..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Dünyaya geldiðinden, dünyada bulunduðundan, dünyadan gideceðinden hoþnut olan bir kimse görmedim. -Namýk Kemal
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Eleþtiri > Ýnternet ve Gerçek Dünya > Emine Piþiren




12 Mayýs 2015
Bak Anne! Artýk Gülebiliyorum.  
Emine Piþiren
Ne sorularým, ne randevu kartým memure hanýmý ilgilendirmemiþti, umarsýzca omuz silkti: - Ne yapayým kardeþim. Gelmeliydiniz iþte. Bilgilerinizi güncelletmeliydiniz. Bu benim sorunum deðil, demez mi? Kadýnýn vurdum-duymazlýðý aklýmýn kayalýklarýndan keçileri indiriyor, öfkemi daha da havalandýrýp beynime sýçratýyordu.


:AHEB:



"Kaybettiklerimin arasýnda en çok aklýmý özlüyorum."M.T

Uzun yýllar sonra Marmara Üniversitesinin Ortodonti Bölümüne gittiðimde,"Kaydýnýz yok," denildiðinde donup kalmýþtým. Gerçek þu ki; devir deðiþmiþti: Bilgisayar dönemi baþlamýþ, artýk kalem, kaðýtlarla, defterlerle iþ görülmüyordu. Artýk çað atlamýþlardý; sararmýþ defterler arþivlere kaldýrýlmýþ, ilkel kayýtlar tutulmuyordu. Eskiye dair ne varsa, diþ hastanesinin tüm bilgileri bilgisayara aktarýlýrken bizim kayýt sakata gelmiþ olduðunu öðrendiðimde öfkem tepeme fýrlamýþtý. Dalgýn memure haným oðlumun adýný eklemeyi unutmuþ olduðu gibi bir de ihmal vardý. Aradan 11 sene geçtiði halde; bize ne bir mektup, ne de herhangi bir yazý ulaþmamýþtý. Her seferinde üniversiteye telefon açtýðýmda, "Henüz size sýra gelmedi," yanýtýný alýyordum.
Ama bu kez kararlýydým, her ne olursa olsun, bu kadar gecikmenin gerçek sebebini öðrenmeliydim. Zira oðlum artýk üç yaþýndaki bir çocuk deðil, bir ergen olmuþtu. Gecikmeden dolayý üstelik de diþleri katlanmýþtý; akordiyonun körüðüne benzer diþlerinin tedavisi hemen yapýlmalýydý, çok gecikmiþ olduðumuzu biliyordum.
Ama görün ki, yýllar önce kaydýmýzý almýþ olan þiþe dipli gözlüklerinin üstünden yeþil gözlerini kýsarak bakýp da “Maalesef üzgünüm hanýmefendi oðlunuzun burada kaydý yok," diyen memure hanýmýn, unutkanlýðýný bir þekilde aþmalýydým. Sabrýmýn gemlerinin gevþediði, beynimden aþaðý kaynar sularýn döküldüðü andý... Gözlüklerin üstünden bakan kadýna;
-     Bir kez daha o dosyayý iyice incelerseniz, belki görürsünüz hanýmefendi, nasýl olur!..
Dedikten sonra elimde sýkýca tutmakta olduðum, bilgisayara geçmeden önceki sararmýþ, rengi yitmiþ randevu kâðýdýný gösterdim:
-     Bakýn, elimde sizin yýllar önce verdiðiniz randevu kayýt kartý... Hanýmefendi, peki bu kart da mý güncelliðini yitirdi?
Ne sorularým, ne randevu kartým memure hanýmý ilgilendirmemiþti, umarsýzca omuz silkti:
-     Ne yapayým kardeþim. Gelmeliydiniz iþte. Bilgilerinizi güncelletmeliydiniz. Bu benim sorunum deðil, demez mi?
Kadýnýn vurdum-duymazlýðý aklýmýn kayalýklarýndan keçileri indiriyor, öfkemi daha da havalandýrýp beynime sýçratýyordu.
-     Bakýn hanýmefendi, sistem ne zaman, nasýl yenilendi, biz nereden bilelim? Hem siz yenilikler, güncellemeler, vs... hakkýnda bizi bilgilendirmeliydiniz. Bize bilgi vermekle yükümlü olan sizlersiniz.
Ne söylediysem kar etmedi, her bir sözcüðüm havada asýlý kalýyordu. Kadýn 98 Windows ekranýna bir kez daha bakýp, dudaklarýný büküyor, alaylý bakýþlarý boynumdaki mavi eþarba takýlý kalýyordu.
Neden boynuma baktýðýný çok sonralarý algýladým.
Arkamdaki beyefendinin sesiyle dikkatim daðýlývermiþti:
"Hanýmefendi iþiniz bittiyse þöyle kenara çekilin de bizim de iþimiz görülsün hele!"
Allah’ým aklýmý kaçýracaktým!..
Senelerdir biz bugünü boþuna mý beklemiþtik?
Yeniden camlý bölmenin ardýndaki kiþiye eðilip sordum:
-"Eðer bu iþi kendi paramýzla yaptýrmaya kalksak, bana maliyeti ne olur?"
-"15 Bin Türk Lirasý."
-"Hýmm, peki devlet hepsini üstleniyor mu?"
-"Evet, siz sadece malzemeyi alacaksýnýz."
-"Malzemenin ederi nedir?"
-"1000 TL."
Arkamda ki beyefendi haklý olarak omzuma dokundu:
-"Ee, yeter artýk hanýmefendi, hem memuru, hem de bizi gereksiz yere meþgul ediyorsunuz. Ayýp olmuyor mu ha?"
Olacak iþ miydi þimdi?
Adama verilecek yanýtým vardý, ama ben aklýmý yitirmek üzereydim. Akýl bir gitti mi, ara da bulasýn.
Ýster istemez camlý bölümden uzaklaþtým. Bir süre boþ boþ etrafýma bakýnýp durdum. Nereden baþlamalýydým? Kime danýþmalýydým? Etrafýmda koþturan hasta ve aileleri, diþ doktorlarý, talebeleri hareket halindeydi. O anda herkes, her þey dönmeye baþlamýþtý. Öfkenin sinyalleri beynimde zillerini çalmaya baþlamýþtý bile... Saç diplerim geriliyor ve sýcaklýk baþýmdan yüzüme doðru yayýlýyor, yüreðimdeki çarpýntýlar Harbiyeli subaylarýn ritimli adýmlarý gibi hýzlý atýyordu.
Saatime baktýðýmda 11.30’u gösteriyordu. Az sonra herkes öðle yemeði telaþýna kapýlacaktý. Acele etmeliydim...
Yüzüm yanmaya, kulaklarým uðuldamaya baþladý mý, o an anlardým ki, içimde patlamaya hazýr volkanlar kaynýyor olurdu. Kendime engel olmalýydým.
"Kaybettiklerimin arasýnda en çok aklýmý özlüyorum."
Sözcükler kulaklarýmda akisler çizmeye baþlamýþtý. M.Twain’in bu sözleri aklýma gelince hýzýmý alamamýþ Marmara Üniversitesinin merdivenlerini hýzla çýkmýþtým.
Dekanýn oda kapýsýný çalýp aniden içeri daldýðýmda, peþimdeki sekreterin, "hanýmefendi durun lütfen!.. Bu þekilde giremezsiniz dekanýn odasýna..! Hem sizin randevunuz var mýydý?" sözlerini iþitmedim bile…
Ýçeri girdiðimde üç çift bakýþ bana doðru uzanmýþtý. Bakýþlarýnda merak ve þaþkýnlýk ifadesi yerleþmiþti. Lacivert takým elbise giyinmiþ, orta yaþlarda iki beyefendi, dekan beyle karþýlýklý oturmuþlar, kahve içmekteydiler. Öyle doluydum ki, kendimi zor tutuyor, -beynimde binlerce atlarýn ayak sesleri gibiydi öfkem- gemlere asýlýyor, þaha kalkmamasý için dizginliyordum. Pervasýzca atýldým dilimin ucundan tutamadýðým sözcükler, o anda dudaklarýmdan makineli tüfekten atýlan kurþunlar, gibi odada daðýlýyordu.
-     Dekan bey, özür dilerim. Ýçeri bu þekilde girmemeliydim. Ama binanýzda aklýmý kaybettim. Onu arýyordum. Lütfen bana yardým edebilir misiniz?
Bu sözlerimden sonra, dekan ve konuklarý olduðu her halinden belli olan iyi giyimli iki beyefendinin bakýþlarý, boynumdaki mavi eþarba dikkat kesilmiþlerdi. Bir anda üçünün de bakýþlarýndaki ifade deðiþmeye baþlamýþtý.

“Aslýnda insaný en çok acýtan þey; hayal kýrýklarý deðil. Yaþanmasý mümkünken, yaþayamadýðý mutluluklardýr.” Dostoyevski
Ne zaman beni þaþýrtan, aklýmýn havalanmasýna neden olan, mantýðýma ters düþen bir olaya tanýk olsam, Rus yazarýmýzýn sözüyle öfkemi saðardým. Bu anlamlý aforizmayý acaba Dostoyevski 1849 yýlýnda karýþtýðý bir komplo sonrasý mý yazdýðý, yoksa çok sevdiði eþinin ona aldýðý -nikâh yüzüðünü- kumarda kaybettiði anlarda mý söylediði tartýþýlýr belki, ama ben en sevdiði kýzýnýn -beklenmedik ölümü- karþýsýnda söylediðini düþünüyorum. Bir anne veya bir babanýn ciðerinin en yandýðý an; acýlarýn en koyu rengine bulandýðý an; evladýnýn gülüþüne bir kez daha gözlerinin, deðmeyeceðini kavradýðý an, deðil midir?
Her ne zaman söylemiþ olursa olsun, ben o günü sanki -bugün yaþamýþ- gibi belleðimde canlý yaþattýðýmý düþünüyorum. Biz anýlara arkamýzý döndükçe, anýlar bizden vazgeçmiyor.
O gün dekan eliyle oturmamý iþaret etmiþti.
-“Buyurun oturmaz mýsýnýz? Size nasýl yardýmcý olabilirim?”
Öfkem o kadar tazeydi ki, henüz ruhumun ýþýðýný söndürmemiþ, sakin olmaya kendimi zorluyor, hiddet ekip, piþmanlýk biçmek istemiyordum. Buruk bir gülüþ sonrasý;
- Hayýr, teþekkür ederim, oturmayacaðým. Deðerli vaktinizi daha fazla almak istemiyorum. Siz yeter ki aklýmý daha fazla özletmeyin bana.
- O halde bende ayakta dinlerim sizi, nedir sorununuz? dedikten sonra hiç beklenmedik bir tepkiyle karþýlaþmýþtým. Gayet centilmen, yapmacýksýz bir tavýrla oturduðu yerden kalkýp yanýma gelmiþti.
Onun ve yan gözle izlediðim iki konuðun bakýþlarý hala üzerimdeydi. Onlarýn gözleri boynumdaki mavi eþarba takýlýyken, Nasrettin Hocanýn “ye kürküm ye” sözlerini anýmsamýþ, hafiften tebessümle onlarý görmezlikten gelmiþtim. Bu arada sakinlemiþ, içimde bastýrdýðým öfkeden kurtulmuþtum.
-     Efendim, ben ve oðlum bundan tam 15 sene önce…
Sözlerimi soluksuz sürdürmüþ, beþ dakika içinde konuyu özetlemiþtim.
Konuþmamý bitirir bitirmez odada kýsa bir sessizlik olmuþtu.
Can sýkýntýsýndan, iþaret parmaðým V A K K O yazýlý mavi eþarbýn ucunda kývrýlýyor, ardýndan kývýrdýðým ipek eþarbýn ucunu birden býrakýyordum. Dekan beyin konuþmam sonrasý nasýl bir eylemde bulunacaðýný bakýþlarým sorgular gibiydi.
Sözcükleri tane tane dudaklarýmdan yuvarladým:
-     Þayet yitirdiðim aklýma kavuþamazsam bu hoþ olmayan saðlýk skandalýný, basýna taþýmaya kararlýyým.
Sözlerim odada yankýlanmýþtý. Ama dekaný da eyleme geçirmeye yetmiþti:
- Merak etmeyin buna hiç gerek duymayacaksýnýz. Anlaþýlan sistemdeki teknik bir hatayý size yüklemiþler.
Sözlerini tamamlar tamamlamaz masasýnýn üzerindeki telefona uzanýp, ahizeyi kaldýrdý. Tuþlara seri halde birkaç kez dokundu. Bir yandan da yönetici asistaný odasýna –çaðýrma- ziline de basmýþtý. Bir iki saniye içinde siyah meþin kapý açýlmýþ, 5-10 dakika öncesi içeriye girmemi engel olmaya çalýþan, baþaramayan, bayan içeri sakýnarak girmiþti. Belli ki, paylanmaya hazýrlamýþtý kendisini;
- Efendim, engel olamadým. Özür dilerim…
- Sorun deðil kýzým, sen þimdi bana Doç.Dr. Ömer Kilimci’yi bana hemen bul, hadi çabuk, koþ koþ!
- Peki, efendim.”der demez girdiði gibi yarý açýk kapýdan dýþarý çýkmýþtý.
Dekan, ahizeyi yerine koyup koltuða oturmamý yeniden iþaret etti:
-     Lütfen oturun. Ne içerdiniz? Size içecek bir þey ikram etmek istiyorum. Kaybolan yýllarýnýzý telafi etmek için, elimizden ne gelirse …
Sözlerini henüz tamamlamamýþtý ki, oda kapýsý çalýnmasýyla birlikte açýlmýþtý. Ýçeri zayýf, orta boylu, þakaklarý kýrlaþmýþ beyaz önlük giyinmiþ biri girince, onun az önce, ulaþamadýðý Dr. Ömer olduðunu anlamýþtým.
Dekan,
- Ömer Bey, bu hanýmefendi, pardon adýnýz?
- Emine Piþiren,
- Dr. Ömer Bey, Emine Hanýmýn iþini mutlak bugün çözmeliyiz. Bunu da en iyi sen çözersin.
Bundan sonraki süreçte kazanan mý, kaybeden mi olduðumuz tartýþýlýr tabi ki, çünkü erken tedavimiz gecikmiþ, oðlumun -eðitim ve öðretimini- etkileyecek bir tedavi sürecine girmiþtik.
Üstelik artýk Ýstanbul’da yaþamýyorduk!
Aylar sonra Dr. Ömer beyin ve asistanlarýnýn azimli, sabýrlý, baþarýlý çalýþmalarýyla oðlumun alt –üst çene uyuþmazlýðýný düzeltmiþlerdi. Diþleri kat kat olmaktan kurtulmuþ, yemek yerken zorlanmasý hafiflemiþti. Üstelik ne dilini, ne de yanaðýnýn iç kesimlerini ýsýrmýyor, kanatmýyordu. Her þeyden önemlisi artýk oðlumun psikolojisi düzelmiþti.
Uzun soluklu süren ortodonti tedavisi, ayda bir kez gidip gelerek tam beþ sene daha sürmüþtü. Peki, yýllarý içine alan yorucu, pahalý mücadeleye deðmiþ miydi? Galiba deðmiþti. Bir gün oðlum ayna karþýsýna geçmiþ gülümsüyordu:
-     Anne, bak, artýk gülebiliyorum!
Oðlumun neþesi yerine gelmiþti. Bende aklýmý özlemekten vazgeçmiþtim.


Emine Piþiren



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn Ýnternet ve gerçek dünya kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Ýnternet A - Sosyalleþtiriyor Mu Bizi?

Yazarýn eleþtiri ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Deðerli Yazým Dostumuz Sayýn...
Yarým Somun Yemek Ýçin Orospuluk
Entellektüel Kadýnlar Nasýl Bir Erkek Arar?
Yoksa Canýnýz Hoþaf mý Çekti?
Allah'ýn Laneti Üzerlerine Olsun!..
Her Ýkisi de Bir Þairin Asil Yüreðine Sahiptiler
Eh, Burasý Türkiye
Atatürk'e Duyulan Bu Öfke, Bu Nefret Nedendir?
Havada Bok Kokusu Var Baba
Siz Böyle Yanmýyor Musunuz? - 2 -

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Adamdan Saymýþýz [Þiir]
Ah Ulan Istanbul! [Þiir]
Çekinme Söyle [Þiir]
7. Didim Þiir ve Þairler Buluþmasý [Þiir]
Yaðmur Kuþu Suskunluðu [Þiir]
Hangi Dua Ýle Sana Gelelim? [Þiir]
Ýsterdim [Þiir]
Davetsiz Konuk - 1 - [Þiir]
Madem ki... [Þiir]
Git Demene Gerek Yok [Þiir]


Emine Piþiren kimdir?

Yazmayý, okumayý ve birikimlerimi paylaþmayý seven biriyim. Edremit'in yerel bir gazetesinin köþe yazarýyým. Bazý web sayfalarýnda da edebiyat adýna paylaþýmlarým yayýnlanmaktadýr. Sevgi ve ýþýk sizle olsun.

Etkilendiði Yazarlar:
Mehmet Emin Yurdakul, Nazým Hikmet, Aziz Nesin, Victor Hugo, Balzac, Leo Buscaglia, Eric Frrom, Irvýn Yalom, Dale Carneige, Doðan Cüceloðlu, Haluk Yavuzer...


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Emine Piþiren, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.