"Hayranlýðý o dereceye vardý ki; yere düþtü ve kendinden geçti." -Fuzuli (Leyla ile Mecnun) |
|
||||||||||
|
O günü hatýrlamýyorum. Ama þu an ... Geçmek bilmeyen bir karanlýk. Tabutu çevreleyen topraðýn içinde bir þeylerin yavaþ ama kararlý devinimlerini duyabiliyorum. Bir de þu uzun demir çubuk. Tabuttan dýþarýya bir kuðu gibi süzülüyor. Aðzýmý dayayýp dýþarýdaki tüm oksijeni emmek istiyorum. En son ne zaman yemek yemiþtim acaba ya da su içmiþtim? Açlýk ya da susuzluk hissetmiyorum. Günlerdir buradayým sanki. Belki de haftalar. Kötü bir koku duyuyorum ya da ben kokuyorum. Kestirmem zor. Ancak bu koku benden gelmiyorsa ve hala aklýmý yitirmemiþ isem bir mezarlýkta olma ihtimalim yüksek. Ya da terk edilmiþ bir mezbahada. Bunlarýn önemi yok. Açlýðýn susuzluðun. Boylu boyunca çýplak ve hareketsiz yatarken gece mi yoksa gündüz mü olduðunu yüzümün üþümesinden kolaylýkla anlýyorum. Burada gözümü ilk açtýðým andan itibaren kurtulmamýn imkânsýz olduðunu, bunun bir son olduðunu bildiðimden asla baðýrmýyorum. Hatta kurtulmak için tahtalarý kýrmaya bile çalýþmýyorum. Buraya beni gömen kiþi her kimse bunu büyük bir keyifle ve sonunda kesinlikle öldüðüme inanmýþ olarak son kürek topraðý da üzerime attýðýna eminim. Öleceðime eminim. Otlar, bir bahçe... Yýllar sonra üzerime asfalt bile dökülebilir. Benden habersiz milyonlarca araç seyrü sefer edecek. Yerimi dahi bulamayacaklar. An ve an bu sona kendimi alýþtýrýyorum. Saatler, dakikalar, saniyeler... Hiç bir önemi yok. Öncesini ve sonrasýný ölçmenin anlamý yok. II Aynanýn karþýnda buldum kendimi. Onca yýldan sonra hâlâ burada. Oturma odasýndan yükselen ahenge kaptýrýyorum kendimi. Joubran, Üç Kardeþ ve beni istimlâk ediþlerini. Ýçimde onlardan biri olma umudu. Sis ve karanlýk. Kendimi aynanýn karþýnda buluyorum yine. Kadýnlar hakkýnda çok þey anlatan Bukowski ve ben ve Joubran kardeþler. Ölümcül bir bermuda þeytan üçgeni oluþturmuþtuk. Ne içimize girebiliyorlardý ne de içimize girenler dýþa çýkabiliyordu. Diþlerimi sýkýp kýrýlmalarýný bekledim. Öyle sert sýktým ki en tehlikeli savaþ köpeklerini boðabilir, ölmesin diye sýnýrda neyi beklediðini bile bilmeyen askercik üzerine giydiði çelik yeleði çiðneyebilirdim. Dudak kenarýmdan damla damla kanlarý görünce gülmeye baþladým. Kulaðýma çalýnan o aykýrý ses Bukowski'nin tüm iðrençliði ve kan damlalarý. Yine o muhteþem üçgen. Suretim sýrtýmý dayadýðým tüm insanlara benziyor. Onlarýn güçlü veya zayýf yanlarýyla besleniyor. Kimi zaman Yusuf oluyorum yürürken baþaklara boyun eðdiren kimi zamansa Þebbad. Düþünebildiðim kadar hýzlý düþünüyorum. Bedenimin aðýrlýðý korkutmuyor. Düþünebildiðim kadar düþünüyorum aný. Anýn içindeki nano saniyeleri. Ve beni ne hale getirdiðini. Kapý çalýyor... Kim korkar ki kapýnýn çalýnmasýndan. Kim mutlu olmaz ki gelen bir dosttan. Acýtmasaydý içlerimizi her gelen ve her giden taþýmasaydý yüzlerimizi. Kapýnýn önünde durdum, aklýmdan ilk geçirdiðim ismi hayal ettim. Pia. Güldüm. Atilla da gülerdi. Naylon ve sarý bir yaðmurlukla üþümüþ ellerini göðsümde ýsýtmalýydý. Kapý çalýyor... Evde yokmuþum gibi davransam veyahut korkmasam açsam. Hayýr. Odamdayken bile ýþýklarý söndürmemin ve kapýyý kilitlememin bir anlamý olmalý. Bunun anlamý korkaklýk olmalý. Güvende hissetmeme duygusu ya da sadece korku. Düþürdüðüm aklýmý nerde unuttum acaba. Az evvel dikildiðim aynanýn karþýsýnda mý ? Yoksa Bukowksi'nin kadýnlarýnda mý? Baþaklar geliyor aklýma, siyah bulutlar... Hafifçe tenimi üþüten damlacýklarý. Sarýmsý bir ovayý karanlýða bürüyor. Anlattýklarýmýn izahý yok. Anlatamadýklarým daha önemli. Ýçimden geçenleri dilimin süzgecine varmadan þekillendirmeden anlatmayý denemek istiyorum. Doðru sorularý sormasýný beklediðim insanlar... Asla doðru sorularý sormadýlar. Bir depremde tonlarca þiirin altýnda kalmýþým sanki. Ahvâlim bundan ibaret. Ahvâlsizliðim de... Cevap beklenen sorularý sevmiyorum. Kendimle ilgili neden insanlara bir þeyler anlatayým ki? Ýnsanlar, neden bilmekten, yorumlamaktan, yorumsuzluktan yanadýrlar ki? Öylesine sorulara böylesine bir suskunluk. Anlatacak kadar diri deðilim! Anlatamayacak kadar ölü de ... Kapý çalýyor... Kaç hakký vardýr âdemin bir yaþama sýrasýnda? Kaç kez doðruyu yanlýþtan ayýrt eder? Herkesin doðrusu varsa göreceliyse yanlýþ nedir? Bana göre diye baþlayan saçma sapan cümlelerden, haybeden konuþmalardan yoruldum. Niteliksiz insanlarýn, sýrf baþkalarý için yaþama direnmelerinden '- Hey bakýn ben böyle çok iyiyim. Beni böyle tanýyýn. Böyle sevin. Ama daha çok sevin. Hayatýnýzda bana da yer verin.' söylemlerinden yoruldum. En olmadýk zamanlar kapýnýn çalmasýndan, çalýnmamasýndan, yalnýzlýðýmdan, korkaklýðýmdan, içimde can çekiþen diðer dört kiþiden, sevdiðimden, sevilmediðimden yoruldum. Kapý çalýyor... (Çalsýn) III Bir hafta oldu. Hâlâ evden dýþarýya çýkmadým. Güneþ'i görmeyeliyse üç gün. Gece ýþýklarý açmam normalde. Karanlýk sükûnet gibi . Kendimi dinlermiþ gibi. Eflâtun bir sesin beni bakýþlarýmdan beþe bölmesi gibi. Yemek ve diðer ihtiyaçlar haricinde derimin altýnda gizlenmeye devam ediyorum. Dýþ görünüþümü tarif etmek istiyor ruhum. Bir suret,boy,kilo... Aklýma sadece ruhumun ezdiði bedenim geliyor. Teþekkür ediyorum. Bunca zaman ev sahibim oldu. Benim yaptýðým tüm saçmalýklarýn sonuçlarýna katlandý. Teþekkürler... Sokaða ilk adýmýmý attýðým anda Güneþ'in gözlerimi acýtmasýný beklemiyordum. Eski dostum Güneþ hiç de vefakâr sayýlmazdý bu konuda. Yolda Demi Moore'a benzettiðim bir kadýn gördüm. Güldüm. Herkes ne de çok benziyordu bir birine. Davranýþlarý, sigarayý dudaklarýnda tutuþlarý, kaldýrýmlarý adýmlamalarý, her þey ayný. Etrafýmda yürüyen bedenler görüyordum.Sadece bedenler. Büyük alýþ veriþ merkezlerinin önünde bekleyen kalabalýk, duraklarda aklýndan ne geçtiðini bilmediðim insanlar. Özeller mi? Hiç bir fikrim yok. Ama ben özelim. Özelim çünkü onlardan deðilim. Özelim çünkü hiç bir zaman o davranýþlar,ý o bakýþmalarý, o tartýþmalarý yaþamadým. Evet eksiðim. En büyük eksiðim kalabalýkta. Kocaman bir yalnýzým. Omuz hizalarýmda bedenler. Benden habersiz. Telaþ içindeler. Derimin altýna gizleniyorum hemen. Bedenime yalvarýyorum. Gösterme beni kimselere. Seni tanýmazlar. Seni tanýsalar da dönüp bakmazlar zaten. -Ürkeksin! Korkaksýn! Kendi düþüncelerinle kurduðun bu paranoyak hayallerinle beni de kül ediyorsun ruhum! Bir banka oturdum. Kulaðýmda bu kez o üç kardeþten eser yoktu. Mayssa Karaa'yý düþündüm, Googoosh'u, Darya'yý ... Büyük bir senfoni veriyordum ayak hizamdakilere. Tebessümü yakalarlar diye hiç korkmadým. Korkulacak o kadar çok þey yaþadým ki. Korkularým bile korkar olmuþ bu kalabalýk korkuluklardan. Karþýmdaki kalabalýða dalýp düþündüm. Hayallerimin arasýndan geçen bir kadýn. Beni daðýtan, beni bu aptal vücutta yaþamaya terk eden kadýn. Zaman durdu o an ve bir kaç satýr tam da o an : "kanayan dizlerimin üstüne çök ruhum (tabiri caizse ki deðil ) yavaþça ýlýk nefesinle üfür yâr'yaralarýma gördün mü? utandý yüreðim keþke hiç þahit olmasaydýn bu yüzüme!" Biraz sessizlik ve artýk kendimdeyim. Uzun bir zaman aralýðýnda sýkýþýp kalmýþým gibi. Daha önce birini tanýmýþtým. Yýllar yýllar önce. Ýnsanlar yürüdüklerinde üzerlerinde bir çalgý aleti olmalý derdi. Böylelikle insanlar o an ki durumlarýný hiç konuþmadan bir enstrümanla anlata bilirlerdi. Parklarda, camilerde, katedrallerde, liselerde, üniversitelerde binlerce on binlerce insan ve o anki fon müzikleri... Muhteþem bir baþkalaþým. Herkesin ayný olmadýðýna en büyük örnek. Ruhum acýyor, acýlarýmý karýþtýrýyor zihnim ve en acýtaný gözümün içine sokuyor. Giden her sevgilim bir parçasýný býraktý bende. Bir aný. Unutulmuþ olmak yetmiyor. Bir dönemlerini kaplamýþ olmak, sonsuza kadar hatýrlanmak anlamýna gelmiyor. Býraktýklarý ekmek parçalarýný yiyorum, yedikçe hatýrlýyorum, hatýrladýkça kendi ruhumun parçalarýný yediðimi anlýyorum. Zaman doldu. Ýhtiyar yaðmur damlalarý kaldýrým taþlarýnýn arasýna dolmaya devam ediyor. Saçlarýma dokunuyor ve ruhumu temizliyorlar. Aðlamaktan utananlar için vazgeçilmezdir yaðmur. Ne kimse yüzüne bakar ne de bakanlar aðladýðýný anlar. Sadece yaðmur bilir gerçeði.Gözlerinizi onun ýslatmadýðýný... IV Son zamanlarda çok sinirliyim. Ýçtiðim suyun tadý beni tatmin etmeyince bile küfrediyorum. Aðzým bozuldu. Düzgün konuþan insanlarý sevmemeye baþladým. Cümlelerin baþlarýný bilmem, hangi sonuçla sonlandýracaklarýný anlamama yetiyor da artýyor. Dinlemek dahi istemiyorum onlarý. Laf cambazlýklarýný çekemiyorum. Acýlarý sevinçleri davranýþlarý tepkileri o kadar ortak ki ,ortak olmayý istemiyorum. Ýnsanlardan ne kadar uzaksak o kadar mutluyuz demiþti bir filozof þimdi adý aklýma gelmiyor. Ne kadarý doðru bilmiyorum ama etkili olduðunu söyleyebilirim ruhum. Sen ve ben bir birimize yeteriz. Arada sýrada da kapýnýn önünde bekleyen bazen dekapýyý çalanlarý alýrýz içimize, bermuda þeytan üçgenimize. Ve her þey çözüldü. Ne diyordum ben? Evet ruhum, acý dünyanýn öbür ucunda olsa dahi bizimdir. Tüm acýlarý bir paratoner gibi çekebiliriz, onlarý yontar kendimize pay biçer ve kimse üzülmeden üzülebiliriz. Hatta o kadar çok sahipleniriz ki onlarý kendi acýmýz gibi insanlara yutturabiliriz, nasýl fikir? Gülme ruhum. Ciddiyim ben. Bak göreceksin olamadýðý biri gibi davranmak, olduðu gibi konuþmaktan, yazmaktan daha kolay. Hem acý çekmeden acýnýn otopsisini bile yapabiliriz seninle. Sen kollarýndan tutarsýn ben beynini bir cevizin içi gibi çýkarýrým. Acý! Acýlar... Bol keseden laflar bunlar. Yaþamadýktan sonra asla bilemezsin asla o duyum noktasýna eriþemezsin tadý nasýldýr anlayamazsýn. Bacaklarý kesilen bir insanýn acýsýný bacaklarýn kesilmiþ gibi hayal ederek anlayamazsýn. Ölmeden bilemezsin ölmek ne demek? Yapmadýðýn þeyleri sahiplenemezsin seninmiþ gibi. Üþümek meselâ...Üþüdüm dediðin zaman birine, kendi üþüyüþünü düþünmekten baþka bir þey gelmez aklýna.Onun üþüyüþü senin üþüyüþünle ayný m,ý az mý asla bilemezsin. Acý da böyle iþte. Anneni ya da babaný kaybetmeden; annesini ve babasýný kaybeden birini asla anlayamazsýn. O sebepten evim, böyle anlamsýz þeylere takýlma sen. Ben nasýlsa ikimiz içinde en güzelini düþünüyorum .Sen sadece dinlen. Ölümlerden pay çýkaran, kendine meze yapan þevk alan o ölü yiyicilerden deðilsin. Olmadýn da. Bir çarþaf gibi örttün üstünü her þeyin .Örtmelisin de... V Rüyamda bir þiir gördüm. Sözcükler öylesine güzeldi ki, anlatamam. Yani bu, bu güne kadar okuduðum, bildiðim her þeyden çok farklýydý. Anlýyor musun? Hani bir film izlersin ya da þarký dinlersin aradan zaman geçer ve tekrar hissetmek istediðinde hiçbir þey gelmez ya aklýna onun gibi bir þey bu. Çýplak bir kadýna dokunuyormuþum gibi capcanlý. Sýcak. Ama tek satýr bile hatýrlamýyorum. Ama bu his ile bir þeyler yazabilirim. kendi yasýný tutan ölüler aðladýlar. her þey yaðmur içindi. düþtü tohum topraklarýna. her þey tekrar dirilmek içindi topraktan aðladý ölüler topraða sürüldü sürgünler, sürgünler yaðmursuz düþlere kuruldu umutsuz bekledim parladý gözleri karanlýðýn ölüler düþ/tü topraða yaðmur içindi sallandým ve saklandým o boþlukta kesik birer baþ gibi yaþamak dedim topraðýn baðrýnda usulca yaðmursuz yeþeren göz yaþlarýna ölüler sürgündeler... Bu bir intihar nedeni olabilir mi sence? Ýki satýr yazýp o iki satýrla kafamýza sýkmak! Ölmek! Ama hissetmek istediðim bir þeyler daha var. Hadi sokaða açýlalým ve son kez hissedelim bizim olamayanlarý. Kýyýya gidelim, aptal sesleriyle dalga geçelim martýlarýn. Simit atarmýþ gibi yapýp kandýralým onlarý. Denizi taþlayalým. O günü deniz kumlarýnýn arasýnda geçirelim. Sonra en baþa dönelim. O tabuta. Ýçinde sýkýþýp kaldýðýmýz insanlýksýzlýðýmýza. Küfürler yaðdýralým her þeye.Bizi tanýmayanlara küfredelim meselâ, hem neden sadece bir kez gördüðüm birine nazik olmak zorunda olayým. Nasýlsa sadece bir kez göreceðim. Belki dakikalar sonra yüzümü bile hatýrlamayacak. Düþ önüme evim,sokaða açýlalým ve saçmalama artýk... V Pantolon paçalarýmý dizlerime kadar katlayýp, tüm acýlarýmý -ki acý her lisanda farklýdýr- saðýmda ve solumda uzayýp giden kavak aðaçlarýnýn rüzgârla seviþircesine çýkardýðý sesle unuttum. Doðumumla kazandýðým en büyük hakkýmý görmeyi, böylece bir kaç kavak aðacý ve onun oynaþmakla mutluluk duyduðu rüzgâra hibe ettim. Aptal evimin söyledikleri ve o þiiri .. Ben de söylemeliyim bir þeyler ve çok acýtmalý! Ýkimizi birden kana boyamalý. Tabutumuza yakýþýr bir þiir olmalý. Her þeyi geride býrakýp gömülmeliyiz kendi karanlýðýmýza.. "Özentisiz günahlardan seçiyorum ölümümü. Korkuyorum. Biliyorum; ben ölürken de öldükten sonra da yaðacak yaðmurlar tabutumdan cesedime sýzan balçýk, kokunu anlatýrsa, ben senin geldiðini anlayacaðým."
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Deniz Pýnar, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |