..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Yanlýþ sayýsýz þekillere girebilir, doðru ise yalnýz bir türlü olabilir. -Rouesseau
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Beklenmedik > Caner Almaz




14 Mayýs 2013
Zaman - 1  
Caner Almaz
Boþluk, yalnýzlýk deðildir.


:AHBF:
Kaptýðý çaylara bakmamaya çalýþarak yürümeye çalýþýyordu. Çok ufakken annesine sorduðunda eðer çaylara bakarsa dengesini daha çabuk kaybedeceðini ve nihayetinde çaylarýn sallanarak döküleceðini öðrenmiþti. Bu sebeple içi biraz tedirgin, kendine çaktýrmadan gözlerini yoldan ayýrarak arada bir çaylara bakýp bakýp yürümeye çalýþtý bir süre. Onca dikkatine raðmen, yine de altlýða bir iki damla aktý bardaðýn içinden. Olsundu, o kadar göze batmaz diye düþünüverdi kendini rahatlatmak istercesine. Neyse ki baþtan tedbirini almýþ, þekerleri olasý bir durumda ýslanmalarýný önlemek için tepsiye ayrý bir altlýkla koymuþtu. Yine annesi söylemiþti, baþta alýnan tedbir zaman kazandýrýr. Öyleydi hakikaten, annesinin ne çok þey bildiðini düþündü. Odaya girdi, önce ustasýnýn önüne çayý koydu, sonra misafirinin. Þekerleri ayrýca servis etti. Gerisin geriye odadan çýkarken, arkasýndan ustasý seslendi;

‘Halil oðlum, boþ durma, dükkânýn önünü bir güzel süpür evladým.’

Hava sýcak, yol kuru ve üzeri sessiz. Halil eline aldýðý ot süpürgeyi biraz ýslattýðý asfalt üzerinde bir ileri bir geri keyifsiz ve isteksizce dolaþtýrýyor. Daha bu sabah süpürdüðü yolda birkaç izmaritten baþka bir þey yok. Onlarý da iþtahsýzca süpürüyor. Kurumuþ birkaç dalý alýyor yerden, birini güneþin önüne tutuyor. Güneþle gözü arasýnda bir perde görevi görüyor kurumuþ yaprak. Yapraðýn arkasýnda kalan güneþ, saydamlýðýný yitirmek üzere olan sarýnýn uç noktalarýna boyanmýþ yapraðýn ihtiyarlamýþ damarlarýný iyice belirginleþtiriyor. Aðaç süpürgeye dayanmýþ bir vaziyette ne kadar o yapraða baktý, ne kadar inceledi bilmiyor Halil. Öðleden sonrasý akmýyor bu terk edilmiþ gibi duran kasabada. Sanki zoraki yerleþtirilmiþ dükkanlar, dükkanlarýn önlerinde kimi gazete okuyan, kimi uyuklayan, kimi gelene geçene bakan, kimi eline aldýðý ufak radyoda sabýrla ajansý arayan insanlar, yoldan akþama ne piþirsem telaþýna kapýlýp alýþveriþe çýkmýþ kadýnlar, okuldan çýkýp eve bir an önce yetiþip belki mahalle maçýna gidecek olan çocuklar. Hepsi, sanki akþamýn hiç gelmeyeceðine inanmýþçasýna içlerinde bulunduklarý durumu kabullenmiþ, zamana teslim olmuþlar. Birkaç adým ötedeki çöp tenekesine yürüyüp yapraklarý çöp kutusuna attý Halil. Sýcak ensesini yakmýþtý, dükkanýn tentesi altýna geçti, sandalyeye oturdu. Annesini düþündü. Acaba nasýldý? Günlerdir konuþmamýþlardý. Akþama arayayým çýkmadan dükkandan dedi içine. Bunlarý düþünürken ustasý ile misafiri çýktýlar içeriden. Sesli sesli gülüþmeleri ile uyuyan sokaðý uyandýrdýlar, yolda dolanan birkaç güvercin ürkerek havalandý gülüþmeler üzerine.

Halil ile ustasý, içeriye geçtiler. Burasý bir saatçi dükkanýydý. Ýçerisinde her çeþidinden yüzlerce saat ile doluydu. Bir süre sonra alýþýlagelen saat sesleri, Halil’in gece rüyalarýnda da fon sesi oluyordu uzun zamandýr. Çok ufakken babasýnýn aldýðý saatin içini açarak merak sarmýþtý saatlere. Babasýnýn hediyesi bir elektronik saatti ama karýþýk iþleyiþi yine de onu bir hayli cezp etmiþ, saati uzun uðraþlarý sonrasýnda paramparça etmiþti. Kol saatini parçaladýðý için babasýndan azar iþitse de, evdeki saatleri tek tek açýp içlerini kurcalamaktan kendini alamadý Halil. Böyleydi tutkular, siz kendinizi alýkoyamazdýnýz. Alýþkanlýk deðildi bu, önüne geçilemeyen ve size sahip olan yoðun bir istekti. O da karþý koyamýyordu içinde dalgalanan bu hisse. Her yeni saatte meraký daha da artýyor, önüne geçilemeyen bir heyecana bürünüyordu tutkusu. Okuldan sonra kütüphaneye gidiyor, saatler ve iþleyiþleri hakkýnda bulabildiði tüm kitaplarý okumaya baþlýyordu, saatleri anlayabilmek için saatlerini harcýyordu. Saatlerin tarihçesiyle baþladý iþe. Zaman kavramýnýn kýymetini anlayan insanoðlunun onu tahmin etmek için kullandýðý yöntemleri hazmetti. Tarihsel süreç içerisinde saatlerin geliþimini öyle bir heyecanla içti ki, içerisinde bulunduðu dükkana çýrak olarak çalýþmaya baþladýðýnda ustasýna bunlarý anlattýðýnda, ustasý onda kendi çocukluðunu görmüþtü. Böyle bir heyecaný karþýsýnda görmek, kendi heyecanýný söndüren bu durgun kasabada ilaç gibi gelmiþti ustasýna da. Þimdi de iþin inceliklerini, saatin mekanizmasýnýn teorik kýsmý haricindeki pratik kýsmýný, zanaati öðretiyordu Halil’e. Ýkisinin de tutkusu mekanik saatlerdi. Mekanik saatler, diðer elektronik saatlere göre daha mucizevi duruyordu gözlerinde. Bozulan bir mekanik saati tamir ettiklerinde, ikisi de mutluluklarýný tarif edemiyorlardý. Ýþte yine bir mekanizmanýn baþýna eðilmiþler, gözlerine büyüteçlerini takmýþlar ve hayattaki en önemli insaný hayatta tutmaya çalýþan doktorlar misali özenle tamire giriþmiþlerdi. Her saat, yeni bir hikayeydi. Her saat koskocaman bir geçmiþi hafýzasýnda taþýyordu. Her saat, aslýnda hayatýn gerçek olduðunun bize bir kanýtýydý. Bu suretle, ikisi de ayný düþüncede yüzdüklerinden, hikayeyi ve hafýzayý ve hayatý muhafaza edebilmek için çabalýyorlardý. Onlar hikayeyi ve hafýzayý ve hayatý tamir ediyorlardý bir nebze.

Mekanik saatlerle insanlarýn çok fazla ortak yönünün olduðunu düþünüyordu Halil. Ýkisi de þartlara baðlý hareket ediyor, ikisi de doðrudan þaþabiliyor, ikisi de bozulabiliyor, ikisinin de hem ucuzu hem de kalitelisi bulunabiliyordu. Ýþte þu an tamir etmeye çalýþtýklarý 60 yýllýk saat kaliteli bir saati mesela. Zamana boyun eðmiþ, anlaþýlan sahibi de pek hissederek kullanmamýþtý bu saati. Çokça çizikle doluydu camý. Çok güzel bir iþçiliði olmasýna raðmen, zembereði kýrýlmýþtý. Deðiþtirmek gerekiyordu, çünkü tamiri mümkün deðildi. Her saate yeni bir zemberek taktýðýnda o muazzam iþleyiþini açýk olarak görmek onu o kadar heyecanlandýrýyordu ki, her seferinde olan biteni dýþýndan tekrarlýyordu;

‘Ýþte, saati kuruyoruz ve zemberek geriliyor. Pandül, pandüle baðlý çatal, çatala baðlý çatal diþlisi. Çatal diþlisine dokunan saniye çarký. Saniye çarkýna müptela ekstra çark ve zemberek. En üstte tiyatronun oyuncularý, akrep ve yelkovan. Gergin zemberekteki enerji yavaþ yavaþ pandüle akmaya baþlar, saða sola dönerek çatalý hareket ettirir. Çatal, çatal diþlisini, çatal diþlisi de saniye çarkýný çevirir. Saniye çarký ekstra çarýk çevirir ve zemberekteki enerji yavaþ yavaþ tükenir. Ýþte öykü böyle baþlar.’

Akþam çýkmadan annesini aradý. Ýyiydi, özlemiþti onu. Üniversiteyi kazandýktan sonra bu ücra kasabaya okumaya gelmiþ, okuldan artýrdýðý zamanlarda da dükkanda çalýþmaya, kendi yaðýný kavurmaya çalýþýyordu Halil. Pek bir þey kazanmasa da, tutkusunu iþi yapabilmek, onun için ciddi bir kazançtý. Düþünüldüðünde, yeryüzündeki en þanslý insanlar, tutkusunu iþi yapabilen insanlardý aslýnda. Bir insanýn zoraki bir iþte çalýþmasý, ona yüklenilen en aðýr eziyetti. Ýnsanlar, yaþamda kalabilmek için hayatlarýnýn en kýymetli zamanlarýný aslýnda bulunmak istemedikleri bir ortamda, baþkalarý emeklerinden para kazansýn diye harcýyorlardý. Daha iyi bir yaþam sürebilmek adýna, yaþanabilecek bir hayat ve alan býrakmýyorlardý kendilerine. Senede bir ya da iki hafta tatil yapabilmek umuduyla, süregelen bir düzene sýkýþýp kalýyorlar ne bunun farkýna varýyor, ne de bunu düzeltmek için bir þeyler yapýyorlardý. Fark ettiklerinde yaþadýklarý mutsuzluðu gizlemek için de alkole alýþýyorlar, sigara tüketiyorlar bu tüketim ve koþuþturmaca içerisinde kendi saðlýklarýný bozuyor saðlýklarýný toparlayabilmek için spor salonlarýna gidiyorlar, uzaklaþtýklarý doðadan daha samimi seçilmiþ sebze meyve tüketiyorlardý. Kendi içlerinde düþtükleri tezatýn farkýna varmamýþ gibi sabah iþe gidiyor, akþam da hissiyatsýzlýklarla dolu þeklide evlerine dönüyorlar, yataklarýna girip ertesi sabaha ulaþmamak için dua ediyorlardý.

Dükkaný kapatýp kaldýðý tek göz odaya doðru yürürken oldukça dalgýn ilerliyordu Halil. Öyle ki yolda ona selam veren okuldan arkadaþlarýný fark etmedi. Ufak kasabalarda kimseden saklanamazdýnýz, illa ki bir köþeden bir tanýdýk sizi bulurdu. Bir de öðrenci aðýrlýklý yaþayan sakinleri varsa bu kasabanýn, bu, kaçýnýlmaz bir durum olurdu. Halil, eve giden kestirme yollarý ezberinden okuyup, ara sokaklardan sessiz ve kendi baþýna kalmýþlýðýn tadýna vararak bir göz odasýna ulaþmayý planlýyordu. Öyle de oldu. Merdivenleri yavaþça çýktý, eski duvarlarýn sývasý dökülüyordu. Bu ev de kasaba gibiydi, bakýmsýz, yalnýzlýktan eli yüzü ekþimiþ, eskimiþ. Odasýna girdi, ýþýðý açýp perdeleri çekti. Yalnýzdý. Yalnýzlýk üzerine düþünüyordu. Ýnsan sahiden yalnýz kalabiliyor muydu? Her þeyden ve herkesten uzaklaþýp, mutlak yalnýzlýða kavuþma fikri bir süre dolandý içinde. Mümkün müydü böyle bir þey? Varsa böyle insanlar onlara imrendiðini hissetti. Ayaklanýp ocaðý yaktý, dünden kalan yemeðin altýný yaktý. Bir tabak ve kaþýk çýkardý. Sessizce bir görevi eda edermiþ gibi yemeðini yedi. Bulaþýklarý yýkamaya üþendi, mutfak tezgahýna býraktý tabak ve kaþýðý. Eski radyosunu pencerenin önünden alýp açtý, sevdiði müzikleri aradý bir süre, bir kanal buldu, radyoyu gerisin geriye pencerenin kenarýna koydu. Orada iyi çekiyordu çünkü. Sadece akþamlarý yaptýðý üzere, yemekten sonra bir dal sigara yakmak için yataðýn altýndaki pakete ve kibrite uzandý. Sigarayý yaktý, içine çekti dumaný. Bir süre öyle sessiz durdu karþýsýndaki duvarý seyrederek. Sanat musikisi çalýyordu, eskilerden bir parça doldurdu odayý. Vasýfsýz bir kederle buluþtu gözleri, biraz da sigara dumanýnýn etkisiyle gözleri nemlendi. Yalnýzlýk diyordu içine, insan kendinden kurtulamadýðý müddetçe yalnýzlýk mümkün deðil.

Üniversitenin sadece birkaç bölümünün bulunduðu bir kampüs. Yurdun deðiþik illerinden, ailelerinden kurtulmak, bir süre uzaklaþmak ya da gençliðini rahatça yaþayabilmek maksadýyla gelmiþ bir sürü genç. Çok az sayýda da okumak için çabalayan birey, onlarý seçmek ve bulmak çok kolaydý. Sýnav tarihleri yaklaþtýðýnda diðer öðrenciler etraflarýnda fýr döner, ders notlarýnýn fotokopilerini alabilmek için onlara dil dökerlerdi. Her okulda, her üniversiteye lazým olan bireylerdi bu çalýþmaya, öðrenmeye çalýþan gençler. Ülkenin geleceði onlarýn alacaðý notlara baðlýydý bir nebze. Diðerleri kantinde langýrt baþýnda saatlerini harcýyorlardý gün boyu çünkü. Oturulan masa baþý sohbetlerde gruplar halinde görüþlere göre ülke meseleleri ele alýnýyordu bu unutulmuþ kasabada, uzak kalmýþlýðýn ve umurda olmamanýn soðukluðu unutularak. Sað görüþlüler, sol görüþlüler, hükümet yanlýlarý, kürt gruplar, hepsi ayrý ayrý hareket ederken, bunlarýn haricinde ülkede de olduðu gibi görüþünü belli etmeye çekinen bir sessiz çoðunluk da mevcuttu. Kasabanýn sessizliðini bazen solcu çocuklarýn gösterileri bazen de bu gösterilere karþý hareket eden diðer gruplarýn sloganlarý bozardý. Halil bu hareketlere oldukça uzaktan baksa da, yine uzaktan takip ederdi durumlarý, tamamen kopuk deðildi konudan. Çok yakýn arkadaþý olan Mesut oldukça ateþli bir solcuydu. Gençliðinin heyecanýyla ve babasýnýn geçmiþ dönemlerde yaþadýklarý siyasi olaylarýn etkisiyle üniversitede örgütlenme adýna elinden gelen her þeyi yapýyor, bildiri yayýnlýyor, eylem planlýyordu. Öyle olurdu genelde, bir ebeveynin gölgesinde büyüyen çocuk, büyüdüðü rüzgarýn yönüne yol alýrdý. Halil’in yazýsý ve imlasý iyi olduðu için Mesut ondan bu konularda destek alýyor, bu iþleri de çoðunlukla Halil’in tek göz odasýnda yapýyorlardý. Bunlara raðmen Halil pek olaylara karýþmýyor, sadece bu iþlerde yardýmcý olmakla yetiniyordu.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn beklenmedik kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Yanmak - 2
Eksik - 4
Gölge
Eksik - 3
Düþmek
Eksik - 5
Yokluk - 2
Yudum
Düþmek - 3
Eksik - 2

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Unutanlar Bürosu - 1
Topal Kedi
Varlýk
Nokta
Yokluk - 3
Unutanlar Bürosu - 4
Cino ve Binalar
Çizgi
Varlýk - 3
Unutanlar Bürosu - 3

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Yeni Baþlayanlar Ýçin; Yalnýzlýk [Deneme]
Yeni Baþlayanlar Ýçin; Aþk [Deneme]
Çay - 2 / Sen Gittin ve Herkes Ölmeye Baþladý [Deneme]
Ýtiraflar - 1 [Deneme]
Kesik [Deneme]
Çay - 1 [Deneme]


Caner Almaz kimdir?

Ýçimdeki çok sesliliðin esiri olan kalemimle, çok sesliliðinize hitap ediyorum. Sizi duyuyorum ve sizi anlatýyorum. Ýçinizdeki sizi dinlemelisiniz.

Etkilendiði Yazarlar:
Dostoyevski, Oðuz Atay, Franz Kafka


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Caner Almaz, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.