Bireyin kadýn ya da erkek olarak mevcut genetik, fizyolojik ve biyolojik özellikleri, cinsiyet olarak tanýmlanmaktadýr. Bu özellikler kadýn ve erkek arasýnda bir eþitsizlik deðil, sadece bir cinsiyet farký yaratmaktadýr.
     Toplumsal cinsiyet kýsaca sosyal yönden kadýn ve erkeðe verilen roller, sorumluluklar olarak tanýmlanýr.
     Ýnsanlar, dünyaya erkek veya kýz olarak gelir. Bunlardan birini seçmek insanýn kendi elinde deðildir. Bu özellik biyolojik varlýðýn bir niteliðidir.
     Peki, o halde neden hep bu cinsler arasýnda bir ayrým yapýlýr? Daha çocuk dünyaya gelmeden kýzlar için pembe, erkekler için mavi renkler tercih edilir. Yeni doðan bir bebeðin ebeveynleri, kapýlarýna, çocuk, kýz olarak gelmiþse pembe, erkek olarak gelmiþse pembe tüller asarlar. Bunu görenler de bu evde bir doðum olduðunu ve renklerden de kýz mý erkek mi olduðunu anlarlar.
     Bazý toplumlarda nedense erkek hakimiyeti vardýr. Dar düþünceli olan insanlar, erkekleri daha üstün görür. Kadýna pek fazla bir hak tanýmaz. Birçok ülkede dahi kadýna seçme ve seçilme hakký yeni yeni verilmeye baþlanmýþtýr.
     Bazý ülkelerde kadýnlar tek baþlarýna sokaða çýkamazlar, gezemez ve istedikleri gibi hareket edemezler. Býrakýn bunlarý, günümüzde biz de dahi birçok erkekler, hamile eþlerini kontrol için erkek doktora götürmek istemezler. Kadýn ve erkek arasýnda daðlar kadar, uçurumlar kadar fark yaratýrlar. Böyle düþünen kiþilere göre kadýnlarýn hiçbir þeye haklarý yoktur…
     Resmi dairelere alýnmazlar… Memur olarak atanmazlar… siyaset yapamazlar… Kadýn hep geridedir onlara göre…
     Oysa kadýnýn yeri bu deðildir. Bizi doðuran ana da bir kadýndýr. Kutsal olarak biliriz onu. Hep sever sayarýz. Bu nedenledir ki “Cennet analarýn ayaklarý altýndadýr” denilmiþtir.
     Kadýn ve erkek arasýnda bir ayrýmcýlýk, bir fark olmamalýdýr. Bu yanlýþtýr. Fýrsatlarý kullanma, kaynaklarýn ayrýlmasý ve kullanýmýnda, hizmetlere ulaþmada bireyin cinsiyeti nedeni ile ayrýmcýlýða maruz kalmamasýna Toplumsal Cinsiyet Eþitliði diyoruz.
     Meclisimiz dün bu yaraya parmak bastý. Bu konuyla ilgili bir komite oluþturuldu. Bu komite Menteþ Gündüz baþkanlýðýnda Dursun Oðuz, Hüseyin Avkýran Alanlý, Doðuþ Derya, Hüseyin Ercali, Erkut Þahali ve Zorlu Töre’den oluþtu.
     Komite, toplumsal cinsiyet eþitliðini saðlamak konusunda günümüz ihtiyaçlarýnýn karþýlanmasýnda yetersiz kalýndýðý için, yetersizlikleri gidermek, günümüzde yaþanan toplumsal cinsiyet temelli ayrýmcýlýklara uluslararasý sözleþmelerde önerildiði ve modern hukuk devletlerinde uygulandýðý üzere, bütüncül (holistic) ve çok boyutlu siyasal, ekonomik, kültürel ve sosyal çözümler üretmek üzere Toplumsal Cinsiyet Eþitliði Yasa Tasarýsý hazýrladý. VeToplumsal Cinsiyet Eþitliði Dairesinin açýlacaðýný duyurdu.
     Þimdi bazýlarý, “Tek eksiðimiz bu muydu? Bu da nereden çýktý?” diye fevaran edecekler. Etsinler. Modern ve geliþmiþ ülkelerde buna benzer çalýþmalarýn olmasý þart. Hatta bunlar yasalarla belirlenip ortaya konuyor.
     Ben, bu komiteyi kutlamak istiyorum. Böyle farklý bir çalýþmayý yapýp hayata geçirdikleri için.
     Tabii ki vekil seçildiðinden bu yana mecliste haykýrýrcasýna bu konularý sürekli dile getiren Sayýn Doðuþ Derya Hanýmý da ayrýca kutlamak istiyorum.
Doðuþ Derya mecliste Kadýnýmýzýn sesi oldu. Mecliste temsil edilen iki üç bayandan sadece biri Sayýn Derya. Ama O, bu konularda hiç susmuyor ve hep farkýndalýk yaratýyor.
Kim bilir, bu yasa tasarýsý belki de onun bu feryatlarý neticesinde hayat bulmuþtur…