..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Bir takým þeyler görürsünüz ve "Niye?" diye sorarsýnýz. Ben ise bir takým þeyler düþlerim ve "Niye olmasýn?" diye sorarým. -George Bernard Shaw
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Þiir > Aný > Numan Kurt




16 Þubat 2016
Güzel Günler Yaþadýk  
Numan Kurt

:ACJH:
GÜZEL GÜNLER YAÞADIK

Ýnsanoðlu çeþit çeþit. Beþ parmaðýn beþi bir mi? Kimi mutlu olmak için “Armut piþ, aðzýma düþ!” misali büyük beklentiler içindedir. “Ah, þu lotodan, piyangodan bize de çýksa!” diye düþünür ya da aile varlýklý ise kalacak mirasýn hayalini kurar. Kimi de dýþarýdaki çat ayazda titreyerek eve geldiðinde yüzüne vuran “ev sýcaklýðý” ile ya da eþinin, çocuklarýnýn gülümsemesi ile mutlu olur.
Artýk yaþlanýyoruz, hatta býrakalým “…yaþlanýyoruz”u, yaþlandýk bile. Eee yaþlanan insan da en çok geçmiþten söz etmeyi sever. Yolun sonu görünürken gelecek üzerine hayaller kuracak deðiliz ya! Ben de çok sakin, sýradan yaþadýðým bu hayatta mesleðim gereði hep “insan”la uðraþtým. Öðretmenlik mesleði beni çok deðiþik insanlarla karþýlaþtýrdý. Yapým gereði öyle kimseyle ciddi anlamda dövüþüm, kavgam olmadý. Kýrgýn, küs olduðum kiþilerin bile sayýsý çok az olmuþtur. Elimden geldiði kadar ortaokul, lise düzeyindeki öðrencilere güzel dilimin kurallarý yanýnda kendi anlayýþýma göre “insan olmayý” da öðretmeye çalýþmýþýmdýr. Bunu bir övünme olarak görmeyin. Öðrencilerimin büyük çoðunluðunun ortak görüþüdür bu. Sayýlarý az da olsa bazý ön yargýlýlar hariç tabi. Yazýma girerken de belirttiðim gibi beþ parmaðýn beþi elbette bir deðil.
Bugün hâlâ konuþup görüþtüðüm bir arkadaþýmla yaþadýklarýmý anlatacaðým. Anlatacaðým kiþiyi bu yazýyý okuyan eski öðrencilerimden bir kýsmý da yakýndan tanýyacaktýr. Kim mi bu? Þimdi onu, onunla yaþadýklarýmýzý anlatýyorum. Belki eski öðrencilerimizin dudaðýnda hafif bir gülümseme býrakýrým.
***
Hayat çizgimiz birçok yerde paralellik taþýmýþtýr Hüseyin Saylam’la. Onu yakýndan tanýyanlar kendi aramýzda konuþurken kendisinden “Goca Üssüyün” diye bahsederiz. Bedensel iriliðinin yanýnda gönlü de kocamandýr. Benim onunla tanýþýklýðým 1960’lý yýllarýn baþýnda baþlar. Nevþehir’de ortaokulda okurken o da lise son sýnýfta okurdu. O zamanlardan kalma iki sözünü unutmam: “Cebir kitabýný altmýþ kuruþa sattým,sonra gördüðünüz gibi matematikçi oldum anasýný satayým.” Bir diðer lafý da “Ula bunlar ne zaman büyüdü, biz lisedeyken ufacýk bebelerdi, bunlara fýrýndan ekmek getirtirdik.”
Ýkinci yaþanmýþlýðýmýz Konya’da oldu.
1971 yýlýnýn bir pazar günü. Konya Selçuk Eðitim Enstitüsü’nde okuyorum. Herkes tatil gününde gezip eðlenirken ben sýnýfýmýzdan bir arkadaþla ders çalýþýyorum. Yarýn Dilbilgisi dersinden yazýlý sýnav var. Arkadaþ sýnýfýn yüksekçe olan kürsüsünde, ben aþaðýda sýrada oturuyoruz. Durmuþ, bir ara dýþarýya bakýyor. Bana dönüp:
-Bak, bir hemþehrin geliyor, senin gibi iri yarý.
-Hadi oradan benim kimim kimsem gelmez, sen nereden benim hemþehrimi tanýyorsun?
-O gövdesiyle biraz sana benziyor.
Ders çalýþmaya devam ediyoruz. Aradan beþ dakika geçiyor, sýnýfýn üstü camlý kapýsýndan içeriye bakan bir kafa. Bizi görünce kapýyý açýp giriyor.
Tanýyorum.
-Ooo! Hüseyin aðabey, hoþ geldin.
-Hoþ bulduk. Yahu sen ne zaman büyüdün de buralara geldin?
Bizim Hüseyin aðabey Konya Doðanhisar’da çalýþýyormuþ. Hem mezun olduðu okulu görmeye hem de benden bir üst sýnýfta okuyan akrabam Duran Deveci’yi ziyarete gelmiþ. Benim de orada olduðumu bilmiyor. Duran beleden öðrenince de doðru benim yanýma… Biraz sohbetten sonra onu yemeðe götürdük.” Bizim okulda yemeklerde köpek baþý kadar et çýkardý.” dediði yemekhanede yine onun çok sevdiði kadýnbudu köfte vardý. Gerçi Hüseyin aðabeyin sevmediði yiyecek yoktur, piþmemiþ domatesten baþka.
1973 yýlýnýn öðretim yýlý baþýnda Mucur Ortaokulu’na atandým. Saylam da orada matematik öðretmeni. Güzel günler yaþadýk. Hepsini anlatmaya kalksam sayfalara sýðmaz. Onun iri yarý gövdesinin yanýnda saflýðýný, her þeye inanýrlýðýný anlatan iki birkaç anýmýzý yazacaðým buraya.
***
1975 yýlý Mayýs ayýnýn sonu yaklaþýyor. Öðrencilerin geçip kalma notlarý idareye verilmiþ, okulun kapanmasýný bekliyoruz.
Okul katibimiz rahmetli Ali Rýza Demirörs’ün odasýnda oturuyorum. Ýkimiz varýz.
-Ali Rýza aðabey!
-Buyur Numan Bey!
-Gel seninle þu bizim Saylam’a bir oyun oynayalým.
-Ne yapalým?
-Ben, ona bir öðrencinin aðzýndan tehdit mektubu yazacaðým, sonra postahaneye gidip postalayacaðým.
-Ýnanýr mý dersin?
-Ben yazayým da sen bak, inanýr mý inanmaz mý?
Saylam, o yýl ortaokulda öðretmen; ama lisede de derse giriyor. Oturdum daktilonun baþýna, aþaðýdaki satýrlarý yazdým beyaz kaðýda:
“Sayýn Hüseyin Saylam,
Ben, Mucur Lisesi dördüncü sýnýfýnda Cebir dersinde ikmale býraktýðýnýz bir öðrenciyim. Adýmý yazmýyorum; ama siz tahmin edersiniz. Benim notumu düzeltip bu dersten beni geçirmezseniz size gece karanlýðýnda yedi buçuk liralýk kurþun yeter…”
Mektubu bir zarfa koydum, doðru Mucur Postahanesi’ne..”Hüseyin Saylam- Mucur Ortaokulu” adresine postaladým. Yarýna okulda olurdu mektup.
***
Ertesi gün yine katibin odasýndayým. Postacý biraz sonra gelir. Çok geçmedi geldi postacý. Ali Rýza aðabey, hademenin biriyle çaðýrttý Saylam’ý.
-Saylam, sana mektup var.
-Hayýrdýr, bana pek mektup gelmez ya!
Yanýnda rahmetli Alaattin Tulga arkadaþýmýz da var. Mektubu aldý, açtý. Okuyunca rengi attý.
-Allah Allah! Kim bu serseri, isim de yazmamýþ.
-Ne oldu Saylam, kötü bir haber mi var?
-Tehdit mektubu yazmýþ serserinin biri.
Mektubu alýyorum elinden, yazýlanlarý seslice okuyorum.Bu arada bizim Saylam da konuþmaya baþlýyor. Ben onun konuþtuklarýný çaktýrmadan bir kaðýda not alýyorum. “Vay þerefsiz vay! Beni vuracakmýþ. Ulan daha Savaþ, Barýþ küçücük. Babasýz ne yaparlar? Haným þu yaþta dul mu kalsýn…” O anlattýkça ben yazýyorum.
Yan yana oturduðu Alaattin Bey de sürekli koluyla dürtüyor.
-Kalk savcýlýða gidelim.
Biz caydýrmaya çalýþýyoruz; ama onlar kalkýyorlar, savcýlýða gidecekler. Ýþte þimdi iþler sarpa sarýyor. O zamanki savcý ile ayný apartmanda komþuyuz. Üstelik savcýnýn eþi Özden Haným da okulumuzda öðretmen. Ýþ ciddiye alýnýr, sonunda þaka olduðu ortaya çýkarsa biz zor durumda kalýrýz.
Yoldan çeviriyorum onlarý. “Gelin, ne adamlarsýnýz yahu! O mektubu ben yazdým. Saylam’ýn konuþtuklarýný yazýp gülmek için…” diyorum. Sonra odada yazdýklarýmý okuyorum, gülüþüyoruz.
***
Ýkinci anlatacaðým da yine bir mektup olayý. Yine 1975 yýlý. Hüseyin Saylam’ýn yaþý otuzu geçmiþ. Bu yaz istese de istemese de yedeksubay olarak askere çaðrýlacak, on sekiz ay askere gidecek. Biz yine Ali Rýza Demirörs’le bir oyunun peþindeyiz.
-Ali Rýza aðabey!
-Buyur hocam!
-Gel þu Saylam’ý asker edelim.
-Nasýl olacak o?
-Kýsa dönem yedeksubay askerlik kanunu çýkacakmýþ. Saylam onu bekliyor. Kanun çýkmadan sen ona resmi bir yazý yaz. Ben postahaneden postalarým ona. Ne de olsa Askerlik Þubesi’nin eski memurusun. Askeri yazýþmalarý bilirsin. Gel, biz bunu Polatlý’ya topçu olarak asker edelim. O þimdi dört gözle kýsa dönem yasasýný bekliyor.
Daktiloya kaðýdý sürüyor bizim katip. Askeri numaralar vererek, altýna eski bir þube baþkanýnýn adýný yazarak bir resmi yazý döktürüyor. Sarý zarfa koyup üstüne de resmi pul yapýþtýrýyoruz. Bir zahmet postahaneye kadar gidiyorum.
Ertesi gün koluna girip “Gel, Hüseyin aðabey, bizim katiple iki laf edelim.” diye onu katibin odasýna götürüyorum.
Postacý yine her günkü gibi saat 10.00 sýralarý geliyor.
Ali Rýza aðabey resmi yazýlarý açýyor. Biraz sonra:
-Saylam, bu yazý seninle ilgili, pek iyi haber deðil.
-Ne oldu katip, ne diyor yazýda?
-Sen, Polatlý’ya asker olmuþsun. Kýsa dönem de çýkmadý. On sekiz ay gideceksin.
-Gördün mü baþýma geleni? Hep bundan korkuyordum. Çocuklar da küçük. Ýlk dört ay maaþ da vermiyorlar. On sekiz ay çekilir mi arkadaþ?
Yazýnýn altýndaki imza ve resmi mühür onun inanmasý için yetiyor.
Yine o anlatýyor, ben yazýyorum sonra gülmek için.
Daha önceden planladýðýmýz gibi Ali Rýza aðabey devreye giriyor:
-Bak Saylam! Ben, Askerlik Þubesi’nde çalýþtýðým için bu iþten anlarým. Ben, þimdi bu yazýyý sana teblið etmemiþ olacaðým, yani senin haberin olmayacak. Ardan zaman geçince de kýsa dönem yasasý çýkar, kurtarýrsýn. Yalnýz bir þartým var. Bize birer paket Samsun alacaksýn Tekel’den.
-Size on paket feda olsun. Yeter ki kurtarýn beni!
Yazýyý yýrtýyor bizim katip. Saylam da buna inanýyor saf saf. Doðru okula yakýn Tekel binasýna gidiyoruz.
***
Okul müdürümüz Ahmet Þimþek’in bir yakýnýnýn düðünü var Kabaca (Pýnarkaya) köyünde. Sekiz on kiþilik arkadaþ grubu gündüz gözü düðündeyiz. Düðün odasýnda hemen yemek sofrasý kuruluyor. Düðün yemekleri peþ peþe sofrada. Bizim Saylam gelen tabaðý temizliyor. Yemeðin sonunda bir sini içinde kýzarmýþ kuzu geliyor sofraya. Ýçtikleriyle biraz çakýrkeyf olan Saylam, müdüre dönüyor:
-Ulan Ahmet, Allah belaný vermesin! Niye söylemedin kýzarmýþ kuzunun geleceðini?
Yine de kuzunun büyük kýsmýný mideye götürüyor.
***

Hüseyin aðabeyle sohbet ederken diyelim ki bir kiþinin adý geçiyor. “Saylam, sen bu adamý tanýyor musun?” dediðimiz de onun meþhur lafý: “Ne bileyim ben, enikken kulaðýný mý kestim?” olur.
Þimdi o yetmiþ yaþýn üzerinde. Kýþýn Ankara’da, Yazýn Didim’de. Yaþlanmanýn verdiði bazý rahatsýzlýklarý var. Bugün telefonla konuþtum hatýrýný sormak için. Sonunda dedim ki:” Hüseyin aðabey, bugün senin için yazacaðým. Yaþadýklarýmýzý kaðýda aktaracaðým. Eh, birkaç eski öðrencimiz, arkadaþýmýz okur da yüzünde buruk bir gülümseme belirirse o bize yeter."

“Ýstanbul’dan geldikçe Ahmet Özer
Toplar bizi bir araya
Ankara’da
Yad ederiz eski günleri
O, Hüseyin Saylam, ben
Ve Turan Kaya
Ne kadar da gençtik Mucur Ortaokulu yýllarýnda
Þimdi hepimiz adým attýk
Yaþlýlýða”
……………………………………………………………………..
Numan Kurt
16 Þubat 2016



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn aný kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Bak, Kimler Var, Unutulur Mu Hatýralar
Bölük Pörçük (4)
Bölük Pörçük (3)
Ben, O Köyü Çok Sevdim
Baharda Özlerim Memleketimi
Gül Yüzlü Anaya Mektup
Dayým Fotoðraf Ýstemiþ
Bölük Pörçük (1)
Bölük Pörçük (2)
Benim Babam/ Adý Hasan

Yazarýn þiir ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Yýllarýn Ötesinden
Elele Gezmek Ýsterim
Günü Yaþarken
Analar Aðlar (Þerife'ye)
Bu Yangýn Söndürülmeli
Çeþitlemeler
Eðirdir Meydanýnda Ýki Aðaç

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Gecenin Zifiri Karanlýðý, Sis ve Sancý [Öykü]
Ýlginç Adamdý Benim Dedem [Öykü]
Köyümde Düðün Var (Dý) [Öykü]
Yoksulun Gönlü Zengin [Öykü]
Müdür Koltuðunda Yatan Fare [Öykü]
Karanlýk, Aðaran Yol, Köpekler ve Korku [Öykü]
Önce Gerçekler, Sonra Özlemler ve Hayaller [Öykü]
Dön Geri Bak [Öykü]
Aliþen Emmi'nin Dükkâný [Öykü]
"Þýp" Diye Sevmiþim Ben [Öykü]


Numan Kurt kimdir?

1951 Nevþehir-Hacýbektaþ-Sadýk Köyü doðumluyum. Ýlkokulu köyümde,ortaokulu Nevþehir'de,öðretmen okulunu Kýrþehir'de,eðitim enstitüsünü Konya Selçuk Eðitim Enstitüsünde okudum. 1972'den 1998'e kadar Mucur'da ve Ankara'da çeþitli okullarda çalýþtým. 1998'de Ankara-Batýkent Mobil Lisesi edebiyat öðretmenliðinden emekli oldum. On yýl çeþitli dershanelerde ÖSS hazýrlýk kurslarýnda çalýþtým. Þimdi köyümle,köyümün insanlarýyla,okullarda yaþadýðým ilginç olaylarla ilgili yazýlarý bu blogumda ve köy sitemizde yazýyorum.


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Numan Kurt, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.