..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Gene gel gel gel. / Ne olursan ol. / ... / Umutsuzluk kapýsý deðil bu kapý. / Nasýlsan öyle gel. -Mevlânâ
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Eleþtiri > Tarihsel Olaylar > Ýnal Karagözoðlu




21 Nisan 2014
‘gâvur Ali’  
Baþlýk Aldatmasýn!

Ýnal Karagözoðlu


‘Ermeni’ ve bu adýn çaðrýþtýrdýðý sözler bana deðiþik deðiþik, ama birbirleriyle iliþkili þeyler söyler… Bu baþlýklarý deðiþik baðlamlarda ayrý ayrý ele aldýðým ya da birkaçýna birlikte deðindiðim yazýlar yazmýþýmdýr. Yazýda, geniþçe bir çerçevede bu baþlýklarý birlikte ele aldým.


:AFJA:
Baþlýk Aldatmasýn!

‘Gâvur Ali’


‘Pekrik Madam ile Muzaffer Öðretmen’, benden on üç buçuk yaþ küçük olan kýz kardeþimin bir yazýsýydý.¹ Sanýrým, okuyanlarýnýn türlü baðlamlarda az ya da çok bir þeyler düþünmesine kapý aralamýþtýr. Belki bazý anýlarý da canlandýrmýþtýr... Bende öyle olduydu.

Ýlk delikanlýlýk çaðýný geride býrakýp da olgularý irdeleme dönemine ayak basar basmaz yaptýðým þeylerden biri de, ortak tatlý anýlarýmýz bulunan bu Ermeni ailesinin içinde yer aldýðý yurttaþlarýmýza iliþkin yeni bigiler edinmek olmuþtu. Çýkýþ noktam, Pekrik Madam’ýn kocasý ‘Gâvur Ali’nin bir kýþ gecesi soba baþýnda babamla söyleþirken söylediði sözlerdi: “Çok çekti iki millet de Fikret Beyciðim...” Ailece bize misafirliðe gelmiþlerdi. O tarihlerde yalnýzca bir kardeþim vardý.

Annemlerin ‘Ali Efendi’si, benim ‘Ali Amca’m, tek atlý arabasýyla tanýdýðýmýz bir komþumuzdu... Babam, bir ortaokul öðretmeni... Bu iki insan ne de koyu söyleþilere dalarlardý... Ben? Sonra sonra ortaya çýktý, o söyleþilerden ileride kullanmak üzere ipuçlarý toplarmýþým.

Herkes gibi bizim de adýný karýsýnýn aðzýndan ‘Gâvur Ali’ diye duyduðumuz Ali Amca, sonra sonra öðrendim, o tek atlý yaylý arabasýyla köy köy dolaþýr, deðiþ tokuþ yöntemiyle oralardan yumurta, tahýl ve benzeri ürünler toplarmýþ. Çorap þiþi, düðme, iplik, çýtçýt ve benzer þeyler karþýlýðýnda...

Koca koca kara ev ekmeklerini az yemedik Madam Teyze’nin... Hele de savaþ yýllarýnda... Çarþýda ekmek karneyle... Madam Teyze’nin ekmekleri, Ali Amca’nýn, kendisini ‘Gâvur Ali’ diye bilen köylü ‘müþteri’lerinden avuç ölçeðiyle topladýðý tahýllarýn unundandý. Konu komþularý da mutlaka yemiþtir onlardan... Ve mezzeki sakýzlý peksimetlerini, çöreklerini, kurabiyelerini de...

*
Bugün artýk çok iyi biliyorum, anlýyorum, tarihleri boyunca sömürgeci olmuþ olan yayýlmacý devletler, hep bir ‘Türk – Ermeni çatýþmasý’ yaratma çabasý içinde de oldular. Temel amaçlarý, sömürgeciliðe dayanan varlýklarýný bu yolla da sürdürmek, o egemen varlýklarýný daha da güçlü kýlmak. Bu tür yollarla nice nice baþarýlar saðladýklarýnýn belgeleri tarih sayfalarýnda...

Sömürgecilerin, yayýlmacýlarýn, kimi yardakçýlarýyla birlikte önce Osmanlý Devleti’ni, sonra da ‘onun mirasçýsý’ saydýklarý Türkiye Cumhuriyeti’ni ‘Ermeni soykýrýmý’yla suçlamalarý, parlamentolarýnda bu soykýrým savýný tanýma kararlarý almalarý, soykýrým anýtlarý dikmeleri, “Ermeni soykýrýmý yoktur” demeyi suç saymalarý ve bizim de bu savý kabul etmemizi dayatmalarý ise, o temel amaca ulaþmanýn ikinci adýmýndan baþka bir þey deðil. Soykýrým suçlamalarýný ‘insanlýk adýna’ yapýyor görünmeleri, kendi geçmiþleriyle de çeliþen ikiyüzlülükten baþka hiçbir anlam taþýmýyor.

'Ermeni soykýrýmý' konusunda gördüðüm önemli bir nokta da þu: Bu sorunun, bilinen boyutu ve niteliðiyle bugünlere gelmesinde, bizdeki Batý iþbirlikçilerinin bilinçli çabalarýnýn payý büyük. Ve bugün bu çevreler, topluma, ‘Ermeni soykýrýmý savý’ný kabul etmemiz gerektiði yargýsýný aþýlama noktasýna ulaþmýþ bulunuyor. Böylece, ulusumuzun alnýna kara bir leke de sürülmüþ olacak... ‘Tarihimizle barýþmak’ söylemlerinin baþka bir açýklamasý yok.

*
Gün geçmez, aðzýmýza yeni bir laf dolanýr. Bunlardan biri de ‘diyaspora’... ‘Diaspora’ diye söyleyenler de var. Bu laf dilimize ‘Ermeni diyasporasý’ sözüyle giriþ yaptý... Belli çevrelerce belli amaçla ortaya konan bu sözü nasýl da hemencecik benimseyiverdik! Devlet büyüklerimizden baþlayýp aþaðýlara doðru büyük kabul gördü... Hâliyle, Yunancadan gelen ‘diyaspora’ -Ýngilizcesi Diaspora²- sözcüðü de... Bu iki þey, hele de basýn yayýn dünyamýzda baþköþelere kondu. Artýk kov kovabilirsen...

‘Ermeni diyasporasý’ tanýmlamasý, ‘Ermeni soykýrýmý’ savý baðlamýnda dolaþýma sokulmuþtu. “Ermeni soykýrýmý oldu mu olmadý mý” sorusunun kesin yanýtýný, eðer yayýlmacý sömürgenlerden izin çýkarsa tarihçiler ile bilimadamlarý arayacak; ama benim bu konuda söyleceklerim var: Bu ‘Ermeni diyasporasý’ söylemini ülkemizde ilk kez kim ne zaman kullandý, bilmiyorum, ama, sözlüklerin, ‘diyaspora’ sözcüðü için, “sürgün edilen Yahudiler’in dünyanýn her tarafýna yayýlmasý” açýklamasýnda birleþtiðini biliyorum. ‘Diyaspora’nýn (bu kez, özel ad olarak ‘Diyaspora’nýn) Ýncil’deki anlamý ise, ‘Kudüs’ün dýþýndaki Yahudi Hýristiyanlar’... Diyeceðim, bu kavramýn, dünyanýn türlü ülkelerinde yaþamakta olan Ermeniler’le ilgili olarak kullanýlmasý yanlýþ bir þey. Hele de ‘Ermeni diyasporasý’ diye bir tamlama/tanýmlama yapmak, olacak iþ deðil. Ama olmuþ iþte.

‘Ermeni diyasporasý’ söylemi, ‘diyaspora’nýn Yunancadaki anlamýyla da uyuþmuyor: Osmanlý’nýn belli bir tarihte ülke içerisinde Ermeni vatandaþlara uygulamýþ olduðu iþlemin adý, anlamý, niteliði, boyutu, ‘göç ettirme’dir; vaktiyle ‘tehcir’, ‘tehcir etme’ denen iþlem... Evet, bu sözcüðün bir anlamý da ‘sürme’; iyi de, ‘Ermenileri göç ettirme’ olgusunu bir ‘sürgün’ olarak tanýmlamak, en hafifinden ‘anlam zorlamasý’nýn dik âlâsý deðildir de nedir!?...

Peki, o Ermenistan dýþýnda dünyanýn türlü ülkelerinde yaþamakta olan Ermeniler için ‘sürgündeki Ermeniler’ tanýmlamasýný yapabilir miyiz? Hayýr. Almanya’da, Belçika’da, Fransa’da, Amerika’da, Kanada’da, Avustralya’da ve daha baþka ülkelerde yaþayan, yerleþmiþ olan Türkler ya da Türk asýllýlar için yapamayacaðýmýz gibi... Þundan ötürü yapamayýz: Birincisi, o Ermeniler de Türkler de yaþadýklarý bu ülkelere sürgün edilmediler; ikincisi, ‘Ermeni soykýrýmý’ savýný ortaya atanlarýn Osmanlý’yla, dolayýsýyla Türkiye Cumhuriyeti’yle iliþkilendirdikleri bu ‘sürgünde olma’ yakýþtýrmasýndaki tutarsýzlýk... Tutatsýzlýk þu: Ermeniler soykýrýma uðratýldýysa sürgün edilenler kim? Anlaþýlýr gibi deðil. Þunu da ekleyeyim, ‘sürgündeki Ermeniler’ -ben onlara ‘tuzu kuru Ermeniler’ diyorum- neden ülkelerine dönmezler?!...

‘Soykýrým’?

Bu kavrama geçmezden önce hemen söylemeliyim, genellikle, ‘soykýrým’ ile ‘topluca öldürme’ kavramlarý arasýndaki ayrým bilinmez ya da göz ardý edilir (sözlükler, ‘topluca öldürme’ için ‘kýrým’ karþýlýðýný da veriyor).

Bu iki kavrama daha yakýndan bakalým: ‘soykýrým (Fr. génocide)’, ‘bir insan topluluðunu, ulusal, budunsal, dinsel vb. nedenlerle yok etme’ anlamýna geliyor. ‘Topluca öldürme (Ar. katliam)’ ise, hiçbir ek açýklamaya gerek olmadan doðrudan doðruya ‘topluca öldürmek eylemi’. Bu ikinci kavram/söz kümesi için ille bir açýklama yapmak gerekirse, ‘bir canlý kümesini/topluluðunu topluca öldürme’ denebilir.

Öte yandan, hem ‘soykýrým’da hem de ‘topluca öldürme’de bir ‘topluca öldürme’ eylemi söz konusu olmakla birlikte, bu eylemler, amaçlarý, bu amaçlarýn gerçekleþtirilme biçimleri ile koþullarý ve sonuçlarý bakýmýndan çok ayrý þeyler. Dolayýsýyla, bu ikisinin doðurduklarý hukuksal sonuçlar da ayný deðil: ‘toplu öldürme’, eylemin yöneldiði hedefe karþý -bu hedef, Sivas Katliamý’nda yaþandýðý gibi insanlar olabilir, fillerin baþýna geldiði gibi hayvanlar olabilir ya da kardelenlerin bilinçsizce talan edilmesinde olduðu gibi bitkiler olabilir vb.- iþlenen bir suç; ‘soykýrým’ ise, ‘insanlýða karþý’ iþlenen bir suç olduðundan, bunlara uygulanacak yaptýrýmlar da doðal olarak ayný deðil.

Bir canlýyý öldürme, ne zaman bir suç sayýlýr oldu? Bu suçu belirleyen öðeler nelerdi? Çaðdan çaða, toplumdan topluma, uygarlýktan uygarlýða, kültürden kültüre, inançtan inanca ..... deðiþen þeyler bunlar... Böyle olmasý da pek doðal deðil mi?

‘Soykýrým suçu’na gelince...

‘Soykýrým eylemi’ diye bir kavramýn ne zaman ortaya çýktýðý, bu eylemin ne zaman suç sayýldýðý çok kesin olarak biliniyor: soykýrýmýn hukuksal bir kavram olarak belgelere geçiþ tarihi 9 Aralýk 1948. Soykýrým, bu tarihten baþlayarak, Birleþmiþ Milletler Örgütü’nün ortaya koyduðu ‘Soykýrým Suçunun Önlenmesi ve Cezalandýrýlmasýna Ýliþkin Sözleþme’de çok açýk biçimde tanýmlanan ve kýnanan bir suçtur. ‘Bir insanlýk suçu’... Bu sözleþmeye göre, soykýrým suçu, ‘ulusal, budunsal, soysal ya da dinsel bir bütünü (grubu) topluca ya da bir bölüm olarak yok etmek niyetiyle o bütünün üyelerinin öldürülmesi, fiziksel ya da ussal bütünlüklerinin aðýr biçimde zedelenmesi’, ‘o bütünün üyelerinin, bütünün fiziksel varlýðýnýn tamamýnýn ya da bir bölümünün yok edilmesi sonucunu doðuracak yaþam koþullarý içinde tutulmasý’, ‘bütün içinde doðumlarý engelleyecek önlemlerin alýnmasý’ ve ‘bütüne ait çocuklarýn zorla baþka bir bütüne geçirilmesi’ eylemlerinden herhangi birine baþvurulmasýný kapsamaktadýr. Ve bir eylemin soykýrým sayýlabilmesi için, bu eylemin, tasarlanmýþ bir devlet politikasý olarak uygulanmýþ olmasý gerekmektedir.

Burada hazin olan þey, bu kavramýn gündeme, varlýklarý soykýrým kanlarýyla beslenmiþ devletlerin önderliðinde ve onlarýn geçmiþlerine sünger çekercesine getirilmiþ olmasýdýr.

Evet, insanlýk tarihi boyunca birçok soykýrým eylemi uygulandý; sömürgen devletlerin uzak-yakýn geçmiþine bakýn: bu insanlýk suçunun kanlý izleri nasýl da derin, nasýl da canlý!...

Ve 1948 tarihli ‘Soykýrým Suçunun Önlenmesi ve Cezalandýrýlmasýna Ýliþkin Birleþmiþ Milletler Sözleþmesi’ de, genel hukuk kurallarý uyarýnca geriye doðru iþlemiyor.

Bu arada þunu da not etmek gerekir: 2. Dünya Savaþý’nýn yenen devletleri, Almanya’nýn bu savaþ döneminde Yahudiler’e uygulamýþ olduðu savlanan yok etme eyleminden sorumlu tuttuklarýna, daha sonra bu sözleþmede tanýmlanacak olan soykýrým suçunu dayatarak kabul ettirmiþtir (Nürnberg Mahkemesi, 10 Kasým 1945-1 Kasým 1946).

Ve ‘Ermeni soykýrýmý savý’...

Bu sav ortaya yeni atýlmadý. Ancak, pek dikkat çekicidir, bugüne dek, “Türkler Ermeniler'e soykýrým uyguladý” savýyla uluslararasý mahkemelerde Türkiye Cumhuriyeti’ne karþý ne bir Ermeni ne de Ermenistan Devleti dava açmýþtýr. Bunun nedenini çok iyi bilmek gerekir; çünkü, iþin püf noktasý burada yatmaktadýr: evet, böyle bir dava açýlmamýþtýr; yukarýda belirttiðim gibi, genel hukuk kurallarý uyarýnca yaptýrýmlar geriye doðru iþlemediði için açýlamamýþtýr. Böyle bir dava, ‘Soykýrým Suçunun Önlenmesi ve Cezalandýrýlmasýna Ýliþkin BM Sözleþmesi’ni geriye doðru iþletmek genel hukuk kurallarý karþýsýnda olanaksýz olduðu için açýlamaz. Bir eylemin ‘suç’ sayýlabilmesi için, o eylemin, gerçekleþtiði tarihte suç sayýlýyor olmasý gerekir. Bu bir genel hukuk kuralý.

Bu satýrlarý okuyan her Türk yurttaþý pek haklý olarak þunu soracaktýr: “Bu da ne demek!? Yani, ‘Biz Ermeniler’e soykýrým uyguladýysak, bu pislikten kimi hukuk kurallarýna sýðýnarak kurtulabiliriz’ mi demek istiyorsun?! Ýþlemediðimizi bildiðimiz bir suçu kabul mü edelim?!...”
Hayýr, böyle bir þey demiyorum. Bunu, kimi þeyleri daha kolay anlatabilmek için söylüyorum. Anlatayým:

Ermeniler’e bir soykýrým uygulamadýðýmýz ortada; Türkiye Cumhuriyeti de, bu soykýrým savlarýný daha en baþta reddetmiþtir. Ancak, bu savlarý reddederken bütün dünyaya özellikle þu gerçeði anýmsatmalýydýk: “1915’te yaþanmýþ olan olay bir ‘kýrýþma’dýr; bu olaya bugünkü anlamda bir ‘soykýrým’ yakýþtýrmasý yapýlamaz; yapýlsa da, 1948 tarihinde kabul edilmiþ olan Soykýrým Suçunun Önlenmesi ve Cezalandýrýlmasýna Ýliþkin Sözleþme’nin, ‘varlýklarý soykýrým kanlarýyla beslenmiþ devletlere uygulanmasý hiç akla getirilmeyen’ hükümleri, bu olay hakkýnda uygulanmak þöyle dursun, düþünülemez bile.”

Sonuç olarak, bu soykýrým sorunu, hep ‘Türk – Ermeni çatýþmasý’ yaratma çabasýndaki yayýlmacý sömürgen devletler ile onlara yaranmaya soyunmuþ Batý iþbirlikçilerinin iþidir. Dertleri, tarihte yaþanmýþ acýlarý tek taraflý kullanarak Ermeniler üzerinden kendilerine yeni egemenlik alanlarý saðlamak...

Soykýrým suçu öyle böyle bir suç deðil. Onun için de, ‘tarihimizle barýþma’ zýrvalarý, ‘yüce gönüllü büyük bir ulus olma’ gibi soylu sözlerle yaldýzlanmak isteniyor.

‘Ermeni soykýrýmý’ sözünü dillerinden düþürmeyenler, 93 Harbi’nde neler olup bittiðini bilmezler mi? Ve, onca yaþananlardan sonra bile bu iki milletin birlikte yaþamayý sürdürdürmüþ olduðunu? Bunlarý bilmiyorlarsa, öðrenmek istemezler mi?!...

Ve ‘Ermeni diyasporasý’ tanýmlamasý, ‘Ermeni soykýrýmý’ savýndan çok daha derin, çok daha kapsamlý amaçlara yönelik. ‘Diyaspora’ sözcüðünün albenisine kapýlanlar oturup bir düþünmeli.

*
Babam, ilk anneler günümüzle gündeme gelmesi üzerine Nene Hatun’a ve onun kahramanlýk gösterdiði Aziziye Savunmasý’na iliþkin bir araþtýrma yapmýþ, ardýndan da çocuklar için ‘Nene Hatun’ adlý bir kitapçýk yazmýþtý. (Yeri geldiði için belirtmeden geçmeyeyim, benim Aziziye’de Atan Yürek³ adlý radyo oyunu da babamýn iþte o araþtýrmalarýna dayanýyor.) Bunu þunun için söylüyorum: Babam, bu araþtýrmalarýndan sonra hiçbir þekilde Ermeni yurttaþlarýmýz için tek bir kötü söz etmedi. Aksine, Tokat’ta kalmýþ ya da Ýstanbul’a göçmüþ Ermeni tanýþlarýmýz, dostlarýmýz daha deðer kazanmýþtý onun gönlünde. Tabii, annemin de... Rahmetliler, bizleri de öyle yetiþtirdiler.


Ýnal Karagözoðlu
Yarýmca, 17 Mayýs 2009


_______________
¹ http://www.ilgilik.com/2009/05/13/bir-sicakligi-yasamak.html/
² Yun. sporos: tohum, döl; diasporos: oraya buraya saçýlmýþ tohum (döl) > (tohum/döl) daðýlmýþlýk, saçýlmýþlýk > bir etnik kimliðin dünya üzerinde oraya buraya daðýlmýþlýðý (daðýlmýþ olma durumu).
³ http://www.ilgilik.com/2009/05/10/karinca-kararinca-bir-armagan.html/


© 2009 ÝK



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Ýnal Karagözoðlu kimdir?




yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Ýnal Karagözoðlu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.