"Usun ve deneyimin aksaçlýlarýnki gibi, ama yüreðin masum çocuklarýnki gibi olsun." -Schiller |
|
||||||||||
|
Bu halde olan bir insana adýný sorsanýz söyleyemez. Kaldý ki siz bu canavarlaþtýrdýðýnýz insandan insan haklarýna uygun hizmet bekliyorsunuz. Polis artýk düþünme kabiliyetini yitirmiþ halde. Son bir haftada 5 arkadaþýmýzýn intihar ettiðini biliyor muydunuz? Bir arkadaþým televizyon izlerken kendini görmüþ, yerde yatan bir kadýný tekmeliyormuþ. “Aman Allah’ým” diyor, “Bu ben olamam, ben bu kadýný tekmelediðimi hatýrlamýyorum, bir insan bunu nasýl yapabilir?” Ýþte polisin ne hallere geldiðinin göstergesi… ÇADIRLARIN YAKILMASI OLAYI BÜYÜTTÜ Gezi Parký eylemlerinde iþi çýðýrýndan çýkaran, çadýrlarýn yakýlmasý oldu. Polis veya deðil, sivil giyimli, gaz maskeli þahýslarýn suç teþkil eden emri uygulamalarý olaylarý patlattý. Burada emri verenler ilk derece sorumlu. Zaten polis suç teþkil eden emri sorgulayamýyor ki robota dönmüþ, “Benim tek seferde 8 saat, haftada 40 saatten fazla çalýþmamam lazým” diyemiyor. “Ben gaz atmam” diyebilecek cesarete sahip bir polis memuru tanýmýyorum, hayal bile edemiyorum. Ýtiraz durumunda polis sürgün yer, soruþturma geçirir, ceza alýr, mobbing uygulanýr, çok geçmeden intihar dahi edebilir. 16 sene okumuþsunuz, fakülte bitirip polis olmuþsunuz, sonra “Simit sat, onurlu yaþa!” Sistem yanlýþ, polis simit satsa ne olacak? Önemli olan polisin nasýl idare edileceðidir, polise suç telkin eden emir verildiðinde dik durabilecek, emri yerine getirmediðinde hakkýný savunabilecek bir mekanizmanýn oluþturulmasý lazým. POLÝSÝN HAKKINI SAVUNMA MEKANÝZMASI YOK Polisin topyekûn muhafazakâr olduðunu söylemek zor. Zaten biz, hak arayan polisler, her zaman “Bizler hem saðcý hem solcu hem de cemaatçi polisleriz” sloganýyla yola çýktýk. Polislik mesleðine giren genç jenerasyonda muhafazakâr polislerin sayýsý çoðunlukta. Ancak daha eski meslektaþlarýmýzda milliyetçi ve ülkücü polislerimiz aðýrlýkta. Bunun yanýnda üniversite mezunu polis yani POMEM alýmlarýyla solcu polis sayýsý da eskiye nazaran artýþ gösterdi. Ancak saðcý, solcu, cemaatçi polis olmanýn bir farký bulunmuyor, yarýn sol görüþlü bir hükümet gelip sað görüþlü insanlarla polisi karþý karþýya getirse, yine ayný þeyler yaþanýr. Çünkü ýsrarla söylediðimiz gibi polis sorgulayamýyor, hakkýný savunan bir mekanizma yok. Linç edilen polis memuru arkadaþlarýmýz, yaralanan, olay sebebiyle kalp krizi geçiren ve hayatýný kaybeden arkadaþlarýmýz var, dolayýsýyla polis bunlarýn sorumlusu olarak eylemcileri görüyor ve bir nefret oluþabiliyor eylemcilere karþý. 'YA ÝTAAT ET YA TERK ET MANTIÐI VAR' (“Polise emri veren siyasi otorite. Asýl ona öfke duymanýz gerekmiyor mu?” sorusuna cevaben) Emin olun bize o suç teþkil eden emri veren idarecilerimize, amirlerimize fazlasýyla öfke duyuyoruz. Siyasilere fazlasýyla alet oluyor amirlerimiz. Ama elden ne gelir? Ya itaat et ya terk et mantýðý var. Ve hiç bilmediðiniz bir þey söyleyeyim: Polisin açýk öðretim sýnavýna girmesi geçen hafta yasaklandý. Eðitim anayasal haktýr ama polis teþkilatýnda müdürler kendini anayasadan üstün görebiliyor. Sonuçta hiçbir polis sýnava giremedi ve hepsi sýnýfta kaldý. 'ORANTISIZ MÜDAHALE YOK' Gaz bir orantýsýzlýk deðildir, TOMA’dan sýkýlan su orantýsýzlýk deðildir. Çünkü polisin baþka alternatifi yok, nasýl daðýtacak taþkýnlýk yapan gruplarý? Bir düþünsenize üzerinize yaðmur gibi taþ yaðýyor, havaifiþekler atýlýyor, buna karþýlýk polisin gaz ve sudan baþka silahý yok. (Baþbakan’ýn bile orantýsýz gücü kabul ettiðini hatýrlatýyoruz) Hükümet diðer hükümetlerin yaptýðý gibi her zaman olduðu gibi suçu polise atýyor. Önce emir veriyor, sonra ‘Vur dedik öldürdün!’ moduna giriyor. Bu, tüm hükümetlerin siyasi taktiðidir. 'BU DEMOKRATÝK BÝR EYLEM DEÐÝL' Son haftada yaþananlarý, demokratik bir eylem olarak görmüyoruz. Demokratik bir eylemde yürüyüþ yapýlýr, slogan atýlýr, ancak polise taþ atýlmaz, cam çerçeve indirilmez, iþyerlerine saldýrýp araçlar yakýlmaz. Tek baþýna duran eylemciye tazyikli su sýkýp yaralanmasýna neden olan veya yere düþmüþ ve zaten etkisiz hale gelmiþ eylemciyi yerdeyken hâlâ coplayan polis arkadaþlarýmýzý üzülerek izledik. Vatandaþa kötü davranan polisler tabii ki var, ancak bunlarý genellememek lazým. Zaten bizler kötü muamelede bulunan arkadaþlarýmýzý kesinlikle uyarýyor ve kendilerine bu baðlamda cephe alýyoruz. Tüm bu yaþananlara tabii ki üzülüyoruz, sonuçta yüzlerce meslektaþýmýz; aralarýnda polis yakýnlarýnýn da olduðu yüzlerce eylemci yaralandý, maddi zarar inanýlmaz boyutlarda. Þimdi bu röportajý okuyan hiç kimse zaten eylemlerin ‘yeþili koruma’ adýna olduðuna inanmýyordur. Maksatlarýnýn hükümeti devirmeye çalýþmak olduðunu düþünüyoruz. Bunun yolu bu deðil, seçim. Alýntýdýr
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © osman demircan, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |