..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Güzellik her yerde karþýlaþýlan bir konuktur. -Goethe
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Roman > Karakterler Üzerine > Oðuz Tepe




25 Þubat 2015
Þans ve Dans  
Oðuz Tepe
Yazdýðým ilk roman.


:AFFA:
Birinci Bölüm



I



Kasým 2005

Sahil kasabasýnýn ýssýz sokaklarýna egemen olan sessizliðe, hafiften esen rüzgâr son verirken, gündüz yaðmaya baþlayan yaðmur, gece hýzýný azaltarak devam ediyordu. Yaðmur damlalarý, gün içerisinde yorgun düþmüþ kasabanýn üzerine düþtükçe, masaj yapan masörün becerikli parmaklarýnýn sergilediði huzuru yaþatýyordu. Denizden gelen dalga sesleri de rüzgâra karýþarak kayboluyordu. Doða, kendi düzeni içerisinde hýrçýn gösterisini sunmaya devam ederken, kýrk yýllýk dostlar gibi birbirine sýrtýný dayamýþ evlerden birinde yanan solgun ýþýk, dostlarla dolu olduðunu sandýðýmýz hayatlarýmýzýn, aslýnda yalnýzlýklarla çevrili olduðunu anlatýyordu.

Sýrt sýrta yaslanmýþ bu evlerden birindeki yaþamýný sürdüren yaþlý adam, yemek masanýn üzerinde duran ve daha önceden zarfýndan çýkarmýþ olduðu mektubu eline alarak, yorgun düþen bedenini yavaþça koltuða býraktý. Mektubu kaçýncý kez okumaya baþlayacaðýný bilmiyordu. Postacý Ekrem, mektubu akþamüzeri getirmiþti. Mektubu okumaya baþladýðýnda yazýlmýþ her tümcenin, özlemle beklediði o anýn geliþini kolaylaþtýrmaya yarayacaðýnýn bilincindeydi. Mektuptaki tümcelerin son kýsýmlarýna gelmeden mektubu okumayý býraktý. Gözlerinden süzülerek akmaya baþlayacak olan gözyaþlarýna engel olmalýydý. Gözyaþýnýn, masumiyet gölüne düþen ve geniþ halkalar oluþturup kaybolan damlalar olduðunu, yýllar önce vefat etmiþ olan annesinin, kendisini hýçkýrarak aðlarken gördüðü bir gün ona sarýlýrken söylediði sözleri unutmamýþtý. Hafifçe gülümseyerek koltuðundan kalkýp yatak odasýna doðru giderken salonun ýþýðýný da kapattý.

Huzur, firar eylemi gerçekleþtiren kaçak misali, yaþanmakta olan hayatýn içinde aranýrken, yorgun bedenlerin dinlendiði sahil kasabasýnda, saklanýp duruyordu. Yeni baþlayan günün ilk saatleri de yataðýnda uyanan adamýn yatak keyfine benziyordu.

Adam, önce yataðýnda doðruldu. Yataðýnýn kenarýna oturdu. Ve gece uykusunun sersemliðini üzerinden atacaðý ana kadar, öylece kalakaldý. Daha sonra ayaða kalkýp terliklerini giydi, kollarýný iki yana doðru açýp, iyice gerindi. Gerinmesiyle birlikte esnemeye baþladý. Esnediði anda açýk olan aðzýný eliyle kapatarak, yatak odasýnýn karþýsýnda bulunan banyonun ýþýðýný yakýp banyoya girdi. Aynanýn önünde durarak, aynaya baktý. Sakalýnýn uzamaya baþlamýþ olduðunu fark etti. Lavabonun musluðunu açarak, akan suyun altýn da önce ellerini, sonra da yüzünü yýkadý. Lavabonun kenarýnda asýlý duran havlu ile yüzünü silerken, aynadan yüzünü saklamak istercesine yüzüne kapattýðý havlunun sert oluþu sýkýntý verince, havluyu yerine astý. Musluðu ve banyonun ýþýðýný da kapatarak mutfaða geçti.

Krallara layýk olmasa bile, aç olan karnýna layýk olabilecek, bir kahvaltý hazýrlamaya baþladý. Bir ara pencereden dýþarýya bakarken Gökyüzünü kaplayan gri renkli bulutlarý gördüðünde, yüzünü sýcak bir gülücük kapladý. Kahvaltýsýný bitirip üzerini deðiþtirdikten sonra, evden dýþarý çýkarak, deniz manzaralý evinin önünden aðýr adýmlarla yürüyerek, kasabada bulunan meydana geldi. Meydanýn çevresinde ekmek fýrýný ile yaz mevsiminde açýlacak olan çay bahçeleri ve iskelenin giriþi bulunuyordu. Altmýþ yaþýnda olmasýna raðmen oldukça dinç ve saðlýklý görünüyordu. Zamanýnda Münevver Haným ile yaptýðý yürüyüþlerin, yararlarýný görmeye baþlamýþtý. Münevver Haným, sevgili eþiydi. Evliliklerinden iki erkek çocuk edinmiþlerdi. Beþ sene öncesine kadar birlikte yaptýklarý yürüyüþleri artýk tek baþýna yapýyordu. Münevver Haným her gece olduðu gibi beraber yattýklarý yataklarýnda, hayata gözlerini son kez kapatarak onu terk etmiþti.

Meydaný geçip, iskelenin giriþine doðru yürümeye devam etti. Ýskelenin sonuna kadar giden yaþlý adam, karþý kýyýlarýn görünmediði denize gözlerini daldýrarak bir an için kendini unuttu. Ýskelede balýk tutmaya çalýþan üç kiþinin dýþýnda hiç kimse bulunmuyordu. Yaþlý adam, balýk yemesini sever ama balýk avlamayý pek sevmezdi. Balýk avlamanýn sabýr iþi olduðunu düþünürdü. Sabýr, söz konusu olduðun da kendisinde yýllarca o sabrý hiç görememiþti. Sabýrsýz olmasýnýn kendi kendini kontrol etmede, kendisine nasýl zorluklar yaþattýðýný da unutmamýþtý. Son yýllarda sabrýn deðerini çok iyi anladýðý zamanlarý yaþýyordu. Sýkýca giyindiði halde üþümeye baþlamýþtý. Ýskeleden ayrýlmaya karar verdi. Meydana ulaþtýðýnda ekmek fýrýnýna uðrayýp içeri girdiðinde, tezgâhýn arkasýnda duran, fýrýncý Mehmet Efendi ile göz göze geldi.

--- Günaydýn Mehmet Efendi. Dedi.

Mehmet Efendi, elli yaþýnda, kýsa boylu, siyah saçlarýnýn yanlarýna aklar düþmeye baþlamýþ olan aðýrbaþlý, býyýksýz ve tombul birisiydi. Hayatý boyunca hiç evlenmemiþti. Yaþlý adamýn, kasabada, dertleþip sohbet ettiði nadir insanlardandý. Mehmet Efendi, yaþlý adamý görünce yüzüne gülücük kondurarak;

--- Günaydýn Selim Bey. Diyerek sustu.

Mehmet Efendi, Selim Bey’i ve rahmetli eþi Münevver Hanýmý, on sene önce ekmek almak için, fýrýnýna geldikleri zaman görmüþ ve onlarla tanýþmýþtý. Mehmet Efendi, o gün birbirine çok yakýþan bu yabancý çiftin, aralarýndaki olaðanüstü uyumlarýna hayran kalmýþtý. Mehmet Efendinin, kendisinden yaþça küçük, beþkardeþi vardý. Geçim sýkýntýsý çeken ailesinin en büyük oðluydu. Ailesinin geçimine katkýda bulunabilmek için, ortaokulun ancak birinci sýnýfýný okuyabilmiþ, sonra da öðrenim hayatýný býrakmak zorunda kalarak, hayat mücadelesine erken yaþta baþlamýþtý. Þimdi sahibi olduðu ekmek fýrýnýn eski sahibi olan, Ýshak baba, kendisini yanýna almýþ ve fýrýncýlýðý öðretmiþti. Rahmetlinin üzerinde olan hakkýný ödeyemezdi. Mehmet Efendi, poþetin içine koyduðu ekmeði, tezgâhýn üzerinden Selim Bey’e uzatarak:

--- Selim Bey buyurun ekmeðinizi. Diyerek ekmekleri koyduðu poþeti uzattý.

--- Teþekkür ederim. Mehmet Efendi. Diyen Selim Bey, Mehmet Efendinin uzatmýþ olduðu ekmek poþetini alarak, cebinden çýkardýðý madeni paralarla ekmeðin bedelini öderken, ” Akþama, her zamanki yerde görüþürüz. Kolay gelsin.” Dedikten sonra elinde taþýdýðý ekmek poþetiyle birlikte fýrýndan dýþarý çýktý. Arkasýndan bakan, Mehmet Efendi:

--- Görüþürüz, Selim Bey. Diye seslendikten sonra içeride bulunan diðer müþterisiyle ilgilenmeye baþladý.

Kasaba yavaþ, yavaþ hareketlenmeye baþlamýþtý. Sýrtlarýndaki çantalarýyla okula giden çocuklar, alýþ veriþ için çarþýya çýkan insanlar, kahvehanelere giden ihtiyar erkekler ve denize açýlan balýkçý motorlarýna eþlik eden martýlar ve bunlara ayak uydurmaya çalýþan rüzgâr ve yaðmaya baþlayan yaðmur ile beraber sahil kasabasý olaðan ritmine kavuþmaya baþlýyordu.



II



Ýstanbul’un Cadde ve sokaklarýn da koþuþturan insanlarýn, hal ve hareketlerini tarantella[1]isimli dansýn figürlerine benzeten genç kadýn, öðle yemeði saatinde iþ yerinden dýþarý çýkmýþtý. Ýstiklal caddesinde, zaman geçirmekten hoþlanýyordu.

Genç kadýn maðazalarýn vitrinlerine ve sinema salonlarýnda gösterime girmiþ olan film afiþlerine baktýðýnda sürekli olarak, anlamsýz bir kararsýzlýk yaþadýðýný biliyordu. Otuz üç yaþýna gelmiþ olduðu halde kararsýzlýðýna kolayca çözümler üretemiyor olmasýna da çoðu zaman þaþýrýyordu. Kýsa süren evliliðinin kararýný aldýðý beþ yýl önce bile kararsýz oluþu yüzünden ne kadar zorlandýðýný biliyordu. Hayatýnda kararsýzlýk çektiði anlarýn birinde ise þanslý olduðunu, sonradan anlayacaðý aný yaþýyor olacaðýný nereden bilebilirdi ki. Kolunda bulunan saatine baktýðýnda zamanýnýn daralýyor olduðunu anladý. Kitapçýya gitme kararý aldý. Her ay maaþýnýn bir bölümünü, kitap almak için ayýrýyordu. Kitap okuma alýþkanlýðýný seviyordu. Kitapçýnýn önüne geldiðinde, içeriye girdi. Fazla oyalanmadan aþk romanlarýnýn bulunduðu bölüme doðru yöneldi. Yan yana dizilmiþ olan kitaplara göz gezdirdi. Kitap seçiminde yaþadýðý kararsýzlýða son vererek, kýrmýzý renk zemin üzerine çizili olan beyaz renkte ki kalpli kapak tasarýmý olan roman hoþuna gitmiþ, ona hemen sahip olabilmek için de kendisini, kasa görevlisinin önünde bulmuþtu. Almýþ olduðu aþk romanýnýn arka kapaðýnýn sað altýnda ki yazýlý olan bedelini ödedikten sonra kitapçýdan dýþarý çýktý.

Taksim meydanýný geçip, Dolmabahçe’ye inen Gümüþ suyu caddesine, adýmlarýný hýzlandýrarak yöneldi. Ýþ yerine yaklaþtýðýnda saatine bakýp geç kalmamýþ olduðuna sevindi. Ýþ yerine geldiðinde hemen masasýnýn baþýna geçerek, masasýnýn üzerinde durmak ta olan telefonun ahizesini kaldýrdý. Ýþ yerindeki öðle yemeði izinlerini çalýþma arkadaþý, Aslý ile dönüþümlü olarak kullanýyorlardý. Hemen Aslý’nýn dâhili numarasýný çevirdi. Patronlarý Zeki Bey’i telefonla arayan olup olmadýðýný öðrenmesi gerekiyordu. Aslýyý telefonla aradý. Telefon görüþmesi sýrasýnda Aslý, kendisinin adýnýn yazýlý olduðu bir mektubu postacýnýn getirdiðini söyleyerek, mektubu da birazdan getireceðini belirtip telefonu kapattý.

Genç kadýn, Mektup kimden gelmiþ olabilir ki? Diyerek, kendi kendine mýrýldandý. Kýsa süreli bir þaþkýnlýk aný yaþadýktan sonra, yüzünde sýcacýk bir gülücük belirdi. Mektubu kimin göndermiþ olabileceðini az çok tahmin ediyordu. Aslý’nýn sað göðsüne yaslayarak kollarýnda taþýdýðý mavi renkli klasörle birlikte kendisine doðru yaklaþtýðýný görünce gülümsemesi kayboldu. Aslý elindeki klasörü masasýnýn üzerine býraktý. Aslý’nýn kalçasýný saran, önden kýsa yýrtmaçlý, etek boyu diz kapaklarýnýn üzerinde olan, siyah renkli, bir ton açýk renkteki ince çizgili takýmýyla çok þýk görünüyordu. Ceketinin cebinden çýkardýðý zarfý, parmaklarýnýn ucuyla tutarak sallamaya baþlarken, kendisine dikkatle bakan çalýþma arkadaþýna:

--- Merhaba Sibel, Söyle bakalým gizli hayranýn kim? Diye seslendi. Sibel mektubu aldý. El yazýsýyla yazýlmýþ adýný görünce tahmininde yanýlmamýþ olduðunu anladý. Birden heyecanlandýðýný hissetti. Ýçindeki heyecanýný yenene kadar bekledikten sonra baþýn da beklemekte olan Aslý’nýn merakýný gidermesi gerektiðini düþünerek, Aslý’nýn, birazdan duyacaðý sözler karþýsýnda pek tatmin olacaðýný da zannetmiyordu. Aslý genel anlamda iyi bir kýzdý. Bir sene önce iþ aradýðý dönemlerde bir gazetenin ilan sayfasýnda gördüðü sekreterlik ilanýndaki iþe talip olabilmek için, telefonla iþ görüþmesini yaptýðý kiþiydi Aslý. Ýþ baþvurusunun ardýndan heyecan için de geçen ikinci günün sonunda telefonla arayýp iþe kabul edilmiþ olduðunu kendisine bildiren de yine oydu. Bu nedenlerle Aslý’yý çok sevmiþti. Ýþbaþý yaptýðý günden itibaren de onu kýrmamak ve üzmemek için onunla olan iliþkisine çok önem vermiþti. Þu anda da onu kýrmamak için dikkatli olmasý gerekiyordu. Fýsýldayarak:

--- Aslý’cýðým, teþekkür ederim düþündüðün gibi deðil. Dedi. Aslý, Sibel’in söyledikleri karþýsýnda, kendi yüzüne inanmamýþ birinin ifadesini yerleþtirdi.

--- Sibel’ cim, Senin dediðin gibi olsun. Þunu da bilmeni isterim ki, cevabýn pek inandýrýcý gelmedi. Görüþürüz caným. Diyerek, sessizce uzaklaþtý.

Sibel, mektubu okuyup bitirdiðinde aðlamamak için kendisini zor tuttu. Mektubu çantasýnýn içine koyarak çalýþmasýna geri döndü. Bugün Sibel için daha anlamlý olmaya baþladý. Çantasýnýn içinden küçük el aynasý ile makyaj malzemelerini çýkardý. Küçük olan el aynasýna bakýp, kumral renkte ki saçlarýnýn rüzgârdan daðýlmýþ olduðunu gördü. Uzun kumral saçlarýný düzeltirken, yeþil renkli gözlerinin içinin de parladýðýný fark etti. Buðday rengindeki tenine uygun olan yüzüne allýðýndan sürdükten sonra, dudaklarýna da açýk renk rujundan sürmeyi unutmadý. Renk uyumu konusuna önem veriyordu. Üzerine giydiði elbiselerin ve yapmýþ olduðu makyajýn da uyumlu olmasýna dikkat ediyordu. Makyajýný tazeledikten sonra küçük el aynasýný ve makyaj malzemelerini çantasýna koyup çalmakta olan telefonun ahizesini kaldýrdý.

Sibel’in çalýþtýðý iþ yerinin yakýnýnda bulunan Ýstanbul boðazýný lodos teslim almýþtý. Lodos denizi coþturmuþ, dalgalarý da koro[2]halinde þarkýlar söyleyen çocuklar gibi neþeli ve yaramaz yapmýþtý. Koroyu yöneten lodos, Dolmabahçe sarayý ile Beþiktaþ semtini birbirine baðlayan yolun her iki tarafýnda bulunan aðaçlardaki yapraklarý da, tavernalardaki þarkýcýlara atýlan peçeteler misali saða sola savurarak topraða düþürüyordu.



III



Türkan Haným, her zaman olduðu gibi bitmek üzere olan günün kazancý konusun da, kendi kendine yorumlar yapýp duruyordu. Yanýn da çay servisi ve temizlik iþlerine bakan Emine Hanýmýn yapmýþ olduðu Türk kahvesini de yudumlamaya devam ediyordu. Sahibi olduðu giyim maðazasý iki katlýydý. Ayný zamanda da Ýstanbul’un hareketli bir semtinin ana caddesi üzerindeydi. Giyim maðazasýnýn da bayanlara hitap eden giysiler satýyordu. Yanýnda Emine Haným dýþýnda çalýþmakta olan iki personeli daha vardý. Giyim maðazasýný beþ yýldýr iþletiyordu. Ýþlerinin iyi gittiði kadar kötü gittiði anlarý da yaþamýþtý. Ticaretin risklerinden bir tanesi de belirsizlikti. Üniversite den mezun olduktan sonra, ailesinin, evlenmesi konusundaki ýsrarlarýna, inatçý kiþiliðiyle karþý koymasýný bilmiþ ve direnmiþti. O zaman ki inatçýlýðý, ticaret hayatýnda yaþamýþ olduðu kötü günlerde hemen pes etmemesini saðlamýþtý. Ýnatçý olmasýnýn en büyük avantajýný gördüðü o gün, yaþadýðý olaydan sonra, þanslý olan hayatýna da daha çok anlamlarýn katýldýðýný biliyordu. On beþ senedir sürdürmekte olduðu evliliðinin meyvesi olan kýzý ile kocasýný çok seviyordu. Evlenmiþ olmasýna da en çok ailesi sevinmiþti. Ýçmekte olduðu Türk kahvesinden son bir yudum alýp, elindeki kahve fincanýný önündeki masanýn üzerine býrakarak karþýsýnda duran boy aynasýnýn önüne gidip, gözleriyle kendi vücudunu süzmeye baþladý. Çocuk doðurmuþ olmasýna raðmen, fiziðinin düzgün olduðunu düþündü. Son zamanlarda kendisine karþý vurdumduymaz tavýrlar sergilemeye baþlayan eþine, içten içe kýzgýnlýk beslemeye baþlýyordu. Eþinin baþka kadýnlara alýcý gözüyle bakmasýna dayanamýyordu. Bu konuda eþini uyardýðý anlar az da olsa olmuþtu. Ailesinin tek çocuðuydu. Halen þýmarýk olmasýný bu duruma baðlýyordu. Boy aynasý karþýsýnda fiziðini süzmeye devam ederken, kýzýl renge boyattýðý saçlarýnýn uzamýþ olduðunu fark etti. Ýþ yerinde çalýþan Neslihan’ý, seslenerek yanýna çaðýrdý. Neslihan, yanýna yaklaþýrken:

--- Neslihan, ben çýkýyorum, yarýn sabah görüþürüz. Ýyi akþamlar. Her yeri iyice kapatýn. Sizde oyalanmadan çýkýn Diyerek, kapýya doðru yürümeye baþladý.

Neslihan, iþe ilk aldýðý personeliydi. Ona olan güveni fazlasýyla vardý. Ýþ yerini çoðu zaman, Neslihan kapatýyordu. Ýþ yerinin kapýsýna kadar yanýnda yürümekte olan Neslihan:

--- Tamam, Türkan Haným, Siz merak etmeyin, Size de iyi akþamlar, yarýn görüþürüz. Diyerek patronunu uðurladý. Ýþ yerinin önündeki kaldýrýmýn bitiminde park halinde duran beyaz renkli arabasýna bindi. Kýrk beþ yaþýnda olmasýna raðmen, araba kullanýrken hýz yapmaktan hoþlanýyordu. Yirmi yaþýnda araba kullanmaya baþlamýþtý. Babasýnýn þýmarýk kýzý olduðu için, babasýna istediði her þeyi yaptýrabiliyordu. Þýmarýk olmasýnýn dýþýnda da ayný zamanda hýrslýydý. Hýrsý bazen iþe yarýyor, bazen de yaramýyordu. Ýþ yerinden ayrýlmadan bir saat önce eþi Hakan’ý telefonla aramýþtý. Hakan elli yaþýnda, fiziði düzgün, bir fabrikada depo müdürü olarak çalýþan birisiydi. Telefonda, iþ yerinde olduðunu, geç geleceðini, akþam yemeðine beklememelerini söylemiþti. Evine yaklaþtýðý sýrada kýzýný cep telefonundan aradý. Telefon açýlýr açýlmaz:

--- Merhaba anneciðim.

--- Merhaba kýzým, bir þey istiyor musun?

--- Hayýr, anneciðim.

--- Tamam, ben de geldim. Hadi, görüþürüz, öptüm seni. Dedikten sonra telefon görüþmesini sonlandýrdý. Arabasýný apartmanýn kapalý garajýna park etti. Apartmanýn kapýsýna gelip, içeri girdiðinde, giriþ katýnda bulunan kendilerine ait posta kutusunun içinde durmakta olan zarfý gördü. Zarfý eline aldýðýnda, adýna yazýldýðýný görünce, yüz kaslarý gevþedi. Ayný katta bulunan asansöre binerek, evinin bulunduðu ikinci katý gösteren yuvarlak düðmeye bastý.

Çiseleyerek yaðmaya baþlayan yaðmurla birlikte akþam karanlýðý da, Ýstanbul’un üzerine çökerken, Ýstanbul’a çok uzak olmayan, sahil kasabasýndaki köhne meyhanenin içinde bulunan masalarýn birinde, karþýlýklý oturmuþ olan iki adam da, derin bir sohbete yelken açmak için son hazýrlýklarýný yapýyorlardý.


[1]Tarantella: Batýl bir inanýþa göre tarantula zehirli örümceðinin zehrine karþý veya onu tedavi etmek amacý ile böyle bir dans türemiþtir. Hýzlý þekilde yapýlan Ýtalyan dansý.

[2] Koro: Þarkýcý topluluðu.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn karakterler üzerine kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Þans ve Dans (Sekizinci Bölüm)
Þans ve Dans (Altýncý Bölüm)
Þans ve Dans (Onbirinci Bölüm)
Þans ve Dans (Ýkinci Bölüm)
Þans ve Dans (Dokuzuncu Bölüm)
Þans ve Dans (Üçüncü Bölüm)
Þans ve Dans (Yedinci Bölüm)
Þans ve Dans (Onuncu Bölüm)
Þans ve Dans (Beþinci Bölüm)
Þans ve Dans (Dördüncü Bölüm)

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Umudun Adý Var. [Öykü]
Yaþam Parký [Öykü]
Dikmek [Deneme]
Telaþe Memurluðu Sýnavý [Deneme]
Yaþým Tuttu. [Deneme]
Takýlmak… [Deneme]
Boyumun Ölçüsünü Aldým. [Deneme]
Yazdým. [Deneme]
Oyunbozanýz. [Deneme]
Bir Sen Kaldýn. [Deneme]


Oðuz Tepe kimdir?

. . . . .


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Oðuz Tepe, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.