Kader diye adlandýrmýþlar, gelecekteki tüm hayatýmýzý. Aslýnda yaþamayýp, okuyarak ilerliyoruz. Her sayfadan sonra ise geleceðe dair hayallerimiz oluþuyor. Her karakteri canlandýramasak da, kitabýmýzda görmek istediðimiz karakterler kurguluyoruz kendimizce ve yazara dualar ediyoruz onlarý da bir köþesinden dahil etsin diye kitabýmýza. Belki de bu hayale kapýldýktan sonra onun çýkýp gelmesini bekliyoruz devamlý ve çevremizdeki karakterlerden bir sinyal bekliyoruz, yazardan gelen. Hiç var olmasý gerekmeyen ve hiçbir zaman var olacaðýna dair kanýt olmayan karakterimizi bekleriz ve gelmediði içinde onu suçlarýz. Onu öyle yüceltiriz, öyle büyütürüz ki gözümüzde, artýk gelemeyecek hale getiririz. Yazarýn bile yazmaya cesaret edemeyeceði hale gelmiþtir artýk ve artýk sinyal beklemeyi de býrakýrýz. Düþüncelerimizi çevremizdeki karakterler üzerine oturtmaya çalýþýrýz. Eksik yanlarý olsa bile, olsun deriz, onlar da eksik olsun. Ama bilmeyiz ki yýllarca bu þablonu oturtmaya çalýþýrken, bir eksiðe bile tahammülümüz yoktur. Hiç var olmayacak olan üzerine, hiç kurulmamasý gereken hayaller, herþey bizim istediðimiz gibi olmalý. Çýkýp da birisi suratýmýza vurmadýðý sürece bencilliðimizin farkýna varamayýz. Tek yaptýðýmýz acelecilik, bencillik ve hayalperestliktir. Bir hayalin en mutlu sonu, hiçbir zaman gerçekleþmeyecek olmasýdýr ki, bunu öðrenmek için pek çok hayal gerçekleþtirmek gerekir..