Yanlýþ sayýsýz þekillere girebilir, doðru ise yalnýz bir türlü olabilir. -Rouesseau |
|
||||||||||
|
-Demokrasi Ýsteyenlerin de Demokratikleþme Zamaný Gelmedi mi?- Bir yerel seçimi geride býraktýk. Bu seçim, Kürtler açýsýndan parlak geçti, diyemeyiz. Çok yanlýþ siyaset hatalarý yapýldý. Geleceðe dair siyasetleri de yanlýþtý. Bunu için, seçimin detaylý bir analizini yapacak deðilim. Buna gerek de yoktur. Analistler yeterince yaptýlar zaten. Lütfen, sakýn kimse beni yanlýþ anlamasýn; asla alay veya hakaret amaçlý da söylemiyorum. Benim, hiç kimsenin, hiçbir yapýnýn, þu veya bu þekildeki (bir derneðin bile olsa) düþüncesine karþý olmak gibi bir lüksüm yoktur, olamaz. Herkesin her söylemine (bize ne kadar ters gelse bile)saygýmýz olmalýdýr; en azýndan bir amaç uðruna, emek ve çaba ürünü olduðu için... Ben, kendimce ne hissettiðimi ve ne öngörebildiðimi açýkça dile getirebilmeliyim ki, muhataplarým da, mevcut konumlarýný daha doðru deðerlendirebilsinler veya konumlarýna bir açýklýk getirebilsinler, diye. Çünkü böyle düþünüp, sessiz duran çok insanýmýz vardýr ve bu suskunluklar, zamanla, küskünlüklere ve istemedikleri sapmalara, yanlýþa götürüyor insanlarý. Ýnanýyorum ki, aþaðýda adý geçen tüm kuruluþlarda da, dar anlamda, bir tür sohbet tarzýnda olsa bile, tartýþmalar olabiliyordur. Olmalýdýr da. Doðrusu ve saðlýklý olaný da budur. Konuþarak birçok þeye çare olabiliriz. Savaþan ülkelerin barýþý bile diyalogla baþlýyor. Ayný ulusun ayný amacý paylaþan partileri, örgüt ve gruplarý arasýnda neden barýþ ve diyalog olamasýn ki? Kürtler, en temel ilkeler ve kavramlar etrafýnda, herkesin özgürce görüþlerini ifade edebileceði, en geniþ bir ulusal birliðe pek ala gidebilirler ve gitmelidirler. Bulunduðumuz bölgede, iktidarlarýn kolayca deðiþebildiði bu nazik dönemde ve iliþkilerin pamuk ipliðine baðlý bir ortamda, bu birlik ve beraberlik daha da hayati bir önem kazanýyor. BDP’ nin (sýklýkla kendini bir “Türkiye Partisi” olduðunu iddia ettiyse de), iktidarý hedefleyen bir politikaya sahip bir parti olmadý ve olamazdý da. Aksine, Kürt düþmanlarý (ve rejim yanlýlarý), BDP’ yi, bir “Türkiye Partisi” olarak kabul etmediler; hatta bir “Kürt Partisi” sayarak “bölücülük” le de suçladýlar. Yani, ne yazýk ki, Kürt karþýtlarý, BDP’ yi, kendi lider kadrosu siyasetçilerinden daha doðru deðerlendirdiler ve isabetli tespitlerde bulundular. Çünkü BDP, sadece Kürt bölgelerinde varlýk gösterebildi ve Kürdistanlýlardan oy alabildi. Yani bal gibi bir Kürt Partisi idi, ama Kürtlerin elinde ve emrinde bir parti deðildi. Tepedekilerin ve gerisindekilerin “Kürt Aþký” yoktu; Türk aþklarý daha aðýr basýyordu; ancak Kürtlerin emeði üzerinde oturduklarýný hiç hatýrlamadýlar. Halkýmýzýn aktif mücadele yapma duygularýný soðuttular. BDP kurucularý ve kadrolarýnýn beyni, Kürdî ve Kürdistanî olmadýðý için, partilerini (dolayýsýyla kendilerini), bir “Kürt Partisi” göremediler ve hiç Kürdistanî düþünemediler. Onlara oy veren Kürtler ise, BDP’ yi “kendi partileri” gibi, yani “Kürdistancý” bir parti gibi varsaydýlar ve bu duygularla (ve ayrýca; “BDP, Kürt Partisidir, bölücüdür” diyen Kürt düþmanlarýna ve rejim partilerine de inat olarak), bu partiye büyük destek sundular; bu uðurda acý çekmeye razý oldular, büyük bedeller ödediler. Baþka alternatifleri de görünürde yoktu. Onlar, kendi liderlerinin, taktik olarak “Türkiye Partisiyiz” söyleminde bulunduklarýný sandýlar (ve yanýldýlar). Kürtler, bu katký, katýlým ve mücadeleleri sonucunda, Kürdistan’ýn sadece Kuzeyini tek deðil, diðer üç parçanýn da özgürleþtirebileceðini hayal ediyorlardý. Bugün, bu hayal, resmen ve tamamen yýkýlmýþ oldu. Hayallerini yanlýþ adreste aramýþlardý. Kendilerini kandýrarak yanýlmýþlardý; yoksa söylemlerde açýk uyarýlar mevcuttu. Çünkü Kürtler gördüler ki, her seçimde, bölgelerinde bolca kadro varken, kendi bölgeleri dýþýndan adaylar kendilerine dayatýldý; ayrýca fazlasýyla donanýmlý Kürt kadrolarý varken, Türk kökenli ve “Kemalist sol” kadrolar kendilerine dayatýldý. Türk ve “Kemalist sol” cu kadrolar, Kürt oylarýyla seçilip meclise taþýndýlar. Bu durum, Kürt halkýnda, derin þüphelere yol açtý. Her seferinde oylarýný verirken beyinlerinde “acaba?” neler oluyor, diye düþünmeye baþladýlar. “Kemalist solcu” Türkler, Kürtlerin oylarýyla Kürtlerin temsilcisi ve sözcüleri yapýldý ve güya bu, “Kürtler, milliyetçiliðe sapmasýnlar” diyeymiþ!.. Aslýnda, Kürt yurtseverliðine engel olma mücadelesini birlikte verdiler ve Mesut Barzani gibi, meþru bir lidere; bütün dünyaca “Ulusal Kürt Önderi” olarak kabul görülen bir Kürt önderine pervasýzca dil uzatabildiler. Bu yaklaþým, özünde sinsi bir Kürt düþmanlýðýydý ve bu, Kürt halkýný rahatsýz ediyordu. Çünkü Mesut Barzani, “Federal Kürdistan Devlet Baþkaný” sýfatýný taþýyordu; tüm Kürtler için bir simgeydi, geleceðe dair Kürtlere, “Baðýmsýz Kürdistan” hayalini temsil ediyordu ve bu duyguyu þahsýnda yaþatýyordu. BDP gölgesindeki bu “Kemalist solcu” lar, Mesut Barzani’ ye dil uzatarak, onu, Kürtlerin gözünde yýpratarak, aslýnda, Kürtlerin, “Birleþik Kürdistan” hayalini söndürmeyi ve geleceðe dair büyük umutlarýný kýrmayý amaçlýyorlardý. Bunlar, tam da birer “derin devlet” elemanlarý gibi davranýyorlardý. Zaten baþka þekilde görülmüyorlardý. Bütün Kürtler, uyanýk olmak, bu yaþamsal tehlikeyi görmek ve bu kirli oyunu bozmak zorundadýrlar. Yurtsever her Kürt, “Baðýmsýz Kürdistan” hayaline taþ koyanlarý (bu Apo bile olsa), gözden çýkarmak zorundadýr. Kürtlerin millî amentüsü,” Kürdewar ve Kürdîstanî” olmayý þart koþarak baþlamalýdýr. Unutmayalým, bugün, Güney Kürdistan’ýn meþruiyeti öyle bir gerçektir ki; kendi topraðýnda 30 ayrý devletin elçiliði; ayrýca kendisinin, 14 ayrý devlette elçiliði bulunmaktadýr. Dünya, onu meþru ve güvenli görüyor. Ayrýca, Güney Kürdistan’ýn bu konumuna bakan devletler, gelecekte dört Kürdistan parçasýnýn da birleþeceðini mukadder görerek, ona göre, þimdiden her türlü ticari iliþkilerde ve diplomaside birbirleriyle yarýþýyorlar. Bu durum her yurtsever Kürt’ ü sevindirmelidir. Kürtler bundan hoþnut olmayanlarý þimdiden çok iyi tanýmalýdýr ve ilerisi için onlarý, ” Kürt düþmanlarý” olarak ajandalarýna kayýt etsinler. Kürtlerin birliði, kendilerine büyük bir prestij kazandýracaðý gibi, haklý davalarýnda, kendilerine umut dolu bir gelecek de vadedecektir. Birlik yerine, “tek” liði ve üstelik marjinal “Kemalist sol” ile herkesin terk ettiði “Kemalizmi, Güncellemeði” dayatmak, bize kaybettirecektir. Hiç kimse, halký kandýracaðým umuduyla, kendi kendini kandýrmaya kalkmasýn. Fena halde çarpýlýr. Hiçbir halkýn aklýyla oynanmamalýdýr; hele hele türlü hilelerin acýlarýnda piþmiþ Kürt halkýnýn aklýyla oynamak beyhudedir. BDP’ nin oy artýrmamasý veya kimi yerlerde hezimete uðramasý, Kürt halkýnca bu mesajýn verildiðini gösteriyor. BDP’ nin Þýrnak ve Hakkari’ de 16-18 bin; Dersim’de 7-8 bin oy ile Belediye Baþkanlýklarýný kazanmalarý, genel bir baþarýya tekabül edemez. Diyarbakýr, Van ve Mardin Büyükþehirlerdeki baþarýsý ise, Þ. Urfa, Erzurum ve G. Antep illerindeki hezimetini örtemez. BDP, Erzurum, Erzincan, Elazýð, K. Maraþ, Adýyaman, Bingöl gibi Kuzey Kürdistan illerinde, 30 yýllýk mücadeleye raðmen neredeyse varlýk gösteremediklerini yok sayýp, es geçemez. Yani Kuzey Kürdistan, bir bütün olarak ele alýndýðýnda, aslýnda, BDP’ nin tam baþarýsýndan söz edilemez. BDP, genel kazanýmlarý (!) bakýmýndan, deðil “Türkiye’ li” olmak; görünen o ki, “Kuzey Kürdistan’ lý” bile olamamýþtýr. Hatta Kuzey Kürdistan’da, Ak Parti’nin mutlak üstünlüðü söz konusudur. Bütün bu deðiþim-dönüþümler, mutlaka ve saðlýklý olarak sorgulanmalýdýr, tartýþýlmalýdýr. BDP Liderleri, gerçek anlamýnda tam bir “Türkiye” li gibi davranýyorlardý; Kürdistanlý deðildiler. Ellerinden geldiðince, Kürt halkýna Türkçe ile hitap ettiler. Kürt halký için, Anadille Eðitimi savunduklarý zamanlarda bile, bu duygularýný, Kürt halkýna Türkçe olarak dile getirdiler. Belki çoklarý, evlerinde sadece Türkçe konuþuyorlardý ve belki çocuklarý Kürtçeyi hiç bilmiyorlardý. Kürt halký, bütün bunlarýn daha fazlasýný belki görüyordu, biliyordu; ancak bir “özgürlük” hayali uðruna, bütün bunlara katlanýlmasý gerektiðini düþünüyordu. Her seferinde, kendi þahsýnda, umut vadeden kaynaðýna çok güveniyordu. Artýk deðiþim zamaný gelmiþtir; herkes kendini deðiþtirmek zorundadýr. Ýþte BDP‘ nin sonunu da getirdiler; artýk “Kürt” partisi sandýðýmýz BDP, bir tek kiþinin emriyle yok edildi. BDP’ yi, “Kemalist sol” marjinal grupçuklarýna teslim edecek projeyi gündeme soktular. BDP, kötü kaderine nokta konularak, HDP “bileþenleri”(!) arasýna katýldý. Çöpe atar gibi oldu yani… HDP (Halklarýn Demokratik Partisi) ise, bir projedir; yoksa ne halklarý, ne “demokratik” liði, bizim için boþ oyunlardýr bunla,. Türk ulusunu, “Demokratik Ulus” (!) yapma projesi süreci baþlatýlmýþ oldu. Kürtleri, Türkleþtirmek ve Kürt örgütlülüðünü “Kemalist sol” cular eliyle Türklük-Türkiyecilik uðruna harcayýp tüketmekten baþka bir anlamý da yoktur bu partinin. Ýþte HDP’ nin seçimde aldýðý oylar, tümüyle Kürt oylarý olduðu gibi, BDP’ ye verilen %6 lýk oylarýn seviyesine bile ulaþamadý; %4,6 da kaldý. Demek ki, bu partiye, “Kemalist Sol” un katkýsý olmadýðý gibi, Kürtler de bu projeye sýcak bakmamýþ; artýk kandýrýlmak istemiyorlar. Avans ve uyarý olarak, þimdilik %1 den fazla bir tepki var ve bu artacaktýr. Türk ulusunun bileþenleri varken, onlarý, “demokratikleþtirmek” neden Kürtlere düþüyor? Bunu anlayan varsa bize de anlatsýn lütfen. Kendi halkýmýza, diktatörlüðün daniskasýný uygularken, el aleme “demokrasi” daðýtýyoruz; bizde var mý ki, daðýtýyoruz? Yoksa biz, demokrasi havarisi mi olmuþuz da haberimiz mi yoktur? Bu boþ hayal uðruna, harcayacak zerre kadar enerjimiz yoktur; olaný da halkýmýz için kullanmalýyýz. Kürtler, öncelikle kendi haklarýný savunmalýdýr; bölgede, kendi kendini yönetecek statüler uðruna mücadele etmelidir. Ancak Kürtler, kendilerini yönetebildiði oranda, Türkiye demokratikleþebilir. Ama Kürtlerin, öncelikle Türkiye’ yi demokratikleþtirmek gibi bir derdi olamaz, olmamalýdýr. Bakalým dünyanýn yakýn tarihine ve bugüne: Vietnamlýlar, hiç Amerika’yý demokratikleþtirelim, dedi mi? Cezayirliler, hiç Fransa’yý demokratikleþtirelim, dedi mi? Filistinliler, hiç Ýsrail’i demokratikleþtirelim, diyor mu? Daha onlarca örnek var böyle, hepsi benzerdir. Peki bize neler oluyor? Kürt ulusunu baský altýnda tutarken, biz, ne diye, Türkiye’ yi demokratikleþtirme derdine düþüyoruz ki? Hangi akýlla, hangi sýfat ve hakla? Demokratik Cumhuriyet, demokratik devlet, demektir. Demokrasi, bir devlet biçimidir; ama kapitalizmin koþullarýnda, “Demokratik Sosyalizm” in adý bile, devrimci literatürde, reformizm ve revizyonizm demek ise, bir “Demokratik Cumhuriyet” in anlamý ne olabilir sizce? Devlet, bir sýnýfýn, diðer sýnýflar üzerinde egemenlik kurmak için bir baský aracý deðil midir? Kürtler, ezilen bir ulus konumundayken, hayali bir “Demokratik (Türk) Ulusu” bileþeni içinde, nasýl demokratikliðe veya özgürlüðüne kavuþturulacaktýr? Böyle bir teorinin dünyada örneði var mýdýr? Kürtler, ulus olarak, dili, kültürü, coðrafyasý baský altýndayken, elbette milliyetçi olmak zorundadýrlar. Sen, komünist de olsan, solcu da olsan, dindar bile olsan bu ulusal haklarýný savunmak zorundasýn ve dolayýsýyla “ yerel milliyetçi” olmuþ oluyorsun. Savunma durumundaki, (ezilen ulus)Kürt milliyetçiliði meþrudur, ilericidir ve doðru bir tavýrdýr. Ezilen ulusun milliyetçiliðin ilericiliði hakkýnda, Lenin de, Stalin de, Dimitrov da ayný þeyi söylüyor. Kürt milliyetçilerinin saldýrgan tarafý yoktur ki; asimile etmek gibi bir amacý yoktur ki!. Ama Türk milliyetçiliði, böyle deðildir, tam tersidir, egemen ve saldýrgandýr; seni asimile edeceðim, diyor; tüm halklara,” hepiniz Türk’sünüz”, diye, en az 90 yýllýk bir dayatmasý vardýr. Kemalist solcular ise, HDP ile, “Kürtler, milliyetçiliðe sapmasýnlar diye biz bu partiyi kurduk” demeleri ve Kürtleri, kendi (!) partilerinden alýkoymasý neye hizmet bir þey olduðunu anlarsýnýz artýk. Daha anlamak istemeyenlere hiçbir diyeceðimiz olamaz. Ýþin doðrusu; bu saatten sonra, “niye TBMM’ye milletvekili yollayalým, orada Kürdün ne iþi var”, diyerek, özü “Kürdistan sorunu” olan Kürt sorununu, yeniden sorgulayýp bir tartýþma yaratmak yerine, tamamen “Türkiyelileþmek”, dolayýsýyla “Türkleþtirilmek” projesi girdabýna sokuluyoruz. Neden? Kaynaðý, hangi kurum veya þahýs olursa olsun, sonuç olarak varacaðý yer orasýdýr. DHP, tamamen bir Türk partisi olabilir; ancak asla Kuzey Kürdistan’da yaþayan Kürtlerin partisi olamaz. Olsa olsa iç Anadolu ve metropollerdeki Kürtleri programýna alabilir; onlara, diðer halklar gibi, halk diyebilir. Ama biz, Kürdistan’daki Kürtler, koca bir ulusuz, bir tek partiye sýðmayýz. O parti, umudumuz olamaz, içinde iþimiz de olamaz. Kürtler, HDP’ yi ret etmelidir. Artýk Kürtler, eskisi gibi kolayca kandýrýlamamalýdýr. Kürt ulusunun tepkisi bu yerel seçimde baþlamýþtýr, diyebiliriz. Tartýþmasý da en saðlýklý bir biçimde sürmelidir, sürecektir. Hem “Apocular” içinde ve hem onlarýn dýþýnda da bu tartýþma olmak zorundadýr. Görülen odur ki, þimdi de, Kürt halkýnýn bu tepkisini oyalamak ve onlarý kandýrmak için, “BDP kapatýlmayacak, bilmem ne için ayrýlacak, þu, bu için…”, diyorlar. Laf bunlar laf!.. Bir parti, eðer iktidarý hedeflemiyorsa parti olmaktan çýkmýþtýr. Bir baþka þey için kullanýlacak olursa, amaç, o partiyi, hadým edip, dernekler seviyesine çekerek, süreç içinde sessizce eritilerek tüketilmek amaçlanýyor demek ki! Bu yol da, tepki oylarýný kontrol altýna alýp oyalamak içindir; yani ne yazýk ki, kendi halkýný kandýrmak ve zaman kazanmak içindir. Artýk bu olmamalýdýr. Artýk bu yaklaþým, bilgi çaðýndaki Kürt halkýna reva görülmemelidir. -Devam Edecek-
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © M.Nazým Güler, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |