Hüzünlüyüz! Alabildiðince büyük bir hüzün! Öyle bir hüzün ki insanlýk tarihinde hiç bir ümmete bu kadar musibetli bir mirasýn býrakýlmadýðý, kahýr ve kederin, gam’u guse içiçe yorulduðu hüzün..

Fakat durun hemen! Hüzünlüyüz derken; 1373 yýl önce Neyneva çölünde insanlýk tarihinin hiçbir döneminde baþka bir örneði görülmeyen o melun cinayetle sabitlemiyoruz hüznümüzü.

Kuþkusuz cinayetkarlarý lanetle yad ediyor ve onlardan beri olduðumuzu ilan-ý aþikar da edeceðiz. Elbette Ýmam Huseyn‘in mazlumiyetini savunacak, o pak oðlu pak‘ýn safýnda yer aldýðýmýzý ilan edeceðiz.

Fakat bunu nasýl baþaracaðýz? Neyi nasýl anlamalýyýz ki inandýðýmýz deðerlerimiz bizi insaniyet mektebinin emanetlerine kuþkusuz baðlayabilsin?

Neyi nasýl anlamalýyýz ki, tarihin hemen her döneminde olduðu gibi bugün de bir daha din adýna aldatýlmayalým. Bir daha asla zulmün elinde oyuncak olmayalým?

Neyi nasýl anlamalýyýz ki, hakikat güneþinin þafaðýndaki yüzyýlýmýzda bizi tekrar geçmiþin o karanlýk labirentinin gizemli dehlizlerinde arayýþ ile ömrümüzü tüketmeyelim?

Aþurayý nasýl anlayalým ki, Ýmam Huseyn’in mateminden nasýl bir ders çýkartalým ki ümmeti sömürgecilere, cehalete, köleliðe, iç sömürüye peþkeþ çeken, zalimlere yaltaklýk yapanlarýn taraðýna bez olmayalým?

Neyi nasýl anlayalým, nelere dikkat edelim ki kiþiliði elinden alýnmýþlarýn, çeþitli mihraklarca, içimize; beyefendi, patron, politikacý, din adamý, kanaat önderi, aydýn veya entelektüel diye yerleþtirdiði ve veba‘dan daha tehlikeli olan bu hasta ruhlularýn ruhundan etkilenmeyelim?

Dini önderlerimizin yaslarýný tutup, onlara matem merasimleri düzenlerken nelere dikkat edelim ki, din adýna söz hakkýmýzý teslim ettiklerimiz, bizleri Zalimlerin saraylarýna, iktidarlarýn güçlerine, banka hesaplarýna, görece makam ve mevkilere, aldatýcý þan ve þöhretlere ulaþmak için omuzlarýmýza basarak bizi kullanamasýnlar?

Geçmiþ zamanlarda olduðu gibi bugünde bir matemin ardýndan tarihe not düþüyoruz! Öyle ki zalimler; atalarýnýn ayak izlerine basa basa, Muhammedi Ýslam’ýn içine nasýl sýzdýklarýný, köþe baþlarýný nasýl kaptýklarýný, Allah‘ýn kullarýný din adýna nasýl da kendilerine köle ettiklerini, bu tezgahý kurarlarken, nasýl paslaþtýklarýný imam Humeyni (r.a), bize binlerce yýllýk þahlýk diktatörlüðünü tarihe gömerek öðretti. Öðretmekle yetinmedi. Ümmete emanet ettiði Veliyyi fakih müessesi ile o öðretinin devamlýlýðýný sigortaladý.

Artýk tarih boyunca kardeþin kardeþe kýrdýrýldýðý, Türki ve Arabi sair barbar kültürü Ýslam cihadýna büründürenleri iyi tanýyoruz.

Artýk hangi milletten, hangi coðrafyadan olursa olsun, dili, rengi ne olursa olsun, Huseyni direniþin safýnda, yan-yana, omuz-omuza kardeþçe durduðunda, buna tahammül edemeyen ve kavmiyetciliðe sýðýnan, kendi milli (ülke, bayrak, dil, ýrk sair) deðerlerini, Peygamber ve Ehl-i Beyt’ine yorumlayacak kadar kirlenmiþ ruhlarý; görüyor, biliyor, tanýyoruz!

Huseyni Ýslam’ýn direniþ bayraðýný, boynundaki kölelik zincirini kýrmamýþlarýn, bu deðerli emaneti taþýyamayacaklarýný biliyoruz.

Biliyoruz ki köleler özgürlük bahþedemez. Apartheizm‘i doðuran sistemleri savunanlarýn, Çanakkale nara’larýna Huseyni gelenekçiler artýk teveccüh etmiyor.

Risalet ve medeniyetin beþiði olan Ýslam dünyasý topraklarýnda, ne ay ne yýldýz, ne orak ne de çekiç, Huseyni direniþe hiçbir deðer katmamýþtýr ve katamaz. Huseyni direniþ mektebinin sahip olduðu deðerler tamamen ilahidir. Yazýk ki Huseyni direniþin tarihte yaþanmýþ bir destan olarak kalmasýný isteyenler, ‘‘Bedir ve Kerbela þehitlerini, Türkiye/NATO’nun vurulan askerleri ile özdeþleþtirip ‘‘Bedir’den Kerbela’ya, Kerbela’dan Çanakkale’ye, Çanakkale’den günümüze kadar tüm þehitlerimizi, bu þehitler gününde…‘‘ diyebiliyorlar. Hatta bir adým daha öteye giderek: ‘‘O þehitler ki, kanlarýyla bu al bayraða, Hira’dan, Seniyyet-ül Veda’dan doðan Þah-ý Enbiya’ayla birlikte, Kabe’den doðan Þah-ý Evliya velayet yýldýzýný nakþederek baþýmýzda dalgalandýrdýlar.” deme cürretini gösterebiliyorlar. Ýslam peygamberi ile adeta..

Biz bu nara‘yý daha önce /Bedrin aslanlarý ancak bu kadar þanlý idi!/ diyenlerden de iþitmiþtik. Bu nara ‘‘Bedir’den Kerbela’ya, Kerbela’dan Çanakkale’ye, Çanakkale’den günümüze kadar tüm þehitlerimizi, bu þehitler gününde..‘‘ ile aynýydý.

Kan ve asabiyet üstüne karargah kurmuþlar, bölük pörçük olmuþ bu kýtada, Velayet ümmeti evlatlarýnýn neyin, mateminde oluðunu biliyorlar mý? Bilmiyorlarsa; Velayet ümmeti, ‘‘Lebbeyk ya Huseyn‘‘ Nidasý’nýn, on dört asýr önceki Ýmam Huseyn‘in þahsýnda, bugünün yaþayaný demek olduðunu bilsinler.

Müstemleke valilerce verilen emirlere, adeta koþar adým gitmeyi kendine þeref bilenler, Huseyni gelenekte ‘‘Heyhat! Minezzille‘‘ feryadýnýn ne demek olduðunu bilmiyorlar mý?

Cevher: kendini fark ettirir! Övgü ya da yergiyle anýlmak, cevhere bir deðer katmaz. Cevherin yataðýný bulmak ve onun deðerini anlamak yetenek ve imkan varsa, onu gün yüzüne çýkarmak ve iþlemekten geçer. Huseyni gelenek adýna, mateme durup, boynunu düþmana uzatanlarýn, düþmandan kýlýcý kaldýrmasýný beklemesi ne kadar da ebleh duruyor!

Takva ve faziletin yüklediði sorumluluk, Huseyni direniþ ve gelenek adýna, ona; aidiyeti ve aidiyetinin milli sembolleri ile kumpas kurmayý siyaset mi kabul eder?

Demokrasi limanýna demirleyenler, Osman‘ýn seçildiði uyduruk þurayý eleþtiri hakkýný kaybederler. Adalet ve özgürlüðü dillerine pelesenk edip, sistemin menfaat tarlasýndan biçmek isteyenler, Huseyni geleneðin devrimci ve direniþçilerin nazarýnda, divana durup, el baðlayan nedimler gibi görünmez miydi?

Bir matemin ardýndan tarihe not düþerken, evlatlarýmýzýn katillerini (ABD-Ýsrail) dost olarak bilmekten þeref duyacak kadar þereften yoksun politkacýlarýn önünde eðilen bir Huseyni gelenek mi?

Kölelerden hürriyet ve adalet dilenecek kadar paslanmýþ beyinlere ve mühürlenmiþ sinelere sahip bir gelenek deðildir Huseyni direniþ.

Cehalet ve zulmün hala kol gezdiði, yeraltý ve üstü kaynaklarýyla, insan gücü ve onurunun, uluslararasý pazarlarda bölge bölge, devlet devlet, kýta kýta, pazarlanýp peþkeþ çekilen bu ümmetin, her þeyden öteye direniþ onuru korunmalý deðil miydi?

Bir matemin ardýndan tarihe not düþerken; Saray entrikalarýna yenik düþmeyip Lübnan’da, Filistin’de ve… direniþe zaferler kazandýran zamanýn Huseyni‘ne iftihar olan Nasrullahilerin pazularýndan öpüyoruz.

Devrimciler: zalimlere karþý takýndýklarý onurlu duruþu, haklý mücadelesini ve ümmetin çýkarlarýný savunurken, zalimlere barýþ elini uzatýp, evet demeyi bilmezler.

Huseyni direniþ ve geleneðin deðerlerini manipüle edenlere diyoruz ki Lebbeyk ya Huseyn, Lebbeyk ya Hamaney’dir.

Selam ve tesliyet’imiz, Direniþ komutanýna ve sadakatin (Ma hemi serbaze tuyim Hameney’in) Lebbeyk ya Huseyn! Demek olduðuna inan Hizbullahileredir.