..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Gerçek bir sevgide diðer insanýn iyiliðini istersin. Romantik sevgide diðer insaný istersin. -Margaret Anderson
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Aþk ve Romantizm > Ömer Faruk Hüsmüllü




19 Ekim 2013
Yanlýþ Adrese Mektup - 6  
Ömer Faruk Hüsmüllü
“Zor bir iþe baþlayacaksan cesur ol, baþaramadýðýn iþlerde sabýrlý ol ve tekrar dene, elin ayaðýn tutuyorsa gözlerin görüyorsa þükreden ol, sahip olduklarýn varsa mutlu ol, dost edindiysen vefalý ol, cahille karþýlaþýrsan sessiz ol, bilgili insanlarýn dinleyicisi ol, haksýzlýk karþýsýnda adaletten yana ol, yoksullara ve hastalara yardýmcý ol, kötülere karþý affedici ol, iyilikleri unutan deðil hatýrlayan ol, hayvanlara karþý en az insanlara olduðun kadar merhametli ol, doðayý seven ve koruyan ol, aklýný zararlý deðil yararlý iþlerde kullanan ol, ol,ol… Evet, ol ki insaným diye etrafta dolaþabilesin.”


:AJFH:

Çetin Bey Merhaba.
Mektubumu çok geciktirdiðimi biliyorum. Ýki ay kadar oldu galiba! Nedenini anlatýrsam, beni baðýþlayacaðýnýzý umuyorum:
Çok zor günler geçirdim. Kendimi toparladýktan sonra size yazmaya karar verdim. Kâbustu yaþadýklarým, belki de iþkence… Bu cümlem tam olarak atlatabilir mi o kötü günleri, bilemiyorum! Sadece bildiðim, þu an kendimi eskiye göre çok daha iyi hissetmiþ olmam.
Hatýrlarsanýz, Metin’in beni kaçýrmakla tehdit ettiðini anlatmýþtým. Dediðini yaptý.
Çok önemli bir iþim olmadýkça dýþarýya pek fazla çýkmamaya çalýþýyordum. O gün, evde öyle sýkýldým ki kendimi dýþarýya atmazsam patlayacaðým zannettim. Çýktýktan birkaç dakika sonra yanýmda bir otomobil durdu. Ýçinden iki kiþi indi. Biri on sekiz, diðeri yirmi beþ yaþlarýnda iki delikanlý. Yaþça büyük olan; “Yenge, bize zorluk çýkarmadan arabaya bin! Sana bir zarar vermek istemiyoruz. Seni Metin abi istiyor, onun yanýna götüreceðiz.” Dedi. Direnmemin bir faydasý olmayacaðýný düþündüðüm için dediklerini yaptým.
Ben arabanýn arka tarafýna binince biri yanýma oturdu, diðeri de direksiyona geçti. Hareket edince yanýmdaki ilk iþ olarak çantamý istedi ve içini karýþtýrmaya baþladý. Ne aradýðýný sordum, cevap vermedi. Telefonumu bulunca alýp cebine koydu, sonra da çantamý iade etti. Böylece ne aradýðý da anlaþýlmýþ oldu.
Araba çok hýzlý gidiyordu, ama gene de geçtiðimiz yerleri görebiliyordum. Buralarý biliyordum. Bu hýzla gidersek mutlaka bir kaza yaparýz diye aklýmdan geçiriyordum ki yola bir köpek çýktý. Sürücü frene bastý, ben çýðlýk attým. Köpeðe çarptýðý halde durmadý, ayný hýzla devam etti. Birkaç yüz metre gittikten sonra bir sokaða saptý, bir ilkokulun yanýndan geçtik. Ýlkokulun adýný okuyup hafýzama yerleþtirdim. Ýyi ki öyle yapmýþým. Çünkü bu okulun az ilerisindeki depo gibi bir yerde durduk. Beni içeri soktular, kapýyý da üzerimden kilitlediler. Ben içeride yalnýz baþýma kaldým. Onlar dýþarýda bekliyorlar mýydý, yoksa gittiler mi, bilmiyorum.
Tir tir titriyordum. Korkudan mý, soðuktan mý? Ýçerisi karanlýktý. Birkaç dakika yani gözüm karanlýða alýþýncaya kadar hiçbir þey göremedim. Sonra yavaþ yavaþ içerideki eþyalarý fark etmeye baþladým. Bir masa, birkaç tane kalas, plastik bidonlar ve boya kutularý vardý. Ellerime ve yüzüme yapýþan þeyler de örümcek aðý olmalýydý. Kalaslarýn üzerine oturup heyecanýmýn daha doðrusu titremelerimin sona ermesini bekledim.
Kendimi iyi hissedince de bir þeylere çarpmamaya dikkat ederek kapýya doðru yürüdüm. Dýþarýdan sesler gelip gelmediðini anlamak için kulaðýmý kapýya dayayýp dinledim. Araba sesleri vardý, insan sesi duymamýþtým. Geri döndüm. Tekrar kalaslarýn üzerine oturdum ve üzerimde sakladýðým ikinci telefonumu çýkardým. Önce polisi mi yoksa annemi mi arayayým, diye tereddüt yaþadým. Annemin çok heyecanlanacaðýný, beni soru yaðmuruna tutacaðýný ve dolayýsýyla zaman kaybetmeme neden olacaðýný düþündüðümden önce polisi aradým. Kaçýrýldýðýmý söyledim, bulunduðum yeri tarif ettim. Tabii gelirken yanýndan geçtiðimiz okulun adýný da verdim. Sanýrým okulun adýný vermiþ olmam polisin iþini bir hayli kolaylaþtýracaktý.
Annemi aradýðýmda önce bir çýðlýk attý, sonra aðlamaya baþladý ve kendi kendine söylendi. Onu sakinleþtirmem çok zor oldu. Nihayet ne yapmasý gerektiðini anlatabildiðimde ise en az on dakika geçmiþti. En yakýn karakola gidip durumu anlatmasýný ve verdiðim adresi söylemesini istedim. Bu arada olayý babama þimdi söylememesi konusunda da sýký sýkýya tembihledim. Babamda kalp rahatsýzlýðý var, aniden böyle bir olayý duyarsa ciddi sorunlar yaþayabilirdi.
Ýçerideki rutubet kokusu genzimi yakýyordu. Penceresiz, havalandýrmasýz bir yer… Þükür ki çok fazla beklemedim. Polis çok çabuk yetiþti. Kapýyý vurarak korkmamam gerektiðini, gelenlerin polis olduðunu, kapýyý kýracaklarýný, o nedenle kapýdan uzaklaþmamý bana söylediler. Kapýyý kýrýp içeri girmeleri neredeyse bir dakika bile sürmedi.
Beni kaçýranlarý da polis daha sonra yakalamýþ, ama kaçýrtaný yani Metin’i bulamamýþ. O gün beni önce hastaneye, oradan karakola ve savcýlýða götürdüler. Bu hastane, karakol, savcýlýk üçgeninde daha sonraki günlerde de gidip gelmelerim olacaktý.
Bu olayýn bir de eþ-dost, arkadaþ, akraba, mahalle tarafý var ki beni esas bezdiren de bu… Her sorana anlatmak zorundasýn. Seni dinleyenler ya “ah, vah, tüh” diyorlar, ya da inanmayan gözlerle sana bakýyorlar. Hatta için için sevinenler bile olduðunu tahmin ediyorum. Neyse fazla kötümser olmamak için diyeyim ki bana öyle geliyor…
Böyle zamanlarda insan yanýnda dertlerini paylaþabileceði gerçek bir dost istiyor, hem de çok istiyor. Bir de bakýyorsunuz etrafýnýzda dost bildiklerinizden hemen hemen hiç kimse kalmamýþ. Tanýdýklarýmýn çoðu ise bana adeta bir cüzzamlý muamelesi uyguladýlar. Çünkü benden uzak durmaya çalýþýyorlardý.
Ýnsanlarýn yaptýklarý beni üzdü, ancak bir yerde okuduðum þu ifadede teselli buldum: “Tutunacak bir dalýn, derdini paylaþacak bir dostun mu yok? Üzülme! Nasýl olsa gün gelecek o dal kýrýlacaktý ve o dost seni býrakacaktý.”
Keþke bu sözle daha önce karþýlaþmýþ olsaydým. O zaman þimdi yaþadýklarýma karþý daha hazýrlýklý olurdum. Böyle diyorum, ama o sýrada baþýma gelen bu felaket olmayacaðý için belki de bu sözü çok abartýlmýþ bile bulabilirdim.
Bir masaldaki Serçe diyor ki: “Konduðum dal kýrýlsa ne yazar? Yeter ki kanadým kýrýlmasýn.” Evet, nasýl ki serçeye asýl fayda kanadýndan varsa, bana da asýl fayda kendimden olacaktý.
Tabii güzel þeyler de oldu bu aralar. Mesela yüzlerce sayfa yazý yazdým. Çoðu ölüm, aþk ve korku üzerine… Bu konularý seçmiþ olmam elbette ki tesadüf deðil. Ýþin doðrusu galiba konular kendilerini seçtirdi!
Sizin “Yazma ayný zamanda terapi yerine de geçer.” Sözünüz hep aklýmda. Üstelik son yaþadýðým olaylarla da sözünüzün doðruluðu bir kez daha kanýtlanmýþ oldu.
Deneme türündeki yazýlarýmý gözden geçirdim, düzeltmeler yaptým. Gördüm ki bir kitap olacak kadar materyal var elimde. Kitap bastýrmak için ne yapmam lazým? Bu konuda bana bilgi verirseniz, yol gösterirseniz çok sevinirim. Çünkü benim kitap bastýrma konusunda sahip olduðum bilgi yok denebilecek kadar az.
Aklýma takýlan bir soru var. Cevabýný bir türlü bulamadým. Size de sormak istiyorum:
”Kusurla sev!” Diyor bir yazar. Düþünüyorum, düþünüyorum bu nasýl mümkün olacak bilmiyorum. Çünkü ufak tefek kusurlar mý, büyük kusurlar mý kastediliyor, diye kendime soruyorum. Ya kiþi baþtan aþaðý kusursa ne olacak? Buna raðmen yine de sevilmeyi hak edecek mi?
Hoþça kalýn…
Nilay
**
Nilay Hanýmefendi Merhaba!
Geçmiþ olsun. Bir bayanýn baþýna gelebilecek en kötü olaylardan birini yaþamýþsýnýz. Her þeye raðmen ayakta kalmanýz hatta dimdik duruyor olmanýz nedeniyle övgüyü de hak ediyorsunuz. O nedenle sizi kutluyorum.
Hayatta iyi insanlar olduðu gibi doðal olarak kötü insanlar da vardýr. Kötü insanlarýn varlýðýný inkâr edip polyannacýlýk oynamaya kalkan aþýrý iyimserler, bu iddiaya karþý çýkabilirler. Tabii karþý çýkýþlarý gerçeði deðiþtirmez; sadece onlarýn yanýlgýlarýný sürdürmelerini saðlar.
Zaman zaman kötüler baþarýlý olabilirler, hatta zafer bile kazanabilirler. Ancak tarih bize gösteriyor ki hiçbir kötünün zaferi kalýcý olmamýþtýr. Sonuçta kazanan yine iyiler olacaktýr.
Nasýl ki kötü ahlâkýn yolu, önünde sonunda bataklýða çýkarsa; kötü insaný bekleyen de ayný sondur.
Bir dostum hayatýn önüne çýkardýðý sürprizlerden yakýnýyordu. Hazýrlýklý olmadan bunlarla karþýlaþmýþ olmasý canýný çok sýkýyordu. Ona dedim ki:
“Hayat sana sürpriz yaptý diye þaþýrma sakýn; iþi o. Eðer hayatýn bir sürprizi ile uzun süre karþýlaþmadýysan, asýl o zaman þaþýr, hatta yaþayýp yaþamadýðýný kontrol etmek için bir de kendini çimdikle. “
Kitap bastýrmayý düþünmüþ olmanýz beni sevindirdi. Bu konuda yayýmlanmýþ iki tane yazýmý özetleyerek size yardýmcý olmaya çalýþacaðým:
Bu günlerde çok sayýda dosttan kitap yazdýktan sonra “Eyvah kitap yazdým!” diyen yakýnmalar duydum. Belki siz de ayný durumdasýnýz ve belki de bir çýðlýk da siz atmak üzeresiniz.
Yazmaya hevesiniz ve yeteneðiniz var. Yazdýklarýnýz birikip de bir kitap hacmine ulaþtýðýnda “Þu ölümlü dünyadan geçip gideceðiz. Hiç olmazsa arkamýzda bir þeyler býrakalým.” Diye düþünüyorsunuz ve bir kitap bastýrmaya karar veriyorsunuz. Bunu nasýl yapabileceðinizin yollarýný araþtýrdýðýnýzda, belli baþlý iki seçenek olduðunu görüyorsunuz:
1-Eserinizi bir yayýnevine göndererek basýlmasýný saðlamak.
2-Eserinizi kendi imkanlarýnýzla bastýrmak.
Birinci yolda karar kýldýysanýz iþiniz oldukça zor demektir. Kitabýnýzýn kopyalarýný gönderdiðiniz yayýnevlerinin hepsinden olumsuz cevap alma ihtimaliniz çok yüksek. Belki de çoðu sizin eserinizi okuma zahmetine bile katlanmadan reddetmiþ de olabilir. O nedenle reddedilen eserinize bakýp da deðeri hakkýnda bir hüküm vermeyiniz.
Türkiye’de tanýnmýþ birkaç yazarýn dýþýnda yayýnevlerinin eserini yayýmladýðý ismi bilinmeyen kiþi, ya hiç yoktur ya da çok azdýr. Çünkü yayýnevi de kendini koruma güdüsüyle hareket ediyor. Öyle ya satýp satmayacaðýný bilmediði bir kitaba neden yatýrým yapsýn ki? Kýsacasý bu yol size KAPALI…
Nilay Hanýmefendi, böyle konuþuyorum diye sakýn moralinizi bozmayýn ve asla yazmaktan da vazgeçmeyin. Mücadele etme azminizi hiç kaybetmeyin. Ama gerçekleri de bilin!
Ben kendi yaþadýðým olaylardan hareketle sizi bilgilendirmeye çalýþýyorum. Amacým sizin hevesinizi kýrmak deðildir. Hani meþhur fýkradýr: Hocamýz damdaki karlarý kürerken, aþaðýya düþmüþ ve bayýlmýþ. Herkes baþýna üþüþmüþ. Kimi doktora götürmeyi, kimi çýkýkçý çaðýrmayý teklif ediyormuþ. Kendine gelen hoca seslenmiþ: “Bana öncelikle damdan düþen birini bulup getirin!” Yani, damdan düþenin halini, ancak damdan düþen anlayabilir. Ýþte bir damdan düþen de benim…
Gelelim ikinci yola. Kendi imkanlarýnýzla kitabýnýzý bastýrmaya karar verdiyseniz önce bir maliyet araþtýrmasý yapmanýz gerekecektir. Yayýnevleri istedikleri ücreti verirseniz eserinizin niteliðine bakmadan yayýmlamayý kabul edecektir. O nedenle önce bu iþi en ucuza yapaný bulmaya çalýþmalýsýnýz. Kitabýnýzýn sayfa sayýsý ve baský adedi ödeyeceðiniz ücrette rol oynayacaktýr. Yayýnevlerinin size yapacaklarý fiyat tekliflerinde de farklýlýklar görürseniz hiç þaþýrmayýn. Mesela 160 sahifelik bir kitaptan 1000 adet bastýrmaya karar verirseniz yayýnevlerinin size teklif edecekleri fiyat 3000 ilâ 5000 lira arasýnda deðiþecektir.
Ekonomik durumunuz bu rakamý karþýlamaya yetmedi mi? O zaman ikinci yolda bir baþka seçeneðiniz daha var: Bir matbaacý ile anlaþarak kitabýnýzý bastýrmak. Maliyet öncekinin yarýsý kadar olacaktýr. Eh, fena bir kazanç sayýlmaz. Ama…
Evet, ama diyorum çünkü kendinizi bir maratoncu gibi bu yeni uðraþýya hazýrlamanýz þart. Önce bir matbaacý bulacaksýnýz. Onunla sýký bir pazarlýk yapacaksýnýz. Sonra kitabýnýzýn kapaðýný hazýrlayacak ya da hazýrlatacaksýnýz. Dizgi iþini yapacak bir editör bulacaksýnýz. Bu arada Kültür Bakanlýðýnýn sitesine girip oradaki formlarý doldurup kitap basýmý için baþvuruda bulunacaksýnýz ve eserinize bir ISBN numarasý alacaksýnýz.
Sonra da matbaacýya “Basabilirsiniz.” Diyeceksiniz. Tabii matbaacýyla olan mücadelenizde de biraz sabýrlý olacaksýnýz. Kitaplarý teslim edeceði tarihte bunun gerçekleþmeme ihtimali oldukça kuvvetlidir. Defalarca kitabýnýzýn son halini görmek için matbaaya gidip gelmek zorunda kalabilirsiniz. O nedenle sabýr diyorum.
Sonunda kitabýnýz basýldý… Bir araba tutup kitaplarý evinize getireceksiniz. Þayet birkaç kitap bastýrdýysanýz evinizin bir kitap mezarlýðýna dönüþme ihtimali de vardýr. Öyle ya binlerce kitabý nereye sýðdýracaksýnýz?
Bitti mi? Hayýr. Kültür Bakanlýðýndan kitabýnýz için bandrol de almanýz gerekiyor. Önce yine bakanlýðýn sitesine girip bandrol baþvurusu yapýyorsunuz, sonra da Ziraat Bankasýna 20 lira yatýrýp Kültür Bakanlýðý bürolarýndan 1000 adet bandrol alýyorsunuz. Tabii bu bandrolleri evdeki kitaplarýnýza tek tek yapýþtýrýyorsunuz. Çok þükür bitti deðil mi?
Hayýr, gene bitmedi… Belki de en zoru sona kaldý. Ýyi güzel de siz bu kitaplarý kime ve nasýl satacaksýnýz? Okura nasýl ulaþtýrmayý düþünüyorsunuz? Ýnternetten saða sola duyursanýz, kitap fuarlarýna katýlsanýz belki kitaplarýnýzý okurlara sýnýrlý sayýda ulaþtýrabilirsiniz. (Kitap fuarlarýna katýlan yayýnevlerinin çoðunun zararla döndüðünü biliyor musunuz? Fuarlarda günü bir-iki kitap satýþýyla kapatan yazar da maalesef çok… )
Bedava mý vereceksiniz kitabýnýzý? Güzel fikir de kime? Ýnanýn bedava verdiðinizde bile almak istemeyen çok sayýda kiþi ile karþýlaþacaksýnýz. Ýsteyenlerin adreslerine gönderseniz… O zaman da posta ya da kargo parasýný da sizin ödemenizi isteyenler bile olacaktýr. Bu kadar masrafý karþýlayabilecek misiniz?
Az kalsýn unutuyordum: Basýlan her kitaptan savcýlýða ve milli kütüphaneye de belli sayýda göndermek gerekiyor. (Bu yasal bir zorunluluk.) Gerçi bunu yapmak matbaacýnýn iþi, ama genelde onlar bu iþi savsaklattýklarýndan durmadan mail adresinize yasal uyarýlar gelir, rahatsýz olursunuz ve sonunda siz göndermek mecburiyetinde kalýrsýnýz.
Öyleyse bir daðýtým þirketine veririm kitaplarý, diye bir çare ürettiðinizi duyar gibiyim. Vermeden önce iyice düþünün derim. Zira bu yolu seçip de bir kuruþ bile para alamayan dostlarým var…
Bu konuda daha söyleyeceklerim var. Sadece problemi ortaya koymak yetmez, çözüm önerilerinde de bulunmak gerekir. Sýkýlmadýysanýz onlarý da daha sonra anlatýrým.
Mektubunuzun sonundaki sorunuza gelince: ”Kusurla sev!” diyen yazar sevginin yüceliðine, baðýþlayýcýlýðýna iþaret etmek istiyor olabilir. Aslýnda seven kiþi sevdiðinde kolay kolay bir kusur görmez. Görse de önemsemez. Sevmediðimiz bir kiþideki en ufak kusur bize batarken, sevdiðimizdekini fark bile etmeyebiliriz.
Yaþamak için sevgi þart mý? Yaþamak için sevgi þart deðil. Sevgisiz de yaþanýr, ancak týpký bir ot gibi…
Az önce yazmaya ara verip balkona çýktým. Gece siyah elbisesini giymiþ, çapkýn yýldýzlar göz kýrpmaya baþlamýþ, ortalýðý rahatlatýcý bir sessizlik kaplamýþ… Gökyüzüne hayranlýkla baktým, baktým… Bu güzel duygular bana vefasýz eski bir sevgiliye aþaðýdaki sitemimi yazdýrdý:
“Yýldýzlarýn öpüþtüðü, güneþlerin tek tek söndüðü, ayýn gözyaþlarýný saklamak için buluttan gözlük taktýðý o geceyi, evet o geceyi hatýrlýyor musun? Sen neþe saçarken, ben hüzün doluydum; sen kahkaha atarken ben kan aðlýyordum. Takdir-i ilâhi her þeyde olduðu gibi bunda da nasýl dengeyi saðlamýþtý: Zira o gece, ben mesut olmayý isterken, sen mutsuzluktan söz ediyordun...”
Ayrýca kendime nasihatlerde de bulundum. Çünkü biliyorum ki nasihatlerime baþkalarýnýn deðil, en çok benim ihtiyacým var. Ýþte kendime bu geceki nasihatim:
“Zor bir iþe baþlayacaksan cesur ol, baþaramadýðýn iþlerde sabýrlý ol ve tekrar dene, elin ayaðýn tutuyorsa gözlerin görüyorsa þükreden ol, sahip olduklarýn varsa mutlu ol, dost edindiysen vefalý ol, cahille karþýlaþýrsan sessiz ol, bilgili insanlarýn dinleyicisi ol, haksýzlýk karþýsýnda adaletten yana ol, yoksullara ve hastalara yardýmcý ol, kötülere karþý affedici ol, iyilikleri unutan deðil hatýrlayan ol, hayvanlara karþý en az insanlara olduðun kadar merhametli ol, doðayý seven ve koruyan ol, aklýný zararlý deðil yararlý iþlerde kullanan ol, ol,ol… Evet, ol ki insaným diye etrafta dolaþabilesin.”
Hoþça kalýn.
Çetin
**
(Devam edecek...)



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn aþk ve romantizm kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Acayip Bir Hikaye
Coþkun Irmak - 11 (Son Bölüm)
Resimle Gelen Ölüm
Coþkun Irmak - 8
Coþkun Irmak - 9
Coþkun Irmak - 10
Gülün Sonu
Coþkun Irmak - 6
Coþkun Irmak - 7
Coþkun Irmak - 5

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Küçücük Hikâyeler - 2
Deliden Mektup Var
Bir Murat Dört Surat
Korona Hikayeleri - 8
Küçük Hikâyeler - 1
Senin Hikayen
Prostat
Bir Ölünün Günlüðü - 8 Son Bölüm
Bir Ölünün Günlüðü - 7
Dilsiz Fahiþe - 8 (Son)

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Siyasi Taþlama: Neþezâde - 2 [Þiir]
Siyasi Taþlama: Karamsarzâde [Þiir]
Kusurî"den Týrtýklama [Þiir]
Zam Zam Zam... [Þiir]
Týrtýklama (Kazak Abdal'dan) [Þiir]
Yoklar ve Varlar [Þiir]
Ýstanbul,sana Âþýk Bu Kul [Þiir]
Âþýk Dertli"den Týrtýklama [Þiir]
Namuslu Karaborsacý [Þiir]
Dostlarým [Þiir]


Ömer Faruk Hüsmüllü kimdir?

Uzun süre Oruç Yýldýrým adýný kullanarak çeþitli forumlara yazý yazdým. Ýddiasýz iki romaným var. Çok sayýda siyasi içerikli yazýya ve biraz da denemelere sahibim. Emekli bir felsefe öðretmeniyim. Yazmaya çalýþan her kiþiye büyük bir saygým var. Çünkü yazýlan her satýr ömürden verilen bir parçadýr.

Etkilendiði Yazarlar:
Az veya çok okuduðum tüm yazarlardan etkilenirim.


yazardan son gelenler

bu yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler


 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Ömer Faruk Hüsmüllü, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.