Bir klasik herkesin okumuþ olmayý istediði ancak kimsenin okumayý istemediði eserdir. -Mark Twain |
|
||||||||||
|
Tüm çiçeklerin adýný bilmem, çoðu bitkilerin adýný bilmediðim gibi, her gün yürüdüðüm ve taþlarýnýn kolay yürümeye elvermeyen herbir muzipliðinin ezberinde hiç kuþkunun olmadýðý bir rutinde, en beklenmedik sýkkýnlýklarla boðulan günün orta saatlerinde rast geldiðim o zarafet, hangi dünyanýn kayýp kýtasýnýn nadide koku toplacýydý bilemem; ama burnum dahil tüm duyularým hatta tüm bedenim sarsýntýsýnda duyularýnýn yerlerini yokladý bir bir; ilginçtir ki beþ adresten ibaret olduðunu sandýðým yoklayýþ, daha fazlasý bir sayýya doðru giderken, sayma iþini iki kez yaptýðýmý sanýyordum tüm dalgýnlýðýmla, koþullandýðým sayýyý aþmama adýna kabul ettiðim bir yanýlgý sanrýsý olduðunu belki þimdi itiraf edebilirim ki ettim gitti :) Kýrýk testinin darmadaðýn olmuþ hali –halsizliði demek daha doðru- nedense boyun kýsmýna ve ona ekli iki parmaðýn anca girebileceði kadar oyuk býrakýlan tutamak hasarsýz görünüyorken belli ki boynunun diðer tarafýnda kalan ve bir el kavrayýþý boþluðuna sahip tutamak, çoktan, yordamla bulunabilecek kadar karýþmýþtý daðýnýklýða. Dýþ yüzeyi görüþe nazýr parçalar, güneþin soldurduðu simetrik desenleri ifadesiz ve bitmemiþ tümceler gibi hýçkýrýklý dururken iç yüzey parçalarý sanki az önce kýrýlmýþ bir testinin karnýndan dökülen þarabýn ardýnda býraktýðý ýslak mayhoþluðu taptaze yelpazeliyordu günün orta saatlerinin sýcaðýna karþýn. Kimbilir ne zamandan deþmiþti karnýný kimbilir kimin hiddeti, sakarlýðý da olabilirdi; ama hiddet gibi görünüyor parçalarýn bile parça parça olmasýndan. Ýyi de nasýl böyle akþamdan kalma hal, kalbini taþa çalma intihar mevcut ve bir “Dur!” diyen olmamýþ mýdýr, bir toplayan kaybýn ayýplarýný… Daha da ötesi köy deðil kasaba deðil, eni konu bir þehir derisinde içkinliðine biten bir testinin kýrgýn yalnýzlýðý yoldan geçenlerin ayak seslerine inat sessizce topraktan gelip topraða gidemeyiþin parçalý bulutlu döv(ün)mesiydi. Geçebilirdim umursuzca ben de, basabilirdim, çiðneyip ezebilirdim, eðer þaþýrmasaydým zamansýz zamansýzlýðýna, yersiz yersizliðine ve nedensiz nedenli rayiha bulutlu buluntusuna… Görmeyebilirdim, önemsemeyebilirdim, boþverebilirdim, bir tekme de ben vurabilirdim zevkine bir parçanýn beline… Evet, yapabilirdim herhangi birini ya da birkaçýný… Böylesine bir detayýn baþýnda kendimi sorguya çeker gibi, aynadaki suretime bakar gibi, trene bakan öküzün kýpýrtýsýzlýðýyla öküze bakar gibi tren çýðlýðýyla geçerken þehir, bulmayabilirdim kendimi, bulduðum halime tebessümle, olasýlýklarýn, parmaklarýmýn arasýndan kulaklarýmýn üstünden ve saçlarýmýn dansýnýn figür aralarýndan geçerken bulduðum kendimi. Olsun, arada bir bulmak kendini iþine gelmeyen bir biçimle, tümden kaybetmiþlikten yeðdir, en azýndan sevindirir ve güldürür insaný, buzlu kaybolmalarýn somurtuk dehlizlerine girmemenin bir baþka köprüsüdür, ahþap ve sarmaþýk güvensizliðinde olsa bile… Yine de bir “karþý” vardýr, köprünün varlýðý, yüksekliðin tehditkâr derinliðine dikersen gözünü, kahraman bile olabilirsin iki þehrin yakasý bir araya gelmeyen hikâyesinin Marquez kapýsý açýk “son”larýnýn kendince’li tamamlamalarýnda uçurumlarýn. Baþýmý kaldýrýp güneþe baktým, baktým dediysem, bakmaya hamleydi, sýcaklýðýný böylesine terlerken tenim, gözümle varlýðýna tanýklýða ne gerek! Testinin iç yüzey kýrmýzýlýðýnýn ne içinde topraðýna kardýðý þaraptan ne topraðýnýn kanýndan olmadýðýný; kurgusuz ve burgulu haykýrýþlarda aðlamaktan olduðunu, bir testinin yaþama gözüyle deðil özüyle baktýðýný, elbet aðlarken gözünden deðil özünden akýttýðýný, kan kan aðladýðýný, ancak acýnýn kokusunu “beþ” in üstündeki bilmem kaçýncý sayýya denk gelen duyusuyla algýlayan Cehennem Özetçisi’nin bilmesi yakýþýrdý. Özetler, bende kusma hissi uyandýrmýþtýr hep, ne aslý ne de asýlsýzlýðý olan bu vurucu timler, hangi teþkilâtýn tetiðini düþürüyorsa ortalýðý ihanet buluyordu. Eðildim dizlerimi bükerek, kokuya dolayým dedim; belki bir küskün parçaya el sürecektim belki de tükürecektim istemsiz. Titreþen bembeyaz zarafet çanlarýný fark etmem mucizeye eþzamanlý bombanýn patlamasý soluksuz, onca küçük olmasýna karþýn onca büyük zarflar taþýyan ve her biri uzamýn el deðmemiþ, göz görmemiþ saflýðýn Cennet’ten gelen hayýr çiçekleri olan Udumbara nadideliði yeni anlamlarýn habercileri idiler. Uçarlar, yerlerinde duramaz koparlar endiþesi ile nefes alamadým bir süre, þehrin treni durdu, öküzü gitti, testi altýndaki taþýn göðsü kabardý taþlýðýný unutup… Bir testinin içözü maya tutmuyor kalbini lotuslamadan ve bir insanýn yeminleri yerini bulmuyor kýrýklarýnda Udumbara mayasý zamanlamadan. Funda Paktan Bodrum / 22 Aralýk / 2012
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Funda PAKTAN, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |