Hastane binalarýnýn karanlýk koridorlarý el ele uzanmýþ mezar taþlarýný andýrýyordu. Küçücük bedenlere gizlenmiþ hastalýklar o koridora girince kafese týkýlmýþ bir maymunmuþçasýna ürkek ve kararsýz davranýyordu. Aylarca orada yaþamak zorunda kalan çaresiz çocuklar adeta güneþ görmemiþ meyveler gibi eksik ve yaralý olarak olgunlaþmak zorunda kalýyordu.
Fatma Haným yaklaþýk altý ay önce buraya yatýrdýðý oðlu Erdem’i her gün bitkin ve saðlýksýz görmekten çok yorulmuþtu. Oðlunu iyileþtirmek için elinden hiçbir þey gelmeden öylece oturup beklemek onun için katlanýlmasý imkânsýz bir cehennem azabý gibiydi.
Ýnsan uzun zaman hastanede kalýnca her ne kadar mecburiyetten de olsa orasý onun için evden farksýz oluyor. Doktorlar, hemþireler hatta diðer görevliler size akraba gibi samimi ve içten davranýyor. Hele hele orada tedavi gören hasta, sekiz yaþýnda günahsýz bir çocuksa zaten onlarýn içinde var olan acýma ve merhamet hissi en üst seviyeye ulaþýp bütün benliðini sarýyor. O gün, Fatma haným da bu duygulara güvenerek evine gidip biraz meyve ve temiz çamaþýr almak için oðlu Erdem’i hemþireye emanet edip hastaneden ayrýldý.
Erdem ise bunu fýrsat bilerek yataðýnýn yanýndaki dolaba gizlediði küçük balonunu aldý ve büyük bir hevesle þiþirmeye baþladý.
Þiþmiþ tombul balon Erdem’in gözünde o kadar güzel ve deðerliydi ki onlar arasýndaki bað futbolcu ile topun, aðaç ile yapraðýn, araba ile tekerleðin iliþkisi kadar kuvvetliydi. Erdem hiç vakit kaybetmeden balonuyla oynamaya baþladý. Ýlk olarak yatakta baþlayan oyun daha sonra yataðýn sýnýrlarý dýþýnda devam etti. Ta ki o tombul ve kaçamak oyuncak hastane kokulu odanýn açýk penceresinden süzülünceye kadar.
Erdem hastane odasýndaki tek eðlencesinin yok olmasýna dayanamazdý. Onu bir baba gibi sahiplenmiþti ve küçücük yavrusunun göz göre göre intihar etmesine sessiz kalmadý. Bir an bile tereddüt etmeden saniyeler içinde balonun peþinden koþtu, pencerenin pervazýna doðru hafifçe zýpladý ve onu yakalamayý baþardý.
Balonu yakalamasýna yakalamýþtý ama bu onun betona çakýlmasýna engel olmadý. Küçücük hastalýklý vücudu ne kadar yorgun olursa olsun bir oyuna hayýr diyemedi ve bu hatasý onun sonu oldu. Kadere bak ki Erdem doðmadan üç ay önce onunla ayný hastalýðý paylaþan babasý bunu kaldýramadýðý için yine ayný hastane odasýnýn penceresinden kendini býrakmýþtý.
Dakikalar sonra neredeyse bütün hastane Erdem’in soðuk ve kederli cesedinin baþýna toplanmýþtý. O sýrada çevrede bulunan herkes “ bu çocuðun annesi nerede? , yazýk sahip çýkaný bile yok, herhalde kimsesizmiþ” gibi cümlelerle olayý iyice dramatize hale getirmeye baþlamýþtý bile. Olayýn basýna intikal etmesinden korkan hastane yönetimi ise adeta, olimpik sporcu edasýyla çocuðu morga taþýyýp bütün ihmal kanýsýna yol açabilecek delilleri ortadan kaldýrmýþtý.
Zaten bir saat sonra hastaneye gelen ambulans konvoyu Erdem olayýný birazcýk soðutmaya yetti. Þarampolden yuvarlanan belediye otobüsü onlarca insanýn yaralanmasýna sebep olmuþ ve hastaneyi can pazarý haline getirmiþti. Bu sýrada bencillik hissinin, kibrin, ihtiras ve makam hýrsýnýn gözünü kör ettiði doktorlardan biri olan Cenk Bey durumu en aðýr hastayý bulup iyileþtirmek ve kahraman olmak istiyordu. Her ne kadar duygularý yüzünden zebanileþmiþ biri olsa da Cenk Bey alanýnýn en baþarýlý cerrahlarýndandý ve bunu kimse inkar edemezdi.
Dört harfli zebani büyük bir heyecanla kendi kriterlerine uygun bir hasta ararken tan önünden, yüzü tanýnmayacak halde olan, karýn çevresindeki organ zedelenmeleri dolayýsýyla gövdesi mosmor kesilmiþ bir kadýn geçiriliyordu. O ise hiç vakit kaybetmeden hastayý sahiplendi.
Sedyeyi hemen hastasýyla ilgilenebileceði sakin bir yere aldýrdý ve onu hayatta tutmak için ne gerekiyorsa yapmaya baþladý. Ne var ki yüzü tanýnmayacak halde olduðu için kimliði belirlenemeyen kadýnýn iç organlarýnýn neredeyse hepsi zarar görmüþtü. Onu iyileþtirmenin tek yolu ise acilen yapýlmasý icap eden organ nakli. Bu durum Cenk Beyin moralini tamamen sýfýr noktasýna çekmiþti. Þimdiden sonra bu vakadan kendine mucizevi bir hasta bulamayacaðý için elindeki yarý ölü kadýnla idare etmekten baþka çaresi de yoktu.
Tamamen bir kaos ortamýnda, alelade yöntemlerle hayat kurtarmaya çalýþan hastane ahalisi bu sefer medyada yer almaktan kurtulamamýþ ve büyük bir tepki çekmiþti.
“ FLAÞ FLAÞ FLAÞ
Yaptýðý çoklu organ nakli ameliyatýyla büyük ses getiren Prof. Dr. Cenk AYVAZ gayri resmi yollarla organ nakli yaptýðý gerekçesiyle Ýstanbul Emniyet Müdürlüðü Asayiþ Büro Ekiplerince tutuklandý. Ayný zamanda hastane morgundan kaybolan cesede ait bazý izler Dr. Cenk Ayvaz’ýn eþyalarý arasýndan çýktý. Her iki usulsüz olayla da iliþkisi bulunan Ayvaz tutuklanarak ceza evine yerleþtirildi.”
Cenk Beyin tutuklanmasýnýn ardýndan onun nakil yaptýðý hasta kadýna verilen organlar mahkeme kararýyla geri alýndýðý için kadýn daha fazla dayanamadý ve hayatýný kaybetti. Tabii morgdan kaybolan cesette Cenk Beyin itirafýyla beraber bulunmuþtu. Her iki cansýz bedende gerekli iþlemlerden sonra kimsesizler mezarlýðýnda yan yana gömüldü.
Dava sonuçlandýðýnda ise o yan yana duran mezarlarýn içinde bir anne ile oðlunun yani Fatma Haným ile Erdem’in bedenleri olduðu anlaþýlacaktý.
SENANUR BUDAK