Doðru þeritte olsanýz bile, olduðunuz yerde kalýrsanýz er geç ezilirsiniz. -Will Rogers |
|
||||||||||
|
Osman, gele gide baþýmýn etini yedi. O kadar tanýdýðým varmýþ, arkadaþýma bir torpili çok görüyormuþum. Hep böyle iþsiz güçsüz mü dolaþacakmýþ. Ýkide birde bir bakkal dükkaný aç, diyormuþum. Dükkan açacak para mý varmýþ. Ben sevmem böyle þeyleri desem de, bir gün zayýf bir anýma denk getirip ‘Eh’ dedirtti. Bizim eh de gözüne, kesinleþmiþ mahkeme kararý gibi görünüyor olmalý; bu kez “Bak söz verdin, umutlandýrdýn, kalleþlik yok!” diye bastýrmaða baþladý. … Nasýl becerdiyse yazýlý sýnavý geçmiþ; sorun, sözlüde. Biz de eline düþtük ya, sözlü sýnavda bunu baþarýlý sayýp ‘Eh’ diyecek, üstelik iþe alacak bir kurum yetkilisi arýyoruz. Daha doðrusu ikinci bir kurban peþindeyiz. Arayan bulurmuþ, biz de aradýk taradýk, hatýrýmýzý sayacak bir okul arkadaþý bulduk. Üstelik de sözlü sýnavý yapacak yetkili kiþi. Kýrk yýl sonra ilk kez bir ricada bulunmuþuz, sað olsun ikinci kez söyletmedi. Üstelik “Asýl sýnavý geçmiþ. Biz burada genel davranýþlarý, konuþmasý nasýl onu görmek için çok kolay þeyler soracaðýz.” dedi. Hatta þunu da ekledi; “Benim soracaðým sorularý bilmemek için öküz olmak gerek.” Arkadaþým sýnavýn kolaylýðý konusunda bu kadar iddialý yani. O zaman bana da, muþtuyu þimdiden ulaþtýrmak düþüyor. Daha sýnava girmeden iþ güç sahibi oldu adam. Ben de hem bir iþsizin iþ bulmasýna yardýmcý olmuþ, hem de dýrdýrýndan kurtulmuþ oldum. … Osman ertesi gün erkenden iþyerine gitti. Sýnava demiyorum, çünkü, sýnav sýnav deðil, iki dakikalýk sohbetten ibaret bir þey. Sonra iþe baþlayacak, bütün çalýþanlar gibi akþamüstü çýkýp gelecek. Meðer ben öyle sanýyormuþum. Osman bir saat sonra çýktý geldi. Ýnsan merak ediyor tabi. Þunun þurasýnda bir ricada bulunmuþuz, bir arkadaþýmýzý iþsizlikten kurtarmýþýz: -Ne oldu, iþe baþlamadýn mý? Ay baþýnda mý? Kimi iþyerleri öyledir, muhasebe açýsýndan bölük pörçük olmasýn, diye, iþlemleri aybaþlarýna göre düzenlerler. Osman konuþmuyor, dik dik suratýma bakýyor. Ama ben de merak ediyorum. Hem aybaþýna üç gün beþ gün var, diye adam geri mi gönderilir. Fazladan bir sayfalýk sigorta bildirgesi hazýrladýnýz, diye eliniz mi aþýnacak! Bizimki bana bakmayý sürdürüyor. Ben de merak içindeyim: -Ne oldu? Ýþimiz sana kaldýysa, der gibi baþýný geri sola doðru yatýrýp bir “Hýh!” dedi: -Senin torpil sökmedi! Sözüm geçer, arkadaþým var, deme bir daha kimsenin yanýnda. Nasýl olur; benim sorduðum sorularý erkek sýðýrlar bile bilir gibi bir laf etmiþti üstelik. O denli kolay sýnavý kim geçmez. Kesin daha torpilli biri geldi. “Baþkasý var mýydý? Ýþe adam aldýlar mý?” dedim. Almýþlar. Bak bu olmadý þimdi. Ben de kýzdým arkadaþýma, o kadar da umut vermiþti. Duracak zaman deðil, soluðu arkadaþýn makamýnda aldým. O da konuþmak için beni arýyormuþ. Meðer bir aday daha varmýþ, onu tercih etmiþler. Haklý olarak, “Neden?” dedim. Tek tek anlattý: -Kardeþim, olacak iþ olsa ‘dükkan senin’ derler ya, bu da öyle. Arkadaþýna, soru sordum bile sayýlmaz, ama, nerede yaþamýþ bu adam? Alay ettiðimi sanacak, diye, utana sýkýla “Türkiye’nin baþkenti neresi?” diye sordum. Ben bugüne kadar Ankara biliyordum, meðer Ýstanbul’muþ. Haydi bir soru daha sorayým, bir þans daha tanýyayým, dedim: Ýkinci soru, “Türkiye hangi kýtalarýn üstündedir?” Meðer onu da yanlýþ biliyormuþuz. Türkiye kýtalarýn üzerinde deðilmiþ, topraðýn üstündeymiþ. Ne diyebilirdim bu durumda. Üstelik arkadaþým ikinci aday için de kazýk sorular hazýrlamýþ, ne yapýp edip benim ricamý yerine getirsin, diye. “Ona neler sordun?” dedim. Üþenmedi anlattý: -Önce Somali’nin baþkenti, Mogadiþu’ymuþ. Bahaneyle öðrenmiþ olduk. Bu zor soruyu bilince, haydi eþitlik olsun deyip, hatta biraz da yanýltmaya çalýþarak, “Türkiye hangi kýtanýn üstündedir” dedim. Yanýt, tereddütsüz: “Avrasya”. Acaba Türkiye’nin baþkentini bilmek çok mu zor, buna da sorayým mý? dedim, sonra vazgeçtim. Bakarsýn, amir memur çalýþýrýz, yüz göz olmak istemedim. Arkadaþým, “Sen olsan hangisini tercih ederdin.” der gibi yüzüme bakýyor. Hiçbir þey demedim, ilgisine teþekkür edip ayrýldým. … Dükkana döndüm, bizim Osman hâlâ bekliyor. Ne diyeceðiz þimdi bu adama. Ýþimiz olmadý bari þakaya vurduralým: -Osman, Mogadiþu nire düþi? -Ne diþi? -Yok biþi! -!!! … Buna daha çok kýzdý, söylene söylene gitti: -Adamýn ne dediði anlaþýlmýyor! Biz de kimden yardým istiyoruz.
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Mehmet Önder, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |