..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Bir klasik herkesin okumuþ olmayý istediði ancak kimsenin okumayý istemediði eserdir. -Mark Twain
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Beklenmedik > Ömer Faruk Hüsmüllü




2 Ekim 2013
Yanlýþ Adrese Mektup - 3  
Ömer Faruk Hüsmüllü
Metin’den ayrýlalý tam otuz dört gün olmuþtu. Görüyorsunuz deðil mi, bir yandan Metin’den ayrýlmakla iyi ettiðini söyleyen öte yandan da ayrýlýk günlerinin çetelesini tutan bir Nilay… Gururlu bir genç kýz! Ne gururu? Metin’in ayaðýna barýþmak umuduyla giden, gururunu ayaklar altýna almaya bile önemsemeyen bir Nihal.


:ABCI:

Çetin Bey Merhaba,
Size yazmama izin verdiðiniz için teþekkür ederim. Mektubunuzda “Yazma ayný zamanda terapi yerine de geçer.” Demiþsiniz. Umarým haklý çýkarsýnýz. Çünkü þimdi benim gerçekten de terapiye ihtiyacým var. Saçma sapan iþler yapýyorum ve her þeyi birbirine karýþtýrýyorum. Bütün bunlarý yaparken belki de bilinçli davranmýyorum. Nasýl davranýrsam davranayým sonuç hiç de hoþ deðil.

Metin’den ayrýlalý tam otuz dört gün olmuþtu. Görüyorsunuz deðil mi, bir yandan Metin’den ayrýlmakla iyi ettiðini söyleyen öte yandan da ayrýlýk günlerinin çetelesini tutan bir Nilay… Gururlu bir genç kýz! Ne gururu? Metin’in ayaðýna barýþmak umuduyla giden, gururunu ayaklar altýna almaya bile önemsemeyen bir Nihal.

Gitmek için bir sebep bulmalýydým. Zor da olmadý bulmak: Bana almýþ olduðu hediyeleri götürüp kafasýna atacaktým! Gittim ve onu zamanýnýn çoðunu geçirdiði kafede otururken buldum. Beni görünce yerinden kýpýrdamadý bile. Sadece tuhaf tuhaf bakmakla yetindi. “Bana aldýðýn hediyeleri getirdim.” dedim. Baþýyla masayý iþaret ederek “Koy oraya!” dedi. Baþka bir þey söyler diye biraz oyalandým. Hatta gözlerinin içine baktým. Baktým ama o gözlerde artýk ben yoktum. Sadece küçümseyerek alaycý bir ifade ile bana bakan iki yabancý göz vardý!

Elimdekileri býrakýp hýzlý adýmlarla oradan uzaklaþmayý denedim. Biraz sonra adýmlarýmý yavaþlattým. Olur ya, belki peþimden koþabilir veya seslenebilirdi. Bunlarýn hiç biri olmadý.

Bir kere daha yýkýlmýþtým. Eve gelip saatlerce aðladým. Bir zamanlar benim kahramaným olan Metin bu muydu? Evet, o benim kahramanýmdý. Çünkü bana doðum günü hediyesi alabilmek için hýrsýzlýk bile yapmýþtý. Biliyorum, yaptýðý çok kötü bir þeydi. Ancak benim için yapmýþ olmasý davranýþýnýn kötü tarafýný bana unutturmuþtu.

Metin özel günlerde bana hediye alamazdý, çünkü parasý yoktu. Bundan dolayý çok üzülürdü. Ýki sene önceki doðum günümde metin elinde bir demet güzel çiçekle karþýladý beni. Çiçeklere sevinirken “Daha bitmedi.” Deyip cebinden çýkardýðý pahalý bir kolyeyi de boynuma taktý. Parayý nereden bulduðu sorusu aklýma geldiyse de soramadým.

Parayý nereden bulduðu birkaç gün sonra anlaþýldý. Çünkü Metin bana hediye alabilmek için bir evi soymuþtu. Evden çýkarken görenler olmuþ ve onlarýn verdikleri eþkal üzerine de yakalanmýþtý. Ve hapiste geçen dört ay.

O günleri de tek tek saymýþtým. Sonunda hapisten çýkmýþ ve çektiklerimiz unutulmuþtu. Metin hapisten çýktýktan sonra maddi durumu hýzla düzelmeye baþladý. Çayhanelere bile gidemezken en lüks mekanlara gitmeye baþladýk. Aldýðý hediyelerin ise haddi hesabý yoktu. Kavga edersek önce gelip özür diliyor, sonra bir hediye veriyordu. Ayrýca barýþmamýzý kutlamak için beni, lüks bir lokantaya veya bir gece kulübüne davet ediyordu.

Sizin de bildiðiniz gibi þimdi oldukça varlýklý bir insan. Kendisine piyango çýkmadýðýný ya da miras kalmadýðýný biliyorum. Buna raðmen nasýl kýsa zamanda bu kadar kazanç elde ettiðini ise bilmiyorum. Bildiðim þu: Parasý bollaþtýktan sonra, benim tanýdýðým Metin’in konuþmasýndan tutun da, bakýþlarýna varýncaya kadar çok deðiþmiþ olmasýdýr. Yürüyüþü, konuþmasý çoðunlukla bir sarhoþu andýrmaya baþlamýþtý. Bir keresinde telefonla konuþurken “Zehirde çok büyük para var. Sen beni dinle ve bana takýl!” dediðini duymuþtum. Yine de böyle pis bir iþi ona yakýþtýramamýþtým. Þimdi de bu konudaki düþüncem deðiþmiþ sayýlmaz, ona karþý içim nefret dolu olsa bile… Bir keresinde de belinde tabanca görmüþtüm. Düþmaný yoktu, aksine çok sayýda arkadaþý, dostu vardý. Buna raðmen tabanca taþýmýþ olmasýna bir anlam verememiþtim.

Metin’den nefret ettiðim için kendimden utanýyorum. Yazdýklarýma þöyle bir göz attým. Þiirlerimin çoðu onunla ilgili, hikâyelerimdeki kahramaným da o. Böylesine deðer verdiðim bir insandan nasýl olmuþtu da nefret etmiþtim, nasýl?

Bir yazar “Aþk imkânsýzý silen en kuvvetli silgidir.” Diyor. Katýlýyorum bu görüþe. Ancak, acaba biten bir aþkýn acýsýný silecek bir silgi var mý? Çünkü þu an bana en çok gereken bu.

Geçen gün uzun bir süredir alýþ veriþe gitmediðim aklýma geldi. Belki biraz açýlýrým, acýlarýmý unuturum umuduyla pazara gittim. Tezgâhlarýn arasýnda dolandým durdum. Kalabalýktý.

Ben de aslýnda oradakiler gibi sýradan bir insandým, ama nedense herkesin bana baktýðýný, acýdýðýný zannettim. Belki de insanlar benim varlýðýmdan bile haberdar deðillerdi, ancak ben yüzümden her þeyi okuduklarýný sanýyordum.

Pazardan çýktým, eve dönmek istemiyordum. Oradan tren garýna gittim. Garda üzerinde TCDD yazan banklardan birine oturdum. Az sonra yanýma yaþlý bir kadýn geldi, bir þeyler mýrýldandý ve oturdu. Oturmak için izin istemiþ olabilirdi. Az sonra kadýn kendi kendine konuþmaya baþladý. Belki de ben öyle zannettim. Galiba kadýncaðýz bana bir þey soruyor ya da anlatýyordu. Oysa, ben onu duymuyordum ki… Trenin istasyona girerken öttürdüðü düdük sesiyle birlikte kalktý perona doðru ilerledi. Demek ki yolcuymuþ.

Upuzun bir yolcu treni istasyonda durdu. Binmek için acele eden insanlar çoðunluktaydý. O nedenle kýsa sürede perondakiler trendeki yerlerini almýþlardý. Tren, binecek yolcu olmamasýna raðmen beþ dakika kadar daha bekledi. Sonra, son yolcularýn da trene bindiðinden emin olan kondüktör, makiniste iþaret vermek için düdüðünü aðzýna götürmüþtü ki kýlýðý kýyafeti hiç de iyi olmayan bir adamýn koþarak geldiðini gördü. Yolcu olma ihtimali zayýftý, ancak gene de düdüðü öttürmek için bekledi. Adam nefes nefese kalmýþtý, o nedenle trene binerken zorlandý. Tren hareket ettiðinde ayný adam pencereden dýþarýya sarkýp hiç uðurlayaný olmamasýna raðmen el sallamaya baþladý. Bir þeylere “Allaha ýsmarladýk!” diyordu. Belki yaþadýðý yerlere, belki anýlarýna, belki de kaçtýðýný/kaçabileceðini zannettiði kadere…

Tren gözden kayboluncaya kadar arkasýndan baktým. Keþke ben de bu trene binip gitseydim. Nereye mi? Hiç önemli deðil; neresi olursa olsun fark etmez. Ben de trenin camýndan sarkýp o yoksul adam gibi el sallasaydým acýlarýma!

Selamlar.

Nilay

**

Nilay Hanýmefendi,

Hayat hikâyelerimizin her geçen gün birbirine daha çok benzemeye baþladýðýný görüyorum. Neden böyle söylüyorum? Çünkü ben de Yasemin’den ayrýldým. Zaten Yasemin, hep benden umduðunu bulamadýðýný söyleyip duruyordu. Þimdi buna bir de sevdiði baþka bir adam eklenmiþ. Uzun uzadýya bunlarý bana anlattý. Aslýnda gerek yoktu bu kadar uzatmasýna. “Senden ayrýlmak istiyorum” deyip bitirebilirdi. Belki de yaptýklarýna haklý bir gerekçe bulmaya çalýþýyordu.

Tabii ki bu iliþkinin noktalanmasýndan, sizin kadar olmasa bile, ben de üzüntü duydum, acý çektim. Sizden daha az etkilenmemde tecrübenin rolü mutlaka vardýr. Her tecrübeden bir ders çýkýyor aslýnda. O nedenle acýlardan da ders çýkaramayanlarýn yanýna kâr kalan, sadece çektikleri acýlardýr.

Hikâyelerimizin benzeþmesini bir tesadüf olarak düþünmüþ olabilirsiniz. Oysa ben tesadüflere pek inanmam. Ne doðada ne de kendi yaþantýmda… Ýnsanoðlu evrende bilemediði, anlayamadýðý, açýklayamadýðý bazý olaylara “tesadüf” diyerek en kolay yolu seçmektedir.

Hayat oyuncusuna göre ya bir trajedi ya da bir komedidir. Her insan, hayat tiyatrosunun son perdesini tek kiþilik bir oyun olarak oynamak zorundadýr. Hayatýmýza girenler ve çýkanlar olacak, bunlar o kadar önemli deðil. Önemli olan hayatýmýzda kalanlardýr.

Her tanýdýðýmý bir kalem olarak düþünürüm. Beni hayal kýrýklýðýna uðratan kalemlerden kýrmaya baþlarým. Kalan kalemler bana yeter. Onlarla birlikte hayat oyununun geriye kalan bölümünü yazabilirim. Ýþte o nedenle üzerinde “Yasemin” yazan kalemi de kýrýp çöpe attým.

Yasemin ile olan iliþkimizi özetlersem: Yalnýzlýðýmý azaltmak amacýyla bana yaklaþtýðýný söylemiþti; ama artýrmaktan baþka bir þey yapmadý/yapamadý. Sonra ne mi oldu? Çekti, gitti…

Sýk sýk kendime þu telkini veririm: “Hayat bazen fýrtýnalýdýr, bulutludur, yaðmurludur, karanlýktýr. Ama üzülme, hep böyle devam etmez. Bazen de ortalýk aydýnlanýr ve güneþ tatlý yüzünü gösteriverir. Unutma: Her gün son günümüzdür, çünkü hayat sadece bir gündür!”

Hayat; iniþli, çýkýþlý ve birazý da dümdüz bir yoldur. Ýnsan da bu yolun yolcusudur. Yolculuk sýrasýnda sevinçlerimiz olabildiði gibi kederle de karþýlaþýrýz. Baþarý-baþarýsýzlýk, zorluk-kolaylýk, iyilik-kötülük, güzellik-çirkinlik, vuslat-ayrýlýk, hatta kayýplarýmýz yolumuz üzerindedir ve her an biri karþýmýza çýkabilir. Olumsuz bir durumla karþýlaþtýðýmýzda ilk tepki olarak “Bu da geçer!” dersek; çözüme, iyiliðe doðru bir ilerleme kaydetmeye baþlarýz. Bir süre sonra bu sözün ne kadar doðru olduðunu da anlarýz. Çünkü yaþamýmýzdaki birçok üzüntünün, sorunun, olumsuzluðun geride kaldýðýný yani geçtiðini görürüz.

Çok bunaldýðým günlerde hemen kendimi doðanýn kucaðýna atarým. Oturduðum yere arabayla yarým saatlik mesafede ormanýn içinde þirin bir köy var. Orada soluklanýrým. Köylülerle selamlaþýr, fazla uzun olmayan sohbetler yaparým. Geriye kalan zamanýmý da oradaki aðaçlarý, çiçekleri, çimenleri seyrederek ve kuþ seslerini dinleyerek geçiririm. Çok büyük bir çýnar aðacý var orada. Gözüm sýk sýk ona takýlýr. Heybetli, suskun, bilge bir aðaç… Çok da yaþlýymýþ. Bir köylü amcanýn söylediðine göre 200-300 yaþýnda varmýþ. Gerçi azami ve asgari yaþ aralýðý biraz fazla, ama köylü vatandaþlarýmýzýn pek çok konuþmasýnda benzeri durumlarla karþýlaþabiliriz.

Yeþilliðe, tomurcuða, meyveye, çiçeðe hayranlýðýmýzý hiç bitirmemeliyiz. Onlarýn her birinde yaratýlýþýn sýrrý saklý! Düzenleyen öyle güzel düzenlemiþ, planlayan öyle detaylý planlamýþ ki, en ufak bir tesadüfe bile yer býrakmamýþ. Doða kanunlarýný bildiðini sananlar hem kendilerini hem de bizi kandýrmýþ yýllardýr, çünkü bunlardan bir tanesine bile aslýnda vâkýf olamamýþlar. Onun için yaratýlýþýn sýrrýný çözmeye uðraþmak yerine yaratýlanlara hayranlýk duymak insanoðlunun sahip olabileceði en büyük erdem ve bilgi demektir.

Doðaya her zamankinden daha çok sevmeye baþladým. Doða bizim onu bilmemize muhtaç deðil, ama biz doðayý bilmeye muhtacýz. Tüm insanlara seslenmek istiyorum: Haydi gelin hatamýzdan vazgeçelim, dönelim. Nereye mi? Doðaya.

Ýnsan, doðanýn öðretmen olduðu hayat okulunda okuyan bir talebedir. Sen doðanýn umurunda olmayabilirsin; fakat bu doðanýn da senin umurunda olmamasýný gerektirmez. Çünkü doðayý umursamamanýn bedeli çok aðýrdýr.

Bir gün aðaçlarýn bana baktýðýný, gülümsediðini ve sonra da selam verdiðini gördüm. Önce hayret ettim, sonra hayret etmemin yanlýþ olduðunu çünkü onlarýn da canlý olduklarýný ve duygusal tepkilerinin olabileceðini fark ettim. Þimdi ise artýk her gördüðüm aðacý selamlýyorum. Doðrusu selamlarýmý diðer insanlar görür diye de çekiniyorum. Çünkü gördüðünde biliyorum ki hemen “kaçýk” yaftasýný yapýþtýracak çok kiþi çýkacaktýr.

Metin Beyden nefret ettiðinizi söylüyorsunuz. Nefretinizin ona deðil kendinize zararý olduðunu bilmeli ve bir an önce de bu kötü duygudan kendinizi arýndýrmalýsýnýz. Bunu baþarmak kolay olmayacak biliyorum. Maalesef insan çoðunlukla duygularýna yenilebiliyor. Benim de nefret ettiklerim olmadý mý, oldu. Utanarak hatýrlýyor ve utanarak itiraf ediyorum.

Size âcizane ýsrarla tavsiyem, yazmaya devam etmenizdir. Þiir, hikâye, aný, mektup… Aklýnýza ne gelirse yazýn. Ýçinde bulunduðunuz olumsuz atmosferden çýkmanýzda yazdýklarýnýzýn yararý mutlaka olacaktýr.

Selamlar.

Çetin

(Devam edecek...)



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn beklenmedik kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Küçücük Hikâyeler - 2
Senin Hikayen
Prostat
Ýn Aþaðýya Ulan
34 Yýl Sonra Gelen Ýtiraf
Makineleþmek ve Kaçýþ - 4
Makineleþmek ve Kaçýþ - 5 (Son Bölüm)
Makineleþmek ve Kaçýþ - 3
Makineleþmek ve Kaçýþ - 2
Makineleþmek ve Kaçýþ - 1

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Deliden Mektup Var
Acayip Bir Hikaye
Bir Murat Dört Surat
Korona Hikayeleri - 8
Küçük Hikâyeler - 1
Bir Ölünün Günlüðü - 8 Son Bölüm
Bir Ölünün Günlüðü - 7
Dilsiz Fahiþe - 8 (Son)
Hýrsýz Kim?
Bir Ölünün Günlüðü - 3

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Siyasi Taþlama: Neþezâde - 2 [Þiir]
Siyasi Taþlama: Karamsarzâde [Þiir]
Kusurî"den Týrtýklama [Þiir]
Zam Zam Zam... [Þiir]
Týrtýklama (Kazak Abdal'dan) [Þiir]
Yoklar ve Varlar [Þiir]
Ýstanbul,sana Âþýk Bu Kul [Þiir]
Âþýk Dertli"den Týrtýklama [Þiir]
Namuslu Karaborsacý [Þiir]
Dostlarým [Þiir]


Ömer Faruk Hüsmüllü kimdir?

Uzun süre Oruç Yýldýrým adýný kullanarak çeþitli forumlara yazý yazdým. Ýddiasýz iki romaným var. Çok sayýda siyasi içerikli yazýya ve biraz da denemelere sahibim. Emekli bir felsefe öðretmeniyim. Yazmaya çalýþan her kiþiye büyük bir saygým var. Çünkü yazýlan her satýr ömürden verilen bir parçadýr.

Etkilendiði Yazarlar:
Az veya çok okuduðum tüm yazarlardan etkilenirim.


yazardan son gelenler

bu yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler


 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Ömer Faruk Hüsmüllü, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.