Tanrý insaný yarattý, insan da sanat yapýtýný. -Oscar Wilde |
|
||||||||||
|
M. NÝHAT MALKOÇ 29 Mayýs 1453 tarihi, bizim açýmýzdan karanlýk bir devrin batýþýný, yepyeni ve aydýnlýk bir devrin müjdesini fýsýldar kulaklarýmýza. Bu tarih, Osmanlý’nýn muhteþem bir cihan devletine giden yolunu da ardýna kadar açar. Zulme rýza gösterenler ve zalimden yana olanlar sahnenin dýþýna itilir; Ýslâm’dan ilham alan daha adil bir dünya nizamý yeniden þekillenir. Ýstanbul, Müslüman Türkler için sýradan bir toprak parçasý deðildi(r). Eski tabirle Konstantiniyye diye adlandýrýlan bu þehir, tabir caizse Türklerin kýzýl elmasýydý. Peygamber Efendimizin “Ýstanbul mutlaka fethedilecektir. Onu fetheden komutan ne güzel komutan, o ordu ne güzel ordudur.” hadisi, bütün Müslüman komutanlarý bu þehri fethe yöneltmiþtir. Bugün Ýstanbul’da kabri bulunan ve bir semte adýný veren Ebû Eyyûb El-Ensârî bile, seksen yaþlarýnda, kýzgýn çölleri geçerek bu müjdeye mazhar olmak için Ýstanbul’a kadar gelmiþtir. Fakat bu kutlu fetih onlarca kiþiden sadece Fatih Sultan Mehmet Han’a nasip olmuþtur. Fatih Sultan Mehmet, Konstantiniyye’yi fetheder fethetmez, o zamanki adýyla Ayasofya Kilisesi’nin önüne gelerek orada toplanan ve az sonra kellelerinin uçurulacaðý vehmine kapýlan, bu yüzden de korkudan tir tir titreyen Bizans halkýna, tarihte görülmemiþ bir hoþgörü örneði sergileyerek, canlarýný baðýþladý; bunun da ötesine geçerek kendilerinin bundan sonra ibadetlerinde özgür olacaklarýnýn da garantisini verdi. Onlarý himaye etti. Fatih Sultan Mehmet Han, o gün Ýslâm’ýn engin hoþgörüsünü tüm dünyaya gösterdi. Atýndan inerek Ayasofya önünde þükür secdesine kapandý. O gün fetih hakký ve sembolü olarak Ayasofya’yý camiye döndürdüðünü ilan ederek ilk Cuma namazýný da burada eda etti. Hoca Sadettin Efendi’nin deyiþiyle, “Çan sesleri sustu; yerini tekbir sesleri, gülbank-ý Muhammedî, zemzeme-i penç-i nevbet aldý.” Fethin sembolü Ayasofya asýrlarca Müslümanlarýn secdegâhý oldu. Bu kutlu mabedin yüzü Müslümanlarla gülmeye baþladý. Ayasofya bir mabetten daha çok þey ifade eder bizler için. O, fethin manevî þiarýdýr. Fetihten 1934’e kadar, Müslümanlara hizmet etti bu sembol mabet. Ýstanbul’un iþgal altýnda olduðu 1918-1922 yýllarý arasýnda bile Ayasofya cami olarak ilâhî misyonunu devam ettirdi. Bazýlarýnýn beðenmediði Sultan Vahdeddin, o yýllarda Ayasofya’nýn kiliseleþtirilmesine karþý mücadele verdi. Osmanlý ordularý terhis edildiði için savunmasýzdý Ayasofya. Vahdeddin, Mondros Antlaþmasý gereðince kendini korumasý için müsaade edilen yedi yüz kiþilik askerî birliði Ayasofya’nýn emniyetine tahsis etti. Onlara þu tarihî emri verdi: “Benim hayatýmý boþ verin, eðer iþgalciler aziz Ýstanbul’un fetih sembolü olan Ayasofya’ya çan takmaya gelirlerse; benden emir beklemeden ateþ açýn ve son nefesinize kadar Ayasofya Camii için savaþýn!” Peki, tarihî Ayasofya Camii nasýl oldu da bugünkü müze hâline dönüþtürüldü? Bunun hikâyesi uzundur. Özetle söylemek gerekirse Ayasofya Camii, 1934’te bir kýsým küresel güçlerin sinsi oyunuyla tamir ve restorasyon süsü verilerek geçici olarak ibadete kapatýlýr. Göstermelik bir kýsým çalýþmalar yapýlýr. Kapatýlýþ o kapatýlýþ, bu tarihî mabet bir daha cemaatiyle buluþturulmaz. Bir oldubittiye getirilerek müze hâline dönüþtürülür. Ayasofya Camii, Resmi Gazete‘de neþredilmeyen, kanunlar karþýsýnda hiçbir geçerliliði olmayan 24.11.1934 tarihli ve 21589 sayýlý Bakanlar Kurulu kararý ile müzeye çevrilir. Öyle de kalýr. Fethin niþanesi olan Ayasofya’nýn bugünkü hüzünlü manzarasý biz Müslümanlar için tam bir zillet hâlidir. Bu ulu mabedin mevcut durumu, bu topraklarý kanlarýyla sulayýp bizlere emanet eden mübarek ceddimize vefasýzlýðýmýzýn en büyük göstergesidir. Bu mabedin böyle öksüz ve yetim bir hâlde kaderine terk edilmesi Müslümanýn izzetine halel getirmiþtir. Bu öksüz camiyi abdestle deðil de, biletle müze olarak gezmek Müslümanlarýn kanýna dokunuyor. Bu durum devam ettirildikçe tarihe karþý sorumluluklarýmýzý da yerine getirmemiþ olacaðýz. Fatih, Vakfiyesinde bu kadim eseri eski hâline döndüreceklere ta o zamandan beddua ediyor; onlarý lanetliyor. Allah dostu padiþah, ta o günlerden bugünlere gönül gözüyle bakarak büyük bir keramet örneði göstererek bugünleri görüyor. Bir mabet olmaktan öte derin anlamlar içeren bu camiyi tekrar eski hâline dönüþtürmedikçe bu kadim þehrin Fatihi, Sultan Mehmet Han’ýn bedduasýna mazhar olmaktan kendimizi kurtaramayacaðýz. Bu büyük bir vebaldir ayný zamanda. Bu vebalden kurtulmak için yetkililer daha ne bekliyor? Ýstanbul’u fethettikten sonra Ayasofya’yý fethin sembolü olarak camiye dönüþtüren Fatih Sultan Mehmet’in Ayasofya Vakfiyesini ve Ayasofya’nýn gayesi dýþýnda kullanýlmasýna dair bu vakfiyede yer alan bedduasýný bilmem bilir misiniz? Ýstanbul’u fethederek Orta Çað’ýn kapanýp Yeni Çað’ýn açýlmasýna sebep olan Fatih Sultan Mehmet Han, sanki Cumhuriyet döneminde yaþanacaklarý görmüþ gibi, bugünkü uygulamalarý tahmin ederek ta o zamandan bugüne sesleniyor; Ayasofya Camii hakkýndaki net tavrýný þöyle ortaya koyuyor: “Allah’ýn yarattýklarýndan Allah'a ve O'nun rüyetine iman eden, ahirete ve onun heybetine inanan hiçbir kimse için, sultan olsun melik olsun, vezir olsun, bey olsun, þevket ve kudret sahibi biri olsun hâkim veya mütegallib (zalim ve diktatör) olsun, özellikle zalim ve diktatör idareciler tarafýndan tayin olunan, fâsid bir tahakküm ve bâtýl bir nezâret ile vakýflara nâzýr ve mütevelli olanlar olsun ve kýsaca insanlardan hiçbir kimse için, bu vakýflarý eksiltmek, bozmak, deðiþtirmek, taðyir ve tebdil eylemek, vakfý ihmal edip kendi haline býrakmak ve fonksiyonlarýný ortadan kaldýrmak asla helâl deðildir! Kim ki, bozuk teviller, hurafe ve dedikodudan öteye geçmeyen bâtýl gerekçelerle, bu vakfýn þartlarýndan birini deðiþtirirse veya kanun ve kurallarýndan birini taðyir ederse; vakfýn tebdili ve iptali için gayret gösterirse; vakfýn ortadan kalkmasýna veya maksadýndan ve gayesinden baþka bir gayeye çevrilmesine kast ederse, vakfýn temel hayýr müesseselerinden birinin yerine baþka bir kurum ikame eylemek (temel müesseselerden birinden taviz vermek) ve vakfýn bölümlerinden birine itiraz etmek dilerse veya bu manada yapýlacak deðiþiklik veya itirazlara yardýmcý olur yahut yol gösterirse; veya þer'i þerife aykýrý olarak vakýfta tasarruf etmeye azmeylerse, mesela þeriata ve vakfiyeye aykýrý ferman, berat, tomar veya talik yazarsa veyahut tevliyet hakký resmi yahut takrir hakký resmi ve benzeri bir þey talep ederse, kýsaca batýl tasarruflardan birini iþler yahut bu tür tasarruflarý tamamen geçersiz olan yazýlý kayýtlara ve defterlere kaydeder ve bu tür haksýz iþlemlerini yalanlar yumaðý olan hesaplarýna ilhak ederse, açýkça büyük bir haramý iþlemiþ olur, günahý gerektiren bir fiili irtikâb eylemiþ olur. Allah'ýn, meleklerin ve bütün insanlarýn la'neti üzerlerine olsun. ‘Ebediyen Cehennemde kalsýnlar, onlarýn azaplarý asla hafifletilmesin ve onlara ebediyen merhamet olunmasýn. Kim bunlarý duyup gördükten sonra deðiþtirirse, vebali ve günahý bunu deðiþtirenlerin üzerine olsun. Hiç þüphe yok ki, Allah her þeyi iþitir ve her þeyi bilir.” Ayasofya’nýn mahzunluðu ümmetin mahzunluðu demektir. Artýk biletle deðil, abdestle girmek istiyoruz fethin sembolü olan Ayasofya’ya. Bugün Ayasofya’nýn kanayan yarasýna merhem olacak nesiller olmazsak bu sorumsuzluðumuz yarýnki nesiller tarafýndan da sorgulanacaktýr. Artýk Ayasofya ile Sultan Ahmet Camileri birbirine tebessüm etmeli. Ayasofya’nýn bugünkü abus yüzü, karþýsýndaki o görkemli mabedi üzmemelidir. Bazýlarý “Tarihi Yarýmada” olarak nitelendirilen o bölgede onlarca cami olduðundan dem vurarak, bu çevrede camiye ihtiyaç olmadýðýný belirterek bu kadim kilisenin özgün hâliyle hizmet vermesini öne sürmektedir. Fakat onlar meselenin özünü bildikleri hâlde hadiseyi sulandýrma yoluna gitmektedirler. Biz de biliyoruz o bölgede acilen camiye ihtiyaç olmadýðýný. Ayasofya’nýn camiye tevdi edilmesinin o bölgedeki ihtiyaçla doðrudan alâkasý yoktur. Böyle sebeplere sýðýnmýyoruz zaten. Ayasofya camiden öte bir anlam taþýr bizler için. Zira Ayasofya bir semboldür Müslümanlar için. Ayasofya’nýn tekrar camiye dönüþtürülmesi, sýradan bir kilisenin camiye tevdi edilmesi kadar basit deðildir. Ayasofya, Sultan Fatih’in bir fetih hatýrasýdýr. Bizlere býraktýðý kutlu bir emanettir. Tabir caizse Ayasofya’nýn camiye dönüþtürülmesi, þer odaklarýna bir cevaptýr, bir meydan okumadýr. Ötesi lâf-ý güzaftýr. Son on yýlda birçok tabu yýkýldý. Bir zamanlar birilerinin kýrmýzýçizgi olarak gördüðü þeyler dokunulmaz olmaktan çýktý. Nice olmazlar oldu. Birçok hassas konuda açýlýmlar yapýldý. Akdamar Kilisesi Ermeniler için; Sümela Manastýrý Ortodokslar için senenin belli zamanlarýnda ayinlere açýldý. Bunu Mersin Tarsus St. Paul Kilisesi, Ýzmir Meryemana Kilisesi, Antakya St. Pierre Kilisesi, Antalya St. Nikola Kilisesi, Edirne’deki Bulgar Ortodoks Sveti Georgi Kilisesi ve diðerleri izledi. Hatta Osmanlý’nýn ilk baþkenti, serhat þehri Edirne’de Sveti Konstantin ve Elena Kilisesi'nin bahçesine Bulgar Papaz 1. Antin’in büstü konuldu. Kilise açýlýmý barýþ ve hoþgörü adýna yapýldý. Hýristiyanlara bu kadar bonkör ve hoþgörülü davranan bugünkü idare, Müslümanlara da ayný hoþgörüyü göstererek Ayasofya Camii’ni tekrar eski hüviyetine kavuþturmalýdýr. Üstelik biz kendi ülkemizde yüzyýllarca cami olarak vazife gören bir mekânýn aslî hüviyetine kavuþturulmasýný istiyoruz. Kendi ülkemizde parya muamelesi görmek istemiyoruz. Artýk ümmet olarak Ayasofya için de bir açýlým yapmanýn zamaný geldi diye düþünüyoruz. Hatta bu hususta geç bile kalýndýðýný düþünüyoruz. Bu sene, Ýstanbul’un fetih tarihi olan 29 Mayýs mübarek Cuma gününe geliyor. Bu güzel günde, fethin sene-i devriyesinde ümmete çifte bayram yaþatmaya var mýsýnýz? Cevabýnýz evetse bilin ki ondan bir hafta sonra yapýlacak olan milletvekili genel seçimlerinde sandýklardan en az, arzuladýðýnýz rakam olan 400’ün üzerinde milletvekili çýkacaktýr. Þayet cevabýnýz hayýrsa, Ayasofya ibadete açýlmadýðý müddetçe fetih kutlamalarý bir yönüyle sönük ve mahzun kalacaktýr. Siz de büyük bir ihtimalle kýzýl elmanýza eriþemeyeceksiniz. Günümüzde birçok deðerin tekrar aslî hüviyetine döndüðü geniþ zamanlarda yaþýyoruz. Böyle bir zamanda Ayasofya gibi bir mabet açýlmayacaksa ebediyen açýlmayacaktýr. Çünkü mevcut muhalefetin dinî deðerlere yönelik hassasiyeti yoktur. Ýnsanî özgürlüklerin karþýlýk bulduðu ve geçmiþe nazaran tavan yaptýðý bir zamanda yaþamaktayýz. Böyle bir zamanda ve zeminde herkese hakký iade edilmelidir. Ayasofya’nýn kapýlarýna kilit vurulduðu zamanlar geride kalmalý artýk. Mevcut durumda Sultanahmet’ten geçerken þuurlu her Müslümanýn yüzünün kýzarmasý gerekir. Ayasofya’nýn mahzun yüzü bu dönemde gülmeyecekse ne zaman gülecektir? Söyleyin Allah aþkýna, bu binlerce yýllýk kadim mabedi Fatih’in vasiyeti üzere tekrar eski hüviyetine ve hürriyetine döndürmek iki dudaðýnýzýn arasýnda deðil mi? Peki durum bu iken kimden korkuyorsunuz? Ayasofya’nýn bugünkü mahzun hâli, þehitlerimizin muazzez ruhunu muazzep bir hâle döndürüyor. Çanakkale Zaferi’nin yüzüncü yýlýnda nasýl dünya liderlerini bir araya getirdiyseniz, 29 Mayýs 2015 Cuma günü de Türk-Ýslâm coðrafyasýnýn liderlerini Ýstanbul Sultanahmet Meydaný’nda toplayarak görkemli bir törenle Ayasofya’nýn paslý zincirlerini balyozla kýrýn. Varsýn Hýristiyan dünyasý ayaða kalksýn. Kalktýklarý gibi oturmasýný da bilirler. Böylece bir devri kapatýp apaydýnlýk bir devri açmýþ olursunuz. Yakýn Çað’ý kapatýp iman ve irfan çaðýný açmýþ olursunuz. Emin olun ki bir ay tartýþýlýr, sonra avazý çýktýðý kadar baðýranlar bile susar. Günümüzde ümmet biraz da Ayasofya’yla imtihan ediliyor. Tavýrlarýmýz sýnanýyor. Ayasofya’nýn ibadete açýlmasý Ýslâm ümmetinin paryalýktan kurtulup uyanýþýna vesile olacaktýr. Böylece günümüzde çil yavrusu gibi daðýlan Müslümanlarýn kenetlenmesi saðlanacaktýr. Ayasofya bizi bize baðlayacaktýr. Yüreklere inþirah neþvesi katacaktýr. Anayasayý deðiþtirecek çoðunluk peþinde koþan mevcut iktidara dostane bir tavýrla seslenmek istiyorum: Ey ahali, titreyin ve kendinize dönün! ‘Dört yüz milletvekili çýkaracaðýz’ diye boþ yere þehir þehir dolaþýp zahmet çekmeyin. Milyon dolarlarý seçim yolunda boþuna harcamayýn. Kapý kapý dolaþýp da çenenizi boþa yormayýn. Açýn Ayasofya’yý, müminlerin hasreti, Ayasofya’nýn gözyaþlarý dinsin. Hayýr dua alýn müminlerden. Siz dört yüz isteyin, bu millet daha fazlasýný versin. Varsýn arkanýzdan konuþsunlar. Zaten Ayasofya açýldý diye size cephe alanlar sizin dostlarýnýz deðil ki… Bu yüzden bir þey kaybetmiþ sayýlmazsýnýz. Çok masum bir hakkýn teslimi olsa da, hadi moda tabirle buna da çýlgýn bir proje deyin. Adýnýz tarihe altýn harflerle yazýlsýn. Üstelik bu projenin sýfýr maliyeti var. Serin halýlarý Ayasofya’nýn mermer taþlarýna boydan boya. 81 yýllýk hasret sona ersin. Hepimiz þükür secdesine duralým. Halý bile sermenize gerek yok. Üzerimizdeki ceketi çýkarýp seccade niyetine kullanýrýz biz. Ayasofya’nýn kadim minareleri ve kubbeleri Bilâlî ezanlarla çýnlasýn. Ayasofya açýlýrsa Müslüman Türk’ün manevî bahtý da açýlýr. Sabýrla bekliyoruz…
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © M.NÝHAT MALKOÇ, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |