..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Ýste, sana verilecektir; Ara, bulacaksýndýr; Çal ve kapý sana açýlacaktýr -Ýncil
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Toplumcu > Gökçen Taner




11 Nisan 2013
Temmuz’a Kadar Eylül  
Gökçen Taner
Kýsa boylu siyah saçlý çocuðun, küçük hanýmýn ve Eylül'ün Anadolu'ya dönüþen öyküsüyle olayý biraz kalbinizde yaþayacaksýnýz.


:ACHG:
Simsiyah saçlarý vardý. Koþarken görürdüm pencereden baktýðýmda. Aslýnda genelde sokaðýn aþaðý tarafýna doðru kendini toplamaya çalýþarak koþardý. Yaklaþýk 15 yaþlarýnda olmalý. Daha çocuk. Derisi tozla, kömürle kirlenmiþ gibi, bembeyaz teni ve simsiyah düz saçlarýna yaklaþmak için çaba içerisinde. Kaþlarý siyah, gözleri palette baþka renk kalmamýþ veya en koyusu buymuþ gibi alabildiðine siyah. Sýska kuru ama haþin ve güçlü bakýþý sakalsýz suratýna anlam katýyordu.

Genelde geri dönerdi, çocuk. Üzerinde koca bir çuval ot taþýrdý. Dar omuzlarý, omurlarýna daha da yük bindirmek istercesine þahlanýrdý. Yükselirdi, boynunu kýsacýk yapan bu hareketle. Sonra eskisinden daha oturaklý, daha yavaþ, yere daha saðlam basarak sokaðýn üst tarafýna doðru koyulurdu, sýrtýnda yüküyle. Bir süre sonra bir daha görürdüm ayný sokakta çocuðu. Diðer zamanlar sokak hareket ederdi tüm esnaf çýlgýnlýklarýyla. Sonra bazen baðrýþan çek çekçiler gelirdi. Bazense sokaðýn hiç tanýmadýðý bilmediði insanlarý, yukarýlara veya taþtan zemine bakarak ve bir yerlere yetiþerek yürürlerdi. Turistler uðramazdý. Uðramýþsa sokaða bir gezginci yolunu kaybetmiþ olmalýydý.

Sokak, yaðmur yaðdýðýnda hýzlýca kayganlaþan taþtan örülmüþ, gri bir sokaktý. Bu kýrýlgan taþ sokaðýn yanýna biraz daha yükseltilmiþ ayný taþtan bir kaldýrým yapýlmýþtý. Taþlar kýrýldýkça araya asfalt ile besleme yapýlmýþ olduðundan, týpký insanlarý gibi yamalý giysiye sahip gibi duruyordu kaldýrým. Evleri öyle çok mimarlýk harikasý olmasa da birilerine yuva olmuþ görünüyordu dýþarýdan. Geneli gri boyanmýþ, kapýlarý demir parmaklýklý, cam kapýlardý. Bir evin kapýsýndan diðerine geçmek için sokaðý kat etseniz de etmeseniz de 10 adým yürümeniz yeterliydi.

Sokakta yürürken yukarý baktýðýnýzda rengarenk giysiler görebilirdiniz. Genellikle kadýnlarýn giysileriydi. Çünkü bu sokaðýn erkeði öyle çok giysi deðiþtirmeyi sevmezdi. Bu nedenle onlarýn yýkanmýþ giysilerini dýþarý bakmanýz veya çýkmanýz gerekirse Pazar günleri görebilirdiniz. Sokak Pazar günleri genellikle kimsenin olmadýðý bir yer haline gelirdi. Bir de gün battýktan sonra sadece evlerin ýþýklarý yanardý ister istemez.

Güneþ batýnýn þehir siluetine yakýnlaþmaya doðru çýkardý çocuk. Tekrar sokaðýn aþaðýsýna doðru yürürdü. Etrafýndaki kepenk kapatmaya hazýrlanan esnafa laf atarak yolunda ilerlerdi. Akþamlarý çok koþuþturmazdý yolda. Bazen yanýnda bir arkadaþý ile sohbet eder, bir yerleri göstererek bir þeyler anlatýrdý. Sohbetlerini çok duyamazdým. Havanýn güzel olduðu zamanlarda kulak kesildiysem de çocuðun sesini duymak çok mümkün deðildi. Ýþte böyle zamanlarda yüzünde cevapsýz ve umutlu bir gülümseme vardý. Gençliðimden hatýrlarým bu gülümsemeyi. Aslýnda daha o kadar yaþlanmadým ama bu sevimli yüz hareketinin yaþý tam da o çocuðun yaþlarýydý.

Sonralarý anladým kimin, çocuðun aðzýný yayvanlaþtýran ve gözlerinde parýldama yaratan gülümsemenin nedeni olduðunu. Beyaz tenli çok uzun olmayan ama taþ zemine hiç basmýyormuþ gibi zarif yürüyen küçük kadýna baktýðýmda çocuða çekingen bakýþýný fýrlattýðýný gördüm. Çocuk, ona doðru döndü ve gülümsedi. Küçük kadýn çekingen ama içindekine sahip olamaz þekilde çekti gözlerini. Siyah saçlarýnýn arkasýnda gizledi. Daha küçük olan pile etekli ufaklýða bir þeyler anlatmaya devam etti.

Yazý iþlerimin ilerlediði ve yoðunluktan kendi giysilerimin kokusuyla fare avýna çýktýðým zamanlarda aþaðýdaki esnaflardan birine sordum. Acaba bu sokakta bir kadýnýn bana yardým etmesinde kusur var mýydý? Esnaf “Beyim” dedi. “Seni tanýrýz. Biliriz ki, buralara sonradan geldin ama kimseyi rahatsýz etmezsin. Ýþine gücüne bakarsýn. Lakin sana yardým edecek bir kadýn bulacaksak, ya sana göre çok yaþlý ya da çocuðun olacak kadar genç olmalý. Buralar lafý sözü kaldýramaz, beyim” diye beni uyarýnca düþünmeye baþladým. Yaþlý kadýna ben rica edemezdim. “Yýkadýnýz mý gömleðimi? Neden ütülemediniz?” diye bile soramazdým. Çocuk olmasýna olur ama o da beceremez. Esnafa sordum. “Peki, çocuk dediðin okumaz mý? Hem becerebilir mi ev iþlerini?” Gülümsedi esnaf. Belli ki bu düþüncem onun da hoþuna gitmiþti. Gözlerindeki hüzün derinleþince anladým. Buralarýn böyle bir sorunu vardý. “Beyim, buralarda kýz çocuklarý çok okumaz. Elleri de beceriklidir.” Olmazlandým bir miktar. Sonra esnaf tekrar bir öneride bulundu. “Bir kýz var. Okuyor da. Hem de yedi yaþýnda bir kardeþi var. Onu da okutacak seneye. Kimsesi yok. Ninesi ile birlikte yaþarlar. El iþi satarlar. Ama bu para iki kardeþin okumasýna yetmez. Okuldan sonra gelse yardým etse, olmaz mý?” Ýþte bu olurdu. “Yarýn gelsin.” dedim. Hem belki iki kardeþin okumasýna katkýda bulunursam ev iþlerini yaptýrýrken vicdaným biraz daha rahat ederdi.

Eve gittim. Son yazýlarý bitirdim. Geç olmuþtu. Zaten ben de kitabým kucaðýmda uyuyakalmýþým. Eski radyoda hiçbir zaman sinyal almaz, bu sefer sabaha kadar yayýn yapmýþ tüm apartmana. Ben bunu kapý çalýnýnca öðrendim. Önce apartman sakinleri “artýk yeter” diye kapýyý yumrukluyor sandým. Ancak durum öyle deðildi.

O zarif, kýsa boylu, siyah uzun saçlý küçük kadýn kapýmýn önünde duruyordu. Yanýnda da küçük kýz kardeþi. Kendi aksanýyla “Kardeþim” dedi ve tekrar baþýný önüne eðdi. “Þey, hata yaptým sanýrým. Birazdan gelirim.” Anlamýþtým. Kardeþinin onunla gelmesi gerekiyordu. O da getirmiþti. Kýzacaðýmdan korktuðu için fikri, evine geri götürmek þeklinde deðiþmiþti. “Yok” dedim. “Belki Eylül’e kadar birlikte okumayý öðreniriz.” Haziranýn sýcaðý çoktan bastýrmaya baþlamýþtý. Çocuklar dýþarýda oynamalýydý. Ama bu sokak öyle bir sokak deðildi.

Bir iki hafta böyle devam etti. Bazen küçük kadýn, camdan bakýyordu. Sonra fark ettim ki tam da çocuðun aþaðý doðru koþturma ve yukarý doðru yük taþýma saatlerinde. Benimle çok konuþmadý. Adýný bile öðrenemedim. Bana hep “efendim” diye hitap etti. Küçük haným dedim ben sevimli bir ses tonuyla.

Ufaklýk biraz daha giriþkendi. Yaþýnýn da verdiði mutlulukla bazý zamanlarda çenesi düþüyordu. Her þeyi anlatmaya baþlýyordu. Örneðin havada gördüðü ördek sürüsünden bahsetti bir gün. Uzattýkça uzattý sürünün uçuþ hareketlerini. Hiç bozmadan dinledim. Sonra baþka bir gün araba tekerleðini iterek oyun oynayan çocukla dalga geçti. Ufaklýða göre o çocuk ya çok akýlsýzdý ya da týmarhanelik. Çok gülmüþtü onun bu yaptýðýna. Artýk daha ablasý bize gelmeden o damlýyordu eve. Ben ona aldýðým öykü ve boyama kitaplarýný gösteriyordum. O ise bana yeni öykülerini anlatýyordu. Sonradan çözdüm. O öyküler gerçek deðil, tamamýyla kurguydu. Benim çok eðlendiðimi düþünmüþ olacak ki bana böyle öyküler yazmýþtý.

Bir gün daha henüz ablasýnýn okul çýkýþ saati gelmeden dedi ki; “Bana adýmý sormadýnýz, efendim.” Sormamýþtým. O kadar doðal bir iliþkimiz olmuþtu ki ikisine de adýný sormamýþtým. “Evet” dedim “Sormadým. Adýn ne senin?” Ýsmi kendi dilinde Eylül anlamýna geliyordu. Tam da Eylül’ü andýrýyordu zaten. Bazen alabildiðine güleç cývýl cývýl, bazen ise soluk, soðuk, kapkara… “Peki benim ismim ne? Sen de benim ismimi bilmiyorsun.” dedim üste çýkmaya çalýþarak. “Sizin adýnýz ‘Efendim” dedi, hýzla döndü ve topacýyla oynamaya baþladý.

Birkaç hafta daha böyle geçirdik. Temmuz gelmeden beni merkez bürodan aradýlar. Telefondaki cýzýrtýlý ses þakacý bir tavýrla buradaki sürgünümün sona erdiðini söylüyordu. Evime dönebilirmiþim.

Gözlerim doldu. Küçük hanýmý ve Eylül’ü nasýl býrakacaktým? Konuyu küçük hanýma açtýðýmda tüm olgunluðuyla “Merak etmeyin. Eylül’ün okuluna bir sene yetecek parayý zaten verdiniz. Ona kitaplar aldýnýz. Artýk siz gidin” dedi. Ben ise yine o koruma mekanizmamý çalýþtýrýp bütün soðuk duygularýmý yeniden kazanmýþtým. Zaten o günden sonra da Eylül bizim eve hiç gelmedi.

Seyahatim uzun, yorucu ve üzüntülü geçti. Hemen eve gittim. Duþumu aldým. Ev artýk biraz daha çirkin gelmeye baþlamýþtý. Duþ o kadar da temiz deðil gibi geldi. En azýndan küçük hanýmýn eli deðmemiþti. Býkkýndým. Ýnsan unutuyor iþte. Ancak unutulmaz bir þey oldu ertesi gün. Büroya gitmeden bir gazete aldým. Orada; küçük haným, Eylül, çocuk ve esnaf artýk yok yazýyordu.

Önce saçlarý yanmýþ olmalý. Eylül hikayeler yazamayacak. Üstadýn dediði gibi, büyümeyecek, belki saçlarý tutuþmuþtur önce, gözleri yanmýþ mýdýr? Külleri nereye kadar uçmuþtur en son? Buralara gelmiþ midir? Belki bir pamuk þekere yapýþmýþtýr. Orada mutlu olmuþtur.

Temmuz 10, Üstadýn her seferinde dudaklarýmý büzerek okuduðum dinlediðim þiirine gönderme olsun diye.

.Eleþtiriler & Yorumlar

:: .....
Gönderen: Nermin Güday Kaçar / , Türkiye
23 Ocak 2015
Çevre tsvirleriniz ve karakter analizleriniz çok baþarýlý. Ben uzun cümleleri kullanmaktan korkarým çünkü cümlenin yapýsýný bozmaktan korktuðum için. Fakat siz bunu baþarýyla yerine getiriyorsunuz. Tebrik ederim. Sevgi ve saygýlarýmla.

:: .............
Gönderen: Kâmuran Esen / ,
4 Ocak 2015
Tebrikler. Çok güzel ve etkileyiciydi. Devamýný dilerim. Selâm ve sevgiyle.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn toplumcu kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Bir Yer Verdim Sokak Tarafýndan

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Merhemci


Gökçen Taner kimdir?

Sabahýn köründe uyanýp, yaratýcý baþkalaþma iþiyle uðraþýyorum. Sonra gün böylece geçiyor, patronun zincirleri arasýnda sýradan muhalif sesimi hep süreðen bir azalmayla çýkarmaya çalýþarak. Sonunda tekrar gün bitiyor ve ben yaratýcý yazarlýk keyfime koþuyorum akþamlarý. . .

Etkilendiði Yazarlar:
Huxley, Orwell


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Gökçen Taner, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.