..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Bütün sanatlarda insaný þaþýrtan bir yan vardýr. -Alain
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Roman > 1. Bölüm > Ömer Faruk Hüsmüllü




16 Aralýk 2014
Demokratik Deliler Devleti (3d) +18) - 8  
Ömer Faruk Hüsmüllü
Evet, gördüm: Ýþte oradalar. Çok seviyorum bu hayvanlarý. Siz de sever misiniz? Yoksa evinizin balkonuna, hatta mutfaðýnýza davetsiz olarak girdikleri için sinirlenir misiniz? Ayaðýnýzý, elinizi ýsýrdýklarýnda onlarý kýzýp, öldürür müsünüz? N’olur sizi ýsýrsalar da onlarý öldürmeyin!


:AJIH:


-Akýllý geçinenler için mola,

-Çünkü þimdi “Deliyim!” diyenlerde sýra…

**

Odamdayým. Uykum yok ama tekrar yatmak istiyorum. Üzerimde kýrgýnlýk var, her tarafým aðrýyor. Yan odadan sesler geliyor. Bakmak istesem de üþeniyorum. Merak baskýn çýkýyor ve çýkýp bakýyorum. Kapý açýk olduðu için içerisi görülüyor. Masanýn yanýndaki sandalyelerde üç kiþi, yataklarýn üzerinde dört kiþi oturuyor; bir kiþi de boþ sandalyenin yanýnda ayakta duruyor. Ayaktaki adam heyecanlý heyecanlý bir þeyler anlatýyor, diðerleri ona soru üstüne soru soruyor. Konuþmacýdan izin istiyorum girmek için, eliyle kendine yakýn olan bir yataðýn üzerini iþaret ediyor. Oturuyorum.

-Hoþ geldiniz. Zaten yeni baþlamýþtýk ama sizin için baþtan alýyorum, lütfen önce dinleyin, sonra aklýnýza takýlan bir þey olursa sorarsýnýz. Diyor ve devam ediyor:

-Uykum kaçtýðý için üç gün önce gece yarýsýndan sonra bahçeye çýkmýþtým. Hava güzeldi. Ortalýk önce biraz karanlýktý, sonra hastane bahçe duvarýnýn arkasýndan görünmeye baþlayan ay ile aydýnlandý. Uzaktan havlayan köpek sesleri geliyordu. Bir hýþýrtý duyunca köpeklerin yaklaþmakta olduðunu zannettim. Birden ayýn önünü siyah bir cisim kapattý. Çok büyük bir þeydi. Acaba nedir diye kendime sorduysam da bir cevap veremedim. Bahçe duvarýndan iki-üç kat daha büyüktü. Bir adým atýp bahçenin içine girdi. Kaçmayý düþündüm, ayaklarým gitmiyordu; baðýrmak istedim sesim çýkmýyordu.

-Nerede yaþýyormuþ bu kadar büyük bir yaratýk? Ne yer ne içermiþ?

-Yok artýk, bir de adresini sorsaydým bari! Nerede yaþadýðý seni, beni ne ilgilendirir? Doðrusunu isterseniz ben ona ne dendiðini de bilmiyorum. Bana göre olsa olsa o bir Gul-i beyabani’dir. Çünkü bu varlýk hakkýnda anlatýlanlara çok benziyor. En azýndan yedi-sekiz metre boyu var, belki de daha fazla... Korkudan bakýp da iyice inceleyemedim ki! O yüzden tahmini söylüyorum.

-Dinozor olmasýn?

-Bir de Drakula varmýþ. Belki odur.

-Kan emen vampirler olduðunu duymuþtum.

-Dinozor deðil. Çünkü kuyruðu yok ve yüzü insan-hayvan karýþýmý. Kafasýnýn büyüklüðü benim boyum kadar. Diþleri tam kazma gibi. Bahçede onun bacaklarý kadar uzun bir aðaç yok. Ayaklarýnýn tabanlarý en az bir metre.

-O kendine uygun ayakkabý da bulamaz! O kadar büyük ayakkabýyý hangi ayakkabýcý yapacak da kime satacak? Yaptý diyelim bir tane; bekleyecek ki senin Gülcü Baba gelsin de alsýn.

-Dalga geçme! Bir kere Gülcü Baba deðil “Gul-i beyabani” dedim, sonra ayakkabý giydiði filan da yok. Ayaklarý, yalýnayak ve üzerleri kýlla kaplý. Kýllar da sicim kalýnlýðýnda. Ýnsan eti ile beslendiðini biliyorum. Çünkü beni parmaklarýnýn ucu ile havaya kaldýrdý, aðzýný açtý. Tam o sýrada boðazýna baktým, inanýn sanki kocaman bir tünel görüyordum.

-Eeee sonra? Yedi mi seni?

-Yese þimdi sizinle nasýl birlikte olacaktým? Salak salak sorular sormayýn!

-Yahu adamýn konuþmasýný ikide bir kesmeyin de tamamlasýn! Sen anlat, biz dinlemek, öðrenmek istiyoruz. Evet sonra, sonra ne oldu?

-Tam aðzýna atacaktý ki birden vazgeçti. Neden vazgeçtiðini þöyle açýklayayým: Bana dedi ki “Sen hayýrsever birine benziyorsun. Birçok hayýr iþinde çalýþmýþ, yoksul ve çaresiz insanlara yardým etmiþsin. O nedenle senin hayatýný baðýþlýyorum. Sen de bunun karþýlýðýnda bana buradaki diðer hayýrsever insanlarý bilmeme yardým edeceksin.” Her türlü yardýmý yapmaya hazýr olduðumu ama bunu nasýl yapacaðýmý bilmediðimi söyledim. “Kolay!” dedi. “Hayýrseverliðinden eminsen o insana dua yazýlý bir kâðýt vereceksin. Ben buraya geldiðimde yakaladýðým insana yemeden önce dua kâðýdýnýn olup olmadýðýný soracaðým. Varsa kurtuldu, yoksa…”

-Bize de dua kâðýtlarýndan verecek misin? Ben korkmaya baþladým bile! Ya beni yakalarsa…

-Öyle yaðma yok; herkese dua kâðýdý daðýtmak için gelmedim ben buraya. Günlerce bu kâðýtlarý yazmak için uðraþtým. Birkaç yüz tane ancak yazabildim. Dua kâðýdý almak isteyen kiþi öncelikle bunu hak edecek…

-Yani?

-Yanisi þu: Hayýrsever olduðunu kanýtlayacak. Mesela bunu kanýtlamak için benim kurduðum bir hayýr derneði var, oraya baðýþ yapabilir. Bu dernek öðrenci okutmaktan tutun da hasta ameliyatlarýna kadar birçok konuda insanlara yardým ediyor.

-Ne kadar yardým yapmamýz gerekiyor?

-En az yüz lira… Þunu da bilin ki benim bu toplanan paralardan bir liralýk bile çýkarým yok. Hepsi derneðin kasasýna girecek. Buraya gelmeden önce dolaþtýðým odalarda elli-altmýþ kiþi dua kâðýtlarýný alarak Gul-i beyabani’ye yiyecek olmaktan kurtuldular.

-Ben böyle masallara inanmam, uydurma þeyler bunlar. Böyle bir yaratýk olamaz ama diyelim ki var; peki neden bizim hastaneye gelsin ki? Diyelim geldi, her taraf güvenlik dolu. Birinden biri mutlaka görürdü. Çünkü kocaman bir þey olduðunu söylüyorsun; ufacýk bir þey deðil ki gizlenerek kimseye görünmeden gelmiþ olsun.

-Sorularýna cevap vereyim: Bu yaratýklar ýssýz yerleri tercih ederler. Bizim hastanenin etrafýnda orman ve tarlalardan baþka hiçbir þey yok. Yani ýssýz bir yer görünümünde. Burada ciddi bir olay olsa þehre haber gidene ve oradan yardým gelene kadar saatler belki de günler geçer. Bir de arkadaþ, bu canavarý güvenliðin neden görmediðini soruyor. Gece saat on ikiden sonra görev baþýnda kalan güvenlik sadece giriþteki kulede nöbetçi olandýr. Onun da sabahý uyuyarak getirdiðini sanýyorum. Diðer güvenlikçilerin hepsi görevlerinin baþýnda bulunacaklarý yerde lokalde sabahlýyor; bunlarýn bazýlarý oyun oynuyor, bazýlarý da uyuyor.

-Yüz lira çok. Ýndirim yapamaz mýsýn? Almak istiyorum ama benim o kadar param yok. Çok korkuyorum. N’olur indirim yap da ben de alayým.

-Ýndirim mindirim yok! Sana yaparsak diðerlerinin günahý ne? Onlara da yapmak gerekir. Bir yerlerden bul buluþtur, kendini kurtar.

-O kadar parayý hiçbir yerden bulamam, ne yapsam acaba? Ya gelir de Gul-i beyabani beni yakalarsa!

-Al sana yüz lira ver bana bir tane. Dua kâðýdýmý cebime koyarsam düþürebilirim. Ýyisi mi dolabýma kilitleyeyim; en güvenli yer orasý.

-Sen salak mýsýn? Dolaba kilitlenir mi? Diyelim ki Gul-i beyabani seni bahçede yakaladý. “Bi dakika bekle! Dua kâðýdým dolabýmýn içinde. Gidip alýp geleyim” mi, diyeceksin. Valla Gul-i beyabani’nin seni yemeye niyeti yoksa bile bu konuþmandan sonra yer!

Bu sýrada yukarý kattan gelen bir gümbürtü herkesi sus pus yaptý. Konuþmacýnýn bile rengi atmýþtý. Þaþkýnlýk içindeydiler. Çoðu Gul-i beyabani geldi zannetmiþti. Birkaç dakika böyle geçti. Gelen giden olmamýþtý. Böylece bir tehlikenin bulunmadýðý ihtimali artýyordu. Konuþmacý kendini toparladý, etrafýna gülümseyerek baktý ve sözlerine devam etti:

-Korkacak bir þey yok caným! Galiba yukarýda bir dolap devrildi. Duyduðumuz gürültünün nedeni bu olmalý. Þimdi bir kez daha soruyorum: Canýný kurtarmak için hayýr iþlemek isteyenler kimler?

-Ben alýyorum.

-Ben de alýyorum.

-Böyle masallara beni kimse inandýramaz. Bu adam bizi dolandýrmaya çalýþýyor.

- Gul-i beyabani seni yakaladýðýnda çok piþman olacaksýn ama iþ iþten geçmiþ olacak. Ben anlatýlanlara inandým. Zaten daha önce böyle kýrmýzý gözlü, sivri burunlu, metrelerce boyunda bir canavarla karþýlaþmýþ birinden benzeri gerçek bir olay dinlemiþtim. Onun için ben de alýyorum. Ýþte yüz lira, duayý ver!

Odadaki dört kiþi parasýný ödeyip duayý aldý, biri çok istediði halde parasý olmadýðý için alamadý. Ýki kiþi kararsýzdý. Ben ise anlatýlanlara inanmamýþtým ama buna raðmen aklýmýn köþesinde küçücük de olsa bir soru iþareti vardý: Ya Gul-i beyabani diye bir varlýk varsa?

Bu düþünceler içerisinde hýzla odayý terk edip bahçeye çýktým. Adýmýmý dýþarý atmýþtým ki zil sesini duyup geri döndüm, yemekhaneye gittim.

Yemek sýrasýnda aklýma bir þey takýldý. Ne olduðunu söyleyeceðim ama sakýn bana gülmeyin: Karýncalar. Acaba burada karýnca var mýydý? Sizde de olur mu bilmem, ama bazen bir þeye takýlýp kalýrým. Onu buluncaya, görünceye kadar bu takýntýlý halim devam eder.

Karnýmý doyurup bahçeye çýkacak ve karýncalarý arayacaktým. Kararýmý vermiþtim. O nedenle yemeði oldukça hýzlý yedim.

Bahçede karýnca arýyorum, arýyorum yok! Yürüdüðüm yolun üstünde, kenarýnda; etraftaki otlarýn arasýnda bütün dikkatimi harcayarak bakýnýyorum; yok! Neden sonra aklýma geldi. Yolda karýnca ne gezecek? Otlarýn arasýnda olsa bile nasýl görecektim o ufacýk yaratýklarý? Onun için üzerinde ot bulunmayan toprak zeminlerde aramalýyým, diye düþündüm. Ayaklarým beni hastane duvarýnýn önüne götürdü.

Evet, gördüm: Ýþte oradalar. Çok seviyorum bu hayvanlarý. Siz de sever misiniz? Yoksa evinizin balkonuna, hatta mutfaðýnýza davetsiz olarak girdikleri için sinirlenir misiniz? Ayaðýnýzý, elinizi ýsýrdýklarýnda onlarý kýzýp, öldürür müsünüz? N’olur sizi ýsýrsalar da onlarý öldürmeyin! Evet, sizi ýsýrmýþ olabilirler ancak bunun nedeni belki de sizsiniz. Farkýnda olmadan ters bir hareket yaptýysanýz ona zarar vereceðiniz düþüncesiyle saldýrýya geçip ýsýrmýþ olabilirler. Isýrýklarý çok acýtýr. O küçücük kýskaçlarýyla o kadar þiddetli bir acý nasýl verebiliyorlar, bilmiyorum.

5-6 metrekarelik bir alana daðýlmýþ yüzlerce karýnca var burada. Her biri ya bir þeyi çekeliyor ya da bir yere doðru gidiyor. Aðzýnda ufacýk bir kýrýntý, ufacýk bir çekirdek içi veya çekirdek kabuðu olanlar var. Bir de kendilerinin birkaç katý büyüklükte yiyecek veya çöp parçacýklarýný çekelemeye çalýþanlar…

Bazý karýncalar beni görünce kendileri için bir tehdit unsuru olarak kabul etmiþ olmalýlar ki aðýzlarýný açýp antenlerini oynatmaya baþladýlar. Bunlar karýnca kolonisinin savaþçý elemanlarý olmalý.

-Merhaba, sevgili karýncalar!

Dediðimde tavýrlarýnda bana karþý bir deðiþiklik olmadý. Savunma pozisyonlarýný aynen muhafaza ettiler.

-Dostça bir selam vermek için geldim. Size zararým dokunmaz.

Diye konuþmamý sürdürünce muhariplerden biri sordu:

-Merhaba, hoþ geldin. Bizden ne istiyorsun?

-Sizden istediðim çalýþmalarýnýzý izlememe izin vermeniz.

-Tamam, izle; ama fazla oyalanma buralarda!

Gerekli izin çýkmýþtý. Büyükçe bir taþýn üzerine oturdum. Ben bu hareketli, narin, çalýþkan hayvanlara hayrandým. Tembellik yapan, kaytaran bir tek tane bile karýnca göremedim. Ya kýmýldatmaya bile gücü yetmeyecek kadar aðýr olan cisimlerle mücadele edenlerine ne demeli? Bunlar tam bir sabýr küpü…

Benden yarým metre kadar uzakta bir böcek ölüsü ve etrafýnda üç karýnca gördüm. Ölü böceði çekelemeye baþladýlar. Olmadý. Bu üçlüye dört karýnca daha katýldý. Gene olmadý. Ama karýnca yuvasýna baktýðýmda delikten çýkan onlarca karýncanýn buraya doðru geldiðini fark ettim. Demek ki bir þekilde durum diðerlerine iletilmiþ ve yardým istenmiþti. Öyleyse karýncalarýn telsiz iþlevi gören, aralarýnda haberleþmeyi saðlayan bir organlarý vardý.

Sayýlarý elliyi geçince yavaþ yavaþ böcek ölüsünü çekmeye baþlamýþlardý. Bu hýzla giderse yiyeceði yuvalarýna götürmek belki saatlerini alacaktý.

Az önce karýncalarla konuþtuðumu söylemiþtim. Ýnandýnýz mý? Ýnanmadýnýz. Öyleyse þimdi anlatacaklarýma hiç inanmayacaksýnýz! Olsun, ben gene de anlatmak istiyorum:

Karýncalarýn yuvasýnýn içini görmek istiyordum. Hem de çok… Merak iþte! Ufacýk yuva deliðinden bu cüssemle girmem mümkün olmadýðýna göre, isteðimi gerçekleþtiremeyeceðimi sanýyorsunuz. Yanýldýnýz.

Çünkü ben, bir karýnca olarak birden kendimi yuvanýn deliðinin önünde buluverdim. Heyecan içindeydim. Yuvadan çýkan karýncalarý bekleyip içeri girdim. Önce dar bir tünel çýktý karþýma. Biraz yürüyünce tünel ikiye ayrýldý. Soldakinden devam ettim. Çok deðil, bir dakika sonra geniþ bir yere geldim. Burada oldukça büyük bir karýnca vardý. Ötekilerden farklýydý. Ana kraliçe olduðunu anladým. Etrafýnda onlarca iþçi karýnca ona yiyecek taþýyordu. Ayrýca koruma görevi yapan çok sayýda karýnca ana kraliçeyi adeta bir çember içine almýþlardý.

Þimdi aklýnýza þu soru gelebilir? “O karanlýk yuvanýn içindeki bu ayrýntýlarý nasýl gördün de anlatýyorsun?” diyebilirsiniz. Ýçerisi karanlýk deðildi ki, tam tersine çok aydýnlýktý. Üstelik ortalýðý aydýnlatan ne bir ampul, ne bir gaz lambasý ya da ne bir mum vardý. Buna raðmen her taraf ýþýl ýþýldý. Bunun nedeni de belki karýncalarýn gözlerinin yapýsý olabilir… Ben de o sýrada bir karýnca olduðuma göre yuvadaki her þeyi en ince ayrýntýsýna kadar görebiliyordum.

Oraya gelinceye kadar karþýlaþtýðým karýncalardan herhangi olumsuz bir tepki görmemiþtim. Benim bir yabancý olduðumu anlamamýþlardý. Ana kraliçe karýncaya hayran hayran bakarken farkýnda olmadan fazla yaklaþmýþ olmalýyým ki önce hemen kraliçenin etrafýndaki çember daraldý. Sonra da iþçiler kraliçenin üzerine çýkýp onu görünmez hale getirdiler. Tabii koruma görevi üslenenler de bana karþý saldýrýya geçtiler. Sýrrým açýða çýkmýþtý. Oradan kaçtým, yuvanýn deliðinden kendimi dýþarý attým. Böylece karýncalýðým sona ermiþ oldu. Tekrar ayný taþýn üzerinde oturup karýncalarýn ölü böceði götürme mücadelesini izlemeye baþladým.

Karýncalarý býrakýp devletimizden söz edelim mi? Çünkü devlet kurulmadýðý için bana kýzanlarýn sayýsý her geçen gün biraz daha artýyor.

Devleti kurmasýna kuracaðýz da öncelikle bu devletin baþkanýný, vekillerini, yasama, yürütme ve yargý organlarýnýn üyelerini bulmalýyýz. Gerçi burada baþkandan geçilmiyor. Yani baþkan olacak çok kiþi var. Hitler, Napolyon, Mussolini, Lenin, Stalin, Timur, Ýmparator þimdilik aklýma gelenler. Sahi geçen gün bunlara yenileri de katýldý: Sezar ve Mao.

Genellikle bu baþkan adaylarý birbirlerinin etki alanlarýna girmemeye özen gösterirlerse de arada sýrada birbirleriyle çatýþtýklarý da olmuyor deðil. Bilhassa Hitler ve Stalin’in yýllar önce paylaþamadýklarý kozlarýný þimdi paylaþmak için yaptýklarý kavgalarý izlemenizi isterdim. Stalin Hitler’e:

-Pis Alman domuzu, derken o da Stalin’e:

-Züðürt, adi komünist, diye cevap vermektedir.

Tabii bu tartýþmada eski defterler açýlmazsa olmaz. Nitekim açýlýyor da:

-Ayyaþ komünist, kafayý çekip çekip milyonlarca iþçiyi, köylüyü, aydýný öldürtdün.

-Tencere dibin kara… misali sen asýl kendine bak pis faþist! Yahudileri fýrýnlarda yakan, soykýrýmý uygulayan sen deðil miydin? Ben devrimin geleceðini garanti altýna almak için faþistleri, hainleri, kapitalistleri temizledim. Sen ülkende döktüðün kanlarla yetinmeyip bir de ikinci dünya savaþýný baþlatarak bütün Avrupa’yý ateþe attýn!

Sözlü tartýþma sonunda yumruklaþmaya dönecek ama hemen aralarýna giren Mehdi kavgaya izin vermiyor.

-Kardeþlerim bu ahir zamanda kýyametin yakýnda kopacaðýný bildiðiniz halde kavga etmek niye? Birbirinizi sevin, birbirinizle kucaklaþýn, dost olun. Diyor ve Mehdi baðýrýyor: “Ey uyuyanlar! Açýn gözlerinizi, þimdi uyanmak zamanýdýr, uyanýn artýk! Eðer hidayete ermek istiyorsanýz benim sözlerime kulak verin, düþün peþime!”

Gece olunca da hastanede bir baþka baðýrma, daha doðrusu çýðlýk ortalýðý birbirine katacak… Anlayacaðýnýz bu gece uyumak haram!

(Devam edecek...)



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn 1. bölüm kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Dönemeyen Bir Dönme Dolap - 35 Son Bölüm
Memleketimin Delileri - 2
Memleketimin Delileri - 1
Dönemeyen Bir Dönme Dolap - 33
Dönemeyen Bir Dönme Dolap - 34
Köpeðin Adý Badi - 80 (Son Bölüm)
Demokratik Deliler Devleti - 37 (Son Bölüm)
Dönemeyen Bir Dönme Dolap - 32
Dönemeyen Bir Dönme Dolap - 26
Göçe Göçe - Köyümüz Yok Olmuþ - 48 (Son Bölüm)

Yazarýn roman ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Ücretsiz Kitap Daðýtabileceðim Ýstanbul’da Bir Mekan Arýyorum
Bir Edebiyatçý Gözüyle Maðaranýn Kamburu - Yorum: 4
Bir Felsefeci’nin Kaleminden Maðaranýn Kamburu – Yorum: 6
Maðaranýn Kamburu
Bir Romanýn Anatomisi: Maðaranýn Kamburu
Bir Aný Defteri Buldum - Roman
Ömer Seyfettin Eserlerini Nasýl Yazardý?
Maðaranýn Kamburu Romanýna Yönelik Okuyucu Yorum ve Eleþtirileri
Maðaranýn Kamburu Romanýna Yönelik Okuyucu Yorum ve Eleþtirileri - 2
Maðaranýn Kamburu Romanýna Yönelik Okuyucu Yorum ve Eleþtirileri - 3

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Siyasi Taþlama: Neþezâde - 2 [Þiir]
Siyasi Taþlama: Karamsarzâde [Þiir]
Kusurî"den Týrtýklama [Þiir]
Zam Zam Zam... [Þiir]
Týrtýklama (Kazak Abdal'dan) [Þiir]
Yoklar ve Varlar [Þiir]
Ýstanbul,sana Âþýk Bu Kul [Þiir]
Âþýk Dertli"den Týrtýklama [Þiir]
Namuslu Karaborsacý [Þiir]
Dostlarým [Þiir]


Ömer Faruk Hüsmüllü kimdir?

Uzun süre Oruç Yýldýrým adýný kullanarak çeþitli forumlara yazý yazdým. Ýddiasýz iki romaným var. Çok sayýda siyasi içerikli yazýya ve biraz da denemelere sahibim. Emekli bir felsefe öðretmeniyim. Yazmaya çalýþan her kiþiye büyük bir saygým var. Çünkü yazýlan her satýr ömürden verilen bir parçadýr.

Etkilendiði Yazarlar:
Az veya çok okuduðum tüm yazarlardan etkilenirim.


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Ömer Faruk Hüsmüllü, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.