..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Egoistlerin en güzel yaný baþkalarý hakkýnda konuþmuyor olmalarý. -Lucille S. Harper
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Aþk ve Romantizm > H.Ýhsan Sönmez




6 Aralýk 2013
Kar ve Gül  
Sevgili Rena... Mevsim kýþ olsun. Kar yaðsýn, buz tutsun bütün çatýlar... Bir kasabanýn dik yokuþunda, bir gün ama mutlaka bir gün hayallerine kavuþsun, kýzaklarda ismi yazýlý, elinde kýrmýzý gül tutan... Unuttuðumuz saf çocuklar

H.Ýhsan Sönmez


Kar yaðar da küçük torun durur muydu? Elini yüzünü bile doðru dürüst yýkamadan, elinde bir ekmek somunu, tiril tiril giysilerle dýþarý çýkmaya hazýrlanýyordu. Annesinin sevimli öfkesiyle üzerine kalýn bir kazak giydi. Daha iyi kaysýn diye lastik ayakkabýlarýný ayaklarýna geçirdi. Beline kadar yaðan kara aldýrmadan bata çýka, konak bahçesinin bir köþesindeki eski arýlýða kadar yürüdü. Babasýnýn yýllar önce kendisi için yaptýðý iki kulplu kýzaðý, sakladýðý yerden çýkararak konaðýn merdivenlerine kadar taþýdý. Onun için kar büyük düþ, kýzaðý da bu düþün efendisiydi. Konaðýn önündeki bir ucu çýkmaz sokak olan dik yokuþtan kaymaya baþladýðýnda; hayallerinin kanatsýz güvercini oluyordu.


:AEEA:

Küçük kasabanýn içinden geçen vadi, kuzeyli rüzgârlarý heybesinde taþýyordu. Kuru soðuk, eski kasaba evlerinin kýrýk dökük kiremitlerinde kendini öldürüyordu. Birkaç gün önce yaðan kar, davetsiz gelen tanrý misafiri. Yer yataðýna yatmýþ, bembeyaz yorganýný üzerine çekmiþ, çatýda uyuyordu. Bacadan savrulan küller, yavaþ adýmlarla basamak basamak gökyüzü merdivenini çýkýyor. Ayazdan saklanan kar suyu, gizlice kiremit oluklarýndan sýzýyordu. Çatýnýn tahta pervazýna elleriyle sýkýca tutunan buz sarkýtý, koca tarihi konaðýn ahþap penceresinin hizasýna inmiþ, içerde küçük bir çocuðun kar düþlerini izliyordu. Hava eksilerden eksiydi. Tek tük atýþtýran kar taneleri, yanýp sönen sokak lambasýnýn kýrmýzýmsý parýltýsýndan, kasabanýn sessiz sokaklarýna düþüyordu.

Seksen beþ yaþýndaki babaannenin eþi öleli uzun yýllar olmuþtu. Odanýn bir köþesinde pirinç baþlýklarý olan karyolayý kullanýyordu. Ocaðýn hemen önünde kurulu, üçayaklý, saç odun sobasý henüz atýlmýþ meþe odunuyla odayý dört köþe ýsýtýyordu. Sobanýn üzerinde, babaannenin; abdest almak için her zaman hazýr tuttuðu bakýr soba kazaný, içten içe fokurduyordu. Kömür mangalý derin dar senelerinin emektarýydý. Akþamdan üzerine konan bakýr çaydanlýk, mis gibi kokan ýhlamur çayýnýn kokusunu, küçük sedirde uyuyan, babaannenin dede mirasý torununun küçük ciðerlerine sunuyordu. Saatler geçtikçe mangalda küllenen zayýf köz, anýlarýnda zamanla küllendiðini gösterir gibiydi.

Babaanne, kazandan aldýðý sýcak suyla, karþý duvara saklý dolabýn içine girmeden abdestini aldý. Karyolanýn altýndaki sandýktan seccadesini çýkararak her zamanki yerine serdi. Odanýn lambasýný söndürerek, sokak lambasýnýn aydýnlattýðý pencere önünde namazýný kýldý. Sonra yavaþ adýmlarla torununun yanýna yaklaþtý. Kýrkyama diktiði rengârenk battaniyeyi baþýna doðru çekti. Sonra yataðýna uzanarak, her zaman okuduðu dualarý tekrar tekrar mýrýldanarak derin bir uykuya daldý.

Çocuk babaannesinin uyuduðunu anladý. Yavaþça gözlerini açtý. Üzerindeki battaniyeyi hafifçe sýyýrarak doðruldu. Ahþap çýtýrtýsý çýkmasýn diye esnek adýmlarla pencerenin önüne kadar yaklaþtý. Günler önce yaðan kar, mevsimin ilk karýydý. Topraðý ve çatýlarý tutmuþ ancak gün gün kýsmen erimiþti. Özlemle kar yaðýp yaðmadýðýna baktý. Sokak lambasýnýn ýþýðýnda kar tanelerinin uçuþtuðunu gördü. Çok ama çok sevindi. O sevinçle kafasýný pencereye çarptý. Babaanne yataðýnda dönmeye baþlayýnca, sessizce sedirine geri döndü. Bembeyaz düþlerle karþýlaþmak için küçük göz kapaklarýný öylece uykunun aðýrlýðýna býraktý.

Günlerden pazardý. O gece, gece yarýsýndan sonra baþlayan kar, gittikçe þiddetini abartmýþtý. Sabahýn ilk saatlerine kadar neredeyse yarým metre doldurmuþtu. Pencereden görünen dört dut aðacýyla, tek armut aðacýnýn dallarý beyaz yükten topraða kadar eðilmiþti. Aç kalan birkaç serçe pencere önünde diðer birkaç serçede, bahçe oluðunun ayaðýndaki su birikintisinde yiyecek bir þey arýyordu. Konaðýn elli metre güneyinden geçen karayolu kardan kapanmýþtý. Konaðýn bahçesini çevreleyen tarabalar ayrý bir görüntü oluþturuyordu. Kýþ mevsimini sabýrsýzlýkla bekleyen oduncu köylüler, eþek ve katýrlarýna odun yüklemiþ, kasabanýn köy giriþlerinden çarþý merkezine birer ikiþer düþmeye baþlamýþlardý. Onlarý gören kasaba sakinleri; önce odunun fiyatýný sorar daha sonra da evin ya da bahçenin önüne odunlarýn boþaltýlmasýný isterlerdi. Parasýný alan oduncu köylüler Ýpekoðlu Haný’nda dinlendikten sonra zaruri ihtiyaçlarýný alýr köylerine sevinçle dönerdi.

Kar yaðar da küçük torun durur muydu? Elini yüzünü bile doðru dürüst yýkamadan, elinde bir ekmek somunu, tiril tiril giysilerle dýþarý çýkmaya hazýrlanýyordu. Annesinin sevimli öfkesiyle üzerine kalýn bir kazak giydi. Daha iyi kaysýn diye lastik ayakkabýlarýný ayaklarýna geçirdi. Beline kadar yaðan kara aldýrmadan bata çýka, konak bahçesinin bir köþesindeki eski arýlýða kadar yürüdü. Babasýnýn yýllar önce kendisi için yaptýðý iki kulplu kýzaðý, sakladýðý yerden çýkararak konaðýn merdivenlerine kadar taþýdý. Onun için kar büyük düþ, kýzaðý da bu düþün efendisiydi. Konaðýn önündeki bir ucu çýkmaz sokak olan dik yokuþtan kaymaya baþladýðýnda; hayallerinin kanatsýz güvercini oluyordu.

Üç mevsim kaymayan kýzaðýn ayaklarýndaki bir çift çelik çubuk pas tutmuþtu. Kýrýk dökük, çelik tel fýrçayla paslarý kazýmaya baþladý. Kazýdýkça ortaya çýkan parlak yüzeyi, parmaklarýyla kontrol etti. Daha iyi kaymasý için pürüzsüz olmalýydý. Kýzaðýnýn çürük ipini deðiþtirdi. Kýzaðýn altýna baktý. Bir teli yakarak yazdýðý, eðri büðrü bir harfi kontrol etti. Kucaðýna aldýðý kýzaðýyla bahçenin dýþýna çýktý. Dik yokuþun baþýna kadar düþe kalka yürüdü.

Küçük ayaklarýyla kayacaðý hat boyunca karý ezmeye baþladý. Sýkýþarak birbirine geçen yýðýnla kar, ayaklarýndan baþýna kadar sevinç titremesi yaratýyordu. Her adýmda üþüyerek, bu sesi tüm bedeninde defalarca hissetti. Sonra mahallenin çocuklarý uyandý. Çapaklý gözleri, þaþkýn ifadeleriyle pencerelerden bakmaya baþladýlar. Annesinden kaçan, kýzaðý, kayýðý, leðeni kaptýðý gibi soluðu yokuþun baþýnda almaya baþladý. Erkek çocuklar arasýnda baþlayan kýzak yarýþý, dik yokuþun cam gibi parlamasýna kadar sürüp gidecek, saatlerin nasýl geçtiði bilinmeyecekti. Ýliklerine kadar ýslanmýþ bedenler, pencerelerden avaz avaz çýðýran büyüklerin korkusuyla her nasýlsa gün sona erecek, sonrasý Allah kerimdi.

Hava çoktan kararmýþtý. Akþama kadar bindiðinin iki katý kýzaðý taþýyan konaðýn yorgun çocuðu geç kalmanýn ezikliðiyle bahçeye girdi. Dýþ merdivenin basamaðýna kýzaðýný dayadý. Üþümesin diye de üzerine bir çaput attý. Babaannesi uyuduðunda, gecenin bir vakti yataðýndan çýkacak, küçük ürkek adýmlarla ilerleyecek, oda kapýlarýný bir bir açarak, dýþ merdivene çýkacak, kimse görmeden onu odasýna taþýyarak, mangalýn yanýnda kurumaya býrakacaktý. O uykuya dalarken kýzaðýn altýnda biriken kar eriyerek soba muþambasýný ýslatacak, sokak lambasýnýn ýþýðýnda kýzaðýn altýndaki “R” harf belirli belirsiz görünecekti. O harfin karþýlýðý olan komþu kýzý Rena, çocuðun ütopik düþlerini süslemeye devam edecekti.

Rena’nýn babasý tapuda memurdu. Çýkmaz sokaðýn az ilersinde oturuyorlardý. Bir üst sýnýfta okuyordu. Omuzlarýna kadar inen kumral saçlarý, ela renkli, çekik küçük gözleri, sevimli bakýþlarý vardý. Çok sýk olmasa da çocuklarýn sesi ilgisini çeker, evinden çýkarak yokuþun baþýna kadar gelirdi. Annesi çaðýrdýðýnda tekrar evine dönerdi.

Kýþ aylarý boyunca okul çýkýþý baþlayan çocuklarýn kýzak sevdasý sürüp gidiyordu. Konaðýn haþarý çocuðunun, Rena’nýn ilgisi çekmek için sadece gökyüzüne kaymadýðý kalmýþtý. Bir gün ilgisini çekmeyi baþarmýþ, hiç kimsenin olmadýðý bir günün ikindisinde okul dönüþü ona kýzaðýný vererek kaymayý öðretmiþti. Kýzaðýn kulpundan tutan Rena’nýn sað elinin üzerinde bir beni olduðunu da o zaman fark etmiþti. Her küçük çocuðun büyük düþü olabilirdi. Kar ve kýzak tukunu, Rena’yý çocuksu duygularýnýn prensesi olarak görüyordu. Hatta bunu ona hissettirebilmek için; onun görebileceði konak bahçesinin yokuþu gören setine kardan prensesler yapýyordu. Çoðunlukla bu prensesler rüzgâr ya da güneþ çýktýðýnda eriyip kayboluyordu.

Yine böyle bir pazar günüydü. Sabah erkenden yaðan kardan bir prenses yapmýþ, evden aþýrdýðý vazodaki el yapýmý kýrmýzý bez gülü eline tutturmuþtu. Bunu en çok Rena’nýn görmesini istiyordu. Görmüþ olsa “senin için yaptým” deme cesaretini gösterecekti. Ama hiçbir zaman bunu gerçekleþtiremedi. Kar prenseslerini yapmaya devam etti. Annesinin yasaðý nedeniyle, erkek çocuklarla oynayamayan Rena’yla düþlerini paylaþmasý da artýk bir hayaldi. Ama bir gün konaðýn pencersinden bakarken, ekmek almaktan dönen Rena’yý prensesin önünde görmüþ, kýrmýzý gülü çekinerek alan Rena izlendiðini fark etmeyerek evinin yolunu tutmuþtu. Bu güle dair tek kelime etme imkaný olmamýþtý. O günden sonra da olmayacaktý.

Aradan yýllar geçti. Son kýþ bittiðinde babasý tayin oldu, adýný bile bilmediði uzak bir kente taþýndýlar. Rena, ona tutkun çocuðun kýþ hayallerini bir daha geri gelmeyecek þekilde uzaklara götürdü. Düþ yorgunu çocuk, o günden sonra bir daha kardan prenses yapmadý. “R” harfinin yazýlý olduðu kýzaðý da bir daha kaymamak üzere eski arýlýðýn içindeki hurdalarýn arasýna sakladý. Yýllar sonra yatýlý kazandýðý okul nedeniyle küçük kasabadan ayrýldý. Uzun yýllar sonra da bir yazar olarak, yýkýlan hayallerinin karþýsýna çýktý. Kendisini terk eden bütün düþleri kitaplarýnýn sayfalarýna yerleþtirdi.

Artýk iyi kötü okunan bir yazardý. O gün kitaplarýný imzalayacaktý. Þubatýn sonu kar taneleri metropolün eteklerine düþüyordu. Kitap fuarýnýn içi hýnca hýnç dolu yayýnevlerinin önünde uzun kuyruklar vardý. Öðleden sonraydý. Kendinden emin bir kadýnýn hatasýz sesiyle, imza saatinin baþladýðý anons edildi. Önce tek tek düþen kitapseverler birdenbire artarak önünde kuyruk oluþturdu. Bir yandan çayýný içiyor diðer yandan ismini sorduðu okurlarýna sevgiler sunarak kitaplarýný imzalýyordu.

Sýra kýrk yaþlarýnda, alýmlý, küçük çekik gözlü bir kadýna gelmiþti. Satýn aldýðý kitabý yazarýna uzattý. Nazik bir ifadeyle “Lütfen imzalayabilir misiniz? “ dedi. Kitabý masanýn üzerine uzattýðýnda kadýnýn sað elinde, bir ben olduðu görüldü. Yazar, bir anda yýllarý aþarak çocukluðunun altýn çaðýna geri döndü. “Olamaz” diye içinden geçirdi. Kafasý bir anda allak bullak oldu. Düþüncesi yüzüne yansýdý. Kadýn “bir þey mi oldu” dediðinde “hayýr” dedi. Sonra kadýnla göz göze gelerek ismini baðýþlamasýný istedi. “Rena ”,”Rena Çaðrý” diye tekrarladý kadýn. Artýk ne yapacaðýný ve ne yazacaðýný bilemez durumdaydý. Elinde tuttuðu siyah kalemin ucu titremeye baþladý. Hiç kimseye hissettirmeden, bu kadýnýn; hayalleriyle ortadan kaybolan Rena olduðundan þüphelenmeye baþladý. Dünyanýn küçük olduðunu biliyordu da bu kadar küçük olmasý belki de mucizeydi. Ortaokulu nerede okuduðunu sorduðunda, koca kenti birdenbire terk eden bir mevsim koca salonu da bahara çevirmiþti. Bu mucizeyle ilk sayfalardan boþ olan birine, aklýna ilk gelen sözleri yazdý. Ýmzaladý. Teþekkür ederek kitabý kadýna uzattý.

“Sevgili Rena... Mevsim kýþ olsun. Kar yaðsýn, buz tutsun bütün çatýlar... Bir kasabanýn dik yokuþunda, bir gün ama mutlaka bir gün hayallerine kavuþsun, kýzaklarda ismi yazýlý, elinde kýrmýzý gül tutan... Unuttuðumuz saf çocuklar... “



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Düþ Çapkýný Siyah Karýnca

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Dil Kuþlarý [Þiir]
Kahinin Aynasý [Þiir]
Beyhude [Þiir]
Siyanür Sancýsý [Þiir]
Göçmen Kuþlar Hazeli [Þiir]
Ýmgehan Tapýnaðý [Þiir]
Çatýdaki Akrep [Þiir]
Maðma [Þiir]
Persialý Kadýn [Þiir]
Öpme Hayat [Þiir]


H.Ýhsan Sönmez kimdir?

beni okumayýn daðýlýrsýnýz


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © H.Ýhsan Sönmez, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.