Geçmiþ ölmedi. Henüz geçmedi bile. -William Faulkner |
|
||||||||||
|
Önceden bir öðrenci okula yazdýrýlýrken veli öðretmene “Eti senin, kemiði benim.” derdi. Bu, öðretmene olan bir güvendi, bir saygý idi. Öðretmen, bilgisiyle, deneyimi ile sevgisi ile çocuklarýmýzý geleceðe hazýrlayan kiþidir. O, çocuklarýmýza yön vererek ülkenin geleceðini belirler. Hamur gibi yoðurur insaný. Ýnsana þekil verir. Ýnsan içinde de çürük olan vardýr. Öðretmen bu çürük insanlarý iyileþtirme yönüne gider. Bilgisini, deneyimini öðrenciye aktarýr. Onu baþtan yaratýr adeta… Bir insan, baþkasýndan bir þeyler öðreniyorsa ona saygý duyar. Duymak zorundadýr. Saygý duymazsa öðrendikleri de bir iþe yaramaz. Saygý ve sevgi öðrenim ve eðitimin bana göre temel taþýdýr. Ýnsan, öðrendikleriyle kendini baþkalarýna kabul ettirir. Bir öðrenci, öðretmenini sevdiði ölçüde dersini de sever. Eðer, öðretmenini seviyor ve ona saygý duyuyorsa ona karþý mahcup olmamak için daha fazla derslerine çalýþýr. Öðretmeninin gözünde çalýþkan ve parlak bir öðrenci olmak ister. Öðrenci, öðretmenini seviyorsa, ondan hep olumlu bahseder. Ve hep onu anlatýr. Eðer, öðretmenini sevmiyorsa da bu defa hep onun olumsuz yönlerini, kötülüðünü dile getirir. Bu da kendine bir þey saðlamaz. Dersine çalýþmaz ve o dersten asla baþarýlý olamaz. Öðretmenlik neden saygýn bir meslektir? Bu sorunun cevabý gayet açýktýr. Çünkü öðretmen, insan yetiþtirdiði için kutsaldýr. Ve bunun için saygýn bir meslektir. Ýnsan yetiþtirmek pek de kolay bir iþ deðildir. Bir insan ömrü, ortalama olarak 70-80 yýldýr. Bunun yaklaþýk olarak 16 yýlý eðitimle geçmektedir. Okul öncesi eðitim, ilkokul, ortaokul, lise ve üniversite yýllarý tam 16 yýlýmýza karþýlýk geliyor. Bu 16 yýl içinde de birçok öðretmenimiz oluyor. Her birinden farklý þeyler öðreniyor ve kendimizi en iyi þekilde hayata hazýrlýyoruz. Doðrusu hiç de azýmsanacak bir süre deðil. Bu süreye bakmak bile öðretmenliðin ne kadar önemli bir meslek dalý olduðu ortaya çýkar. Günümüzde sanki öðretmene olan saygý, eskisi kadar kalmadý. Artýk öðrenciyi okula verirken “Eti senin, kemiði benim” demiyoruz. “Öðretmenin vurduðu yerden gül biter” diyenimiz hiç kalmadý. Önceleri, öðretmen öðrencileri sorgularken, günümüzde öðretmenler sorgulanmaya baþladý. Mesela önceden bir dersten zayýf not aldýðý zaman öðretmen “Bu nedir böyle? Niye çalýþmadýn?” derken bu gün tam tersi oluyor. Öðrenci veya öðrenci ailesi okla gidip öðretmene “Bu not nedir? Neden zayýf verdin?” diye sorguluyor… Günümüzde öðretmen öðrenciye kýzmaya görsün hemen veli kapýya dayanýyor. Hele de kulak çekme, enseye atýlan küçük bir tokat gibi olaylarda neredeyse tüm aile okula taþýnýyor. Oturup modernce konuþmak yerine okulda terör estirenler de oluyor. Geçenlerde bunun bir örneðini Maðusa’da yaþadýk. Bir öðretmen arkadaþýmýz, ders düzenini bozan bir öðrenciyi ikaz ederek rahat durmasýný istiyor. Ama buna raðmen, öðrenci yaramazlýða devam ediyor. Sýnýf düzenini bozuyor. Öðretmen de yaptýðý ikazlara karþýlýk alamayýnca çocuðun ensesine küçük bir tokat vuruyor. Vay sen misin bunu yapan? Çocuk bahçeye çýkar çýkmaz aðabeyini arýyor. “Öðretmen beni dövdü” diyor. Kendi yaptýðý yaramazlýk hiç göze gelmezken öðretmenin sýnýf düzenini saðlamak amacýyla yaptýðý basit bir hareket kötü oluyor. Adý da “Öðretmen dayaðý” oluyor. Aðabey de bunun üzerine okula gelip okulda terör estiriyor. Hem de kimseyi dinlemeden söz konusu öðretmenimiz baþta olmak üzere, önüne gelen öðretmene yumruklar, tekmeler sallýyor. Peki, neden öðretmeni dinlemiyor? Neden önce modern bir þekilde konuþarak uzlaþma yoluna gitmiyor? Neden sadece çocuðun anlattýklarýyla öðretmenleri yargýlayýp kendine göre cezalarýný veriyor? Bu gibi durumlarda ailelerin yapacaðý þey önce okul idaresine baþvurup olayýn doðruluðunu araþtýrmak ve gerekli öðretmenle konuþarak doðru bir çözüm bulmak. Sýnýfta ders anlatýlýrken diðer öðrencilerin ders dinleme hakký veya öðrenme hakký nereye gidiyor? Bir öðrenci, sýnýfýn düzenini bozma hakkýna sahip mi? Sýnýfta sadece o öðrenci mi var? Öðretmeninin ikazlarýna karþýlýk vermeyip düzeni bozmaya devam etmek ne kadar doðru bir davranýþ? Unutmayalým ki öðretmenlerimiz de birer insandýr. Onlar da hata yapabilir. Onlarýn da bir sabýr noktasý var. Bir yere kadar sabredebilirler. Tabii bunu söylerken, dayakla eðitimin doðruluðunu savunmuyoruz. Çað dýþý bu yöntemin mutlaka terk edilmesi gerektiðine inanýyoruz. Öðretmenlerimiz de zaten bu çað dýþý yönteme artýk baþvurmuyorlar. Öðrenciye sevgi ve hoþgörü ile yaklaþýyorlar. Ama iþte bazen hoþgörünün de sabrýn da bir sýnýrý olabiliyor. Ýþte o zaman öðrencilerin de öðretmenlerine saygýlý olmasý gerekiyor. Öðrenci, öðretmen ikazýna uysaydý, eminim bunlarýn hiç biri yaþanmayacaktý. Ailelerin de öðretmenler hak vermesi ve saygý duymasý gerekiyor. Onlara güvenmezsek eðitimde hiçbir yere varamayýz. Sonuçta öðretmenlere vurmak, onlarý okula giderek dövmek doðru deðil. Öðretmenlere vurulmaz. Onlara saygý duyulur… Karþýlýklý sevgi ve saygý olursa eðitimde istenilen sonuçlar elde edilir. Yoksa ne yaparsanýz yapýn, boþluktan öteye gidemezsiniz…
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Hakan Yozcu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |