"Denemeler"de gördüðüm þeyi Montaigne'de deðil, kendimde buluyorum. -Pascal |
|
||||||||||
|
Seyahat konusunda Evliya Çelebi’ye hep gýpta etmiþimdir… Adam doya doya gezmiþ-tozmuþ, gezip gördüklerini de yazarak bizlerle paylaþmýþtýr. Ýmkânýn olacak; ikinci bir Evliya Çelebi çýkartacaksýn. Kaldý ki yeni bir Evliya Çelebi’nin çýkmasý elzem olmuþtur. Zira arz-ý endam ettiðimiz bu dünya hiç de eskisi gibi deðildir… Hayat deðiþiyor, þartlar deðiþiyor, insanlar deðiþiyor… Hiçbir þey dün gibi deðil… Uzatmayalým; 2014 yýlýndaki ilk yolculuðum bu benim…. Her yolculuk öncesi hissettiðim gibi içim kýpýr kýpýr. Bir çocuðun lüzumsuz þeylerle hissettiði gibi mutlu hissediyorum kendimi. Biliyorum lüzumsuz bir heves ama bazen bu tür heveslerin nabýz atýþlarýna da kulak vermek gerekiyor. Ben de öyle yaptým ve istikamet Ankara… Ankara söz konusu olunca, ya da her Ankara’ya gittiðimde hep o hüznü, burukluðu yeniden ve tekrar yaþarým. Oysa otobüse binmeyene kadar yapacaðým yolculuðun sevincini yaþarken otobüsüne binince… Ankara’ya ilk yolculuðum 1997’de olmuþtu, 17 yýl geçmiþ… Vay be; babam vefat edeli 17 yýl olmuþ!.. Bana “dün” gibi gelen o günden bu güne tam 17 yýl ha… Ýþte 17 yýl önce Ankara’ya giderken yanýmda kanser hastasý babam vardý. O zamanlar þimdiki gibi cebimde harçlýðým da yoktu. Fakirlik-garip gurabalýk iliklerimize kadar iþlemiþti. Doktorlarýn ýsrarý olmasa, babamý bu haliyle Malatya’dan Ankara’ya götürecek ne maddi ne de manevi olarak yeterliydim. Manevi yönde þöyle müsait deðildim; köylü çocuðuyuz, yol - yordam bilmiyoruz, kalacak kimimiz kimsemiz yok Ankara’da, üstelik otel motel de bilmiyoruz. Böyle bir ruh haliyle Ankara’ya kanser olan babamý götürüyorum… Bence de daha deþmeyelim… ‘2014 yýlý ilk yolcuðum’, demiþtim… Ýlk molada ceketimi sol kolumun dirsek kývrýmýna alarak otobüsten adým atar atmaz buz gibi bir rüzgâr yanaklarýmý okþayýp geçiyor. Avam tabiriyle, ‘aktrisliðe gerek yok, gördüðün gibi hava soðuk’ diye kendi kendime mýrýldanarak seri bir hareketle giyiniyorum ceketi. Otobüs seyahatlerinde dikkatimi çeken hususlardan biri de, ihtiyaç olsa da olmasa da, ayaklarýnýn seni götüreceði ilk yer lavabolardýr, ikincisi; ister tok ol, ister aç, kýtlýktan yeni çýkmýþ gibi abur cubur yemeklere saldýran yolcularý görünce acýktýðýný hissedersin. Bir üçüncüsü uyuþmuþ dizlerini hareketlendirmek için gezinip durursun, sanýrým bu kez sadece üçüncüsünü yapmýþtým… Ankara’ya güneþin doðuþuyla vardýk. Artýk eskisi gibi yabancýsý da deðildim ben bu þehrin. Onlarca dost akraba ve arkadaþlarým var bu þehirde ama ben hem ahbabým ve çocukluk arkadaþlarýmdan Abuzer Türkmen’i tercih ettim. Ýlk o beni karþýladý, misafir etti. Sonra birçok arkadaþlarla görüþtüm. Necmettin Evci, Sacid Duman, Selami Çekmegil, Ýsmail Nacar, Murat Balkan, Abuzer Polat... gibi, her birinin ayrý bir yeri ve önemi var, her biri baþka bir alanda uzman ve sanatkar insanlar… Tüm bu güzel insanlarla görüþme þerefine vardým ancak Ankara’da asýl görüþmek istediðim kiþi çok özel bir isim… Görüþme yaptýðým þahýs; ‘Hamido’ namýyla bilinen Hamit Fendoðlu, Recai Kutan, Oðuzhan Asiltürk, Orhan Türkdoðan, Arif Nihat Asya, Vasfi Mahir Kocatürk, Cevat Rýfat Atilhan Cüneyt Zapsu ve Necip Fazýl gibi önemli isimlerle irtibatý olan birisi… Bitmedi, görüþmede bulunduðum þahýs; Turgut Özal, Süleyman Demirel, Necmettin Erbakan, Tayyip Erdoðan, Abdullah Gül, Cemil Çiçek, Sezai Karakoç, Osman Yüksel Serdengeçti, Þenol Demiröz, Fehmi Koru ve Fethullah Gülen gibi isimlerle yakýndan irtibatý olan bir isim…(Lakin bu bir iþ görüþmesi deðildi, o hususta müsterih olabilirsiniz.) Sizin de tahmin ettiðiniz gibi görüþmekte olduðum þahýs, 1952’de Malatya’da meydana gelen ancak tüm Türkiye’yi ayaða kaldýran olayýn bir numaralý faili ile idi… ‘Saatçi Musa’ lakabýyla bilinen Musa Çaðýl…. Saatçi Musa ile, “Malatya’nýn Puslu Yýllarý” ismiyle, Beyan Yayýnlarý arasýnda çýkacak olan 7. kitabýmda yer vermek üzere ‘Malatya Hâdisesi’ ile ilgili bir mülakatta bulundum. Önemli ve tarihi bir görüþmemiz oldu Musa Çaðýl’la… Kitabýn içeriðiyle ilgili -þimdilik- teferruatlý bilgi vermeyeceðim lakin Malatya’nýn 1952’den günümüze kadar süregelen önemli olaylarýný anlatan bu eserim çok deðil bir ay sonra (inþallah) tüm seçkin kitapçýlarda okuyucusuyla buluþacaktýr. Söz konusu kitabýn takdim yazýsýnda, Meryem Aybike Sinan hanýmefendinin de ifade buyurduðu gibi; “Bu kitabý mümkünse bütün Malatyalýlarýn okuyup en yakýnýndaki birisine okutturmasý gereken kýymette önemli bir eser.” olduðunu belirterek bilgilerinize sunuyorum.
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Þevket Baþýbüyük, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |