..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Seviyorum, öyleyse varým. -Unamuno
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Halk Öyküleri > Seyda Kesikoðlu




25 Temmuz 2013
Kara Masal  
Seyda Kesikoðlu
Günümüzde uðruna savaþlar açýlan, kan dökülen, en kutsal deðer addedilen demokrasi... Demokrasi böylesine övgüyü hak eden bir þey mi? Ya da demokrasi denilen þey gerçekten de bugünkü gibi bir þey mi?


:AHCE:
Bir zamanlar ülkenin birinde birkaç yüz kiþinin yaþadýðý ücra bir köy varmýþ. Bu köyde çok uzun yýllardýr hep ayný kiþi baþkan seçiliyormuþ ve tüm köy ahalisi köylerinde demokrasinin ne güzel uygulandýðýný övüp dururmuþ. Bu ayný baþkanýn baþkanlýðýndaki bu köy karar vermeleri gereken her konuda oylama yaparlarmýþ ve ancak oy çokluðu saðlandýðýnda bir karara varýrlarmýþ. Ama ne hikmetse, hep baþkanýn istediði kararý kabul edermiþ çoðunluk, baþkanýn istemediði hiçbir karar oylamada çoðunluðun oyunu alamazmýþ. Aslýnda bunun hikmeti belliymiþ, o köyde, baþkanýn ailesi dýþýnda birinin okuma yazma öðrenmesi yasakmýþ, köy dýþýna çýkan birinin köye dönmesi de. Köyün bir okulu da varmýþ, ama bu okulda tek bir þey öðretiliyormuþ, yabancý bir dilde yazýlmýþ ve köydeki tek kitap olan bir kitabý okumak, bunun yanýnda da ahlâk dersleri, köylerindeki demokrasinin güzellikleri falan öðretiliyormuþ en fazla… Ama kimseye okutulan o kitabýn ne anlattýðýndan bahsedilmiyormuþ, bu da yasakmýþ çünkü… Sadece sýk sýk o kitabý sesli bir þekilde okuyup ne anlama geldiðini bilmedikleri cümleleri huþu içinde dinliyorlarmýþ, ötesine kimse cesaret edemiyormuþ. O kitap dýþýnda da köye kitap ya da yazýlý bir þey sokmak yasakmýþ. Köy ahalisine dýþ dünyada olanlarý hep baþkan ve yakýn çevresi anlatýyormuþ, ama pek tabi gerçekte olanlarý deðil, insanlarýn kolay yönetilebilmeleri, kolay yönlendirilip ikna edilebilmeleri için duymalarý gerektiðini düþündükleri uydurma þeyleri… Askere ihtiyaçlarý olduðu zaman hemen bir savaþ haberi uyduruyorlarmýþ, ya da çok yakýnlarda bir yerde kendi topraklarýna göz dikmiþ, kendi ahalisine zulüm eden düþman bir köyden bahsediyorlarmýþ, köyün güçlü delikanlýlarýný hemen silahaltýna alýp kim bilir nerelere yolluyorlarmýþ. Baþkanýn parasý mý azaldý, hemen “Kýtlýk kapýda!” diye bir söylenti çýkarýlýp köy ahalisinden ek vergiler talep ediliyormuþ. Oradaki insanlarýn dýþ dünyadaki gerçekleri, gerçek haberleri duymak için televizyon, radyo, gazete gibi þeylerin varlýðýndan haberleri yokmuþ bile… Baþkan ve yakýn çevresi ne derse, ne anlatýrsa tüm köy ve dünya onlardan ibaretmiþ.

Bu düzenin kusursuzca iþlediði yýllar gelip geçerken günün birinde köye yolunu kaybetmiþ bir yabancý gelmiþ. Hani öyle eli boþ falan da gelmemiþ, baþka bir köye atanan bir öðretmenmiþ ve çantasýnda bir sürü kitap varmýþ. O ücra köye yýllar sonra gelen ilk yabancýymýþ. Baþta köylüler ne yapacaklarýný bilememiþler, sonra kendileriyle ayný dili konuþan bu yabancýya kanlarý ýsýnývermiþ ve onu bir gece köyde misafir etmiþler. O gece yatmadan önce o yabancý o köyün hikâyesini dinlemiþ köylülerden, bu hikâye ilgisini çekmiþ, bir süre orada kalmaya karar vermiþ. Derken baþkanýn muhbirlerinden birisi köye bir yabancýnýn geldiðini yetiþtirmiþ baþkana. Baþkan telaþlanmýþ, köyün düzeninin bozulmasýndan korkmuþ ve hemen o yabancýyý huzuruna çaðýrmýþ. “Burada ne iþin var yabancý!” demiþ sertçe, yabancý ise “Yolumu kaybettim, o yüzden buradayým.” demiþ. Baþkan iyice iþkillenmiþ, huzurundaki diðer herkese odadan çýkmalarýný emretmiþ, yabancýya “Yaklaþ,” demiþ, “nereden gelip nereye gidiyorsun?” diye fýsýldamýþ merakla. Yabancý ise sakince “Dedim ya, yolumu kaybettim, buralarda bir yerdeki bir köye öðretmen olarak atandým, oraya gidiyorum.” demiþ. “Öðretmen” lafýný duymuþ ya baþkan, iyice korkmuþ, sonra toparlanmýþ, öfkelenmiþ ve sertçe “Bu köyden bir an önce git ey yabancý, biz köyümüzde yabancýlarý istemeyiz.” demiþ. Ama bizim yabancý öyle kolay pes etme niyetinde deðilmiþ, hafifçe gülmüþ, “Yok,” demiþ, “burada bir süre kalmak istiyorum, yaz mevsimindeyiz, daha okullarýn açýlmasýna çok var.” Baþkan daha da sinirlenmiþ, “Amacýn ne ey yabancý!” diye gürlemiþ. Yabancý yine hafifçe gülmüþ, “Dedim ya,” demiþ, “Daha okullarýn açýlmasýna çok var, yazý burada geçirmeye karar verdim, hem gördüðüm kadarýyla buranýn kýzlarý çok güzel, bense bekârým, atandýðým köye bir gelin alýp gitmek isterim.” Baþkan yine kýzmýþ, “Biz yabancýlara kýz vermeyiz!” Yabancý yine yýlmamýþ, gülmüþ, birden elindeki iki çantadan birini açýp göstermiþ baþkana, açtýðý çanta altýn külçesi doluymuþ. “Bak,” demiþ, “eðer muradýmýn gerçekleþmesine yardým edersen bu altýnlarýn yarýsý senin.” Baþkan altýnlarý görünce durur mu, hemen parlayan gözlerle bakmýþ yabancýya, gülümsemiþ, “Tamam,” demiþ, “istediðin kadar kal burada, istediðin kýzý seç, seçtiðin kýzla evlenmen için elimden geleni yaparým.” Böylece yabancý, baþkanla anlaþmýþ, kendisine tahsis edilen, yýllardýr kimsenin kalmadýðý köy misafirhanesinin yolunu tutmuþ.

Misafirhaneye gidince yabancý, altýnlarla dolu çantayý bir kenara atmýþ, diðer çantayý açmýþ. O çanta ise kitaplarla doluymuþ. Ýçlerinden devlet yönetimi ve devletle ilgili bir kitap seçmiþ, hemen misafirhanenin penceresinden bakmýþ. Baþkanýn adamlarý ortalarda görünmüyormuþ, bunu fýrsat bilip hemen dýþarý çýkmýþ, yolda gördüklerine sorup köy kahvesinin yolunu tutmuþ. Kahveye girdiðinde baþta herkes ona þaþkýnlýkla dönüp bakmýþ, sonra geçen geceden onu tanýyanlar durumu izah etmiþ diðer köylülere, köylüler yabancýyý buyur etmiþler sonra. Yabancý, kahvenin ortasýna bir sandalye çekip oturmuþ. Ahali de onun etrafýna doðru yaklaþtýrmýþ sandalyelerini, “Anlat,” demiþler, “nereden geldin, nereye gidersin?” Yabancý ise “Kara Ülke’den geldim Aydýn Köy’e öðretmen olarak gidiyorum.” demiþ. “Burada iþin ne peki ey yabancý.” demiþler, “Size hediyeler getirdim, onlarý verene kadar burada kalacaðým.” demiþ. “Nedir bu hediyeler ey yabancý?” demiþler, Elindeki kitabý açmýþ, okumaya baþlamýþ. O okudukça ahali þaþýrmýþ, ahali þaþýrdýkça yabancý daha bir þevkle okumuþ. Sonra ahaliden birisi sormuþ, “Sen böyle ne okuyorsun ey yabancý, bizim bildiðimiz kitap bizimle ayný dili konuþmaz, senin okuduðun bu kitap bizimle ayný dili konuþuyor?” Yabancý ise “Doðru,” demiþ, “gerçek kitap sizinle ayný dili konuþmasýný bilen kitaptýr, gerçek okuma ise ayný dilde yapýlan anlayarak okumadýr.” Þaþýrmýþ ahali, arasýnda uðuldanmýþ, sonra birisi demiþ içlerinden, “Doðru söylüyorsun ey yabancý, okumaya devam et, ama sadece okumakla kalma, bize de okumayý, okuduðunu anlamayý öðret.” Yabancý memnunca gülümsemiþ, ama bir yandan korkuyormuþ, “Baþkanýnýzýn size yabancý dildeki bir kitap dýþýnda okuma yazmayý yasakladýðýný duydum, baþkan bu iþe kýzmasýn.” demiþ. Ahali ise hemen onu yatýþtýrmýþ, “Merak etme ey yabancý, ne baþkan, ne adamlarý ahalinin arasýna hiç karýþmaz, hele bu kahveye hiç adým atmaz.” Yabancý rahatlamýþ ve o andan, o günden sonra hem ahaliye o kahvede kitap okumuþ, hem de okuma yazmayý öðretmiþ.

Günler günleri kovalamýþ, ahali yabancýnýn kitaplarýndan öðrendikçe öðrenmiþ, zihnini açmýþ. Artýk köylerine de, dünyaya da baþka gözle bakar olmuþ. Baþkan da durur mu, köy meclisi toplantýlarýnda ahalinin deðiþtiðini sonunda fark etmiþ, sormuþ soruþturmuþ, sonunda ahaliden birisi korkup yabancýnýn yaptýklarýný söyleyivermiþ. Baþkan köpürmüþ, kendisine yakýn olan, olmayan herkesi köy meydanýna çaðýrtmýþ, yabancýyý da yaka paça huzuruna getirtmiþ. “Ey sen fitneci, fesatçý yabancý, bu ahaliyi yalanlarýnla kandýrmaya utanmýyor musun?” diye gürlemiþ. Yabancý gülmüþ, “Peki sen bu ahaliye yýllardýr yalan da olsa hiçbir þey öðretmemeye utanmýyor musun?” demiþ. Baþkan daha da sinirlenmiþ, “Onlarý hangi yalanlarý anlatýp kandýrdýn bre yabancý?” demiþ. Yabancý yine gülmüþ, “Sadece onlara yýllardýr anlatýp durduðun yalanlarý bir bir anlattým,” demiþ, “ama bir farkla, onlarýn yalan olduðunu söyleyerek ve senin onlarý daha fazla kandýrmaný engelleyerek.” Baþkan yine gürlemiþ, “Demek beni kandýrdýn ha, hani bir kýzýmýzla evlenmek için burada kalýyordun?” Yabancý yine gülmüþ ve artýk yanýndan hiç ayýrmadýðý o iki çantadan birini açýp baþkana da, ahaliye de göstermiþ, “Hayýr,” demiþ, “seni bu altýnlarla kandýrdým, daha doðrusu altýn görünümlü pirinç levhalarla. Týpký senin yýllarca ahaliyi daha da zenginleþmekle kandýrdýðýn gibi, onlarýn intikamýný aldým.” Baþkan yine baðýrmýþ, “Demek kýzlarýmýzdan biriyle evlenmek deðildi amacýn!” Yabancý yine gülmüþ. “Ben onlarýn da intikamýný aldým, hani sen þimdiye kadar hep kimin kiminle evleneceðine karar verdin ya, sevenleri ayýrýp hep sevmeyenleri evlendirdin ya, onlar için de yüzüne bir tokat attým.” Baþkan “Bu ne cüret!” diye baðýrmýþ yine, “Ölümün elimden olacak yabancý hain, son duaný et!” Ama birden ahali onlara doðru yürümeye baþlamýþ, tehditkâr gözlerle baþkana bakarak yabancýnýn etrafýný kuþatmýþ. Baþkan yine “Bu ne cüret!” diye haykýrmýþ, etrafýndaki korumalarýna dönmüþ. Bir bakmýþ ki onlar da kendisine doðru yürümeye baþlamýþ, yýllardýr süren tüm despotluðu can korkusuna yenik düþmüþ, korkulu gözlerle koþmaya baþlamýþ, köþküne sýðýnmýþ. Ailesini ve tüm servetini yanýna alýp kaçmakmýþ amacý, ama karýlarý da ona karþý çýkmýþ: “Ey efendi, yýllardýr ahaliyi adam yerine koymadýðýn gibi bizi, karýlarýný, çocuklarýný da adam yerine koymadýn, biz burada kalýyoruz, sadece senin için bu gitme vakti!” Baþkan, karýlarýný, çocuklarýný ve hatta zenginliðini de yanýnda götüremeyeceðini anlamýþ, o köyde kendisini koruyabilecek tek þey kalmýþ tüfeðine sarýlýp evden çýkmýþ. Evini çevreleyen ahaliye doðrultmuþ tüfeðini, “Yaklaþmayýn!” diye geri geri koþmaya baþlamýþ, köyden kaçýp kayýplara karýþmýþ. O giderken ahaliden birisi alaycý bir þekilde peþinden baðýrmýþ. “Ey kendini baþkan sanan zorba, zaten biz yýllardýr yanýna hiç yaklaþamadýk ki!” Bu kara masal da burada bitmiþ, gökten bir sürü biber gazý düþmüþ, zorbaya karþý gelen herkes bundan nasiplenmiþ.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Yetenek Sizsiniz
Doðalgaz
Sevdiðin Birinin Sesini Unutmak
Cennet
Pencere Önü Çiçeði
Çoktan Kaçmýþ Tren
Meçhule Açýlan Kapýlar

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Popo Þiiri [Þiir]
Karmaþýk [Þiir]
Yoksun [Þiir]
Zifiri Karanlýkta Bir Kapý [Þiir]
Çok Yorgunum [Þiir]
Ter Dökmek [Þiir]
Enayi [Þiir]
Saymak [Þiir]
Oluruna Býrakmak [Þiir]
Akvaryum [Þiir]


Seyda Kesikoðlu kimdir?

Þiir yazmayý ve okumayý seven birisiyim.

Etkilendiði Yazarlar:
Orhan Veli, Nazým Hikmet...


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Seyda Kesikoðlu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.