Ýnsanlar yalnýzca yaþamýn amacýnýn mutluluk olmadýðýný düþünmeye baþlayýnca, mutluluða ulaþabilir. -George Orwell |
|
||||||||||
|
ve buruk bir ifadenin açýk arttýrýmý sergileniyordu.Onun yüzüne bakanlar bu ifadenin alýcýlarý olduðuna ve ne kadar çabuk bu ifadeyi alýp gittiklerine inanamýyorlardý.Yaþadýðý þehirde günler ilerledikçe;Onu daha çok düþünüyor ve Onun eksikliðini daha fazla hissetmeye baþlýyordu.Bu düþünme ve özleme oraný gün be gün artýyordu.Bununla paralel ikilemi de düþünme oraný yükseliyordu.’Keþke Ýstanbul’da doðsaydý,keþke Ýstanbul’da yaþasaydý...’ Bu þehir ona çok ýssýz görünüyordu.Gecenin orta yerinde bir baþýnaydý.Bu þehrin ve zamanýn þarkýsý dilindeydi.Þarkýnýn vokali ekolu,solosunun akustiði bozuk ve týnýlarýnda ne baritonluk ne de tizlik vardý.Týpký bir kapý gýcýrtýsýnýn en yüksek oktavdan en düþük perdeye düþmesi gibi þarký havayý týrmalýyordu.Orhan yine ayný yalnýzlýk yolunda yürüyordu.Havada hiç bir narinlik ya da kýrýlganlýk gezinmiyordu.Gözlerine hafiften alacakaranlýk tünemiþti.Bakýþlarýný uzatmýþ donuk þehri seyrediyordu.Bu þehirde günler onun için tatsýz tuzsuz geçiyordu.Bu yüzden içindeki sevinç hep sýska kalýyor ama karamsarlýðý þiþmanlýyordu.Onun için sadece þehir deðil her hangi bir þey Ezgi’nin yokluðunda bir anlam ifade etmiyordu.Her zamanki gibi soðuk,þehri asmýþ ve ayazý da tekmeyi vuruyordu.Ýkilem,duygularýnýn dilinden dökülmesine müsaade etmiyordu.Bu ikilem;’dostluk-aþktý.Dostluðu seçerse yavaþ yavaþ kendine eziyet edecek,þayet aþký seçerse Ezgisi’ni kaybetme korkusuyla yüzyüze gelebilecekti.Bu aþka gömüldükçe ikilemi arttý ama seçim yapamadý.Onun yokluðunda hüzünlendi,üzüldü durdu.Bu arada girmesi gereken çok önemli bir sýnavý vardý.Hayat ona þöyle diyordu;yüzünü gören cennetlik.O sýnav hayatýnýn bir diðer önemli hayalinin yolunu açacaktý ancak Orhan ne o yolu görebiliyor ne de o yola girebiliyordu.O yolu düþünemiyordu ki aþk garibi.Varsa yoksa kalp yolu.Aþk iþte akýl ve mantýkta oturmuyor ve kiracý da olmuyordu.Kalpte anca devre mülk satýn alabiliyoýrdu.Orhan’ýn kalbi avaz avaz baðýrýyordu ama dili buna karþýn suskundu.Bir türlü aþkýný kelimelere dökemiyor,o kelimelerin yanýna bile yaklaþamiyordu.Bir çok defa aþkýný ona ifade etme yolu ararken kendi içinde bir sürü çýkmaz sokaða girmiþti. O senenin yazýnda bir kez daha imkanlar el verdi de tekrar Ýstanbul’a gitme fýrsatý elde etti.Büyük bir heyecanla telefona sarýldý;geleceðini Ezgisi’ne haber verecekti.Hem bu gidiþinde Ýstanbul’da yazý görecek hem de o þehrin onun için anlamýný.Orhan,Ezgi’yi aradý ve O, telefonu açýnca narin sesi ruhuna süzüldü.Orhan’ýn dilinde heyecan katsayýsý oldukça yüksekti zaten bu yükseklik konuþmasýna yansýmýþtý ki çok fazla hatta kalamadý. Bu konuþmadan sonra Onunla bir daha konuþmasý nasip olmadý.Bir sorun çýktý ve Orhan o yaz Ýstanbul’a gidemedi.O yaz gidebilseydi,onu görebilseydi belki de o zaman ikileminin sonucunu alacaktý.Söylemeyi düþünmeyi içinden geçiriyordu.Çünkü Ezgi’nin sesini duyunca heyecan katsayýsý o kadar yükseliyordu ki bunun yansýmasý kalbinin trampet çalmasý oluyordu.Onu görünce ne yapardý bilmiyordu.’Keþke herþeye raðmen gidip görseydin’dedi içindeki ilk ses.Memnun olmayan ses;’O zaman þaþkýn þaþkýn bakardýn’diye cevap verdi.Ýlham Perisi;’Gözyaþýn aþký kalbinden yüklenip-týpký bir akarsuyun alüvyonlarýný taþýyýp ovaya býrakmasý gibi- yüzüne býrakýrdý.Kapý gýcýrtýsý ise sataþtý;’Aðlayacakmýþ;ne kadar dokunaklý.Aðlarsan tam bir ahmak olduðunu ona gösterirdin’ Aþk cesaret ister;öyle de o zaman Orhan,Ezgi’yi görünce hazine arayan bir define avcýsý gibi cesareti arardý.Ezgi’de bunlarý Orhan’ýn hareketlerine yansýttýðýna þahit olunca þaþýrýr ya da en kötüsü umarsamazdý.O yaz gidemediðini ona yazýnca Ezgi de;’Nasip deðilmiþ,baþka zaman gelirsin’ demiþti.Orhan daha sonra Ezgi’ye o kadar telefon açtý ama O hiç açmadý.Orhan’ýn açtýðý telefonlara da cevap vermedi.Orhan açýkcasý;Ezgi telefonu açmýþ olsa nasýl konuþacaðýný bilmiyordu.Telefonu eline almadan önce;eðer açarsa þunu diyeceðim,bunu diyeceðim... diye zýrvalardý.Ama telefonla onu aramak hiç de kolay olmuyordu onun için.Orhan’ýn telefonun tuþlarýna basarken bile kalbinin atýþ hýzý yükseliyordu.Bir de ilk aþký telefonu açarsa... Yaz sonundan sonra Orhan Ezgi’yle ne konuþabildi ne de yazýþabildi.O senenin aralýk baþý Ýstanbul’a tekrar gitti,yanýnda ikilemi de hazýrda bulunuyordu... Ýkilemini giderme hususunda hiçbir þey yapamýyordu.Ýstanbul’a gitmesinin amacý güzel aþkýný görmekti.Çünkü Yedi Tepeli Þehrin Onun için anlamý Ezgi’ydi.Onu þehirde kaldýðý süre zarfýnda görme fýrsatý olmadý.’Senin onu önemsediðin kadar O seni önememiyor’diye duruma açýklama getirmeye çalýþtý içindeki kapý gýcýrtýsý ses.Orhan için Ýstanbul sene baþýnda büyüleyiciydi ancak sene sonunda berbat ve anlamsýzdý.Ýkinci geliþinde hiç vapura binmemiþti çünkü Ezgi olmadan vapura binmek onun için hiçbir anlam ifade etmiyordu.Arkadaþýyla Taksim’de buluþacaðý zaman Ümraniye’den otobüsle ya da minibüsle Kadýköy’e,Kadýköy’den otobüsle Taksim’e... Kadýköy Ýskelesi’nde megafondan çýkan ses aklýndaydý;’Sayýn yolcularýmýz Turyol iskelemizden...’ diye davam eden.Ýstanbul’da yürürken gözleri hep Onu aradý.Otobüste giderken gözleri daima camdan dýþarda hep Onu bulmayý umdu.Otobüsün camýndan bakardý;belki o tarafa yolu düþer de görürüm diye.Kadýköy’de,Moda’da,Ýstiklal’de,Taksim’de,Beþiktaþ’ta,T eþvik iye’de,Emiönün’de,Beyazýt’ta... Ve Harem’den kalkan minibüslerde... Gezdiði dolaþtýðý her yerde onu aradý ama göremedi. Kuþluk vakitlerinde Kadýköy Ýskelesi’nin oraya giderdi.Ýskelenin ordaki banklardan birine ya da kaldýrým kenarýna oturur,bir yandan denizi izler bir diðer yandan da iskeleye yanaþan ve iskeleden ayrýlan vapurlara bakardý.Martýlarý izler ve onlara ekmek parçalarý atardý.Vapurlara bakýþlarý kaçak yolcu olarak binerdi;belki ayakta duran yeþil çantalý,kýrmýzý saçlý bir kýz görürüm diye.Elinde sigara,karþýsýnda deniz ve martýlar... Ýlk geliþinde sigara içmiyordu,ikinci geliþinde sigara içer oldu.Aþk insana sigara da içirtiyordu.O olmayýnca gördüklerinin bir anlamý yoktu.Hüzün yüzünde þenlik ateþini yakmýþ sigaranýn saydam dumanýnda olanca hýzýyla dans ediyordu.Akþam karanlýðýna kadar iskelenin orada dururdu;hem denize bakar,martýlarý izler,vapurlarý gözler,derin derin sigara içer hem de tümüyle ilk aþkýný düþünürdü.Gözleri hep vapurdan inen ve binenlerdeydi.Hani derdi;’belki yolu Kadýköy’e düþer de þans eseri vapura biner ya da iner de onu görürüm’diye.Beklerdi beklerdi akþama kadar ve yüreði burkularak Ümraniye’nin yolunu tutardý. Zamanýn þarkýsý hüzünlüydü... Þans tatile çýkmýþ Ona ayýracak vakti yoktu.Kýz Kulesi’ni daha yakýndan gördü ama Onun için hiçbir anlam ifade etmedi.Ne Sultanahmet,ne Topkapý,ne Dolmabahçe Sarayý,ne Taksim... ne de Beþiktaþ Stadý.Ne deniz,ne martýlar... Hiçbirinin anlamý yoktu. O, Ýstanbul’daydý,Orhan ise uzaklarda.Onu düþündüðünde hemen gözleri doluyordu.Biraz daha üstelerse gözlerinden yaþlar sýzýyordu.Bazen yaþlarýnýn gözlerinde dolmakla kalmasýný ve çoðu zaman sýzmasýný engelleyemiyordu.Onu yaþadýðý þehirde çok gördü.Bu;çölde görülen seraptan baþka bir þey deðildi.Ona dokunmaya kalkýnca kayboluyordu.Orhan çoðu zaman dalýp dalýp gidiyor,öylece bir noktaya kitleniyordu.Kitlendiði yerde hep o bandanalý aþký vardý.Gözlerinin kapýsý açýlýnca dýþarý hüzün kaçýyordu.Kýrmýzý saçlý bir kýz görünce bir baþka bakýyordu ama nafile... Gerçek çýplak bakýnca gözleri acýtan güneþ gibi vuruyordu.Belki de güneþe bakarken gözlük takmak yerine çýplak gözle bakmasý gerekiyordu.Þunu anlamalýydý ki O,bu þehre gelmezdi,bu þehirde olmasý imkansýzdý.Kalbinde hep ona olan aþký var olup duygularýndan inceden titreyerek sýzýyordu.Gözlerine ulaþýp,gözlerindeki dar vadilerle birleþip akýp gidiyordu elindeki resimlere.Keþke resimler canlansaydý,keþke canlanýp ona gülümseseydi,gelip yanýna otursaydý.Keþke... O akþamý,unutamýyordu... Ýstanbul’da bir sonbahar günü Onu görünce ’narin rüzgar’ýný bulmuþtu.Onu yakalamýþ ve kristal kutucuðuna koymuþtu.Ýstanbul’dan ayrýlýrken kýrýlgan rüzgar kutucuktaydý.Ezgi’den uzaktayken rüzgar kristal kutucuðunda esti durdu.Yine bir sonbahar günü Orhan kutucuðunu açtý.Uzun zamandýr özgür olmayý bekleyen rüzgar Ezgi’ye doðru uçtu.Ezgi, ’narin rüzgar’ýn sadece kendisi için estiðine inanmýþtý ama bu rüzgar Onun kalbinde eserse,kalbini ýsýtmayacaðýný aksine üþüteceðini ifade etmiþti.Kýrýk kanatlý rüzgar Orhan’ýn kalbine geri dönmüþtü. Orhan ilk kez aþýk olmuþtu.Ýlk kez aþýk olduðu için nasýl davranýlacaðýný ya da ne düþündüðünü nasýl ifade edeceðini bilmiyordu.Kesinlikle kendine güveni yoktu.Bununla paralel çok heyecanlý ve bir o kadar kýrýlgandý.Ýlk kez aþký keþfetmiþ ama aslýnda keþfedememiþti.Aþkýn dili farklýydý.Orhan o dili öðrenenemiþ,çat pat bile konuþamamýþtý.Cümleleri yanlýþ yorumlamýþ ve yanlýþ tercüme etmiþti.Bunun getirisi olarak yanlýþ hayallere kapýlmýþtý.Açýkcasý ahmaklýkta üstüne yoktu.O akþam Ezgi’ye aþkýný ilan etmeyi becerebilmiþti ancak Ezgi, Onun Ona aþýk olduðuna inanmýþtý ama Ona karþý o tür duygular beslemediðini ifade etmiþti.Ýþte Orhan’ýn korktuðu baþýna gelmiþti. ... Orhan televizyonun önünde heyecanla bekliyordu.Annesine iþaret etti,çabuk televizyonun önünden geç diye çünkü Ýstanbul’dan sokak röportajlarý baþlayacaktý.Belki Ezgi röportaj yapýlan yerden geçer de saniyeler bile olsa Onu görürdü.Hatta þans tatilden dönerde belki ilk aþký röportaj yapardý.Ah nerede... Þans tatilden dönerken kaza yapýp ýssýz bir adaya düþmüþ kurtarýlmayý bekliyordu,nerden Orhan’ý bulacaktý. Orhan’a sorsalar hayatta en çok istediðin nedir diye;’Kýz Kulesi’nin karþýsýndaki bir bankta onunla yan yana oturup,kafamý narin omuzlarýna emanet edip Kýz Kulesi’ni izlemek isterdim’ derdi. Ezgi,Onu ne kadar sevmese de gerçek olan þuydu ki Orhan Onu çok seviyordu.Kendisini Ezgi olmadan solunum makinasýna baðlanmýþ biri gibi hissediyordu. Orhan’ýn kalbinin dili ’Ýstanbul Türkçesi’ydi;zarif ve narin.Ýlk ses;’Ýþte ölümsüz aþk,’ diye zýrvalarken,Ýlham Perisi;’Ne kadar dokunaklý ve anlamlý,’ dedi.Son olarak kapý gýcýrtýsý ses;’Orhan biliyor musun,sen tam bir ahmaksýn ve de ahmak olarak kalacaksýn.’ dedi. 27 Temmuz-6 Aðustos 2008
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Osman Altýnbaþ, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |