anlatýlanlara bakýlýrsa kendi halinde, düþmaný da olmayan birisiymiþ. Yakýnlarýnýn aðlamalarý, yaktýklarý aðýtlar o nedenle bizim evden de duyuluyordu. Jandarma arabalarý köye gelmekte gecikmedi. Jandarma haftalarca köyde inceleme yaptý, ifade aldý. Ýfadesine baþvurduklarý ise hep yetiþkin insanlardý. Çocuklarla konuþmak akýllarýna bile gelmemiþti. Tahkikat bittiðinde cinayeti aydýnlatacak hiçbir þey bulunamamýþtý. Sokrat: Daha sonra babana gördüklerini anlatabilirdin. Meraklý Eþek Arýsý: Denedim. Maalesef denemem boþunaydý. Babama “Baba, öldürülen Akif amca…” Diye söze baþladýðýmda, el iþareti ile beni susturdu ve azarlayan bir ses tonuyla “Bu konulara senin aklýn ermez!” dedi. Böylece bu sýr bugüne kadar hep bende kaldý. Sokrat: Sýr saklamak çok zor olmalý. Meraklý Eþek Arýsý: Zor ve rahatsýz edici. Bu olay benim ölümle ilk tanýþmam olduðu gibi ilk hayat dersimdi de. Ölümle ikinci tanýþmam ise bu olaydan bir sene sonra annemi kaybettiðimde oldu. Annem sessiz, sakin bir kadýncaðýzdý. Babamýn baskýsý altýnda ezildiði muhakkak. Babam ona da çok baðýrýrdý. O ise bir kere bile sesini çýkarýp da cevap vermezdi. Ölümü de sessiz sedasýz oldu. Ýki gün hasta yattý. Hasta yataðýnda hiç ah vah ettiðini duymadým. Hasta yatarken beni yanýna çaðýrýr, kafasýný yastýðýn biraz ilerisine kaydýrýp yatmam için bana yer açardý. Sonra da elleriyle saçlarýmý okþardý. Bu okþama çok hoþuma gittiðinden hemencecik uyuyuverirdim. Hastalýðýnýn üçüncü gününde yanýnda uyandýðýmda etrafta telaþla koþuþan ve aðlayan insanlar görünce, kötü bir þeyler olduðunu anlamýþtým. Evet, annem sessiz sedasýz dünyasýný deðiþtirmiþti ya da senin deyiminle “Bu evrenden baþka bir evrene geçiþ” yapmýþtý. Sokrat: Annenin kaybý ölüm hakkýndaki görüþünü deðiþtirmedi mi? Çünkü öncekinin tam zýttý bir durum var ortada. Meraklý Eþek Arýsý: Sanmýyorum. Çünkü ilk olan hep zihnimde yaþadý. Sokrat: Ders çýkardýðýndan da bahsetmiþtin. Meraklý Eþek Arýsý: Çýkardýðým ders þu oldu: Gerekirse çýkarýn için öldürebilirsin de… Sokrat: Bu çýkarým hiç de etik deðil. Meraklý Eþek Arýsý: Etik metik, kýsacasý hiç bir deðer beni baðlamaz. Sokrat: Ýçsel deðerlerini kaybeden kiþi, kaybý oranýnda insanlýktan uzaklaþýr ve hayvanlýða yaklaþýr. Bazýlarý ise hayvanlýðý bile geride býrakabilir. Meraklý Eþek Arýsý: Senden insanlýk dersi istemedim. Beni dinlemen yeterdi. Sokrat: Biliyorum. Buna raðmen gene de çenemi tutamýyorum. Meraklý Eþek Arýsý: Böyle düþündüðüm için sana göre ben insan deðil miyim? Ýnsan olmak o kadar da zor bir þey mi? Sokrat: Hayýr, deðil. Çünkü herkes insan olarak doðuyor. O nedenle zor olan, insan olmak deðil, insan olarak kalmaktýr. Meraklý Eþek Arýsý: Böyle olmasýný ben istemedim. Hayat beni bu hale getirmiþ olamaz mý? Sokrat: Bunda haklýsýn. Hayat, bazen insana yataðý kuru nehirde kulaç attýrýr. Yaralarýmýzýn, berelerimizin nedeni budur. Meraklý Eþek Arýsý: Sana ve senin gibi düþünenlere göre ben büyük bir günahkarým. Günahkârlýkla suçladýklarý insanlarý ateþe atýp yakan ve o yaktýklarý insanýn böylece günahlarýndan arýndýðýný düþünen aptal günahkârlar, baþkalarýný cennete göndermek sizin iþiniz mi? Sokrat: Haksýz bir suçlama ile karþý karþýya olduðumu görüyorum. Ben kimseyi günahkar olarak görmem ve cezalandýrýlmasýný istemem. Ama þunu da söylemeden geçemem: Ýnsanlýktan umudumu yitirmedim, insan içinse ayný iyimserlik içerisinde olamam. Meraklý Eþek Arýsý: Bu sohbetten beklediðimi bulamadým. O nedenle sana “Hoþça kal” demek istiyorum. Sokrat: Hoþça kal Meraklý Eþek Arýsý. ● ● ●
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Ömer Faruk Hüsmüllü, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |