CANI ÇIKASICALAR…

Her nerede ve ne zaman, istiþareli bir haksýzlýk haberini aldýðýmda Müddessir Suresi’nin 19. ayeti gelir aklýma.
“Kahrolasý nasýl da ölçtü biçti!”
Aslýnda surenin ismi de dikkat çekici…
“Müddessir”, uyumak ya da ýsýnmak anlamlarýný çaðrýþtýrýp; elbisesine sarýnýp bürünen kimse demektir…
Sure Peygamber (s.a.)’e davetinin baþlangýç dönemlerindeki birtakým irþatlarý, þirkin önderlerinden birisine birtakým tehditleri ve cehennemin niteliklerini ihtiva etmektedir.
Sure Peygamber (s.a.)’i Rabbine davet etmek, kâfirleri uyarýp korkut¬mak, günahkârlarýn eziyetlerine karþý da sabretmek yükümlülüðünü belir¬terek baþlamaktadýr:
“Ey örtünüp bürünen...” (1-7. ayetler).
Daha sonra dehþetli halleri dolayýsýyla oldukça çetin ve korkunç bir gün olan kýyamet gününün niteliklerini ele almaktadýr:
“Çünkü o boruya üfürüldüðü zaman...” (8-10. ayetler).
Daha sonra bir kiþiyi en güçlü ve en aðýr bir þekilde tehdit etmeye ko¬yulmaktadýr. Söz konusu kiþi Kur’an-ý Kerim’in Yüce Allah’ýn sözü olduðu¬nu kabul etmekle birlikte daha sonra önderlik ve baþkanlýk için onun bir sihir olduðunu iddia edip bu sebeple cehennem ateþine atýlmayý hak eden Velid b. Muðire’dir…
Velid bin Muðire, insanlarý Ýslâma dâvet eden Peygamber Efendimizin karþýsýnda yer alan bir kiþi…
Yüce Peygamberi fikrinden vazgeçirmek için, Ebu Talib’e müracaat eden heyetin içinde yer alan Velid bin Muðire, Mekke müþriklerinin ileri gelenlerinden…
Mekke’nin ileri gelen müþriklerden oluþan meclis Peygamber Efendimizin tebliðinin önüne geçip itibarsýzlaþtýrmak için istiþarelerde bulundular.
Ayný zamanda müþriklerin akýl hocasý durumunda olan Velid bin Muðire, Peygamberimiz için söyleyecek hiçbir þey bulamayýnca; “sihir” diye uydurdu, Peygamber Efendimize çeþitli hakaretlerde bulundu ve büyücülükle itham etti…
Bundan sonra, -ne yazýk ki- müþrikler Peygamber Efendimize büyücü demeye baþladýlar.
Yüce Resûl bundan çok rahatsýz oldu.
Bunun üzerine Müddesir Sûresi nazil oldu.
Elli altý âyetten müteþekkil sûrenin, 11’den 26. âyete kadar olan kýsmýn, Velid bin Muðire hakkýnda nazil olduðu nakledilmektedir…
Yüce Allah onun durumlarýný, kararýný nasýl alýp nasýl inatlaþtýðýný anlatarak buyurur ki:
“Çünkü o düþündü, ölçtü, biçti. Kahrolasý ne biçim ölçtü, biçti? Tekrar tekrar kahrolasý ne biçim ölçtü, biçti?”
Bütün bunlar onun takýndýðý tutumun çok büyük hayret verici olduðu¬nu ve onun kat kat azabý hak ettiðini anlatmak içindir. Daha sonra Yüce Allah onu insanlarca görülen birtakým hallerle nitelendirerek þöyle buyurur:
“Sonra baktý, sonra kaþlarýný çattý, yüzünü ekþitti. Sonra yüz çevirip büyüklük tasladý ve hemen dedi ki: Bu nakledile gelen bir sihirden ibarettir. Bu insan sözünden baþka bir þey deðildir.”
Yani sonra tekrar baktý, düþün¬dü, Kuran hakkýndaki tenkitlerini gözden geçirdi. Daha sonra Kur’an’ý tenkit edecek bir taraf bulamadýðýndan ötürü kaþlarýný çattý, yüzünü ekþit¬ti, hoþlanmadýðýný ifade etti. Sonra imandan yüz çevirdi, haktan baþka ta¬rafa yöneldi, Kur’an’a itaat edip boyun eðmeyi kibrine yedirmedi ve bu, ancak nakledilen ve anlatýla gelen bir sihirdir. Muhammed bunu kendisin¬den öncekilerden nakletmektedir. Bu Allah sözü deðildir, aksine bu insan sözüdür, dedi.
Aman Allah’ým bu ne kadar teferruatlý bir tasvir…
Tasviri yapan Allah olunca ürpermemek elden deðil.
Cenâb-ý Hakk’ýn büyük nimetler bahþettiði Velid, kibir ve gururuna yenik düþüyor.
“Ben Kureyþ kabilesinin büyüðü ve baþý olarak bir kenarda kalayým da vahiy Muhammed’e gelsin? Ebu Mesud Amr bin Umeyr bile nasýl bir kenarda býrakýlabilir? Biz ikimiz Taif’in reisleriyiz” diyerek Cenâb-ý Hakk’ýn iradesine karþý duruyor.
Allah’ýn verdiði serveti, makamý ve sahip olduðu çocuklarýyla kibirlenip, kendisini herkesten üstün görüyor. Kendisi Peygambere iman etmediði gibi, kendi kavminden olanlarýn da iman etmemesi için her türlü yola baþvuruyor…
Velid bin Muðire bir simge, O, hak ettiði yerdedir þimdi…
Sözüm, zamane ‘Velid’leredir…
Bir konu hakkýnda karar verirken; hakký-hakkaniyeti görmezlikten gelip imza atan tüm Velid bin Muðireleredir…
Caný çýkasýcalar; ne biçim ölçtü, biçti?